22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 HABERLER 29 ARALIK 1990 Özal, hizip başı • ANKARA (UBA) — Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) Genel Sekreteri Hikmet Çetin, Cumhurbaşkanı Özal'ın 'Hizip başı gibi davrandığını' söyledi. Çetin, Özal'ın ANAP azınlığının bile cumhurbaşkanı olamadığını öne sürerek "ANAP milletvekillerinin Özal'ı 'cumhurbaşkanımız' diye içlerine sindirebildiklerini sanmıyorum" dedi. Hikmet Çetin, Cumhurbaşkanı özal'ın seçildiği günden bu yana hiçbir zaman ülkenin cumhurbaşkanı olmadığını vurgulayarak "Özal'ın iç ve dış politikada müdahaleci tavn giderek artıyor. Bu durum ise büyük huzursuzluk yaratıyor" seklinde konuştu. Çetin, hâlâ parti için hizip başı gibi davranan bir cumhurbaşkamna saygı gösterilemeyeceğini belirterek şöyle konuştu: "özal hiçbir zaman toplumun cumhurbaşkanı, ülkenin cumhurbaşkanı olmadı. Hatta ANAP azınlığının bile cumhurbaşkanı değil. Bırakın bütün Türkiye'yi ANAP'a oy veren yüzde 20'nin bile cumhurbaşkanhğını yapmıyor". Kartpostal V DENtZLt (Cumhuriyet) — Yılbaşı öncesi siyasi içerik taşıdığı gerekçesiyle Yılmaz Güney ve Nâzım Hikmet'e ait kartpostalları toplayan Emniyet Güvenlik Şube Müdürlüğü, seyyar satıcılar hakkında soruşturma başlattı. Türk vatandaşlığından çıkarılan Yılmaz Gfiney ve Nazım Hikmet'in kartpostallarının satışının Bakanlar Kurulu karanyla tüm yurtta yasaklandığını belirten emniyet yetkilileri, hakkında zabıt tuttuklan 10 seyyar satıcıyı sorguya çekti. Sorgulamada, satıcılara kartpostallan nereden aldıklan, yasak olmasına karşın niçin sattıkları, bu konuda bilinçli davranıp davranmadıklan soruldu. Seyyar satıcılar hakkında dava açılıp açılmayacağının soruşturma sonunda belli olacağı öğrenildi. Emniyet yetkilileri konu hakkında "Şimdilik soruşturma sonuçlanmadı. Adliyeye sevk edilip edilmeyecekleri belli değil" dedi. Küçük Ceren davası başladı • ANKARA (AA) — Müteahhit Hasan Tahsin Erdemir'in kızını geçen kasım ayında kaçıran ve 1 milyar lira fidye isteyen Berat Kaldık ve kardeşi 16 yaşındaki M.K'nin yargalanmasına başlandı. Sanıklar hakkında 20"şer yıl ağır hapis cezası isteniyor. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, sanıkların sorguları yapıldı. Berat Kaldık, bir ay kadar Hasan Tahsin Erdemir'in yanında çalıştıktan sonra ayrıldığını, daha sonra da Erdemir'le kızı Ceren'i kaçırmak için 175 milyon liraya anlaştığını söyledi. Kaldık, Erdemir'in bu oyunu rakip firmalara şantaj yapmak için düzenlediğini iddia etti. Mahkeme başkanı, Ceren'in babası Hasan Tahsin Erdemir ile diğer tanıklann dinlenmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Aşk nıektuplan • AYDIN (Cumhuriyet) — Aydın Valisi Recep Yazıcıoğlu ile Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Sema Pişkinsüt arasında aşk ilişkisi bulunduğu yolunda bızı kişi ve kuruluşlara gönderilen imzasız mektup ile ilgili soruşturma sürüyor. Sağlık Bakanlığı tarafından olayı soruşturmakla görevli Başmüfettiş Mehmet Aydost, beraberindeki iki jnüfettiş ile ll Sağlık Müdürlüğü ve Devlet Hastanesi'nde kullanılan daktilo ve focokopi makinelerini incelediklerini söyledi. Yılbaşındaki açık görüşü kısıtlayan genelgeye tepki sürüyor: Idare sonın yaratıyorYılbaşında uygulanacak açık görüşe kışıtlama getirilmesine tepkiler sürüyor. Avukat İbrahim Açan, "Devlet vatandaşa hizmet etmek için vardır. Bu vatandaş tutuklu ve hükümlü de olsa birtakım haklara sahiptir. İç Politika Servisi — Adalet Bakanlığı'nın yayımladığı bir genelgeyle "disiplin cezası alan" tutuklu ve hükümlülere yılbaşında uygulanacak açık gö- rüşe kışıtlama getirmesine gös- terüen tepkiler sürüyor. Avukat İbrahim Açan görüş yasağmın "mükerrer ceza" olduğunu söy- zanılmış bir hak olan açık gö- rüşün kaJdınlması ya da kısıt- lanmasının "idarenin sonın ya- ratma ve maraza çıkanna mak- sadının bir işareti" olarak.de- ğerlendirdi. Adalet Bakanlığı'nın genelge- siyle ilgili görüşlerini anlatan avukat ibrahim Açan, cezaevle- lerken Oğuzhan Miiftiioğlu ka- rinde huzur ve sükunun sağlan- AÇLIKGREVtNDE41. ĞÜN~ ması, çıkması mümkün, hoş ol- mayan olaylann önlenebilmesi için açık görüşe getirilen sınır- lama ve yasaklann mutlaka kal- dırılması gerektiğini söyledi. Yazdığı bir kitaptan ötürü geçen yıl Ankara Merkez Kapalı Ce- zaevi'nde 41 gün tutuklu kalan 71 yaşındaki tbrahim Açan, şöyle konuştu: "Tutuklu ve hükiimlülerin insan baklan sözleşmelerine ve yasalara uygun isleklerinin ye- rine getirilmesi, devletin vatan- daşa karşı görevidir. Devlet va- tandaşa hizmet etmek için var- dır. Bu vatandaş tutuklu ve hü- kümlü de olsa birtakım hakla- ra sahiptir. Bu haklann başın- da insanca, insan onuruna ya- raşır şekilde yaşama hakkı ge- lir. Disiplin cezası alan ve bu cezayı ceken tutuklu ve hüküm- lülere ikinci bir ceza olarak açık görüş yasağı getiriliyor. Aynca ailelerin çocuklanyla görüşme haklan da ortadan kalkıyor ve suçsuz ceza uygulanmış olu- yor." Ceyhan Cezaevi'ndeki Dev- rimci Yol davası tutuklulan adı- na Oğuzhan MüftüoğMu'nun "kamuoyuna" yaptığı açıkla- mada getirilen kısıtlamanın ce- GÖZÜ YAŞLI ANA — Analar, babalar cezaevi kapısında, açlık grevindeki çocuklanndan haber alma umudu ile bekliyorlar. Ölümlerden kim sorumlu olacak?Buca Cezaevi'nde tedirgin bekleyiş sürüyor. tzmir Baro Başkanı Sabri Kurt, olası ölümlerden bakanın sorumlu tutulacağını söyledi. NECATİ AYGIN İZMİR — Buca Cezaevi'nde açlık grevi 41. gıine ulaşırken tedirgin bekleyiş sürü- yor. İzmir Barosu Başkanı Avukat Sabri Kurt olüm orucuna dönüşen açlık grevin- de çok tehlikeli günlere gelindiğini belir- tirken olası ölümlerden Adalet Bakanı Ol- tan Sungurlu'nun sorumlu olacağını söyledi. Buca Cezaevi'nde 20 siyasi tutuklu ve hükümlünün 19 kasımda başlattıkları aç- lık grevi sürüyor. Cezaevi koşullannın dü- zeltilmesini isteyen eylemcilerden Nevzat Kalaycı, Ahmet Zincirci, Coşkun Keskin, Fethi Kaçkın, Hasan Hüseyin Kaner, Bi- rol Akçay, Şerafeltin Can, Ramazan Ka- ratay ve Mustafa Aday Atatürk Sağlık Si- tesi Devlet Hastanesi'nde bulunuyorlar. Hastane doktorları Kalaycı ve Zindrci'nin sağlık durumlarının her geçen gün kötuye gittiğini belirtirken diğer eylemcilerin de bazı sağlık sorunlarınm olduğunu söyledi- ler. Buradaki eylemcilerle birlikte cezaevin- dekiler, hiçbir tedaviyi kabul etmiyorlar. Kendilerine şekerli ve tuzlu su verilme- yen zaten bu istemlerinden geçen hafta içinde vazgeçen eylemciler, avukatlan ara- cılığıyla isteklerinin insani olduğunu ve ye- rine getirilene kadar açlık grevini sürdüre- ceklerini duyurdular. Bu arada günlerini ce22evi önünde geçiren tutuklu ve hükümlü yakınları ölüm orucuna dönüşen greve son verilmesi için eylemcilerin isteklerinin ye- rine getiribiıesini, yetkililerin seyirci kalma- masıru istediler. Cezaevi önünde yine tedir- gin bir bekleyişin sürdüğü dün, İzmir Ba- rosu Başkanı Avukat Sabri Kurt bir açık- lama yaparak yöneticileri insani isteklere duyarsız kalmakla suçladı. Kurt, eezaevi savcısıyla görüştüğünü ancak bir sonuç alamadığını belirterek şunlan söyledi: "Savcı grevcilerin isteklerinin tüzük ge- reğince yerine getirilmesinin mümkün ol- madığını, kendisinin herhangi bir kıisiya- tifinin olmadıgınt söyledi. Açlık grevinde bulunanlara daktilo, teyp, volkmen veril- mesinin, cezaevi avlusuna telefon kabini yerleştirilmesinin, açık görüşte dışandan getirilen yiyeceklerin alınmasının tüzük ge- reği mümkün olmadıgını söyledi. Aynca şekerli ve tuzlu su verilmesi konusunun tü- ziiğe göre açıkca yasak olduğunu belirtti. Keyfi işlem yapıyoruz dedi. Yani bir sonuç alamadık." Kurt, açlık grevinde çok tehlikeli bir noktaya gelindiğini, Tabib Odası'nın grev- cilere şekerli ve tuzlu su verilmesinin ilaç yerine geçeceğini açıkladığını belirterek "Artık bu noktadan sonra sorumlu Ada- let Bakanlığı'dır. Doktorların istemesine karşın Adalet Bakanlığı açlık grevindeki- lere şekerli ve tuzlu su verilmemesini em- retmiştir. Grevde herhangi bir olüm olayı- nın baş sorumlusu bu emri veren Adalet Bakanlığı yetkilileri, en başta da Bakan Ol- tan Sungurlu olacaktır" diye konuştu. AvukatDeğer'e 1 yıl hapisANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Gazetemiz avukatlann- dan Emin Değer, "polise haka- ret ettiği" gerekçesiyle 1 yıl ha- pis cezasına çarptırıldı. Cumhu- riyet muhabiri Ali Tevfik Ber- ber'i dovüp, fotoğraf makinesi- ni kıran polis memurlarının kimliklerinin olayı soruşturan Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na iletilmesini sağlamak için İçişleri Bakanlığı'na verdiği dilekçesin- deki ifadeler nedeniyle "güven- lik kuvvetlerine hakaret ettiği" gerekçesiyle yargılanan Değer'e verilen ceza daha sonra 10 aya indirildi, ardından da tecil edil- di. Karara, Ankara 4. Ağır Ce- za Mahkemesi'nin bir iiyesi mu- halif kaldı. Ankara 4. Ağır Ceza Mahke- mesi'ndeki dünkü duruşmaya Emüî Değer ile avukatlan Veli Devecioğlu, Şenal Sanhan, Ha- lil Çevinç, İlknur Kalan,' Levent Hale Yılmaz ve İlknur Kalan ka- tıldılar. Duruşmada son sozü so- rulan Değer, önceki günkü du- ruşmada avukatlarının, ü!ke- mizdeki insanlık dışı işkencele- rin insanlık suçu oluşturduğunu belirterek bu uygulamanın ülke- mizi diğer ülkeler karşısında ba- şının öne eğilmesine neden oldu- ğunu söylediklerini anımsatarak şöyle dedi: "Kimse ceza almak istemez. Aııı eğer bana verilecek ceza ülkemizin insanlık âlemi önün- de başının dik tutulmasını sağ- layacaksa, bundan onur duyu- yorum. Ben Mustafa Kemal Türkiyesinin kuşagındanım. O- nun Ankara Hukuk Fakültesi- ni acarken soyledigi sozleri ilke edindim. Demişti ki 'Cumhuri- yet'in müeyyidesi olacak olan bu büyük müessesenin küşadında hissettiğim saadeti hiçbir teşeb- büste duymadım'. Ben işte hu- kukun ve insan baklannın üike- min adalet sisteminin dayanağı olmasını istedim. Bunun kavga- sını verdim. Başka hiçbir çabam ve amacım olmadı. Demek ki bundan sonraki kuşaklara daha çok iş düşüyor. Araa bir gun be- nim ülkemde de insan haklan- na dayalı hukuk sistemi yerleşe- cektir. O güne şimdiden merha- ba diyorum." Mahkeme Başkanı İsmet Kü- rümoğlu, bu sözlerin uzun oldu- ğunu belirterek yalnız Atatürk- ün sözleriyle ilgili bölümu tuta- nağa geçirdi. Kürümoğlu, daha sonra kararı açıkladı. Değer'in söz konusu dilekçesindeki ifade- leri ile savunma sınırlannı aşa- rak güvenlik kuvvetlerine haka- ret ettiğini belirterek TCK'nın 159. maddesi uyannca 1 yıl ha- pis cezası verildiğini açıklayan Kürümoğlu, daha sonra bu ce- zayı 1/6 oranında indirerek 10 aya dönüşturdu. Kürümoğlu, ar- dından da Değer'in aynı suçu bir daha işlemeyeceği yönünde mahkemede kanaat oluştuğunu belirterek cezanın tecil edildiği- ni bildirdi. Bu karar, Başkan Kürümoğlu ile uye Ali Rıza Yıl- maz tarafından alındı. Karara üye Kemal Şahin muhalif kaldı. Şahin, Değer'in .güvenlik kuv- vetlerine hakaret kastıyla hare- ket ettiğine ilişkin yeterli ve ke- sin kanıt bulunmadığını belirtti. zaevlerinde güzel bir gelenek olarak vapılagelen açık görüşle- rin fiilen ortadan kaldınlması anlamına geldiği belirtilerek şöyle denildi: "Getirilen açık görüş bicimi- nin 12 Eylül sonrasında askeri cezaevlerinde yaptırılan göster- melik açık görüşlerden hiçbir farkı buluqmamaktadır. Hepsi birer işkencehane olan askeri ce- zaevlerinde bugun hatırlanma- sı bile utanç verici uygulamala- nn yeniden gündeme getirilme- si gerçekten büyük bir talihsiz- lik olarak kabul edilmeüdir. Böyle bir uygulamanın uzun yıl- lar askeri cezaevlerindeki uygu- lamalara karşı mücadele etmiş ve bu uğurda işkencelere ngra- mış bizler açısından hiçbir bi- çûnde kabul edilmesinin söz ko- nusu olmayacağı açık bir ger- çektir." Açıklamada, basında çıkan haberlerde Avrupa'da bizdeki gibi açık görüş uygulamasının bulunmadığının ifade edildiğine değinilerek "Batıda olan ve bi- zim cezaevlerimizde olmayan pek çok şey vardır. Bırakın bir tek konuda bizim de onlardan fazla bir hakkımız olsun, böyle güzel bir geleneği Batılılar biz- den öğrensin, bundan kimin ne zaran olacaktır" denildi. Tutuklular kamuoyuna "en insani ve haklı taleplerini" des- teklemeye çağırırken "Bir yan- dan sağ gönişlü tutuklular için dolaylı af yasaları getiren ba- kanlıgın, cezaevlerindeki var olan kısmi huzuru bozucu uygu- lamalar içine girmesinin hiçbir geçerli ve inandıncı gerekçesi bulunmadıgına" dikkat çektiler. Avukatlık Yasası'nda değişiklik Stajyerlere de ücret ANKARA (AA) — Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, Avu- katlık Yasası'nda yapılması dü- şünülen değişikliklerle ilgili tek- nik çalışmaların sürdürüldüğu- nü belirterek, "Bu calışmaları bir an önce bitirip değişiklik tek- lifini TBMM'ye sevketmeye çalışıyonız" dedi. Adalet Bakanı Sungurlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, barolar üzerindeki idari vesaye- tin kaldınlması yolunda istekler olduğunu, bu yönde çaüşmalar yaptıklannı bildirerek şöyle ko- nuştu: "Barolann idari vesayet de- dikleri, anaya&ada yer almış dii- zenleme. Devletin her türiii mü- essesesinde bir kontrol sistemi var. Nasıi bakanlık müfettişleri, hâkim ve savalan teftiş ediyor- lar, barolar da teftiş kapsamı içinde. İdari denetimi bakanhk- tan alsak bile umumi hükümle- re tabi tutabiliriz." Avukatlık stajının yetersizli- ğinden şikâyet edüdiğini kayde- den Sungurlu, stajyerlere ücret ödenmesi, avukathk ve hâkim stajlannın birleştirilmesi gibi ye- nilikler düşünüldüğünü bildirdi. Hukuk firmalan ile ilgili ye- ni düzenlemeler yapmayı da dü- şündüklerini ifade eden Sungur- lu, avukatların şirketleşmesinin yararlı olacağını söyledi. Oltan Sungurlu şöyle devam etti: "Devlet ve özel şirketler, ya- bancı iilkelerle yaptıklan işlerin çoğunda yabancı hukuk firma- lan ile çalışıyorlar. Türkiye'de avukaüann kurduğu birkaç hu- kuk firması var. Ancak daha or- ganize. dünyayla temas kurabi- lecek. gerek devlete gerek şahıs- lara ail işlerde, yerli ve yabancı hukuka vakıf firmalara ihtiyaç var. Bu düzenleme üzerinde dü- şünüyoruz." Avukatların, ilk soruşturma- nın daha düzenli bir sistemle ya- pılması yönündeki isteklerini de değerlendirdiklerini belirten Sungurlu, "Zabıtlann iyi tutul- ması, videoya veya banda alın- ması gibi çalışmalarımız var. Zapta geçen sözler hakkındaki tartışmalârı büyük ölçüde önle- yecek sistem üzerinde çalışıyo- ruz" diye konuştu. Ankara DGM'de süren TKKKÖ davası sonuçlandı 107 saııık5 yıl sonra suçsuz bulundu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Ankara DGM, yargılaması 5 yıldır sü- ren 128 sanıklı Turkiye Kuzey Kürdistan Kurtuluş Örgütü (TKKÖ) davasını so- nuçlandırdı. 15 sanık 4'er yıl 2'şer ay ağır hapis cezasına çarptırıhrken 107 sanık "mahkûmiyetleri için yeterli ve inandı- ncı delil bulunmadığı" gerekçesiyle be- raat etti. DGM'ler devlete yönelik suçlarla ilgili davaların daha çabuk sonuçlanması için kurulmuştu. Ankara DGM ise en kala- balık sanıklı davalardan olan TKKKÖ davasım ancak 5 yılda sonuçlandırabil- di. Nisan 1985'te 14 sanığın yer aldığı bir iddianame ile açılan, ancak daha sonra- yapılan eklemeler ile sanık sayısı 128'e yükselen bu davada, TCK'nın 141/5. maddesi uyannca "yasadısı örgüt üyesi oldukları" gerekçesiyle 4'er yıl 2'şer ay ağır hapis cezası verilen 15 sanık şunlar: Ali Küçük, Ahmet Haluk Uy- gun.Mehmet Ali Doğanlı, Mustafa Cin- kılıç, Ayla Maden, Aydan Eroğlu, Ha- şim Yıldınm, Dursun Ali Şütlü, Ertuğ- rul Usanmaz, Ihsan Saka, Melda Cemi- le Kaplan, lsmail Kartal, Muhsin Dalfi- dan, Asuman Karakoç ve Ali Kır. Mahkeme, bu sanıkların gözaltında ve tutuklulukta geçen sürelerinin indirile- rek geriye kalan cezanın infaz edilmesi- ne karar verdi. Mahkeme, 107 sanık için ise "yasadı- şı örgüt üyesi oldukları" ve "Anayasanın tamamını ya da bir kısmını tebdil ve il- ga>a, TBMM'yi iskata veya mene teşeb- büs ettikleri, silahlı çete oluşturdukları, silahlı çeteye vardım ettikleri" yönündeki suçlamalar için mahkûmiyet kararı ve- rilmesine yetecek kesin ve inandıncı ka- nıt bulunmadığı gerekçesiyle beraat ka- rarı verdi: Beraat edenler şunlar: "Selma Gültekin, Ayhan Yalçınkaya, Yücel Demirer, Yosun Ünalan, Yeşim Bağnşen. lsmail Şahin. Umit Erkol, Erol Altındağ, Dunı Hakan Karabacak, Ünal Çınar, Abdullah Yahşi, Hasan Ali Acar, Mehmet Ünsel, Mustafa Ergün, Eriş Bi- laloğlu, Faruk Nafiz Sayın, Kamil Dağ- lı, Dursun Güleç, Kazım Arlı, Bayram Özle, İbrahim Uğur, Bünyamin Ergün, Cevdet Okyay Özbakır, Haki Tercanlı, Ayhan Yayla, Nermin Tavlal, Orhan Sonmez, Asuman Yavlal, Erdal Yanık, Metin Çitil, Rukiye Alpay, İsmail Duy- gulu, Yakup Böcek, Ünal Cengizoğlu, Gülten Erdoğan, Şefik Çolak, Hasan Tiltik, Mahmut Ögündüz, Selma Cen- giz, Serdar Sarp, Ercan Okuyan, Asım Atilla Kızılöz, Aysel Kızılöz, Fatma Kı- zılöz, Birsen Selma Çoruh, Özgür Ürel, Hasan Mural Kapıkıran, Abdullah Tur- gut Gelegen, Haluk Mahmut Baycan, Sefa Ata, Begüm Erkol, Ayhan Özgül, Leyla Kaya, Burhan Korkmaz, Seyhan- Tunca, Ertekin Can, Hayati Kalavcı. Se- lahattin Şimşek, Ziynet Özçelik (Lygun), Sait Tanrıverdi, Mehmet Sail Demir, Sa- niye Gülen, Şeref Şahin, Özdemir Ak- deniz, Türkan Çakır, Metin Yaman, Tu- ran Çakıcı, Adnan Kurt, Erdal Binici, Ercan Ekinci, Nurcan Şimşek, Mustafa İlhan, Hasan Tosun, Fatih Çeliksöz, Me- tin Turan, Önder Kemer, İsmail Akpınar, Can Kılçıksız, Seyda Örs, Gültekin Akarca, Mehmet Bülent Işık, Tekin Ye- ğin, Uğur Saraç, Akın Alkan, Oktay Baysal, F.mel Dinçer (Dalfidan), Hasan Kaya, Yüksel Özkan, Ahmet Öz, İsmail Atalay, Bektaş Bölücek, Ahmet Emek, Kubilay Yılmaz, Mehmet Sedat Karadu- man, Mustafa Demir, Çağatay Çabucak, Muzaffer Çeliksöz, Zühtü Şahin, Mela- hat Garipağaoğlu, Ertuğnıl Mümin, Na- dir Özbek, Bülenl Toprakçı, Mithat Bal- çık, Tuncay Öztürkn Sçlçuk Mevlüt Haz- nedaroğlu, Gülay Kerimoğlu, Hüsne Davran, Abdulvahap Bulut." POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Ozaljnönü'yü Kıskandı mı? SHP GenelBaşkanı, "boş laflarbunlar" diyor, ANAPiktidannın eriyip yokolduğunu, Özal'ın partisinikurtarmak, kamuoyunda saygınlık kazandırmakiçin işi seçim havasına soktuğunu, ancak erken seçimden de kaçtığınisöylüyor. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, dün bir kez daha yine- iedi "Savaşa gerek yok" tümcesini. İnönü, üstüne basa ba- sa şöyle dedi: — Biz, taraf olmamalıyız. Savaş çıksa bile savaşa girme- meliyiz... Erdal İnönü ile dün sabah telefonla görüşürken Cumhur- başkanı Özal'ın kendisine yönelik eleştırilerini de yanıtlıyor- du. İnönü, Özal'a karşı yürüttüğü politikanın tuttuğuna ina- nıyordu. Cumhurbaşkanının, son günlerdeki SHP'ye ve ken- disine yönelik sert eleştirilerinin temelinde yatan gerçeği ise şöyle yorumluyordu: — İş, açık seçik seçim yarışına döndü. Önümüzdeki se- çim kampanyasında Irak'tan söz edemeyecek Sayın Özal. Şimdi görüyorsunuz, seçim yarışındaymışız gibi konuşuyor, bizi suçluyor. Bunlar cumhurbaşkanının yapacağı şeyier de- ğil. Dikkatimi çeken şey, konunun esasını bırakması. Ka- muoyunda beni küçük düşürmeye, itibarımı azaltmaya ça- lışıyor. Bizim yaptığımızı, 'Savaşa hayır' dememizi, Sad- dam'la görüşmemizi kamuoyu beğendi, ama özal kıskan- dı. Ben yapamadım İnönü yaptı diye doğrudan doğruya be- nim siyasi durumuma hücum ediyor. İnönü'ye, "Özal yoksa Cumhurbaşkanlığını bırakıp, ye- niden ANAP Genel Başkanı mı olacak" diyecek oluyoruz. Öyle ya, kimi gazetelerde böyle senaryolar üretiliyor. İnö- nü gülüyor ve şöyle diyor: — Bırakmıyor Cumhurbaşkanlığını falan. Partisi önümüz- deki seçımde kazansın diye uğraşıyor. Bizim yaptıklanmızı partizanlık diyerek, gerçeği bir tarafa bırakıp suçluyor. Ney- miş? Halepçe vahşetini yapanları biz nasıl ciddi görürmü- şüz, Hükümet Halepçe katliamından sonra Irak'a gitmedi mi, görüşme yapmadı mı? Gittiier, görüştüler. SHP Genel Başkanı, "Boş laf bunlar" diyor. ANAP ikti- darının eriyip yok olduğunu, Özal'ın partisini kurtarmak, ka- muoyunda saygınlık kazandırmak için işi seçim havasına soktuğunu, nedense erken seçimden de kaçtığını söylüyor. İnönü, demokrasilerde, dış politikada muhalefetin istediği- ni rahatça dile getireceğini vurguluyor. O halde Özal'ın bu telaşı, hırçınlığı niye? SHP lideri, "Özal itibar arama peşinde" görüşünü getiri- yor bir kez daha: — Evet, öyle. Kaybolan itibarını arıyor Sayın Özal. Onun için de hırçın... . ^ ^ _ _ _ _ _ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ _ _ _ _ İnönü, "muhale- fetin görevlerini" sı- ralıyor bu kez. Ar- dından, "Bakın dünyada neler oluyor" deyip ekli- yor: — Amerikan Se- natosu'nda gözü- me çarptı. Demok- ratların lideri, aynı zamanda çoğunluk lideri George Mitc- hell'in konuşması var. Orada benim söylediklerimi söy- lüyor. Ekonomik ambargom-n daha Irak'ta sonuç verip vermeyeceği belli de- ğil. O anlaşılmadan hiçbir şekilde savaş düşünülmemeli di- yor. Böyle bir şey olacaksa Kongre'ye getirilmesini, orada konuşulmasını istiyor. Savaş çıkarsa İsrail kanşır, İsrail de katılır... Suriye saf değiştirir... Demokratların lideri bunları anlatıp soruyor: "Bu tutumları düşünüyor musunuz, hesap ediyor musunuz?" ABD'de bunlar söylendiği gibi Saddam ziyaret edildiğinde "niye glttin" denmiyor... İnönü'ye bir soru: — Sizce bir savaş havası esiyor mu, yoksa estiriliyor mu? Yanıt şu oluyor: — BM'nin tarihi 1-15 Ocak. ABD'nin önerisi üzerine. Sad- dam o tarihi ciddiye alsın diye uğraşıyorlar gördüğüm ka- darıyla. Benim düşüncem savaşa gerek yok. Savaş olma- dan bu iş çözülür. Ama şimdi bir korkutma haiindeler. As- keri müdahaleyi de bir ihtimal göstererek baskı yapıyorlar. Elbet bu tehlikeli bir oyun. Savaş çıkabilir de. Çıkarsa da biz savaşa girmemeliyiz, ben onu söylüyorum. Kesinlikle savaşa katılmamalfyız... — Siz Saddam'ın genel havasını, izlenimlerinizi Başba- kan Akbulut'a detaylı olarak anlartınız mı? — Anlattım elbet... Saddam tüm dünyaya karşı savaşa- mayacağını biliyor. Daha açıkçası yapmaya çalıştığı, dün- ya şimdi üzerime gelmesin... Yavaş yavaş bir uzlaşmaya gidilsin. Yani bugün olduğu gibi Kuvey'in hepsini elinde tu- tacağına inanmıyor. Ne kadar üstünlük sağiasa kârdır, di- ye düşünüyor. Bu da göstereceği dirence bağlı. Bunu bir şekilde yürütmek istiyor... Son söz olarak Irak'ta sanayi sektörünün durma nokta- sına geldiğini de belirtiyor: — Bunun için de altı aylık bir süre ister diyorlar, tabii bu, bir yıl da olabilir. Sanayinin durmasının zararlannın ortaya çıkması için. Böyle olunca da yani sanayi durunca savaş olasılığı ortadan kalkar diye düşünenler oluyor. Evet, inönü "Savaşa Hayır" diyor. SHP, 1991 yılının ilk "Savaşa Hayır" mitingini Iskenderun'da yapıyor... P A B T İ L E R D E N Yakasını bırakmam • ANKARA (UBA) — SHP'nin gölge maliye bakanı Kamer Genç, "Elim Adalet Bakanı'nın yakasında. Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu baskı altında tutarak Danıştay'a üye seçtirdiği için aynca Adalet Bakanı'mn müsteşarı tarafından açılan arazi davasında, müsteşann lehine karar veren yargıcın Yargıtay üyeliğine getirilmesi olayı var. Bu konuların açıklığa kavuşturulmasını istiyorum. Bu konular aydınlığa çıkmadan Sayın Sungurlu'nun yakasını bırakmayacağım" dedi. Kamer Genç, bu ve benzeri birçok konuyu bütçe görüşmeleri sırasında gündeme getirdiğini, ancak hükümet üyelerinin her iddiayı bağırarak, sıra kapaklarına vurarak, pannak fazlalığı ile etkisiz hale getirdiğini, böylece olaylann, yolsuzluklann, nüfuz suiistimallerinin üzerine gidilmesinin engellendiğini söyledi. Partizanca uygulama • BURSA (AA) — DYP Bursa ll örgütü, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Bursa , gezisinde partizanca uygulamalar yapıldığınt I ileri sürerek Cumhuriyet SavcüığYna suç g duyurusunda bulunacağım açıkladı. DYP tl Başkanı Turan Tayan dün düzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın makam otomobilinin kent içinde "ANAP konvoyu başı gibi" şehir tunı attığını, cumhurbaşkanı makamına saygı gereği kente Türk bayrakları asılmışken TEK'in arazileri ile gece geç saatlerde caddelerin ANAP bayrakları ile donatıldığını savundu. Tayan şunlan söyledi: "Kente ANAP bayraklarının asılması suçtur. Resmi daire araçları konvoya katılmışlardır. Müdürlerin makamlarında olmayışı resmi işlemlerin durmasına yol açmıştır." Belediyeye baskı yok TEKİRDAĞ (Cumhuriyet) — Tekirdağ Belediye Başkanı Cemal Ünlüsaraç ile SHP tl Başkanı Ahmet Has, parti binasında düzenledikleri basın toplantısında, "Yeni Inan" gazetesinde çıkan kendilerine ilişkin yazı ve eleştirileri cevapladılar. SHP İl Başkanı Ahmet Has sözü geçen gazetede "devekuşu misali" ile bir hafta devam eden eleştirilerin gerçekle bir ilgisi olmadıgını belirterek "örgüt belediyeye baskı yapmamıştır. Ben bu makamda otururken bask da söz konusu değildir. SHP'Iilere belediyeden çıkar da sağlanmamıştır. Yapılan tüm işler yasaldır" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle