22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 ARALIK 1990 Azerbaycan'da seçim • MOSKOVA (AA) — Azerbaycan'da 28 eylülden beri yapılan üç tur oylamada da Cumhuriyet Parlamentosu, hâlâ tam olarak oluşturulamadı. Azerbaycan Merkezi Seçim Komisyonu, 16 aralık tarihinde 55 seçim bölgesinde yapılan oylamanın sonuçlannı açıklarken, bu oylama sonucunda Azerbaycan Yüksek Sovyeti'ne 37 üye daha seçildiğini, ancak boş bulunan 35 üyelik için bu hafta sonunda yeniden sandık başına gidileceğini bildirdi. Surinanicla istifa • PARAMARIBO (AA) — Surinam'da Devlet Başkanı Ramsewak Shankar ve kabinesi, parlamentoya istifalannı sundular. Surinam Parlamentosu'nda dün yapılan toplantıda, Devlet Başkan Yardıması Henck Arron da istifasını sundu. Ülkede yeni geçici devlet başkanı ve yardımcısınm bugün atanması bekleniyor. Shankar ve kabinesi, Noel arifesinde ordu tarafından yönetimden uzaklaştınlmıştı. Ordu, 100 gün içinde ülkede genel seçimlere gidileceği vaadinde bulunmuştu. Papastamkos atandı • ATİNA (AA> — Yunanistan'da önceki gün Yorgo Papulyas'ın istifası ile boşalan AT işlerinden sorumlu dışişleri bakanı yardımcılığına Ulusal Ekonomi Bakanı Yardımcısı Yorgo Papastamkos getirildi. Kabinesinin en genç üyesi olan 35 yaşındaki Papastamkos'un yemin töreninden sonra Başbakan Konstantin Mitçotakis, olayın bir görev değişiminden ibaret olduğunu belirterek hükümet değişikliğinin söz konusu olmadığını söyledi. Hukuk öğrenimi gören Papastamkos, ilk olarak 1989 haziran seçimlerinde Yeni Demokrasi Partisi'nden milletvekili seçilmişti. Angola'da patlama • LUANDA (AA) — Angola'nın Başkenti Luanda'da, havaalanında önceki gece şiddetli bir patlama meydana geldi. Televizyonun haberine göre tahrip gücü yüksek bir bombanın patlaması sonucu, havaalanı bekleme ve protokol salonlarının bir bölümü tahrip oldu. Angola Televizyonu, saldırıyı Jonas Savimbi yönetimine karşı silahlı mücadele veren UNITA örgütü'nün gerçekleştirdiğini öne sürdü. Patlamadan sonra, havaalanı trafiğe kapatıldı. Sihler görüşmeye hazır • YENİ DELHİ (AA) — Hindistan'ın kuzeyindeki Pencap eyaletinde bağımsız bir Sih devleti kurmak amacıyla mücadele eden Sih militanlann liderleri, hükümetle koşullu olarak banş görüşmelerine başlamaya hazır olduklannı bildirdiler. Pencap'ta aynlıkçı Sih'lerin yol açtığı şiddet olaylannda bugün de 16 kişi ölürken, bağımsız Sih devleti 'Halistan'ı kurmak için silahlı mücadeleyi savunan 'Panthic Committee'nin liderleri, banş görüşmelerine başlamak için hükümetin kendilerine önceden yaalı bir gündem vermesini şart koştular. Keşmirde olaylar • JAMMU (AA) — Hindistan'ın kuzeyinde bulunan ve bir süredir uygulanan genel grev sebebiyle hayatın felce uğradığı Keşmir eyaletinde dün meydana gelen olaylarda 8 kişinin öldüğü, 5 kişinin de yaralandığı bildirildi. Polis, Keşmir eyaletinde güvenlik kuvvetleriyle bağımsızlık yanlısı militanlar arasında çıkan catışmalarda, 8 kişinin öldüğünü söyledi. Keşmir'in hayati önem taşıyan tesislerine bağımsızlık yanlısı militanlarca düzenlenebilecek muhtemel saldırıları önlemek amacıyla bölgedeki guvenlik kuvvetlerinin en flst düzeyde alarma geçirildiği kaydedildi. DIŞ HABERLER CUMHURtYET/U Dünyada demokrasinin 20 yıllık gelişimi f~l» Seçilmemis hûkümeöer 1990 • Seçilmış hûkümeöer 1970-1990 w kuştaıhı A otoriter sömürgeci kurulan demokrasıler E n M n seçm*r: gerçek Eski reıim ^ k o m û n j s t Demokrasıye yeniden dönûş — Demokrasinin ortadan kaldınlması POIJTIKADA dergisi, demokrasinin 20 yıllıkgelişiminiirdeledi 6 Sandık9kurşıınu yendTDergi, SSCB'nin 1990'da demokrasi yolunu açtığım, Doğu Avrupa halklannın sandıklara hücum ettiğini vurguluyor. Economist, Türkiye için ise "Çok yakında bir darbe yaşadı. Ancak şimdi seçimlerle iktidara gelen hükümete sahip" değerlendirmesini yaptı. Dış Haberkr Servisi — Dünya, 1990 yıhnı, dört bir yanını etkisi altına alan demokrasi fınınasının eşliğinde geride bırakıyor. 1990 yıhna bakıidığında özel- likle Doğu Avrupa'da, SSCB'de, Güney Afrika'daki demokratik dönüşümler dikkat çekiyor. Ekonomist dergisi, 1970 'yüından başlayarak bugüne kadar geçen sUre içinde, dünya üstünde demokrasi- nin aldığı yolu şöyle irdeliyor: 1990'da Sovyetler Birliği yolu açtı ve Doğu Avrupa halklan -eski bildik Po- lonya, bezgin Romanya ve küçücük Letonya- sandıklara hücum etti. Komü- nizm yıkılınca, demokrasinin parlak günleri geldi. Son 20 yılda dünyanın di- ğer köşelerindeki uluslar da otorite yö- netünleri terkettiler. Rusya lmparatorluğu'nun çöküşü inanılmaz bir düş gibi görünürken de- mokratik dalga yükseliyordu. Demok- ratik süreç Avrupa'da yirmi yıl önce baş- lamıştı. tspanya ve Portekiz 1970'de hâ- lâ otoriter rejimler tarafından yönetili- yorlardı. Yunanistan bir askeji darbe- den gecmiş, Türkiye de yakında bir dar- be yaşamıştı. Dört ülke de şimdi olduk- ça düzgün seçimlerle iktidara gelen hü- kümetler tarafından yönetiliyorlar. Latin Amerika'nın sırtındaki yük Iberya diktatörlük geleneğiydi. Son yir- mi yılda Latin Amerika kıtasmda, Ko- lombiya, Venezüela, kuçuk Kosta Rika ve minicik Belize bir yana bırakılırsa bü- tün ülkeler bir dönem için de olsa oto- riter bir yönetim altında kalmışlardı. 1980'li yıllarda demokrasi kıtada atak yaptı. Afrika'da 1960'dan sonra Avrupa'lı imparatorlukların yıkıhşı, demokrasiyi değil ve fakat yerli otoriter yönetimleri doğurdu. Yine de oy kullanma denme- se bile oy modasının Afrika'da yayıldı- ğı söylenebilir. Arap dünyasında geleneksel yönetici- ler, Bağdat'taki diktatör düşmanları ile karşı karşıya geldiler. Ancak 1990'da BaU'nın Arap dünyasına yaklaşımı de- mokratik sirayet biçiminde oldu. Mısır'- dan başlayan bu hareket, Tunus ve Ce- zayir'e yayıldı. Islamcı Sudan'da aske- ri Cunta silaha iyice sanldı ve halkını yoksullaştırdı; bu, askerlerin en saçma sapan demokratlardan bile işleri daha kötü yaptığını ortaya koydu. Asya'da da iktidar, halkın eline doğ- ru kayıyor. Gttney Kore (dramatik bi- çimde) ve Tayvan (parmak ucunda) re- fahın bir