Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 Spielberg’in son filmi Münih… C S TRATEJİ İsrail’e ‘içerden’ eleştiri H. Miray VURMAY TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası mvurmay@tusam.net S inema, görsel sanatlar içerisinde, kitlesel iletişim ağını en iyi şekilde kullanan sanat dallarından biri olarak günümüz dünyasında propaganda aracı olarak kullanılıyor. Gizli ya da açık, direk ya da dolaylı olarak propaganda ya da provokasyon amacıyla çekilen filmlerin birçoğunda tarihi gerçekler bile hiç çekinmeden tahrip edilebiliyor. Bunun en açık örneklerini Hollywood sinemasında görüyoruz. Hollywood’da tarih hiç çekinmeden önce tahayyül ediliyor, sonra da bir güzel tahakküm ediliyor. Daha basit bir ifade ile milyarlarca insana ulaşan filmlerde tarih değiştiriliyor, hatta baştan yazılıyor. ‘Kurtlar Vadisi Irak’ ülkemiz açısından güncel tartışma konusu. Spielberg’in son yapıtı Münih’e ise İsrail’den tepkiler yükseliyor. Film, Münih Olimpiyatları’nda İsrailli sporcuların öldürülmesi ve sonraki süreci anlatırken, ‘intikam’ kavramını eleştiriyor. "insanlık" görevi ifa ettiği işleniyor bu filmlerde. Bush yönetimi, böylece, birçoğu Irak Savaşı’na karşı olan halkı, yumuşatmayı amaçlıyor. Yahudi Soykırımı’nı işlemişlerdi. Ancak, ne var ki, Hollywood, İsrailFilistin Sorunu’ndan ısrarla ve inatla uzak durdu. Çünkü konu son derece hassas ve bir o kadar da riskli. Hollywood’un "dâhilerinden" Steven Spielberg son filmi Münih’le, bu kuralı biraz da olsa bozdu. Kendisi de Yahudi asıllı olan Spielberg’in 1972 Münih Olimpiyatları’ndaki kanlı olayı anlattığı Münih’in senaryosunda, George Jonas’ın, 1984 yılında yazdığı "Vengeance İntikam" adlı kitabı esas alındı. Filistinli Kara Eylül örgütünün, 1972 Münih Olimpiyatlarında, 11 İsrailli sporcuyu öldürmesini ve bundan sonra İsrail’in giriştiği intikam operasyonunu işleyen film, üzerindeki sis perdesi hala kalkmamış olan bir olayı işliyor. Ancak, filmde olaydan çok olay sonrasında gelişen süreç anlatılıyor. Yani, Kara Eylül sonrasında dönemin İsrail Başbakanı Golda Meir’in ve MOSSAD’ın İsrailli sporcuların intikamını almak için oluşturduğu suikast timinin "Tanrı’nın Gazabı" adlı operasyon ile Kara Eylül’ün planlayıcısı olarak belirledikleri Filistinlileri bulup birer birer öldürmesini konu alıyor. İSRAİLFİLİSTİN SORUNU Hollywood sineması sadece ABD politikalarını işlemedi. Dünya sinemasının önde gelen isimleri arasında birçok Yahudi asıllı Yaşamını yitiren yönetmen sporcuların bulunuyor. Söz yakınları konusu yönetmenlerin tamamına yakını en az bir kez filmlerinde Holokost’u işlemiştir. Hatta bu filmlerle Oscar ödülü kazanmışlardır. Schindler’in Listesi, Hayat Güzeldir, Piyanist gibi Oscar’lı filmler, çeşitli yönlerden ABD PROPAGANDASI Beyaz perdeyi bir propaganda aracı olarak kullanan Hollywood, bu işte oldukça başarılı. Hollywood’un bu bağlamda ilk "başarısı" Western Sineması ile yani bir dönem tüm dünyada popüler olan kovboy filmleri ile geldi. "Vahşi Batı"da "Vahşi Kızılderililer"e karşı kahramanca savaşan, cesur Amerikan kovboyları, uzun yıllar boyunca dünyanın kahramanı oldu. Ancak, tarih böyle demiyordu. Hollywood’un hiçe saydığı, değiştirdiği tarih, Amerika’nın asıl sahibinin Kızılderililer olduğunu yazıyor. Ancak, her ne kadar insanların çoğu bu gerçeği bilseler de, beyaz camdan yansıyan görüntüler, replikler, belleklere çoktan yerleşmiş, olanı yok; olmayanı var etmişti bile. ABD, Soğuk Savaş döneminde de aynı silahı yine başarıyla kullandı. Dehşetin bir denge unsuru olarak insanlığa dayatıldığı bu dönemde doruğa ulaşan propaganda sineması, ABD’nin politikalarını ve hatta kültürünü tüm dünyaya gayet başarılı bir şekilde yaydı. Soğuk Savaş döneminde çekilen Hollywood filmlerinin çoğu ABDSSCB rekabetini temel alan filmlerdi. Bu filmler insanların beynine "İyi Amerikalılar, Kötü Ruslar" fikrini bir nakış gibi işledi. Eski yeşil bereli, Vietnam gazisi John Rambo’nun Vietnam’da, Afganistan dağlarında "kahramanca" savaştığı sahneler hala belleklerde. "Ulu Amerika" fikrini zihinlere kodlayan filmlerinden biri de kuşkusuz Rocky serileriydi. Rocky Balboa’nın, Rus boksör İvan Drago’yu nakavt ettiği sahne, aslında ABD’nin SSCB’yi nakavt etmesini temsil ediyordu. ABD, böylece gerçekte olmasa da, beyaz perdede dünyaya Soğuk Savaş’ın galibi olduğunu ilan ediyordu. ABD’nin Hollywood eksenli politikaları Körfez Savaşı, 11 Eylül ve halen devam eden Irak Savaşı ile devam etti, etmeye devam ediyor. Hollywood’da bu olayları konu eden yüzlerce film çekildi. Son Irak işgalini ele alan filmlerin birçoğu da Amerikan halkına hitaben, psikolojik bir "iç politika" aracı olarak kullanılıyor. Amerikan askerlerinin Irak’ta "kahramanca" savaştığı, ABD’nin Irak’ta bir ‘MÜNİH, BARIŞA BİR DUA’ Film gösterime girmeden, hatta çekim aşamasında bile İsrail başta olmak üzere tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. Bu nedenle filmin çekim aşaması, son derece gizli bir şekilde