Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C S devre dışı bırakan Uluslararası Tahkim kabul edilse, devletçilik resmen anayasadan çıkarılsa da, laikliğin hergün altı oyulsa da, Cumhuriyete saldırmak moda olsa da, AB’nin Türkiye’nin bağımsızlığı, bütünlüğü, egemenliği ve onurunu zedeleyen dayatmalarına karşı çıkmak "dinozorluk" sayılsa da, uzun yıllar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel nitelikleri, Kemalist Devrim’in programı ve simgesi olan altı okla özetlenmiştir: Cumhuriyetçilik, Laiklik, Ulusçuluk, Halkçılık, Devletçilik, Devrimcilik. Bu ilkelerden ilk üçü Fransız Devrimi’nden, diğer üçü ise Ekim Devrimi’nden esinlenilerek, ülkemiz koşullarına uyarlanan, bu topraklarda harman edilen ilkelerdir. Her bir ilke diğerlerinin tamamlayanı, bütünleyeni, olmazsa olmazıdır. Bu ilkeler, ülkemizdeki atılımların, açılımların, adımların temeli, altyapısıdır. Cumhuriyetçi aydınlanma, eşit yurttaş, özgür akıl ve bilimin yol göstericiliğidir: Cumhuriyet rejimi, kendisine muhatap olarak yurttaşı alır, yurttaşa güvenir, yurttaşa sorumluluk yükler. Kula, müride, tebaaya, feodalizm kalıntısı unsurlara, tarikatlara, cemaatlere kaşıdır. Altkimliklere saygı duyar, ama üstkimliği sever, ciddiye alır ve önemser. Zira kamusal alan, yurttaşın alanıdır, yalnız ve ancak yurttaşındır. O alanda eşit hak ve özgürlükler, eşit ödev ve sorumluluklar vardır. O alanda yurttaşın dini, dili, ırkı, etnik kökeni, rengi, cinsiyeti, mesleği, geliri, statüsü değil, sadece yurttaşlık kimliği dikkate alınır. Bu kimlik dışındaki kimliklerin, kamusal alana çıkıp, etkili olmak istemelerine karşı çıkan Cumhuriyet, özel alan tercihlerine, özel alanda kalmaları, kamusal alana çıkmamaları şartıyla saygılıdır. Devlet, yurttaşına eşit hizmet ve fırsat sunmakla yükümlüyken, yurttaş açısından devletine ve ulusuna sadakat esastır. Cumhuriyet’in, bir üst yapı kurumu olan eğitime olağanüstü önem vermesi, adının önünde "Milli" sıfatı bulunan iki bakanlıktan birinin Milli Eğitim Bakanlığı olması, Atatürk’ün dünyada "başöğretmen" olarak da anılan tek önder olması ve ülkemizde 24 Kasım’ın Öğretmenler Günü olarak kutlanması, hep bu bilim ve aydınlınma arayışının örnekleridir. Atatürk’e göre; "Cumhuriyet fazilettir" TRATEJİ 13 suna bıraktığı rejimin güncel anlamı: Türkiye’den yönetilmesidir! Atatürk, Haymana Ovası’nda yurttaşlarla sohbet ediyor... Cumhuriyet halka dayanır, Atatürk’ün ifadesiyle ‘Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.’ Cumhuriyet ayrıca güncel anlamıyla, Türkiye’nin Türkiye’den Türkler tarafından yönetilmesidir… düzeydedir. Bu bilinç, "Kuvayı Milliyeyi amil (etken), iradei milliyeyi hakim kılan" Atatürk’ün tüm adımlarına ve kurumlarına dayanak oluşturmuştur. Mücadelenin siyasal örgütünün adı Müdafaai Hukuk Cemiyeti‘dir, yurdu savunanlar Kuvayı Milliye’dir, Kemalist önderliğin resmi, yayın organlarının adları İradei Milliye ve Hakimiyeti Milliye’dir, devrimci ve gazi meclisin adı ise Türkiye Büyük Millet Meclisi‘dir. bütüncül kalkınma hamlesinin yapıtaşlarıdır. Bu adımların yurdun her yanına dağılması için devletin öncü ve planlamacı olması esastır. Cumhuriyet, Türkiye’yi Türkiye’den yönetmektir: Milli İrade’nin Milli Mücadele’yle ve Milli Demokratik Devrim’le kurduğu Cumhuriyet, ülkemizde demokrasiyi doğurmuştur. Oysa kuramsal olarak, cumhuriyet ve demokrasi birbirlerini ille de zorunlu kılmazlar. Adında krallık olan demokratik ülkeler (İngiltere, İspanya ve Avrupa’daki diğer monarşiler) olduğu gibi, adında cumhuriyet olan ama demokrasiyle ilgisi olmayan ülkeler de (Ortadoğu’daki pekçok ülke) vardır. Türk modelinin özgünlüğü, daha kuruluş aşamasında başlar. Bülent Tanör’ün tanımıyla "halklı ve haklı bir kavganın" eseridir. Bu savaşın dev ve devrimci önderi, "az zamanda çok ve büyük işler başaran" dehasıyla, ekonomi, eğitim ve savunmadaki ulusalcılığıyla, bağımsızlık, egemenlik ve eşitlik konusundaki kıskançlığıyla, Milli İrade konusundaki radikal, uzlaşmaz, köktenci, ödünsüz tavrıyla, düzen değiştirirken, sadece yıkmayıp, yerine daha ilerisini koyan devlet kuruculuğuyla Jakobendir. Atatürk bu yüzden, "İdarei maslahatçılar esaslı inkılap yapamaz" der. Cumhuriyetçi, Kemalist, ulusalcı kadroların, neoliberallerden ve 2. Cumhuriyetçilerden farkı da burada ortaya çıkar. Bir Cumhuriyetçi sandık yoluyla ülkenin rejiminin değiştirilebileceğine inanmaz. Ülkenin bölünmesini, merkezi yapının tasfiyesini, eyalet sisteminin gelmesini savunanlar, sandıktan birinci çıksa dahi, ülkesinin bölünmesine izin vermez. Sayısal çoğunluk ile milli irade arasındaki farkı, siyasal meşruiyetin milli iradeyle ilişkisini bilir. Bir neoliberal demokrat için ise sandık herşeydir, ondan çıkan esastır, sonuçlarına uymak şarttır. Sina Akşin’in deyimiyle "Ülkemizde sandık adeta kutsal inektir". Kısacası Cumhuriyet, Brüksel ya da Washington merkezli bakış açılarına karşı, Ankara merkezli bakış açısı, Türkiye’nin, Türkler tarafından, Türkiye’den yönetilmesidir. ‘İKTİSATSIZ İSTİKLAL OLMAZ’ Cumhuriyet eşitlik, sosyal devlet, bütüncül kalkınma ve planlamadır: Cumhuriyet elbette özgürlükçüdür. Ama özünde devrimci olduğu için, özgürlüklerin toplumdaki eşitsizlikleri kökleştirip, kurumlaştırıp, derinleştirmesine karşıdır. Bu bağlamda eşitlikçi yanı ağır basar. Yurttaşlarının eğitim ve sağlık başta olmak üzere, sosyal devletin kazanımlarından yararlanmalarına çalışır, onlara kol kanat gerer. Halk arasındaki "Devlet babadır" deyişi buradan gelir. Atatürk’ün deyimiyle, "Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir". Büyük önder, askeri zaferlerin iktisadi zaferlerle tamamlanmasını istemiş, ekonomik bağımsızlık olmadan, siyasal bağımsızlığın olamayacağının altını çizmiştir. O’na göre "İktisatsız istiklal olmaz". Cumhuriyet, devletin eşitsizlikleri azaltmada, kamucu ve müdahaleci rolü olduğuna inanır. Gelişmeyi sadece ekonomik düzlemde ele almaz, köprü, yol, fabrika ve baraja indirgemez. Bunların eğitim, bilim, kültür ve sanatla beslenmesini, tamamlanmasını ister, yani bütüncül kalkınmayı savunur. Halk Evleri, Halk Odaları, Köy Enstitüleri, Millet Mektepleri, onca yokluk ve yoksulluk içinde yurt dışına eğitime gönderilen ve yurda dönüşlerinde "Cumhuriyete Kanat Geren", o eli öpülesi, emeği unutulmaz, hakkı ödenmez "Vazife Kuşağı’nı" oluşturan gençler, Harika Çocuk yasası, bizzat Atatürk’ün öncülüğünde ve himayesinde açılan sanat kurumları, devletin tiyatroya, müziğe ve müzelere verdiği destek, ülkemize çağrılan bilimadamları, mimarlar, şehir plancıları, Üniversite Reformu hep bu DİĞER ÖZELLİKLER Cumhuriyet insan haklarına saygıdır: Cumhuriyet için insan hakları kavramının merkezinde insan vardır, demokrasilerde insan haklarının siyasal kümeler, etnik gruplar, dinsel cemaatler için değil, bireyler için olduğuna inanır. Herhangi bir özel alan tercihine verilecek özgürlüğün, özgürlük değil; imtiyaz, ayrıcalık, diğer tercihlere karşı potansiyel baskı unsuru, hak ihlali olduğunu savunur. Hiç kimseye hiçbir anlamda ayrıcalık, üstünlük, imtiyaz tanımaz. Bu yüzden Cumhuriyet, gerek egemenlik tanımındaki işlevi, gerek özgürlük ve demokrasiyle olan yakın ilişkisi, gerek bilimsel düşüncenin temeli olması, gerekse de her türlü inancı, baskılara karşı koruması nedeniyle laiklik konusunda son derece kıskançtır. Cumhuriyet siyasal bilinçtir: Ulusu oluşturan ve birbirlerine her zaman din, dil, ırk, etnik köken bağlamında benzemeyebilen insanların, ulusun eşit yurttaşları olduklarına inanmaları ve duydukları aidiyet nedeniyle övünmeleri, ulusu siyasal bir kavram yapar. Türkiye Cumhuriyeti bunun çok parlak ve seçkin bir örneğidir. Kendine özgü bir süreç izleyen, Batı’daki sanayileşme, burjuvalaşma, uluslaşma kısaca modernleşme sürecini yaşamayan Cumhuriyet, dışarıda emperyalizme, içeride ise onun işbirlikçilerine, feodalizm artığı kalıntılara karşı verilen savaşla kurulduğu için, ondaki ulusal egemenlik bilinci en üst