22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Melek KIRMACI TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası kirmaci@tusam.net Sağcı Halkçı Parti yenildi… C S TRATEJİ 9 demişti. Merkezi hükümetin destek verdiği Katalanlar, Anayasa’nın 2. Maddesi ile tanımlanan "milliyet" (nacionalidad) kavramının ötesinde "millet" (nacion) olarak kendilerine tanınan statü ile Zapatero’nun "Cafe a la carte"(2) sistemi olarak adlandırdığı federal sistemde "ödüllendirilen" özerk bölge olmanın karşılığında sandık başına giderek Zapatero’ya destek verdiler. Katalanlara daha fazla özerklik tanınmasının İspanya’yı bölünmenin eşiğine getireceği tepkilerine kulak asmayan Zapatero, şimdi yeniden iktidarda olmanın tadını çıkarıyor. İ spanyol düşünür Ortega y Gasset, "Tanrım, nedir İspanya? Avrupa’nın ruhsal uzantısı, kıta ruhunun pruvasıymış gibi enginlere açılan bu İspanya, nedir aslında?" der. Bu soruya Gül Işık, "İspanya: Bir Başka Avrupa" adlı kitabında şöyle cevap verir: "İspanya Bilmecesi’nin geçmişinin de, bugününün de, hatta bir bakıma geleceğinin de anahtarı oradadır: İber yarımadasının coğrafi konumu tarihsel yazgısını yaratmıştır. Topraklarının doğal yapısı ile toplumsal yazgısını büyük ölçüde etkilemiştir."(1) Işık, iki denizle iki kıtanın kördüğümünde uzanan İspanya’nın son iki yüz yıldır asıl sorununun Avrupalı olmak ya da olmamak, hiç var olmamak olduğunu söyler. Ve ekler: "Bir yanda Avrupa: çoğul görünümlü, değişken, tedirgin, mücadeleli, çoğunlukla düşman çehreli. Sevabıyla günahıyla, düşüncede ve bilimde dev adımlarla ilerleyişiyle, insan haklarıyla ve sömürgeciliğiyle, hızlı kalkınmasıyla, ezici kapitalizmiyle Avrupa. Ötede, o Avrupa’nın sunamadığı, umursamadığı, bir yana attığı başka şeyler, belki tam olarak belirlenemeyen, ama eksikliği duyulan bazı değerler." Avrupa’nın hem içinde hem dışında kalmış, Avrupalı ama kendine özgü bir Avrupalı olarak tanımlanan İspanya için ne Avrupalı ne Afrikalı denir. "Kimilerini büyüleyen, derin bir heyecana salan, tutku uyandıran, coşturan, kimilerini ise sinirlendiren, dayanma sınırlarını aşan" İspanya, "müzmin kimlik bunalımını, kendi tarihsel çelişkilerini ya da çoğul gerçeğini serinkanlılıkla ve önemli bir gurur payıyla benimseyerek, üstlenerek aşmış gibi" görünüyor mu? "Ya da fırtınaların tam ortasında kendi yolunu arayan bir Avrupa’nın daha geniş kapsamlı bunalımı içinde eritmiş gibi" mi sahiden? İspanya’da yine Zapatero İKİ KITANIN KÖR DÜĞÜMÜ El Kaide’nin tren istasyonlarına yaptığı saldırıların ardından yapılan seçimleri kazanan İspanyol Sosyalistler, seçimlerde yine başarılı oldular. Zapatero’yu ekonomi ve kilisenin zorlaması bekleniyor. çağırmasına karşılık Zapatero ise Rajoy’u "terör konusunu kendi siyasi çıkarları için istismar etmekle" suçlamıştı. Seçim kampanyasını ayrılıkçı terör örgütü ETA ile mücadele, yasadışı göçün durdurulması ve ülkede yaşayan kaçak göçmenlere yönelik yabancı düşmanı göçmen politikası ve İspanya’nın kötüleşen ekonomisi temelinde yürüten PP lideri Mariano Rajoy, popülist bir seçim kampanyası yürütmüş olmasına karşın, zafer Zapatero’nun oldu. Ne var ki İspanya’da halkın yeniden Zapatero’yu tercih etmesini İspanya’da solun zaferi olarak tanımlamak oldukça iyimser bir yaklaşım olur. Zira PP, yüzde 2,4’lük oy artışı ile (yüzde40.11) seçimlerde oy oranını en çok artıran parti oldu. Buna karşılık 264 sandalyeli Senato’nun 208’inin İspanya halkı tarafından belirlendiği Senato seçimlerinin galibi PP (100) olmasına karşın PSOE sandalye sayısını yedi adet artırarak (88) seçimlerin yükselen yıldızı idi. "İkiparti sistemi tsunamisi" olarak nitelendirilen İspanya seçimlerinin asıl kaybedeni ise seçim sisteminin marjinalleştirdiği küçük partiler oldu. Seçimde en büyük yenilgi prokomünist Birleşik Sol (IU) (yüzde 3.8) ile Katalonya’daki aşırı Katalan milliyetçisi Katalonya Cumhuriyetçi Sol (ERC) (yüzde 1.1) oldu. Sağ ve sol ayrımının oldukça derin olduğu İspanya’da PSOE’nin 350 üyeli Parlamento’da çoğunluğu sağlayabilmesinin tek yolu seçim sisteminin yalnızlaştırdığı küçük partiler ile koalisyona gitmesi. Çoğunluk için gerekli olan 7 sandalye için PSOE, yeni dönemde Katalonya Demokratik Uyum (CDC) ile Katalonya Demokratik Birliği (UDC) partilerinin birleşmesinden doğan Uyum ve Birlik (CU) partisi ile hareket edecektir. Hatırlanacağı gibi Zapatero, Parlamento’da Katalan partilerin desteğini alabilmek için sağ muhalefetin ve ordunun tepkisine karşın Haziran 2006’da Katalanların bir ulus olarak tanınmasını ve bölge hükümetine daha fazla yetki tanınmasını öngören bir referanduma ısrarla evet PSOE’NİN ZAFERİ İşte böylesine bir çehreye sahip İspanya’da 35 milyon seçmenin yüzde 75,3’ünün katıldığı genel seçimlerin galibi oyların yüzde 43,6’sını alan PSOE oldu. 11 Mart 2004 tarihinde 191 kişinin hayatını kaybettiği Madrid tren istasyonlarında gerçekleştirilen bombalama olaylarından yalnızca üç gün sonra gerçekleştirilen genel seçimlerin kaybedeni, dönemin iktidar partisi Halkçı Parti (PP), PSOE karşısında bir kez daha yenilgiye uğrayan taraf oldu. Zapatero ile Rajoy’un ekranda bir araya gelerek genel seçim öncesinde yaptığı tartışmada Rajoy, "ETA ile pazarlık yapmak" ile suçladığı Zapatero’ya karşı İspanya halkını birleşmeye Gül Işık, yıllar önce yazdığı kitabında İspanya’yı "Batı ile Doğu’nun çetin bir çelişkisi" olarak tanımlıyor, bizimle bir benzerlikleri varsa, bunun "Akdenizlilik"likten değil, Doğu ile Batı’nın çetin birlikteliğinden geldiğini ifade ediyor. Anlaşılması bir "Avrupalı" açısından bir hayli güç olan İspanya geçmişte ne yaşadı ise Türkiye de uzun yıllardır benzer çelişkileri yaşıyor. İspanya’yı, İber yarımadasındaki "boğa postu" ülkeyi anlamaya çalışmak Türkiye’nin Avrupalı olup olmadığı sorusunun halen neden Avrupa’da tartışıldığını anlamamıza ışık tutacaktır. Sosyalistlerin iktidarında Başbakan Felipe Gonzales, Avrupa Topluluğu ile üyelik anlaşmasını imzaladığı 1 Ocak 1986’da ülkesinin demokrasiye geçiş sürecinin tamamlandığını "Avrupalı" bir ülke olmanın "gelecek için bir özgürlük ve demokrasi garantisi olduğunu" düşünmüştü. 80’li yıllarda yükselen Avrupa ile bütünleşme arzusu ile "Avrupalılık" kimliğinin tüm şartlarını yerine getirmek için çalışan İspanya, 2000’li yıllara "uluslarüstü Avrupa" düşü ile girdi ancak büyük hayal kırıklığına uğradı. İspanya’nın geçmişinden yani "iki kıta, iki dünya arasında köprü olan üç kültürlü" imgelemden yola çıkarak "Bölgeler Avrupası" içinde "Bölgeler İspanyası" yaratma çabası, umulan barışı getirmedi ülkeye. İspanyolca olarak bilinegelen Kastilya dili ile Katalanya, Bask ve Galicia dillerini resmi diller olarak tanımak 17 özerk bölgeden oluşan İspanya’da kan dökülmesini engelleyemedi. Öyle olsaydı 9 Mart 2008 genel seçimlerinden yalnızca bir gün önce ayrılıkçı bölge Bask’ta Mondragon belediyesinin Sosyalist İşçi Partisi’nin (PSOE) eski meclis üyesi Isaias Carrasso ETA tarafından öldürülmemiş olurdu. Ya da seçimler ile "yeniden Zapatero" diyen İspanya’da Başbakan Jose Luis Rodriguez Zapatero’nun iktidardaki ikinci döneminde en kritik konu özerk bölgelerin statülerinin yeniden düzenlenmesi olmazdı. Siyasi çekişmelerin melodrama dönüştüğü İspanya’yı PSOE’nin ikinci döneminde de sancı dolu günler bekliyor. Zapatero, ikinci dönemde kendini daha güçlü hissederek, terörle mücadele ve özerk bölgelerin statüsü konularını yeniden gündeme taşımayı arzu edecektir. Ancak, Zapatero’nun İspanya ekonomisinin geçen dört yılda "muhteşem" olduğunu söylediği günler geride kalmışa benziyor. İspanya’nın Avrupa’nın en hızlı büyüyen ülkelerinden olduğu doğru ancak İspanya’da 2008 yılı için tahmin edilen büyüme oranı yüzde 2’ye kadar geriliyor (2007 yılında yüzde 3,8 idi). Yüzde 4,4’lük enflasyon oranı ise son yılların en yüksek rakamı. Ülkedeki işsiz sayısı ise 2,3 milyon. Zapatero, PP ve PSOE’li seleflerinin aksine ikinci döneminde Parlamento’da mutlak çoğunluğu elde edebilmiş değil. Eşcinseller arası evlilik ve kürtaja izin verilmesi yasaları nedeniyle Zapatero ile gerginlik yaşayan Kilise’nin rolü göz önüne alınırsa İspanya’yı geçmiş günleri aratmayacak türden sıkıntılı günlerin beklediğini söylemek kehanet olmayacaktır. Zapatero Dipnotlar: 1 Gül Işık, İspanya: Bir Başka Avrupa, Metis Yayınları, İstanbul, 1991, s.35. 2 Ayrıntılı bilgi için Bkz Akın Özçer, Çoğul İspanya: Anayasal Sistemi ve Ayrılıkçı Terörle Mücadele Modeli, İmge Kitabevi, Ankara, 2006.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear