Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 C S TRATEJİ Dini tehdit olarak algılayan Özbekistan ile dinsel yönetime sahip İran’ın işbirliği… ABD karşıtlığı zıtları birleştiriyor Seyhun ŞAHİN G elişmiş/gelişmekte olan ülkelerin artan enerji ihtiyaçları doğrultusunda şekillenen yeni uluslararası konjonktürde, Kafkasya ve Orta Asya giderek artan bir önem kazanıyor. Sovyetler’in parçalanmasıyla bozulan dengelerin yeniden kurulmasında bu önem belirleyici bir nitelik kazandı. Amerika’nın 11 Eylül sonrası Afganistan ve Irak operasyonlarıyla "tek egemen güç" rolüne soyunarak beklediğinin aksine sonu belirsiz bir maceraya sürüklenmesi; Çin’in hızlı büyüyen ekonomisinin sağladığı güçle orantılı siyasi rol elde etme çabaları; Rusya’nın sahip olduğu doğal kaynak zenginliğine karşın dış politikasını "Amerikan karşıtlığı" üzerinde yoğunlaştırması, bölgeyi merkez kılan ana unsurlar olarak sıralanabilir. Bunlara "kuşatılma" sendromuna tutulan Rusya’nın BDT ülkelerine yönelik güç gösterisine başlamasını; aşırı soğukların da etkisiyle yaşanan gelişmelerden Avrupa’ya ihraç edilen gazın düşmesiyle birlikte AB’nin alternatiflere yönelmesini eklediğimizde, 11 Eylül sonrasının niçin Kafkasya/Orta Asya eksenine odaklandığını daha rahat irdeleyebiliriz. İran’ın, Orta Asya açılımına yakından bakmak geleceğe yönelik yapılacak değerlendirmelere yardımcı olabilir. Bu tabloda; komşuluk, Hazar’ın paylaşımı, doğal gaz ve petrol konularında Türkmenistan ve Kazakistan ayrı değerlendirilmesi gereken ülkeler kategorisinde yer alıyor. Tacikistan ve Kırgızistan kapasite bakımından arka planda duruyor. Özbekistan’a gelince; nüfusu, kaynakları ve bölgesel gelişmelerdeki stratejik önemi bakımından İran’ın öncelik verdiği ülke nitelendirmesini kolaylıkla yapabiliriz. Zaten ticaret hacmindeki rakamların yıllar itibariyle gösterdiği yükseliş bunu kanıtlayacak nitelikte. zayıf pozisyonunu zaman içerisinde izlediği tutumla bir oranda giderebildi. Çünkü tahminlerin aksine bölge politikalarında yumuşak bir üslubu tercih etmiş, en önemlisi de "devrim ihraç etme" gibi bir tutumdan özenle kaçınmıştır. Din konusunda en katı tutuma sahip Karimov yönetimindeki Özbekistan’ın İran ile ticariekonomik başlıklı da olsa yakınlaşmasında bu tutum rol oynadı. Ekonomik çıkarların öncelenmesi ve daha da önemlisi jeopolitik hesaplar doğrultusunda hareket edilmesi pozisyonu güçlendirmede katkı sağladı. Son seçimlerinde radikal çıkışlarıyla dikkatleri bir anda üzerinde toplayan Mahmud Ahmedinecad’ın ılımlı Hatemi’den görevi devralması, hemen akabinde İran, kendisine yönelik ABD çevrelemesinin Özbekistan’da fire vermesinden memnun görünüyor. Dini akımları tehdit olarak algılayan Özbek yönetimi ile dini resmi ideoloji olarak benimseyen Tahran yönetimi özellikle ekonomik ilişkileri ÖNCELİK EKONOMİYE geliştiriyor. içeride eskiye dönüş sinyalleri olarak yorumlanan uygulamaların devreye sokulması ve "Siyonizm" tehlikesi başlığı altında İsrail’in tehdidine varan bir politik değişime neden oldu. Bu radikalleşmeye karşın Rusya başta olmak üzere, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan ile ilişkilerde ileriye doğru bir eğilim devam ediyor. Çünkü İran; ekonomi ve güvenliği politik yönelimin esasları olarak benimserken, siyasi yayılımı da bu ikisinde sağlayacağı başarı oranında geliştirmeyi düşünmektedir. Azerbaycan ve Irak’taki Şii gruplarla kurduğu dikkatli ilişki buna önemli bir örnektir. MEZHEP DEZAVANTAJI İran, bağımsızlıkları sonrasında Kafkasya ve Orta Asya devletleri üzerinde beklentilerinin çok uzağında bir role ve etkiye sahip olabildi. Bunun oluşmasındaki temel etmen bölgenin çoğunluğunun Sünni, İran’ın resmi din anlayışının ise Şia olması. Yeni cumhuriyetlerin Afganistan merkezli gelişmelerin etkisiyle dine "mesafeli" durması, dinsel etkileri geri planda tutmak isteyen hatta bazı ülkelerde katı şekilde uygulanan "laik" yapıya dayalı sistemi tercih etmeleri ve İran’ın Batı ile yaşadığı sorunlar, Tahran’ı engelleyen faktörler olarak sıralanabilir. İslami düşüncenin diğerlerine göre çok daha yoğun yaşandığı Tacikistan, Türkmenbaşı’nın diğer cumhuriyetlerin tersine yönetimi dinselleştiren etkisiyle Türkmenistan’ın, İran’la ilişkilerinde farklı bir gelişim gözleniyor. Yönetim sistemi olarak dezavantajlı konuma sahip İran bu Eski iran Cumhurbaşkanı Hatemi’nin Özbekistan ziyaretinde önemli anlaşmalar imzalanmıştı. İran yaşadığı ekonomik sorunlar ve teknoloji altyapısındaki eksiklikler nedeniyle Kafkasya ve Orta Asya’da sınırlı bir etkinlik kurabilmiştir. Ülke içerisindeki kuzey ve güney bölgeleri arasındaki enerji iletim hatlarının yetersizliği, sahip olduğu petrol yataklarının genelde güneyde bulunması, özellikle nüfusu onbeş milyona yaklaşan Tahran’ın enerji ihtiyacının karşılanmasında karşılaşılan güçlükler, Kazakistan başta olmak üzere komşu ülkelerle ikili ticareti önceleyen, hatta petrol takasına dayalı bir politikayı zorlamaktadır. Petrolün Hazar üzerinden taşınması, işlenmesi ve kuzeyde kullanılmasına karşılık, Basra Körfezi’nden aynı miktarda petrolün Kazak tankerleri tarafından dış piyasalara ulaştırması üzerinde ciddi görüşmelerin yürütüldüğü bir çaba. Diğer bölge ülkelerini bir yana bırakarak Özbekistan ile ilişkilere baktığımızda, ekonomikticari zorlamaların ortaya çıkardığı ve giderek artan hacimli bir özellik hemen göze çarpıyor. Özbekistan, pamuk, altın ve doğalgaz rezervi bakımından önemli zenginliğe sahip olmasına karşın, açık denizlere çıkışta en az iki ülkeden geçiş yapması nedeniyle ekonomik yapısında bu kaynakları gereği gibi kullanamıyor. Bu nedenle Özbek Yönetimi, uluslararası ticaret, ulaştırma ve enerji pazarına girişte İran’ın jeoekonomik potansiyeli ve Basra Körfezi’ndeki limanların kapasitesini göz ardı edemiyor. İran için de "DoğuBatı Koridoru" ve Orta Asya’da Özbekistan’ın bulunduğu stratejik konum önem taşıyor. Bu nedenle ABD, Rusya ve Çin’in zaman zaman Taşkent üzerinde ön plana çıkan etkinliği iki ülke ilişkilerinde değişkenliğe yol açmıyor. Taşkent’te Ocak ayı içerisinde yapılan iki ülke 7. Karma Ekonomik Komisyon toplantılarında Karşılıklı Anlayış