Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 Yrd. Doç. Dr. Sait YILMAZ Beykent Üniversitesi Öğretim Üyesi saityilmaz@beykent.edu.tr Ekonomik ve siyasi araçlarıyla… AB VE DEMOKRASİYİ YAYMA C S TRATEJİ Demokrasi geliştirme tüm AB politikalarının en geniş konsepti ve temelidir. AB doğrudan demokrasi inşası faaliyetlerine girişmektedir(4). Bunun en görünen yüzü ise çeşitli ülkelerdeki seçimlere destek olunması ve izlenmesidir. Ancak 1990’ların sonuna doğru AB’nin diğer ülkelerde demokrasi geliştirme vasıtaları geliştirilmiştir. AB, seçilen ülkelerin demokratik reformlar yapması için ortaklık, ikna ve yerel sahiplenme yöntemlerinden birini kullanmaktadır. Demokrasi projeleri için EIDHR(5) inisiyatifi kapsamında özel bir bütçe bulunmaktadır(6). Sivil toplum örgütleri ve bağımsız medyanın desteklenmesi için hemen her mali kaynak kullanılmaktadır. Demokrasi geliştirme projeleri strateji ve kurumsal araçlar bakımından ABD’ninkilerden farklılıklar taşımaktadır. Projelerin bir kısmı AB’nin genişleme stratejisi içerisinde, bir kısmı ise daha çok lider konumdaki ülkelerin kendine vazife edindiği bir dış politika stratejisi olarak ele alınmaktadır. Demokratikleşmeyi birinci öncelik olarak belirleyen AB’nin resmi komşuluk politikası (ENP) (7), bunu bir dış politika olarak gören veya giriş süreci stratejisi olarak kabul eden çeşitli (daha çok Eski Sovyetler Birliği’ne komşu) ülkelere AB yumuşak gücü (sopa ve havuç) yöntemiyle istenen baskıların yapılabilmesi için çerçeve oluşturmaktadır. Söz konusu baskılar uzun dönemdeki hedefi AB’ye üyelik olan Batı Balkan ülkelerine İstikrar ve İşbirliği Anlaşması Süreci (SAP) (8), Akdeniz ülkelerine ise Akdeniz Diyalogu (EMP) ya da diğer adı ile Barselona Süreci yolu ile uygulanmaktadır. 21 . Yüzyıl, müdahalelerin kapsam ve yöntem değiştirdiği bir hegemonya düzeni içinde evrilmektedir. Dünya, ulusdevletler topluluğundan ağlar topluluğuna doğru gitmektedir(1). Bu sadece küresel ekonominin getirdiği bilgisayarlar, yatırımcılar ve şirketler ağı değil; ulusdevlet ile halk arasına gizlice örülen vakıfaraştırma merkezisivil toplum örgütü vb. yapılanmaların sözde demokrasi adına ancak, ulusdevlet egemenliği aleyhine ittifakları ile ilgilidir. Artık iç ve dış müdahaleler ağ stratejisi ile ulusdevlet yapılarının etki ve kontrol altına alınmasını hedeflemektedir. Bu ağ, hegemon güçlerin diğer ülkelerde ulusdevlet egemenliğini istismar etmek, etkilemek, yıkmak, sınırlamak için kendilerine hizmet edecek maniple sivil toplum örgütleri, vakıflar vb. kurumlar ve etki ajanlarını ihtiva eden bir yapılanmadır. AB’nin yayılma stratejisi değişimin merkezinde ‘devlet’ olma anlayışında yaşanacak değişimler yer almaktadır. Barış ortamı savunma harcamalarını asgariye indirecek, uluslararası barış ‘kontrol altında tutmak’ (containment) ve ‘caydırıcılık’ gibi saldırgan olmayan daha ucuz yumuşak güç yöntemleri ile korunacaktır. Bütün bu gelişmeler, yavaş yavaş devletlerin içinde merkezi yer tutan askeri bürokrasinin önemini azaltacaktır. Piyasa ekonomisi kendi kendini düzenleyeceği için devletin ekonomideki rolü asgariye inecek; bu da sivil bürokrasinin merkezi önemini azaltacaktır. Ayrıca yeni hegemonyanın önerdiği toplumsal model 'orta sınıfın' var olması ve mümkünse genişlemesi üzerine kurulu olduğundan, ‘demokrasi’ yaygınlaştırılacak ve böylece devlete hakim (bürokrasi gibi) odakların gücü erozyona uğrayacaktır. MODERN VE POSTMODERN JEOPOLİTİK ABD bir yandan modern jeopolitika kapsamında devlet aktörlü dünya düzeninde askeri üstünlüğü ile hegemonya kurgusunu sürdürürken diğer yandan AB ile Postmodern jeopolitika kapsamında işbirliği yapmaktadır (Şekil 1). Postmodern jeopolitika, ulusötesi dinamikleri de içerecek şekilde devletten sivil topluma kayarak ve ekonomik küreselleşmeyi kullanarak insan hakları ve küresel demokrasi dayanakları üzerine bir post modern dünya düzeni inşa etmeyi hedeflemektedir(2). Postmodern anlayışın ekonomik güvenlik fonksiyonu; küreselleşme ile birlikte, ulusdevletlerin güçlü merkez sermayeler yörüngesinde ve denetiminde ufak adacıklar halinde sömürü merkezleri haline getirilmesi, dünya kaynaklarının paylaşılmasında, merkezin beslenmesine yönelik olarak ve merkezin hakimiyetine uygun bir dünya sistemi ortaya çıkarma riski taşımaktadır(3). Yeni hegemonyayı temsil eden uluslararası sermaye sadece liberalizm karşıtlarına değil, ulusalcılara da karşıdır. Yapısı gereği uluslararasıcı olan yeni hegemonya düzeni hem ekonomik hem de siyasal ve toplumsal uluslararası "düzenleyici" kurumlardan yanadır. Sistemin temeli; küçük devletlerin bir arada tutulması ve yönlendirilmesi için sözde postmodern birer kavram gibi sunulan karşılıklı bağımlılık ve paylaşım anlayışı içerisinde ülkelerin iç yapılarının geçirgen hale getirilmesi, diğer yandan bu ülkelerin dış politikaları ulusaşan organizasyonlar aracılığıyla ipoteğe alınarak ağın tamamlanmasıdır. Hegemonyanın ekonomik modeli olan ‘serbest piyasa ekonomisi’ kendi siyasal düzenlemelerini de beraberinde getirmektedir. Bu Ulusdevletler, günümüzde yalnızca ABD’nin değil AB’nin de hedefinde bulunuyor. AB de, kendi çıkarlarını korumak amacıyla devletleri sınıflandırıyor ve çeşitli araçlarla etkinliğini artırmaya çalışıyor. AB MÜDAHALE MEKANİZMASI Ülkelerle siyasi diyalogun sürdürülerek krizlerin kontrol altında tutulması öncelikli stratejidir. AB’nin siyasi nüfuz araçlarının başında AB Özel Temsilcileri (EUSRs), özel haberciler, üçlü misyonlar, bakanlık toplantıları gelmektedir. Siyasi mesajlar gayri resmi olarak veya deklarasyonlar, müşterek faaliyet ve ortak pozisyon başlığı ile yayınlanmaktadır. Yöntem; hedef ülkenin durumuna, AB’nin 120 ülkede bulunan delegasyonu metot seçimlerini kolaylaştırır. Kurulan istişare sistemi sürecinde özel temsilciler ve raporların neden olabileceği AB ile ilişkilerde her an bir donma veya duraklama söz konusudur. AB Konseyi için erken ikaz amaçlı bir izleme listesi de hazırlanmıştır. Her altı ayda bir sadece Konsey’e sunulan ‘Özel’ gizlilik dereceli dokümanlar ile durum gözden geçirilir. AB Komisyonu Ülke Çatışma Değerlendirmeleri (CCAs) (9) ise açık ve detaylı dokümanlar olarak AB ortak üyelerinin çoğunu ve delegasyonlarını bilgilendirir. CCA, Konsey’in yıllık ülke izleme listesi ile ilişkilendirilir ve gerek AB Görev Başkanları gerek ülkelerdeki görevli saha aktörleri ve gerekse diğer uluslararası kuruluşlar için ilgili ülke hakkında bir izleme ve haber toplama planı oluşturur. Konsey Bölgesel Çalışma Grupları, Komisyon’dan aldığı bilgiler ile AB politika vasıtalarının (diplomatik, ekonomik, ticaret) en iyi nasıl kullanılacağını değerlendirir. AB, bölgesel özel temsilciler atayarak siyasi diyalog için zemin oluşturulması yanında bölgesel çerçeve anlaşmalarının diğer aktörlerle birlikte Merkel ve Sarkozy...