Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Türkiye’nin Gürcistan’la ilişkilerine iki boyutlu olarak bakılabilir: Ekonomik ve askeri ilişkiler. Bu ilişkilerin seyrine bakıldığında aslında Türkiye’nin çok da etkisiz olmadığı, bölgesel dengeler bağlamında belirleyici olduğu gözlenecektir. Bu ilişkilerin özellikle 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren hızla geliştiği ve iç içe geçtiği görülecektir. Bu yakınlaşma sonucunda Türkiye hem Gürcistan’ı aciz devlet olmaktan çıkartıp daha etkin bir devlet yapısına kavuşturarak bağımsızlığın önündeki en büyük engel görülen Rusya’ya karşı duruşta desteklemiş hem de Türkiye’nin bir komşu ve bölgesel güç olarak müttefikleriyle birlikte nasıl politikalar izleyebileceğini göstermiştir. Sorun Türkiye’nin bu süreçleri yürütmede tek başına hareket edecek güce sahip olmamasıdır. Bunun sebepleri ise Türkiye’nin tarihi, ekonomik, askeri ve siyasi ittifak ilişkilerinde ve güç parametrelerinde aranmalıdır. ortak projelerle Gürcistan ile Türkiye’nin ekonomik yapıları geri dönülemez biçimde bağlantılandırılıyor. C S TRATEJİ 19 KESİNTİSİZ ENERJİ Tüm bu ekonomik ilişkiler ağı iki ülkeyi bir birine yakından bağlayarak bölge barışı ve dengeleri açısından önemli bir katkı sağlamaktadır. Fakat bu birlikteliği daha kalıcı ve etkili kılan süreç Türkiye ile Gürcistan arasındaki askeri ilişkilerde izlenebilir. Bu ilişkiler zorunlu kılan enerji nakil hatları ile başlayan güvenlik ihtiyacı olarak tanımlanabilir. Bu türde büyük projelerin geleceğinin korunması ve enerji kaynaklarının aktarımında devamlılığın sağlanması zorunluluğu iki ülkeyi ve dolayısıyla bölgeyi çatışmalardan uzak ve istikrarlı bir yapıya kavuşturmayı zorunlu kılmakta. Bu zorunluluk sadece Azerbaycan dahil olmak üzere iki ülkeyi değil, UkraynaRusya doğalgaz aktarımında görüldüğü üzere neredeyse tüm Avrupa’yı ve ABD’yi yakından ilgilendirmekte. Bu çerçevede de Türkiye, NATO içerisindeki ağırlığı, AB ve ABD ile ilişkileri bağlamında öncü ve şekillendirici bir unsur olarak belirmekte. Bunun doğrudan yansıması olarak Gürcistan ile Türkiye’nin 1994’den 1999’a iki komşu ülke olmaktan stratejik ortaklığa varan bir süreçte ilişkilerini gelliştirdiklerini görmekteyiz. Bu süreçte Türkiye Gürcistan’da askeri yapının neredeyse yeni baştan NATO standardında şekillendirilmesinde, askeri personelin yetiştirilmesinde, askeri okulların düzenlenerek yeni subayların eğitilmesinde ve askeri teçhizat ve altyapının oluşturulmasında kilit bir rol oynamıştır. Mart 1997’de imzalanan savunma işbirliği ve askeri yardım anlaşmasıyla başlayan bu süreçte Gürcistan’ın batı dünyasına biraz daha yakınlaşması sağlanmış, 1999’da Gürcistan’ın, hem de NATO’nun Vaşington’da kutlanan 50. yıl dönümü toplantısı sırasında Azerbaycan ve Özbekistan’la birlikte Bağımsız Devletler Topluluğu’nun ortak güvenlik anlaşmasından çekilmesini dahi sağlamıştır. İç politikada da Şevardnadze’ye Rusya’ya yakın olduğu bilinen sivil ve askeri üst düzey isimleri tasfiye etme şansı dahi vermiştir. Saak aşvil i Türkiye’nin oluşturmaya çalıştığı AnkaraTiflisBakü ekseni bölgede rahatsızlık da yaratıyor. Ermenistan, ‘Türkiye’nin kendilerini izole etme politikasına Gürcistan’ın destek verdiğini’ savunuyor. Bu işbirliğinin en çarpıcı yansımalarından bir tanesi Türkiye’nin Tiflis’in 40 kilometre güneybatısında yer alan Marneuli Askeri Üssü’nü ve havaalanını 1.5 milyon dolar harcayarak modernize etmesidir. Ocak 2001’de açılan bu üsle birlikte Gürcistan, Rusya’nın kontrolü ve etkisi dışında ilk defa gece uçuşlarına da olanak tanıyan, modern bir üsse sahip oldu. Bu askeri üsleri nedeniyle Rusya ile hala sıkıntıları olan Gürcistan’ın bağımsızlığı bağlamında çok büyük bir sembolik önem taşımaktadır. Türkiye açısından ise kendi sınırlar ötesinde ve NATO dışında ilk defa bir sınır ötesi üsse sahip olması açısından büyük anlam taşımaktadır. Bu ilişkiler Ocak 2001 sonunda imzalanan yeni işbirliği ve destek anlaşmasıyla sağlamlaştırılmıştır. Sonuçta Türkiye’nin Kafkasya’daki dengelerde Azerbaycan ve Gürcistan’ı da yanına çekerek dengeleri kendi lehine çevirdiği söylenebilir. Ermenistan’ın bu yeni durumdan en fazla rahatsızlık duyan unsur olduğu belirtilmelidir. Dönemin Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan’ın Nisan 2001’de yaptığı ‘Türkiye ile Gürcistan arasındaki askeri işbirliği bölgesel dengeleri bozduğu için Erivan’ı ciddi bir biçimde rahatsız etmiştir. Bu yaklaşımıyla Gürcistan, Azerbaycan ve Türkiye’nin oluşturduğu Ermenistan’ı izole etme politikasına katılmış olmaktadır’ açıklaması buna kanıt olarak gösterilebilir. Bugün için boydan boya güney sınırlarımızda, müttefiklerimizle ilişkilerimiz bağlamında karşımıza çıkan sıkıntılı durumun kuzeyde karşımıza çıkmaması için çok boyutlu ilişkilerin dışında ikili ya da üçlü bölgesel ilişkilerin geliştirilmesi, daha fazla yatırım yapılması ve bunun devamlılığının sağlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Bu bölgesel güç olmanın da koşuludur. DÖNÜŞÜ OLMAYAN BAĞIMLILIK Aslında bağımsızlığın ilk yıllarında Gürcistan’ın genel Türk dış politikasında ve hatta özelde Kafkasya politikasında gerilerde bir yeri olduğu söylenebilir. Bunun göstergesi olarak TİKA’nın dahi Gürcistan’ı programlarına ancak 1994’de dahil etmesidir. Gürcistan Türkiye’nin Karadeniz İşbirliği dahil olmak üzere tüm bölgesel insiyatiflerinde önemli unsurlarından biri olmasına rağmen hiç bir zaman öne çıkmamıştır. Bu sürecin dönüm noktası BakuTtiflisCeyhan Boru hattı, Azeri ve Orta Asya petrol ve doğal gazının güvenli yollardan dünya pazarına taşınması projesi olacaktır. 1994’den itibaren Gürcistan’a genelde başta ABD olmak üzere Batı dünyasının özelde de Türkiye’nin bakış açısı değişecektir. Bu anlamada Gürcistan’ın kendi ayakları üzerinde durabilen, güvenliğini ve düzeni sağlayabilen böylece bölgeye istikrarsızlık yayarak dengeleri olumsuz yönde etkileyen bir ülke olmakta çıkartılması gündemin önemli bir maddesi olarak beliriyor. Türkiye’de bu çerçevede NATO üyesi, AB adayı ve Batı dünyasının bir parçası olarak komşu olmanın ötesinde model bir ülke olarak çıktı. Bu bağlamda Türkiye’nin artık 2005 itibarıyla Gürcistan’ın ekonomik hayatında ikinci büyük ortak olarak öne çıktığını görüyoruz. Bugün için Gürcistan’ın ticaretinde Türkiye yüzde 17’lik payla Rusya’nın ardından ikinci sırada bulunmakta. Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen’in Eylül 2005 ziyaretinde vurguladığı üzere önümüzdeki yıl için Türkiye Gürcistan’ın temel ortağı olmayı hedeflemiş bulunmakta. Ayrıca BTC’nin dışında 2006’da çalışmaya başlayacak BakuTiflis Erzurum ya da Güney Kafkasya doğal gaz hattı, Baku’yü de kapsayacak biçimde genişletilen KarsTiflis demiryolu projesi, Çoruh nehri üzerindeki Deriner Hidroelektrik santrali ve Tiflis uluslararası havaalanı projesi gibi