Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası gyasin@tusam.net Kosova’nın bağımsızlığı sonrası ülke seçime gidiyor… osova’nın bağımsızlık ilanı, Sırbistan’da yabancı temsilciliklere ve BM ile AB bürolarına yapılan saldırılarla karşılanmıştı. Bağımsız Kosova, Sırbistan hükümetini de vurdu. Sırbistan Başbakanı Vojislav Kostunica’nın istifası ile Sırbistan’da erken seçim süreci başlamış oldu. Kosova’nın nihai statüsünün bağımsızlık olacağının uzun zamandır belli olmasına rağmen Sırp halkı, bazı siyasetçilerce özellikle son iki yıldır "şok olmaya" hazırlanıyordu, beklenen oldu, Kosova bir şok etkisi yarattı ve halk sokaklara döküldü. Halbuki Kosova’nın artık tekrar Sırbistan’ın yönetimine girmesinin mümkün olamayacağı daha NATO bombardımanının başlatıldığı gün anlaşılmıştı ve 1999’dan bu yana müzakere süreci uzadıkça Sırbistan’da "durumu kabullenme" eğilimine girenlerin sayısı artıyordu. Öyle ki Karadağ’ın referandumla aldığı ayrılma kararının Sırbistan’da büyük bir sükunetle karşılanması aslında bu kabullenişin bir parçası olarak değerlendirilmişti. Vojislav Koştunitsa, o gün de Başbakanlık koltuğundaydı ve Karadağ'ın iki cumhuriyeti birbirinden ayırma amaçlı planını 2003 yılında imzalanan ve gevşek birliği meydana getiren anlaşmanın "ciddi bir ihlali" şeklinde nitelendirerek kesin bir dille reddediyordu. Yine de Karadağ’ın bağımsızlık kutlamalarına Sırbistan’dan protesto gösterileriyle eşlik edilmemişti. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda da bugün olduğu gibi Boris Tadiç bulunuyordu, o zaman da ılımlı bir tavır sergiliyordu. Sırp halkı o gün ikiye bölünmüş bir görüntü sergilemiyordu. Ne olduysa son biriki yılda oldu ve milliyetçilik Sırbistan da keskin bir yükselişe geçti. Bir yandan Kosova’yı "ülke topraklarının ayrılmaz bir parçası" olarak tanımlayan bir anayasa referandumla kabul edildi bir yandan Sırp Radikal Partisi Başkanı Tomislay Nikoliç, Kosova’nın bağımsızlığının tanınması halinde Kosova’nın geri alınması için savaşın kaçınılmaz olacağını dile getirdi. Bu arada demokrat kanatta kabul edilen ve Avrupa yanlısı olarak lanse edilen Sırbistan Demokratik Partisi’nin lideri, Başbakan Koştunitsa da gittikçe radikalleşen bir tavırla Kosova’nın bağımsızlığının kabul edilemeyeceğini sert bir dille açıklıyordu. Kosova konusu Sırbistan’ın varlığına yönelik bir tehditmişçesine lanse edilerek mücadele konusu haline getirildikçe de Sırp toplumundaki "mücadeleyi kaybetme" hissine bağlı milliyetçi duygular artışa geçti. Sırp ulusal bilincinin ortaya çıkışı yıllardır 1389 Kosova Savaşı’na uzanan bir efsaneye dayandırıldığı için de Kosova’nın bağımsızlığı, Sırp ruhuna vurulmuş ikinci bir darbe olarak algılanıyor haliyle. Gerçek mücadele işsizliğe ve fakirliğe karşı veriliyor olması gerekirken siyasilerin söylemlerinin mevcut sorunlarla birlikte aşırı milliyetçiliği de katlayarak artırdığı bir gerçek. K Sırbistan istikrarsızlaşıyor Kosova’nın bağımsızlaştırılmasının ardından dünyanın her yerine model olacağı tartışması sürüyor. Sorunun birebir muhataplarından Sırbistan ise yeniden istikrarsızlık sürecine girmiş durumda. Yapılacak seçim sonucunda hükümet kurulması dahi şüpheli… KOSOVA MI, İSTİKRAR MI? Koştunitsa, 11 Mayıs’ta erken seçimlere gidilmesine sebep olan istifasını "koalisyon ortaklarının tek ve ortak politikaya artık sahip seçimlerin ikinci ve üçüncü partisi olarak koalisyona gitme konusunda anlaşabildikleri için Radikal Parti muhalefette kalmıştı. Bir önceki seçimler siyasi analistlerce "toplamda demokrat kanadın daha fazla oy aldığı" şeklinde yorumlanmıştı. Elbette ki o dönemde Kostunica ve liderliğini yaptığı muhafazakâr Sırbistan Demokratik Partisi demokrat kanatta kabul ediliyordu. Ancak son bir yılda Kostunica’nın muhafazakârlığın dozunu arttırdığı ve özellikle konu Kosova oldukça Sırp Radikal Partisi’ne daha yakın bir görüntü sergilediği açık. Haliyle demokrat kanat eskisi gibi değil, burada da ciddi bir bloklaşma söz konusu. Bu arada, henüz geçtiğimiz Şubat ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda aşırı milliyetçi Radikal Parti adayı Tomislav Nikoliç ile Boris Tadiç’in yarıştığını hatırlamakta fayda var. Halkın önümüzdeki döneme ilişkin muhtemel tercihini kestirebilmek adına önemli bir veri olduğuna kuşku yok. Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Sırbistan’ın tercihini Batı’dan yana kullandığı şeklinde yorumlanmıştı. Ne var ki sonuçlar bunu tam doğrular biçimde değildi. Seçimin lideri ılımlı ve demokrat bir lider olan Tadiç idiyse de bu oyların neredeyse yarı yarıya dağıldığı gerçeğini değiştirmiyordu. Aşırı milliyetçi ve sert söylemlere sahip Nikoliç hiç de az oy almamıştı. "Kosova’ya rağmen Batı" diyenler, "Kosova her zaman Sırbistan’ın olmadıkları" gerekçesiyle açıkladı. Konu yine Kosova parçasıdır" diyenlerden yüzdelik bazda sadece birkaç idi; Başbakan’ın Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan puan öndeydi. 11 Mayıs’ta yapılacak genel seçimlerin AB ile ilişkilerin askıya alınması çağrısı kabinesinde de Kosova’nın bağımsızlığı gölgesinde gerçekleşeceği destek bulmamıştı. AB üyelerinin çoğunluğu kesin, bunun anlamı seçim propagandalarının Kosova’nın bağımsızlığını tanımışken AB ile milliyetçilik duygularını körükleyeceğidir. Demokrat yakınlaşmanın vatana ihanet olacağını düşünenler ile kanattaki görüş ayrılığının da gittikçe keskinleştiği ve Kosova’ya rağmen AB diyenlerin bir noktada artık artık reformistler ile gelenekçiler ayrımının zıtlaşmayı kilitleneceği zaten beklenen bir gelişmeydi. AB açıklamaya yetmediği de açık. Bu durumda üyeliğinin ancak AB’nin Kosova’yı Sırbistan’ın seçimlerin daha çok Radikal Parti ile Tadiç’in ayrılmaz parçası olarak tanıması halinde düşünülmesi Demokrat Partisi arasında gerçekleşeceği ve yine yönündeki çağrı aslında açıkça Batı’yla iplerin Sırpların "Batı mı yoksa Kosova mı?" tercihini koparılması ve haliyle Sırbistan’ın izolasyona sandıkta göstereceği söyleminin kullanılacağı da sürüklenmesi anlamına geliyor. Bu nedenle de son anlaşılıyor. Demokrat cephe bu sefer de "toplamda parlamento seçimlerinin üzerinden henüz ancak bir daha fazla oy" alsa bile koalisyon için yeterli yıl geçmiş olmasına rağmen belki de bu erken seçim çoğunluğa ulaşamayacakları da şimdiden görülüyor. kararı Sırbistan için çok da erken değildir. Ancak bu 2005 yılında Sırbistan için öncelikli üç dış politika andan itibaren gerçek sorun yeni bir seçim takviminin hedefi vardı. Bunlar, AB'den olumlu bir "Fizibilite nasıl bir siyasi kompozisyon doğuracağıyla ilgili. Bir Çalışması" almak, Birlikle İstikrar ve Ortaklık yıl öncesinde, 21 Ocak 2007 tarihinde, henüz Kosova müzakerelerini başlatmak ve NATO'nun Barış İçin bağımsızlığını ilan etmemişken savaş suçlarından Ortaklık programına katılmaktı. İstikrar ve Katılım dolayı halen Lahey’deki mahkemede yargılanmakta Anlaşması’nın imzalanmasına ilişkin yapılan her olan Voyislav Şeşely liderliğindeki Avrupa karşıtı ve türlü kolaylaştırmaya rağmen ve sanki Balkan aşırı milliyetçi olan Sırp Radikal Partisi (SRS) en coğrafyasındakiler için AB haricinde gerçekçi bir fazla oyu alarak birinci parti olmuştu. Buna rağmen seçenek olabilirmiş gibi Sırbistan, bugün bu Tadiç liderliğindeki Demokrat Parti ile Koştunitsa hedeflerden çok uzak bir noktada duruyor. Zaten liderliğindeki Sırbistan Demokratik Partisi, işsizlik, düşük maaşlar, fırsat yoksunluğu ve "endişe verici Sırbistan’daki protesto gösterileri... ekonomik manzara" nedeniyle her yıl ciddi oranda –300 bingöç veren Sırbistan, bir de aşırı milliyetçilerin kendini sürüklediği istikrarsızlık ortamı nedeniyle iyice zor bir durumda kalabilir. Akılcı olanı Kosova mücadelesinin artık bittiğinin ve dünyadan izole olmuş ve içine kapanarak yeni bir bombaya dönüşecek bir Sırbistan’ın en fazla zararı Sırplara vereceğinin kabul edilmesidir. Kendini köşeye sıkıştırılmış hissedenlerin saldırganlaşma ihtimalinin artacağı da dikkate alınarak Balkanlarda istikrar yaratma arzusundaki AB’nin Sırpların sürekli olarak Batı nedeniyle kaybetmekte oldukları yönündeki hislerinin giderilmesi yönünde dışarıdan destek vermesi ise kaçınılmaz. C S TRATEJİ