uzarrtısı olarak demokrasi ile kucaklaşıyorlar. Demokrasinin zaferleri solabilir. Fi- lipinliler askerlerin, 1986'da seçtikleri başkanın kapısını çaldığını görüyorlar. Demokrasinin, dev, yoksul ve çok çeşit- lilik arz eden, ülkeleri için bilen en ıyı yönetim olduğunu 40 yıldır göstenniş olan Hindistan, tarihinin en zayıf baş- bakam tarafmdan yönetiliyor. Eğer 1991'de demokratik ülkelerin sa- yısı artarsa bu, demokratik olmayan bi- çimde yönetilen iki federasyonun bölün- mesi biçiminde olacak. Bu federasyon- lar Yugoslavya ve Rusya. Sovyetler Birliği'nde demokrasiye de- ğil, ancak demokratik bölümlere sahip 15 cumhuriyetten dokuzu, az çok özgür seçimler yaptı, ancak Orta Asya'daki cumhuriyetler İslam dünyasının geri ka- lan böliimleri gibi demokrasiden uzak dunıyorlar. Demokrasi rüzgân Yugoslavya'yı da bölünmenin eşiğine getirdi. özgürlük şarabı başağnsı yapabiliyor. Çünkü tecrübesiz yöneticiler otoriter yö- netimlerden sonra iyi şeyler yapmanın sıkmtısıru yaşıyorlar. 1990'm tercübesi, halkın desteğini alamamış hükümetlerin baskıcı rejimler kadar yetersiz kaldığı- nı, sandığın kurşundan daha iyi bir yol olduğunu ortaya çıkardı. POLONYA Walesa başbakan arıyor Dış Haberler Servisi — Po- lonya'nın yeni Devlet Başkanı Lech VValesa bü^uk sorunlarla karşı karşıya bulunan ülkesine başbakan arıyor. Walesa ile es- ki Başbakan Tadeuz Mazowiec- ki arasında yapılan ve 70 daki- ka süren görüşmeden bir sonuç çıkmadığı bildirilirken her iki politikacının iki gün sonra yeni- den bir araya gelecekleri açıklandı. Bu arada Waksa'nm basın sözcüsü Andrej Drzycimski, cumhurbaşkanının, başbakan adayları arasında yer alan Gdansk Liberal Parti Başkanı Bielecki, VValesa'nın kurmay başkam Jacek Merkel ve Daya- nışma hareketinin Varşova lideri Mkhael Boni ile de ayn ayn gö- rüşmeler yaptığını duyurdu. Walesa daha sonra ünlü Polon- ya aydınlarından tarihçi Adam Mkhnik ile de bir görüşme yap- tı. Bu görüşmelerden sonra Wa- lesa fabrikaları dolaştı ve işçile- rin görüşlerini aldı. SÜRPRİZ ZİYARET — Polonya'nın çiçegi burnunda Cumhurbaşkanı Lech VValesa, fırsat buldukça fabrikalara sttrpriz ziyaret. ler düzenleyip, isçilerle sohbet ediyor. (Fotoğraf: AFP) SORUNLAR ERGUNBALa Savaş Çıkarsa Çok Kanlı OlacakKörfez krizine diplomatik çözûm bulunamaz da savaş çı- karsa, öyle anlaşılıyor ki bu 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en kanlı savaş olacak. Belirli bir sürede meydana gelen yı- kım açısından ele alındığında Körfez Savaşı'nın 2. Dünya Sa- vaşı'ndan bile daha- kanlı olacağı öne sürülebilir. Savaş önce askerlerin, tankların korunacak, saklanacak bir yerleri olmadığı açık arazide, çölde olacak. Ama bundan önemlisi, ABD, Körfez Savaşı'nın, 2. bir Vi- etnam'a dönüşmemesi için elinden gelen her şeyi yapma ka- rarında. Bunun için de modern teknolojinin en yeni, en kor- kunç silahlannı kullanacak. Irak, kimyasal silah kullandığı tak- dirde büyük bir olasılıkla çok daha etkili biçimde karşılık ve- recek Bir görüşe göre savaş uzayıp Amerika'ya cesetler gelme- ye başladıgında, içeridekı baskının etkisi ile VVashington'un, çarpışmaları sürdürme kararlılığı zayıflayacak ve Saddam'ı Kuveyt'ten çıkarma hedefinden vazgeçmek zorunda kalacak. Bizim Amerika, basınından izlediğimiz kadarı ile bu olgu savaş çıkıncaya kadar söz konusu olabilir. ABD, Irak'la son anda bir pazartık yapıp koşullarını yumuşatabilir. Ama bir kez silahlar patlayıp Amerikan askerleri ölmeye başladıktan sonra VVashington elindeki modern teknolojinin tüm olanaklarını Irak'ı ezmek için kullanacak. 26 aralık tarihli International Herald Tribune gazetesinde ilginç bir haber verdi. Başlığı "Amerikan silahları için labo- ratuvar: Körfez" şeklinde olan habere göre Pentagon, Kör- fez'deki Amerikan birliklerine en son model silahların sevki- yatını hızlandırmıştır. Bunlar arasında yeni havadan havaya füzeler, uzun menzilli konvansiyonel füzeler; televizyon gü- dümlü bombalar; gece hedefleri tam ısabetli bombalamayı sağlayan yeni sistemler bulunuyor. Askeri danışmanlardan Albay, Trevor Dupuy, Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesı'nde verdiğı ifadede şöy- le diyor: "Büyük miktarda yeni silahlarımız var. Bunlar daha önce hiçbir savaşta kullanılmadı. İlk kez Körfez'de kullana- cağız." Herald Tribune'e göre ABD'nin savaşta Irak'a karşı dene- meyi tasarladığı yeni silahlar arasında şunlar bulunuyor: • Orta menzilli yeni havadan havaya füze. • "Lantrin" adlı yeni bir hedef saptama sistemi. Bu sistem sayesinde gece saldırılarında karadaki hedefler isabetli bi- çimde vurulabiliyor. • AGM-130 adlı, televizon güdümlü yeni bir bomba. 65 ki- lometre menzilli bu bombanın tahrip gücü çok yüksek. • Taktik Füze Sistemi adlı uzun menzilli yeni bir füze. Bu silahın da görevi cephenin çok gerisindeki Irak birliklerini im- ha etmek. Bunlar ABD'nin Irak'a karşı kullanmayı tasarladığı yeni si- lahlardan bırkaçı. Amerikalı yetkililer Irak ordusunun sayısal üstünlüğünü, teknolojik üstünlükle etkisiz hale getirmeyi amaçladıklarını söyiüyorlar. Bu arada Vietnam, herkesin ak- lında ve ağzında. Irak, Kuveyt'in ABD için ikinci bir Vietnam olacağını öne sürüyor. VVashington ise ikinci bir Vietnamia karşılaşmamak için modern teknolojinin en korkunç silahla- nnı Körfez'e yığıyor. Bir kez silahlar patlar, Irak da ABD'ye karşı kimyasal ve biyolojik silahlannı kullanırsa, Körfez sa- vaşı, belirli bir sürede yol açtığı yıkım açısından yüzyılın en kanlı savaşı nitelığine burünebilir. Durduruluncaya kadar da (eğer durdurulabilirse) çok geç olur. ABD yetkilileri, Irak kim- yasal ve biyolojik silah kullandığı takdirde nükleer opsiyonu bile açık bırakmaktadırlar. Savunma Bakanı Richard Cheney, bu yönde Amerikalı gazetecilerden birkaç kez gelen sorula- n "Bu konuda karar vermek yetkisi Başkan'a aittir" diye ya- nıtlamakla yetinmiştir. Bunları neden yazıyoruz? Türkiye'de biraz "erkekçilik" oy- namak isteyen bazı çevrelere hâlâ şaka gibi gelen olay, yüz- yılımızın en büyük felaketlerinden birine dönüşebilecek ni- teliktedir. Türkiye'nin özgüvenliği tehdit altında olmadıkça, kimsenin ülkeyi böyle bir maceraya sürüklemeye hakkı yokiur. Savaş ve askerlik, Türklerin en ufak bir kompleks ve kuş- ku duymalarına gerek olmayan belki de birincil konudur. Ta- rihimize bir göz atmak bu gerçeği anlamaya yeter. Onun için bırakalım, böyle 'erkeklik' oyunlarını kendilerin- den kuşku duyanlar, tarihlerini yetennce savaşçı ve erkekçe bulmayanlar oynasınlar. BATI TRAKYA Gümülcînede müftü seçimi Yunanistan'da Batı Trakya Türklerinin Gümülcine'de kendi müftülerini belirlemek için yaptıkları seçim, provokasyon iddialarına karşın sakin geçti. Oylamanın ilk şonuçlarına göre üç müftü adayından İbrahim Şerif farkh bir biçimde önde. GÜMÜLCtNE (AA) — Yu- sayısında da azalma olduğu gö- nanistan'da çeşitli baskılara rağmen Batı Trakya Türkleri rüldü. Oylamanın ilk sonuçlanna dün Gümülcine'de kendi müf- göre üç adaydan İbrahim Şerif tülerini kendileri belirlemek farkh bir şekilde önde gidiyor. YUNANISTAN amacıyla seçim yaptılar. Gümülcine'de olağanüstü gerginük olduğuna dair iddia- lar ve "her an büyük bir oiay çıkacak" havası yaratılarak ek polis güçleri getirtilmesine rağ- men Türk azınlık hiçbir provo- kasyona izin vermedi. Cuma namazından sonra ca- milerde yapılan oylamaya po- lis müdahale etmedi. Aynca namaz saati yaklaşırken daha önce bazı camilerin etrafına yerleştirilen guvenlik güçlerinin Samaras: Maraş'tan taviz yetmezYunanistan Dışişleri Bakanı Andonis Samaras, Irak askerlerinin Kuveyt'ten çekilmesi durumunda Türk askerlerinin de Kıbrıs'tan çekilmesi gerektiği görüşünü savundu. ATİNA (AA) — Yunanistan Dışişleri Bakanı Andonis Sama- ras, Maraş'ın yerleşime açılma- sınm, Kıbns sorununun çözümü için yeterli olmadığını söyledi. Samaras, devlet televizyonu- na, verdiği demeçte, Maraş'ın yerleşime açılmasırun sadece çö- züm için bir "ilk adım" oluştu- racağını öne sürerek "Maraş Elendir. Yülardır geri almak için çaba gösterdiğimiz bir bölgedir. Maraş'ın geri alınması, Kıbns sorununun sadece bir safhasını oluşrurur" iddiasmda bulundu. Körfez krizinin Kıbns konu- sunda uluslararası kamuoyun- daki duyarhlığı arttırdığına inandığını ifade eden Samaras, Kıbns ve Kuveyt arasında bir de- fa daha benzerlik kurarak "Irak askerleri Kuveyt'ten çekilirse biz de Türk askerlerinin Kıbrıs'tan cekiimesini istejeceğiz. Sorunun nifaai çözömü için bizim açımız- dan değişmez istek, tum Türk askerlerinin adadan çekilmesi- dir" dedi. Dışişleri Bakanı Samaras, se- kiz aylık görev süresi içinde en önemli amaçlarının Yunanis- tan'm yitirdiği inandırıcıhğı ye- niden kazanması olduğunu kay- detti. Samaras, "Dublin'de Kıb- ns konusunda önemli kararlar alınması, Ankara'nın toplulu- ğun Akdeniz politikasmın dışın- da bırakılmaa ve dördüncii mali protokol konusunda Atina'nın görüşlerinin güçlenmesi, sekiz aylık iktidarımız suresince hü- kümetin önemli icraatlan ara- sında yer alır" dedi. Atina'nın Balkan politikasına da değinen Samaras, Bulgaris- tan ile kuvvetli dostluk bağları, Romanya ile eskiye oranla daha yakın ilişkiler kunılduğunu be- lirtti. Samaras, Amavutluk'taki demokrasiye geçiş sürecinin de- vamını arzuladıklanm belirterek bu ülkedeki Yunan azınlığın bölgenin "Elen karakterinin ko- runması için" Arnavutluk'ta kalması taraftan olduklannı söyledi. Yugosîavya'daki gelişmeleri endişe ile izJediklerini de kayde- den Samaras, Yuaanistan'ın Türk azınlık politikasını Anka- ra'nın dikte ettiremeyeceğini söyledi. Yunan Dışişleri Bakanı, bu konuda hiçbir ülkenin iç iş- lerine karışmasına müsade et- meyeceklerini sözlerine ekledi. Yunanistan'da, AT işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yar- dımcısı Yorgo Papulyas, önceki gün görevinden istifa etti. Papulyas'ın, Başbakan Kons- tantin Mitsotakis'e gönderdiği mektupta belirttiği istifa neden- leri hakkında basına herhangi bir acıklama yapılmadı. Ulusal Ekonomi Bakanı Yor- go Suflias, eylül ayında sağlık nedenleriyle üç aylık izne ayrıl- mış, bu görevi vekâleten AT iş- lerinden sorumlu Dışişleri Baka- nı Yardımcısı Eftimios Hristo- dulu üstlenmişti. Yunanistan'ın Londra Büyükelçisi olan Papul- yas da vekâleten Dışişleri Bakanı Yardımcılığı'na getirilmişti. Atina'da verilen haberlerde, Hristodulu'nun eski görevi AT işlerinden Sorumlu Dışişleri Ba- kanı Yardımcıhğı'na döneceği, Suflias'ın da yeniden kabineye gireceği belirtildi. Dışişleri Bakanlığı Yardımcı- lığı yaptığı üç ayhk süre içinde Yunanistan'ın Londra Büyükel- çiliği görevini de yürüten Papul- yas'ın her iki görev için ayrı ay- rı maaş alması Yunan basının- da eleştirilere yol açmıştı. Yorgo Papulyas, daha önce Dışişleri Bakanı ve Yunanistan 1 ın Ankara Büyükelçisi olarak da görev yapmıştı. Kesin sonuçlar Gümülcine'nin köylerinden de oyların gelme- sinden sonra belli olacak. Tatil günü alelacele çıkartı- lan iki kararnameye gösterile- cek doğal tepkileri örtbas et- mek için bölgede suni bir ger- ginük havası yaratmaya calışan Yunan basınının iki gündür sürdürdüğü yayınına paralel olarak dün sabahın erken saat- lerinden itibaren güvenük güç- leri camilerin etrafına yerleşti- rildiler. Yunan gazeteleri önceki gün olduğu gibi dün de Ankara'nın Batı Trakya'da "tahrik edici bir politika izledigi" ve "böl- genin her an bir olay çıkacak kadar gergin olduğuna" dair iddialannı sürdürdüler. Gerek hükümet, gerekse muhalefet yanhsı gazeteler Gümülcine Ba- ğımsız Milletvekili Sadık Ah- mel'i tahrikçilikle suçladılar. Yunan basını Epikerotüa gazetesi, Dışişleri Bakanlığı'ndaki kaynaklarına dayanarak "Ankara'nın tah- rikçi politikasını siirdünnesi balinde" Atina'nm, Türkiye'- nin Gümülcine Başkonsoloslu- ğu'nu kapatma olasılığıru bile göz önünde tuttuğunu yazdı. Gazete, buna karşılık Türki- ye'nin de Yunanistan'ın Istan- bul Başkonsoloshı'ğunu kapat- masına razı olacağını öne süre- rek Dışişleri Bakanı Andonis Samaras'ın "daha sert bir po- litikadan yana olduğunu" id- dia etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle