24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 Turgut A. KARABEKİR turgutk@gmail.com B’ye katılma çabamız sürecinde, verilen ve verilmesi istenen ödünlerin Türkiye’yi bölmeyi gayelemesi, ve son zamanlarda istenenlerin daha ciddi boyutlara erişmesi; yönetim sistemimize, TSK’nin tutumuna, gelecek seçimlerin şekillenmesine, yani 21. yüzyılda Türkiye’nin geleceğini belirlemesinde, büyük etken olarak karşımızdadır. Bu nedenle AB katılımına rağbette olmayan yönlerden bakmalıyız. Evvela belirtilmesi gereken; AB’ye girmemizin, ödülsüz, eşit, ve bizim ulusal çıkarlarımıza uygun düşen bir zaman, ortam, ve koşullarda, istenebilecek olduğunun, kabul edilmesidir. Bu nedenle, kayıtsız şartsız bir AB karşıtlığı savunulmamaktadır. Dört yıl evvel AKP iktidira geldiğinde ilk uygulamaları; kırk yıllık geçmişi olan AB katılımını canlandırmaları olmuştu. AB girişimi, TUSİAD başta olmak üzere, halkın yüzde seksene yakınının desteğini bulmuştu. Dört yıldan beri yazdığımız gibi, bugüne kadar yaşanmış olaylardan, iktidarın AB katılımını, TBMM ellerinde olduğu sürece, örgütlenmelerini tamamlayabilmek için, bir havuç olarak kullanmış olduğu görülüyor. Hükümet ve Avrupa’nın ‘birbirini kullanma’ amacı sona yaklaşırken… C S TRATEJİ kabullenemeyiz. Türkiye ile ekonomik ilişkilerimizi sürdürmeliyiz. Genç ve hızlı büyüyen nüfusunun satınalma gücünden faydalanmalıyız. Ancak, bu ülkenin globalleşmenin temel prensiplerine sahip olmadığını ve uluslararası kardeşliği içine sindirmediğini de görmeliyiz. .........." Halmut Chmidt. Almanya eski Başbakanı, 2000. Bütün buna benzer gerçekler, bilahere yapılan oylamada Fransa halkının ret oyu vermesi karşımızda iken, verilen ödünler kabul edilemeyecek boyutlara erişirken, Türkiye içerden etnik ayrılmalara sürüklenmekte olduğu ortada iken, bazı düşünürlerin devamlı halkı uyarmaya çalışmalarına rağmen, havucun çok başarılı bir şekilde kullanılması, iktidar yönünden başarı, halk ve muhalefet yönünden ise büyük bir hezimet olarak karşımızda somutlaşmış bulunuyor. A AB havucu, hezimete dönüşüyor HÜKÜMET VE AB’NİN TAVRI İktidar, örgütlenmesini tamamlayıncaya HALKIN KORUNMA kadar AB hedefini araç olarak kullandı. AB YETENEKLERİ Abdullah Gül’ün AKP ye katılmadan ise, bunun farkında olmasına karşın bu Sayın evvel gayet net bir şekilde, "hiçbir zaman girmemizin mümkün olmayacağını, süreçte alabileceği ödünlerin hesabını AB’ye onların hiçbir zaman bizi alamayacaklarını" olmasına karşın, AKP de Dışişleri yaptı. Türkiye’de, toplumun yarıya yakınının savunmuş Bakanı olarak tam tersi yönde hareketi Halk AB havucunun peşinde AB hedefine inanması ise hüzün verici. umursanmadı. üç yıl başarılı bir şekilde sürüklendi. Ancak günümüzde, AKP’nin örgütlenmesinin epey yol kazanmış olması, ve havuca gereken ihtiyacın azalmaya başlamasından, durmun değişmesine izin verildiğini izlemekteyiz. Bu yazı hazırlandığında AB’den gelen işlemlere yapılmaya başlanan memnuniyetsizlik gösterileri bir son’un başlangıcında olduğumuzun belirtileri olarak alınabilir. AKP’nin dine dayalı gayelerinin, seculer bir Avrupa anlayışıyla olan çelişkisinin zaten bilinmesi gerekirdi. AKP’nin AB’ye katılma arzusunun gerçek olduğuna inanarak, veriler ortada iken, söylenenleri dinlememiş olanlar, şimdi özür arasalar da bir faydası olmayacak gibi görülüyor. AB’ye katılımı, kabul edilmeyecek koşullara karşın destekleyenlerin oranının yüzde seksenden yüzde kırklara inmiş olması, umut verecek bir veridir. Fakat, destekleyen yüzde kırkın yüzde on beşini AKP taraftarları olarak kabul etsek bile, geri kalan yüzde otuzunun hala olayların yurdumuzu nereye sürüklediğini görmemesi halkının kendi çıkarlarını koruyabilme yeteneğinde zorluklarda olduğunu göstermektedir. AB yönetimi, Başkanı,1999. "Türkiye’nin AB içinde yeri olmayacak. Bugün Oy verenlerin sadece yüzde yirmi beşinin seçtiği Avrupa’da hiçbir lider Türkiye’yi AB içinde istemiyor. iktidarın, halkın yüzde sekseninin desteğini alacak bir Yarın için de böyle bir niyetleri bulunmamaktadır. konuyu yaratabilmiş olmasını başarı olarak Türkiye’ye haksızlık ediliyor. Çünkü Türkiye AB değerlendirmemiz yerinde olur. Bu havucun varlığı, tarafından aldatılıyor. Helsinki’de aday yapılması halkın desteğini peşinde taşımasından ötürü, hem Türkiye’ye boşuna umut verecektir", Valery Giscard muhalefetin susturulmasına, hem de TSK’nin D’Estaing, Fransa eski Cumhurbaşkanı, 2000. etkinsizliğe doğru sürüklenmesine neden olmuştu. "Avrupanın geleçeğinde ne olursa olsun Türkiye’nin Bütün veriler ortada iken halkın gerçekleri görmemis yeri yoktur. Yetmiş milyon Türkiye vatandaşını Avrupa olması hayret vericidir. Bu konuda o günlerde AB içinde serbestçe dolaştıramayız. Avrupa’nın İran, başkanlarının bazılarının dediklerini anımsamak faydalı Suriye, Irak gibi ülkelerle sınır komşusu olmasını olur: "Türklere ileride bir gün AB’nin parçası olacakları yolunda 30 yıldır söz vererek Olli Rehn, dürüst bir davranışta bulunmadığımızı Türkiye ziyaretinde... düşünüyorum. Çünkü gerçek, AB’nin Türkiye’yi üye olarak kabul etme yolunda hiçbir niyetinin olmadığıdır. Türkiye, bir yandan köktendinicilerin diğer yandan bizim tutmayacağımız sözlerin arasında sıkışmış durumdadır. Türkiye’ye gerçek niyetimizi anlatmamız daha dürüst bir davranış olurdu. ........." Tom Spencer, AB Dış İlişkiler Komitesi Gül Erdoğan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear