Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER 29 ARALIK 1990
Özal, hizip başı
• ANKARA (UBA) —
Sosyaldemokrat Halkçı
Parti (SHP) Genel Sekreteri
Hikmet Çetin,
Cumhurbaşkanı Özal'ın
'Hizip başı gibi
davrandığını' söyledi. Çetin,
Özal'ın ANAP azınlığının
bile cumhurbaşkanı
olamadığını öne sürerek
"ANAP milletvekillerinin
Özal'ı 'cumhurbaşkanımız'
diye içlerine
sindirebildiklerini
sanmıyorum" dedi. Hikmet
Çetin, Cumhurbaşkanı
özal'ın seçildiği günden bu
yana hiçbir zaman ülkenin
cumhurbaşkanı olmadığını
vurgulayarak "Özal'ın iç ve
dış politikada müdahaleci
tavn giderek artıyor. Bu
durum ise büyük
huzursuzluk yaratıyor"
seklinde konuştu. Çetin,
hâlâ parti için hizip başı
gibi davranan bir
cumhurbaşkamna saygı
gösterilemeyeceğini
belirterek şöyle konuştu:
"özal hiçbir zaman
toplumun cumhurbaşkanı,
ülkenin cumhurbaşkanı
olmadı. Hatta ANAP
azınlığının bile
cumhurbaşkanı değil.
Bırakın bütün Türkiye'yi
ANAP'a oy veren yüzde
20'nin bile
cumhurbaşkanhğını
yapmıyor".
Kartpostal
V DENtZLt (Cumhuriyet)
— Yılbaşı öncesi siyasi
içerik taşıdığı gerekçesiyle
Yılmaz Güney ve Nâzım
Hikmet'e ait kartpostalları
toplayan Emniyet Güvenlik
Şube Müdürlüğü, seyyar
satıcılar hakkında
soruşturma başlattı. Türk
vatandaşlığından çıkarılan
Yılmaz Gfiney ve Nazım
Hikmet'in kartpostallarının
satışının Bakanlar Kurulu
karanyla tüm yurtta
yasaklandığını belirten
emniyet yetkilileri,
hakkında zabıt tuttuklan
10 seyyar satıcıyı sorguya
çekti. Sorgulamada,
satıcılara kartpostallan
nereden aldıklan, yasak
olmasına karşın niçin
sattıkları, bu konuda
bilinçli davranıp
davranmadıklan soruldu.
Seyyar satıcılar hakkında
dava açılıp açılmayacağının
soruşturma sonunda belli
olacağı öğrenildi. Emniyet
yetkilileri konu hakkında
"Şimdilik soruşturma
sonuçlanmadı. Adliyeye
sevk edilip edilmeyecekleri
belli değil" dedi.
Küçük Ceren
davası başladı
• ANKARA (AA) —
Müteahhit Hasan Tahsin
Erdemir'in kızını geçen
kasım ayında kaçıran ve 1
milyar lira fidye isteyen
Berat Kaldık ve kardeşi 16
yaşındaki M.K'nin
yargalanmasına başlandı.
Sanıklar hakkında 20"şer yıl
ağır hapis cezası isteniyor.
Ankara 5. Ağır Ceza
Mahkemesi'ndeki
duruşmada, sanıkların
sorguları yapıldı. Berat
Kaldık, bir ay kadar Hasan
Tahsin Erdemir'in yanında
çalıştıktan sonra ayrıldığını,
daha sonra da Erdemir'le
kızı Ceren'i kaçırmak için
175 milyon liraya anlaştığını
söyledi. Kaldık, Erdemir'in
bu oyunu rakip firmalara
şantaj yapmak için
düzenlediğini iddia etti.
Mahkeme başkanı, Ceren'in
babası Hasan Tahsin
Erdemir ile diğer tanıklann
dinlenmesi için duruşmayı
ileri bir tarihe erteledi.
Aşk nıektuplan
• AYDIN (Cumhuriyet) —
Aydın Valisi Recep
Yazıcıoğlu ile Devlet
Hastanesi Başhekimi Dr.
Sema Pişkinsüt arasında
aşk ilişkisi bulunduğu
yolunda bızı kişi ve
kuruluşlara gönderilen
imzasız mektup ile ilgili
soruşturma sürüyor. Sağlık
Bakanlığı tarafından olayı
soruşturmakla görevli
Başmüfettiş Mehmet
Aydost, beraberindeki iki
jnüfettiş ile ll Sağlık
Müdürlüğü ve Devlet
Hastanesi'nde kullanılan
daktilo ve focokopi
makinelerini incelediklerini
söyledi.
Yılbaşındaki açık görüşü kısıtlayan genelgeye tepki sürüyor:
Idare sonın yaratıyorYılbaşında uygulanacak açık görüşe kışıtlama
getirilmesine tepkiler sürüyor. Avukat İbrahim
Açan, "Devlet vatandaşa hizmet etmek için
vardır. Bu vatandaş tutuklu ve hükümlü de olsa
birtakım haklara sahiptir.
İç Politika Servisi — Adalet
Bakanlığı'nın yayımladığı bir
genelgeyle "disiplin cezası
alan" tutuklu ve hükümlülere
yılbaşında uygulanacak açık gö-
rüşe kışıtlama getirmesine gös-
terüen tepkiler sürüyor. Avukat
İbrahim Açan görüş yasağmın
"mükerrer ceza" olduğunu söy-
zanılmış bir hak olan açık gö-
rüşün kaJdınlması ya da kısıt-
lanmasının "idarenin sonın ya-
ratma ve maraza çıkanna mak-
sadının bir işareti" olarak.de-
ğerlendirdi.
Adalet Bakanlığı'nın genelge-
siyle ilgili görüşlerini anlatan
avukat ibrahim Açan, cezaevle-
lerken Oğuzhan Miiftiioğlu ka- rinde huzur ve sükunun sağlan-
AÇLIKGREVtNDE41. ĞÜN~
ması, çıkması mümkün, hoş ol-
mayan olaylann önlenebilmesi
için açık görüşe getirilen sınır-
lama ve yasaklann mutlaka kal-
dırılması gerektiğini söyledi.
Yazdığı bir kitaptan ötürü geçen
yıl Ankara Merkez Kapalı Ce-
zaevi'nde 41 gün tutuklu kalan
71 yaşındaki tbrahim Açan,
şöyle konuştu:
"Tutuklu ve hükiimlülerin
insan baklan sözleşmelerine ve
yasalara uygun isleklerinin ye-
rine getirilmesi, devletin vatan-
daşa karşı görevidir. Devlet va-
tandaşa hizmet etmek için var-
dır. Bu vatandaş tutuklu ve hü-
kümlü de olsa birtakım hakla-
ra sahiptir. Bu haklann başın-
da insanca, insan onuruna ya-
raşır şekilde yaşama hakkı ge-
lir. Disiplin cezası alan ve bu
cezayı ceken tutuklu ve hüküm-
lülere ikinci bir ceza olarak açık
görüş yasağı getiriliyor. Aynca
ailelerin çocuklanyla görüşme
haklan da ortadan kalkıyor ve
suçsuz ceza uygulanmış olu-
yor."
Ceyhan Cezaevi'ndeki Dev-
rimci Yol davası tutuklulan adı-
na Oğuzhan MüftüoğMu'nun
"kamuoyuna" yaptığı açıkla-
mada getirilen kısıtlamanın ce-
GÖZÜ YAŞLI ANA — Analar, babalar cezaevi kapısında, açlık grevindeki çocuklanndan haber alma umudu ile bekliyorlar.
Ölümlerden kim sorumlu olacak?Buca Cezaevi'nde tedirgin
bekleyiş sürüyor. tzmir Baro
Başkanı Sabri Kurt, olası
ölümlerden bakanın sorumlu
tutulacağını söyledi.
NECATİ AYGIN
İZMİR — Buca Cezaevi'nde açlık grevi
41. gıine ulaşırken tedirgin bekleyiş sürü-
yor. İzmir Barosu Başkanı Avukat Sabri
Kurt olüm orucuna dönüşen açlık grevin-
de çok tehlikeli günlere gelindiğini belir-
tirken olası ölümlerden Adalet Bakanı Ol-
tan Sungurlu'nun sorumlu olacağını
söyledi.
Buca Cezaevi'nde 20 siyasi tutuklu ve
hükümlünün 19 kasımda başlattıkları aç-
lık grevi sürüyor. Cezaevi koşullannın dü-
zeltilmesini isteyen eylemcilerden Nevzat
Kalaycı, Ahmet Zincirci, Coşkun Keskin,
Fethi Kaçkın, Hasan Hüseyin Kaner, Bi-
rol Akçay, Şerafeltin Can, Ramazan Ka-
ratay ve Mustafa Aday Atatürk Sağlık Si-
tesi Devlet Hastanesi'nde bulunuyorlar.
Hastane doktorları Kalaycı ve Zindrci'nin
sağlık durumlarının her geçen gün kötuye
gittiğini belirtirken diğer eylemcilerin de
bazı sağlık sorunlarınm olduğunu söyledi-
ler. Buradaki eylemcilerle birlikte cezaevin-
dekiler, hiçbir tedaviyi kabul etmiyorlar.
Kendilerine şekerli ve tuzlu su verilme-
yen zaten bu istemlerinden geçen hafta
içinde vazgeçen eylemciler, avukatlan ara-
cılığıyla isteklerinin insani olduğunu ve ye-
rine getirilene kadar açlık grevini sürdüre-
ceklerini duyurdular. Bu arada günlerini
ce22evi önünde geçiren tutuklu ve hükümlü
yakınları ölüm orucuna dönüşen greve son
verilmesi için eylemcilerin isteklerinin ye-
rine getiribiıesini, yetkililerin seyirci kalma-
masıru istediler. Cezaevi önünde yine tedir-
gin bir bekleyişin sürdüğü dün, İzmir Ba-
rosu Başkanı Avukat Sabri Kurt bir açık-
lama yaparak yöneticileri insani isteklere
duyarsız kalmakla suçladı. Kurt, eezaevi
savcısıyla görüştüğünü ancak bir sonuç
alamadığını belirterek şunlan söyledi:
"Savcı grevcilerin isteklerinin tüzük ge-
reğince yerine getirilmesinin mümkün ol-
madığını, kendisinin herhangi bir kıisiya-
tifinin olmadıgınt söyledi. Açlık grevinde
bulunanlara daktilo, teyp, volkmen veril-
mesinin, cezaevi avlusuna telefon kabini
yerleştirilmesinin, açık görüşte dışandan
getirilen yiyeceklerin alınmasının tüzük ge-
reği mümkün olmadıgını söyledi. Aynca
şekerli ve tuzlu su verilmesi konusunun tü-
ziiğe göre açıkca yasak olduğunu belirtti.
Keyfi işlem yapıyoruz dedi. Yani bir sonuç
alamadık."
Kurt, açlık grevinde çok tehlikeli bir
noktaya gelindiğini, Tabib Odası'nın grev-
cilere şekerli ve tuzlu su verilmesinin ilaç
yerine geçeceğini açıkladığını belirterek
"Artık bu noktadan sonra sorumlu Ada-
let Bakanlığı'dır. Doktorların istemesine
karşın Adalet Bakanlığı açlık grevindeki-
lere şekerli ve tuzlu su verilmemesini em-
retmiştir. Grevde herhangi bir olüm olayı-
nın baş sorumlusu bu emri veren Adalet
Bakanlığı yetkilileri, en başta da Bakan Ol-
tan Sungurlu olacaktır" diye konuştu.
AvukatDeğer'e 1 yıl hapisANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Gazetemiz avukatlann-
dan Emin Değer, "polise haka-
ret ettiği" gerekçesiyle 1 yıl ha-
pis cezasına çarptırıldı. Cumhu-
riyet muhabiri Ali Tevfik Ber-
ber'i dovüp, fotoğraf makinesi-
ni kıran polis memurlarının
kimliklerinin olayı soruşturan
Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na
iletilmesini sağlamak için İçişleri
Bakanlığı'na verdiği dilekçesin-
deki ifadeler nedeniyle "güven-
lik kuvvetlerine hakaret ettiği"
gerekçesiyle yargılanan Değer'e
verilen ceza daha sonra 10 aya
indirildi, ardından da tecil edil-
di. Karara, Ankara 4. Ağır Ce-
za Mahkemesi'nin bir iiyesi mu-
halif kaldı.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahke-
mesi'ndeki dünkü duruşmaya
Emüî Değer ile avukatlan Veli
Devecioğlu, Şenal Sanhan, Ha-
lil Çevinç, İlknur Kalan,' Levent
Hale Yılmaz ve İlknur Kalan ka-
tıldılar. Duruşmada son sozü so-
rulan Değer, önceki günkü du-
ruşmada avukatlarının, ü!ke-
mizdeki insanlık dışı işkencele-
rin insanlık suçu oluşturduğunu
belirterek bu uygulamanın ülke-
mizi diğer ülkeler karşısında ba-
şının öne eğilmesine neden oldu-
ğunu söylediklerini anımsatarak
şöyle dedi:
"Kimse ceza almak istemez.
Aııı eğer bana verilecek ceza
ülkemizin insanlık âlemi önün-
de başının dik tutulmasını sağ-
layacaksa, bundan onur duyu-
yorum. Ben Mustafa Kemal
Türkiyesinin kuşagındanım. O-
nun Ankara Hukuk Fakültesi-
ni acarken soyledigi sozleri ilke
edindim. Demişti ki 'Cumhuri-
yet'in müeyyidesi olacak olan bu
büyük müessesenin küşadında
hissettiğim saadeti hiçbir teşeb-
büste duymadım'. Ben işte hu-
kukun ve insan baklannın üike-
min adalet sisteminin dayanağı
olmasını istedim. Bunun kavga-
sını verdim. Başka hiçbir çabam
ve amacım olmadı. Demek ki
bundan sonraki kuşaklara daha
çok iş düşüyor. Araa bir gun be-
nim ülkemde de insan haklan-
na dayalı hukuk sistemi yerleşe-
cektir. O güne şimdiden merha-
ba diyorum."
Mahkeme Başkanı İsmet Kü-
rümoğlu, bu sözlerin uzun oldu-
ğunu belirterek yalnız Atatürk-
ün sözleriyle ilgili bölümu tuta-
nağa geçirdi. Kürümoğlu, daha
sonra kararı açıkladı. Değer'in
söz konusu dilekçesindeki ifade-
leri ile savunma sınırlannı aşa-
rak güvenlik kuvvetlerine haka-
ret ettiğini belirterek TCK'nın
159. maddesi uyannca 1 yıl ha-
pis cezası verildiğini açıklayan
Kürümoğlu, daha sonra bu ce-
zayı 1/6 oranında indirerek 10
aya dönüşturdu. Kürümoğlu, ar-
dından da Değer'in aynı suçu bir
daha işlemeyeceği yönünde
mahkemede kanaat oluştuğunu
belirterek cezanın tecil edildiği-
ni bildirdi. Bu karar, Başkan
Kürümoğlu ile uye Ali Rıza Yıl-
maz tarafından alındı. Karara
üye Kemal Şahin muhalif kaldı.
Şahin, Değer'in .güvenlik kuv-
vetlerine hakaret kastıyla hare-
ket ettiğine ilişkin yeterli ve ke-
sin kanıt bulunmadığını belirtti.
zaevlerinde güzel bir gelenek
olarak vapılagelen açık görüşle-
rin fiilen ortadan kaldınlması
anlamına geldiği belirtilerek
şöyle denildi:
"Getirilen açık görüş bicimi-
nin 12 Eylül sonrasında askeri
cezaevlerinde yaptırılan göster-
melik açık görüşlerden hiçbir
farkı buluqmamaktadır. Hepsi
birer işkencehane olan askeri ce-
zaevlerinde bugun hatırlanma-
sı bile utanç verici uygulamala-
nn yeniden gündeme getirilme-
si gerçekten büyük bir talihsiz-
lik olarak kabul edilmeüdir.
Böyle bir uygulamanın uzun yıl-
lar askeri cezaevlerindeki uygu-
lamalara karşı mücadele etmiş
ve bu uğurda işkencelere ngra-
mış bizler açısından hiçbir bi-
çûnde kabul edilmesinin söz ko-
nusu olmayacağı açık bir ger-
çektir."
Açıklamada, basında çıkan
haberlerde Avrupa'da bizdeki
gibi açık görüş uygulamasının
bulunmadığının ifade edildiğine
değinilerek "Batıda olan ve bi-
zim cezaevlerimizde olmayan
pek çok şey vardır. Bırakın bir
tek konuda bizim de onlardan
fazla bir hakkımız olsun, böyle
güzel bir geleneği Batılılar biz-
den öğrensin, bundan kimin ne
zaran olacaktır" denildi.
Tutuklular kamuoyuna "en
insani ve haklı taleplerini" des-
teklemeye çağırırken "Bir yan-
dan sağ gönişlü tutuklular için
dolaylı af yasaları getiren ba-
kanlıgın, cezaevlerindeki var
olan kısmi huzuru bozucu uygu-
lamalar içine girmesinin hiçbir
geçerli ve inandıncı gerekçesi
bulunmadıgına" dikkat
çektiler.
Avukatlık Yasası'nda
değişiklik
Stajyerlere
de ücret
ANKARA (AA) — Adalet
Bakanı Oltan Sungurlu, Avu-
katlık Yasası'nda yapılması dü-
şünülen değişikliklerle ilgili tek-
nik çalışmaların sürdürüldüğu-
nü belirterek, "Bu calışmaları
bir an önce bitirip değişiklik tek-
lifini TBMM'ye sevketmeye
çalışıyonız" dedi.
Adalet Bakanı Sungurlu, AA
muhabirine yaptığı açıklamada,
barolar üzerindeki idari vesaye-
tin kaldınlması yolunda istekler
olduğunu, bu yönde çaüşmalar
yaptıklannı bildirerek şöyle ko-
nuştu:
"Barolann idari vesayet de-
dikleri, anaya&ada yer almış dii-
zenleme. Devletin her türiii mü-
essesesinde bir kontrol sistemi
var. Nasıi bakanlık müfettişleri,
hâkim ve savalan teftiş ediyor-
lar, barolar da teftiş kapsamı
içinde. İdari denetimi bakanhk-
tan alsak bile umumi hükümle-
re tabi tutabiliriz."
Avukatlık stajının yetersizli-
ğinden şikâyet edüdiğini kayde-
den Sungurlu, stajyerlere ücret
ödenmesi, avukathk ve hâkim
stajlannın birleştirilmesi gibi ye-
nilikler düşünüldüğünü bildirdi.
Hukuk firmalan ile ilgili ye-
ni düzenlemeler yapmayı da dü-
şündüklerini ifade eden Sungur-
lu, avukatların şirketleşmesinin
yararlı olacağını söyledi. Oltan
Sungurlu şöyle devam etti:
"Devlet ve özel şirketler, ya-
bancı iilkelerle yaptıklan işlerin
çoğunda yabancı hukuk firma-
lan ile çalışıyorlar. Türkiye'de
avukaüann kurduğu birkaç hu-
kuk firması var. Ancak daha or-
ganize. dünyayla temas kurabi-
lecek. gerek devlete gerek şahıs-
lara ail işlerde, yerli ve yabancı
hukuka vakıf firmalara ihtiyaç
var. Bu düzenleme üzerinde dü-
şünüyoruz."
Avukatların, ilk soruşturma-
nın daha düzenli bir sistemle ya-
pılması yönündeki isteklerini de
değerlendirdiklerini belirten
Sungurlu, "Zabıtlann iyi tutul-
ması, videoya veya banda alın-
ması gibi çalışmalarımız var.
Zapta geçen sözler hakkındaki
tartışmalârı büyük ölçüde önle-
yecek sistem üzerinde çalışıyo-
ruz" diye konuştu.
Ankara DGM'de süren TKKKÖ davası sonuçlandı
107 saııık5 yıl sonra suçsuz bulundu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) —
Ankara DGM, yargılaması 5 yıldır sü-
ren 128 sanıklı Turkiye Kuzey Kürdistan
Kurtuluş Örgütü (TKKÖ) davasını so-
nuçlandırdı. 15 sanık 4'er yıl 2'şer ay ağır
hapis cezasına çarptırıhrken 107 sanık
"mahkûmiyetleri için yeterli ve inandı-
ncı delil bulunmadığı" gerekçesiyle be-
raat etti.
DGM'ler devlete yönelik suçlarla ilgili
davaların daha çabuk sonuçlanması için
kurulmuştu. Ankara DGM ise en kala-
balık sanıklı davalardan olan TKKKÖ
davasım ancak 5 yılda sonuçlandırabil-
di. Nisan 1985'te 14 sanığın yer aldığı bir
iddianame ile açılan, ancak daha sonra-
yapılan eklemeler ile sanık sayısı 128'e
yükselen bu davada, TCK'nın 141/5.
maddesi uyannca "yasadısı örgüt üyesi
oldukları" gerekçesiyle 4'er yıl 2'şer ay
ağır hapis cezası verilen 15 sanık şunlar:
Ali Küçük, Ahmet Haluk Uy-
gun.Mehmet Ali Doğanlı, Mustafa Cin-
kılıç, Ayla Maden, Aydan Eroğlu, Ha-
şim Yıldınm, Dursun Ali Şütlü, Ertuğ-
rul Usanmaz, Ihsan Saka, Melda Cemi-
le Kaplan, lsmail Kartal, Muhsin Dalfi-
dan, Asuman Karakoç ve Ali Kır.
Mahkeme, bu sanıkların gözaltında ve
tutuklulukta geçen sürelerinin indirile-
rek geriye kalan cezanın infaz edilmesi-
ne karar verdi.
Mahkeme, 107 sanık için ise "yasadı-
şı örgüt üyesi oldukları" ve "Anayasanın
tamamını ya da bir kısmını tebdil ve il-
ga>a, TBMM'yi iskata veya mene teşeb-
büs ettikleri, silahlı çete oluşturdukları,
silahlı çeteye vardım ettikleri" yönündeki
suçlamalar için mahkûmiyet kararı ve-
rilmesine yetecek kesin ve inandıncı ka-
nıt bulunmadığı gerekçesiyle beraat ka-
rarı verdi: Beraat edenler şunlar:
"Selma Gültekin, Ayhan Yalçınkaya,
Yücel Demirer, Yosun Ünalan, Yeşim
Bağnşen. lsmail Şahin. Umit Erkol, Erol
Altındağ, Dunı Hakan Karabacak, Ünal
Çınar, Abdullah Yahşi, Hasan Ali Acar,
Mehmet Ünsel, Mustafa Ergün, Eriş Bi-
laloğlu, Faruk Nafiz Sayın, Kamil Dağ-
lı, Dursun Güleç, Kazım Arlı, Bayram
Özle, İbrahim Uğur, Bünyamin Ergün,
Cevdet Okyay Özbakır, Haki Tercanlı,
Ayhan Yayla, Nermin Tavlal, Orhan
Sonmez, Asuman Yavlal, Erdal Yanık,
Metin Çitil, Rukiye Alpay, İsmail Duy-
gulu, Yakup Böcek, Ünal Cengizoğlu,
Gülten Erdoğan, Şefik Çolak, Hasan
Tiltik, Mahmut Ögündüz, Selma Cen-
giz, Serdar Sarp, Ercan Okuyan, Asım
Atilla Kızılöz, Aysel Kızılöz, Fatma Kı-
zılöz, Birsen Selma Çoruh, Özgür Ürel,
Hasan Mural Kapıkıran, Abdullah Tur-
gut Gelegen, Haluk Mahmut Baycan,
Sefa Ata, Begüm Erkol, Ayhan Özgül,
Leyla Kaya, Burhan Korkmaz, Seyhan-
Tunca, Ertekin Can, Hayati Kalavcı. Se-
lahattin Şimşek, Ziynet Özçelik (Lygun),
Sait Tanrıverdi, Mehmet Sail Demir, Sa-
niye Gülen, Şeref Şahin, Özdemir Ak-
deniz, Türkan Çakır, Metin Yaman, Tu-
ran Çakıcı, Adnan Kurt, Erdal Binici,
Ercan Ekinci, Nurcan Şimşek, Mustafa
İlhan, Hasan Tosun, Fatih Çeliksöz, Me-
tin Turan, Önder Kemer, İsmail Akpınar,
Can Kılçıksız, Seyda Örs, Gültekin
Akarca, Mehmet Bülent Işık, Tekin Ye-
ğin, Uğur Saraç, Akın Alkan, Oktay
Baysal, F.mel Dinçer (Dalfidan), Hasan
Kaya, Yüksel Özkan, Ahmet Öz, İsmail
Atalay, Bektaş Bölücek, Ahmet Emek,
Kubilay Yılmaz, Mehmet Sedat Karadu-
man, Mustafa Demir, Çağatay Çabucak,
Muzaffer Çeliksöz, Zühtü Şahin, Mela-
hat Garipağaoğlu, Ertuğnıl Mümin, Na-
dir Özbek, Bülenl Toprakçı, Mithat Bal-
çık, Tuncay Öztürkn Sçlçuk Mevlüt Haz-
nedaroğlu, Gülay Kerimoğlu, Hüsne
Davran, Abdulvahap Bulut."
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Ozaljnönü'yü
Kıskandı mı?
SHP GenelBaşkanı,
"boş laflarbunlar" diyor,
ANAPiktidannın eriyip
yokolduğunu, Özal'ın
partisinikurtarmak,
kamuoyunda saygınlık
kazandırmakiçin işi
seçim havasına
soktuğunu, ancak
erken seçimden de
kaçtığınisöylüyor.
SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, dün bir kez daha yine-
iedi "Savaşa gerek yok" tümcesini. İnönü, üstüne basa ba-
sa şöyle dedi:
— Biz, taraf olmamalıyız. Savaş çıksa bile savaşa girme-
meliyiz...
Erdal İnönü ile dün sabah telefonla görüşürken Cumhur-
başkanı Özal'ın kendisine yönelik eleştırilerini de yanıtlıyor-
du. İnönü, Özal'a karşı yürüttüğü politikanın tuttuğuna ina-
nıyordu. Cumhurbaşkanının, son günlerdeki SHP'ye ve ken-
disine yönelik sert eleştirilerinin temelinde yatan gerçeği ise
şöyle yorumluyordu:
— İş, açık seçik seçim yarışına döndü. Önümüzdeki se-
çim kampanyasında Irak'tan söz edemeyecek Sayın Özal.
Şimdi görüyorsunuz, seçim yarışındaymışız gibi konuşuyor,
bizi suçluyor. Bunlar cumhurbaşkanının yapacağı şeyier de-
ğil. Dikkatimi çeken şey, konunun esasını bırakması. Ka-
muoyunda beni küçük düşürmeye, itibarımı azaltmaya ça-
lışıyor. Bizim yaptığımızı, 'Savaşa hayır' dememizi, Sad-
dam'la görüşmemizi kamuoyu beğendi, ama özal kıskan-
dı. Ben yapamadım İnönü yaptı diye doğrudan doğruya be-
nim siyasi durumuma hücum ediyor.
İnönü'ye, "Özal yoksa Cumhurbaşkanlığını bırakıp, ye-
niden ANAP Genel Başkanı mı olacak" diyecek oluyoruz.
Öyle ya, kimi gazetelerde böyle senaryolar üretiliyor. İnö-
nü gülüyor ve şöyle diyor:
— Bırakmıyor Cumhurbaşkanlığını falan. Partisi önümüz-
deki seçımde kazansın diye uğraşıyor. Bizim yaptıklanmızı
partizanlık diyerek, gerçeği bir tarafa bırakıp suçluyor. Ney-
miş? Halepçe vahşetini yapanları biz nasıl ciddi görürmü-
şüz, Hükümet Halepçe katliamından sonra Irak'a gitmedi
mi, görüşme yapmadı mı? Gittiier, görüştüler.
SHP Genel Başkanı, "Boş laf bunlar" diyor. ANAP ikti-
darının eriyip yok olduğunu, Özal'ın partisini kurtarmak, ka-
muoyunda saygınlık kazandırmak için işi seçim havasına
soktuğunu, nedense erken seçimden de kaçtığını söylüyor.
İnönü, demokrasilerde, dış politikada muhalefetin istediği-
ni rahatça dile getireceğini vurguluyor.
O halde Özal'ın bu telaşı, hırçınlığı niye?
SHP lideri, "Özal itibar arama peşinde" görüşünü getiri-
yor bir kez daha:
— Evet, öyle. Kaybolan itibarını arıyor Sayın Özal. Onun
için de hırçın... . ^ ^ _ _ _ _ _ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ _ _ _ _
İnönü, "muhale-
fetin görevlerini" sı-
ralıyor bu kez. Ar-
dından, "Bakın
dünyada neler
oluyor" deyip ekli-
yor:
— Amerikan Se-
natosu'nda gözü-
me çarptı. Demok-
ratların lideri, aynı
zamanda çoğunluk
lideri George Mitc-
hell'in konuşması
var. Orada benim
söylediklerimi söy-
lüyor. Ekonomik
ambargom-n daha Irak'ta sonuç verip vermeyeceği belli de-
ğil. O anlaşılmadan hiçbir şekilde savaş düşünülmemeli di-
yor. Böyle bir şey olacaksa Kongre'ye getirilmesini, orada
konuşulmasını istiyor. Savaş çıkarsa İsrail kanşır, İsrail de
katılır... Suriye saf değiştirir... Demokratların lideri bunları
anlatıp soruyor: "Bu tutumları düşünüyor musunuz, hesap
ediyor musunuz?" ABD'de bunlar söylendiği gibi Saddam
ziyaret edildiğinde "niye glttin" denmiyor...
İnönü'ye bir soru:
— Sizce bir savaş havası esiyor mu, yoksa estiriliyor mu?
Yanıt şu oluyor:
— BM'nin tarihi 1-15 Ocak. ABD'nin önerisi üzerine. Sad-
dam o tarihi ciddiye alsın diye uğraşıyorlar gördüğüm ka-
darıyla. Benim düşüncem savaşa gerek yok. Savaş olma-
dan bu iş çözülür. Ama şimdi bir korkutma haiindeler. As-
keri müdahaleyi de bir ihtimal göstererek baskı yapıyorlar.
Elbet bu tehlikeli bir oyun. Savaş çıkabilir de. Çıkarsa da
biz savaşa girmemeliyiz, ben onu söylüyorum. Kesinlikle
savaşa katılmamalfyız...
— Siz Saddam'ın genel havasını, izlenimlerinizi Başba-
kan Akbulut'a detaylı olarak anlartınız mı?
— Anlattım elbet... Saddam tüm dünyaya karşı savaşa-
mayacağını biliyor. Daha açıkçası yapmaya çalıştığı, dün-
ya şimdi üzerime gelmesin... Yavaş yavaş bir uzlaşmaya
gidilsin. Yani bugün olduğu gibi Kuvey'in hepsini elinde tu-
tacağına inanmıyor. Ne kadar üstünlük sağiasa kârdır, di-
ye düşünüyor. Bu da göstereceği dirence bağlı. Bunu bir
şekilde yürütmek istiyor...
Son söz olarak Irak'ta sanayi sektörünün durma nokta-
sına geldiğini de belirtiyor:
— Bunun için de altı aylık bir süre ister diyorlar, tabii bu,
bir yıl da olabilir. Sanayinin durmasının zararlannın ortaya
çıkması için. Böyle olunca da yani sanayi durunca savaş
olasılığı ortadan kalkar diye düşünenler oluyor.
Evet, inönü "Savaşa Hayır" diyor. SHP, 1991 yılının ilk
"Savaşa Hayır" mitingini Iskenderun'da yapıyor...
P A B T İ L E R D E N
Yakasını bırakmam
• ANKARA (UBA) — SHP'nin gölge maliye bakanı
Kamer Genç, "Elim Adalet Bakanı'nın yakasında. Hâkim
ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu baskı altında tutarak
Danıştay'a üye seçtirdiği için aynca Adalet Bakanı'mn
müsteşarı tarafından açılan arazi davasında, müsteşann
lehine karar veren yargıcın Yargıtay üyeliğine getirilmesi
olayı var. Bu konuların açıklığa kavuşturulmasını
istiyorum. Bu konular aydınlığa çıkmadan Sayın
Sungurlu'nun yakasını bırakmayacağım" dedi. Kamer
Genç, bu ve benzeri birçok konuyu bütçe görüşmeleri
sırasında gündeme getirdiğini, ancak hükümet üyelerinin
her iddiayı bağırarak, sıra kapaklarına vurarak, pannak
fazlalığı ile etkisiz hale getirdiğini, böylece olaylann,
yolsuzluklann, nüfuz suiistimallerinin üzerine gidilmesinin
engellendiğini söyledi.
Partizanca uygulama
• BURSA (AA) — DYP Bursa ll örgütü,
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Bursa
, gezisinde partizanca uygulamalar yapıldığınt
I ileri sürerek Cumhuriyet SavcüığYna suç
g duyurusunda bulunacağım açıkladı. DYP tl
Başkanı Turan Tayan dün düzenlediği basın
toplantısında Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın makam otomobilinin kent içinde "ANAP
konvoyu başı gibi" şehir tunı attığını, cumhurbaşkanı
makamına saygı gereği kente Türk bayrakları asılmışken
TEK'in arazileri ile gece geç saatlerde caddelerin ANAP
bayrakları ile donatıldığını savundu. Tayan şunlan
söyledi: "Kente ANAP bayraklarının asılması suçtur.
Resmi daire araçları konvoya katılmışlardır. Müdürlerin
makamlarında olmayışı resmi işlemlerin durmasına yol
açmıştır."
Belediyeye baskı yok
TEKİRDAĞ (Cumhuriyet) — Tekirdağ Belediye Başkanı
Cemal Ünlüsaraç ile SHP tl Başkanı Ahmet Has, parti
binasında düzenledikleri basın toplantısında, "Yeni Inan"
gazetesinde çıkan kendilerine ilişkin yazı ve eleştirileri
cevapladılar. SHP İl Başkanı Ahmet Has sözü geçen
gazetede "devekuşu misali" ile bir hafta devam eden
eleştirilerin gerçekle bir ilgisi olmadıgını belirterek "örgüt
belediyeye baskı yapmamıştır. Ben bu makamda otururken
bask da söz konusu değildir. SHP'Iilere belediyeden çıkar
da sağlanmamıştır. Yapılan tüm işler yasaldır" dedi.