Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
yürütüldü. Spielberg, filmine yöneltilecek eleştirileri az çok tahmin edebiliyordu. Tahminleri de doğru çıktı. Spielberg, filmin gösterime girmesi ile birlikte İsrail’den, özellikle MOSSAD’dan oldukça sert eleştiriler aldı. Yaptığı röportajlarda filmini "barış için bir dua" olarak nitelendiren Spielberg, Alman Der Spiegel dergisine verdiği demeçte "İsrail için ölürüm" ifadesini kullanarak, Münih ile kendisine yönelen keskin eleştiri oklarını yumuşatmaya çalıştı. Spilberg, Times Dergisi’ne verdiği röportajda ise, "Tehdit edildiği zamanlarda hep İsrail’den yanayım. Ancak, tepkiye tepki hiçbir şeyi çözmüyor" sözleriyle, bunda ne kadar samimidir bilinmez ama film içerisinde de eleştirdiği İsrail politikalarını onaylamadığını bir kez daha dile getirmekten de kendini alamamış. aralarındaki vurgular, eğer yakalanabilirse, son derece eleştirel boyutta. Filmin belki de en önemli satır arası vurgusu İsrail’in "kana kan" politikasının daha fazla kan olarak geri döndüğü, yani şiddete karşı şiddetin bir bumerang olduğunun işlendiği diyaloglar. En yalın ifade ile intikamı anlatan bir C S TRATEJİ 23 film olan Münih, farklı bir açıdan okunduğunda yani bugünle bağdaştırıldığında, her ne kadar yönetmenin bu amacı gütmemiş olma ihtimali yüksekse de seyirci filmi izlerken, 11 Eylül sonrası ABD’nin giriştiği intikam savaşlarını da sorgulamış oluyor. Münih Olimpiyatlarında yaşamını yitiren sporcuların cenaze töreninden... SCHİNDLER’DEN, MÜNİH’E Spielberg Münih’le, kelimenin tam anlamıyla buz üstünde ateşle oynamış. Vatansever bir Yahudi nasıl böyle bir film çekebilir? Hele ki kendisine ilk Oscar’ı kazandıran, Holokost’u tüm vahşeti ile gözler önüne seren "Schindler’in Listesi"nin yönetmeni, nasıl Yahudileri eleştirir? İsrail’de bu sorular ile karşılaşan Spielberg, filmde zannedildiği üzere Yahudileri ya da Yahudiliği eleştirmiyor, aksine yüceltiyor. Münih’te eleştirilen, İsrail Devleti’nin, MOSSAD’ın, İsrail Ordusu’nun "kısasa kısas" anlayışı. Yönetmen her ne kadar objektif kalmak için uğraşmışsa da ayrıntılarda kendi açısından Yahudi ahlakının üstünlüğünü, Yahudiliğin insaniyetini vurgulamadan edemiyor. Ancak yine satır aralarında, özellikle ikili diyaloglarda İsrail’in "teröre karşı terör" politikasını sorguluyor. Ancak film bu sorgulamayı sonuçsuz bırakıyor. Filmin birçok yerinde hissedilen sorgulama yaklaşık 3 saat süren film boyunca cevap bulmuyor. Film sadece soruyor. Spielberg Münih’te objektif olma kaygısıyla kesin yargılardan kaçınıyor. Ancak satır Burak Çınar S T R A T E J İ K İ T A P L I Ğ I Irak Savaşı ve Türkiye savaşlarını farklı bölümlerde inceliyor. Kitabın ilk yarısı 2002 yılına kadar bölgenin ve Irak’ın şekillenmesini konu alıyor. Keegan, hem Irak’ı son savaşın eşiğine getiren olayların coğrafi, tarihi, etnik ve yapısal nedenleri ile ilgili ipuçlarını birleştiriyor hem de Irak’ın bölge içi ve dışı aktörler arasındaki etkileşimi ile başına geçen liderlerin ve tabi Saddam Hüseyin’in kişiliklerinin ülkenin politikalarına nasıl yansıdığını anlatıyor. Özellikle Soğuk Savaş sırasındaki Ortadoğu kazanında Irak ve Ortadoğu ülkeleri ile ilişkilerin açık ve basite indirgenenerek verilmesi okumaanlama açısından son bölümdeki kriz ve savaş ile ilgili düşünmek için kolaylık sağlıyor. Savaşa giden bir kaç aylık dönemde uluslararasında gelişen Irak konusunun ardından Amerikan ve İngiliz ordularının harekatlarının ayrı ayrı anlatıldığı iki bölüm ve sonrasında da Bağdat’ın düşüşüyle savaşın sonlandığı son bir bölüm mevcut. Bu bölümlerde harekatların ayrı ayrı gelişme aşamaları ve Irak kuvvetlerinin verdikleri karşılık anlatılarak yer yer analiz ve tahminler yapılıyor. Burada harekatın zaman zaman duraksaması, şehirlerde yaşanan gecikmeler ve Iraklılar’ın zayıf direnci ayrıştırılarak temiz bir şekilde veriliyor. Sonuç bölümünde ise Keegan’ın konu ile ilgili toparlaması ve analizlerinin yanısıra genel harekat sonrası yapılan yanlışlıklara yönelik ipuçları bulunmakta. Genellikle tarihi arkaplan kısmında ve zaman zaman diğer bölümlerde Osmanlı mirasından bahsediliyor ve aktör olduğu konularda Türkiye’de diğer dış aktörlerin olduğu kadar işin içine katılıyor. Ancak konunun tamamen Irak odaklı olması, eserin orjinal başlığında Türkiye ile ilgili bir kelimenin olmaması ve Türkiye’ye ayrılmış özel bir bölümün de bulunmaması kitabın Türkçe başlığının sadece ticari amaç taşıdığı izlenimini veriyor. Ayrıca orjinali 272 sayfa olan kitabın içindeki 16 sayfalık fotoğraflar da çıkartılmış ve önsöz konulmamış. Kitabın geneli, yazarın ününe pek uygun olmayan bir basitlik içerse de, Keegan’ın bazı kısa ve özetleyici bu tür kitaplarının olduğunu anımsamakta yarar var. Bu yüzden "Savaş Sanatı" adlı ünlü yapıtının kalitesi ile karşılaştırılması pek doğru olmaz. Savaşın çok yeni olması ve bir çok gerçeğin hala aydınlanmamış olması bu konuda şimdilik çok kaliteli bir kitabın çıkmasına engel oluşturmuyor. Bu yüzden dünya çapında bir askeri tarihçinin gözüyle yazılmış bu basit kitabın okunması, olayların açıklanmasında şimdilik farklı fikirler geliştirilebilmesi için öncelikli olabilir. The Iraq War Yazar: John Keegan Çeviri: İlhan Bekbay Marka Yayınları, 204 sf. Kitabın bölümleri: Esrarengiz Bir Savaş Saddam’dan Önceki Irak Saddam Hüseyin Saddam’ın Savaşları 20022003 Krizi Amerikan Savaşı İngilizlerin Savaşı Bağdatın Düşmesi Savaşın Sonrası ntiClausewitzçi ekolün günümüzdeki en popüler temsilcisi olan askeri tarihçi John Keegan, bu eserinde Irak Savaşı’nın hazırlanışını ve gelişimini anlatarak farklı analizleri ile olanları açıklamaya çalışıyor. Farklı girişi ile okuyanın kafasında en başından soru işaretleri yaratan Keegan’ın bu kitabında, bölgenin tarihi arkaplanına ve bölgesel yapılanmaya geniş yer verdiği, Saddam Hüseyin’in yükselişini ve A STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI