Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 Araz ASLANLI TUSAM Kafkasya Araştırmaları Masası ürkiye Cumhuriyeti durmadan çeşitli konularda haksız iddialar ve suçlamalar ile karşı karşıya kalıyor. Bunlardan en ilginci sözde "Ermeni soykırımı" iddialarıdır. Her yıl mutlaka 24 Nisan tarihi öncesinde başlayıp yaklaşık bir ay süren bir süreç boyunca dünyanın çeşitli ülkelerinde Ermeni lobilerinin Türkiye aleyhindeki çalışmaları yoğunluk kazanırken, Türk kamuoyu ve devlet yetkilileri de, "acaba şu ülkenin başkanı veya başbakanı soykırım sözcüğünü kullanacak mı" diye büyük bir merak içerisinde 24 Nisan’da yapılan açıklamaları izlerler. 24 Nisan günü yapılan açıklamalarda Türkiye’ye yönelik her türlü olumsuz ve Türk tarihi ile alakası olmayan sözcükler kullanılırken, sadece "soykırım" sözcüğünün metin içerisinde yer almaması devlet yetkililerimiz tarafından neredeyse bayram nedeni olarak görülmektedir. Ermenistan, lobiler ve batılı ülkelerin yaklaşımları… C S TRATEJİ aleyhinde propaganda amacıyla yararlanılmaya çalışılmıştı. Örneğin, Türk diplomatlara yönelik terör saldırısı gerçekleştiren Ermeni kökenli kişilerin savunmalarında "yıllar öncesinde dedelerinin uğramış olduğu soykırım nedeniyle psikolojilerinin bozulmuş olması" durumu ileri sürüldü ve ilginç şekilde bu neden "medeni" ülkelerin mahkemeleri tarafından ciddi hafifletici neden olarak kabul görüldü. Böylece bir yandan "soykırım"ın yapılmış olduğu beyinlere kazınmaya çalışıldı, diğer yandan terör suçu işlemiş kişiler daha az ceza almak suretiyle teşvik edildi. T Türkiye’ye saldırı ortak çıkar TÜRKİYE’YE ÖNLEYİCİ ÖNLEM MEVCUT DURUM Bunun yanı sıra, çeşitli ülke parlamentolarında gündeme getirilen, içerisinde Türkiye’yi ve Türk tarihini suçlayıcı, bazen ileriye yönelik konular da içeren yasa ve karar tasarıları vesilesiyle de Türkiye rahatsız ediliyor. Her yıl mutlaka belirli ülkelerin parlamentolarında veya yerel meclislerinde sözde "Ermeni soykırımı"na ilişkin yasa ve karar tasarıları ortaya çıkıyor. Buna paralel olarak, bazı ülkelerde bütçe görüşmeleri, kültürel çalışmalar vs. vesilelerle de sözde soykırıma gönderme yapılmaya çalışıldığı görülüyor. Türkiye ise, sadece bu süreçlerde son aşamaya gelindiğinde tepkisini ortaya koymaya çalışıyor ve genelde ya başarısız oluyor ya da büyük ödünler pahasına küçük başarılar elde edebiliyor. En son Fransa Parlamentosu’nda sözde "Ermeni soykırımı"nı inkar edenlere çeşitli cezalar öngören yasa tasarısının gündeme gelmesi vesilesiyle yine bir hareketlilik yaşandı, tepkilere rağmen tasarı parlamentodan geçti. Daha önceki süreçlerde olduğu gibi bu süreçte de planlı çalışmadan çok günlük ve tepkisel davranıldığı için sonuç alınamadı. Peki, aslında Türkiye’ye yönelik bu çalışmaların niteliği nedir, bunlara karşı nasıl bir tutum takınılması gerekiyor? Ermeni iddialarıyla Türkiye’ye saldırmak Ermenistan,Ermeni lobileri ve en önemlisi de Batılı ülkelerin ortak çıkarı durumunda… Ermenistan, Azerbaycan’daki işgalini örtüyor, Batılı devletler ise Türkiye’den ödün almak istiyor. konusudur. Aşağıda ifade edilenler aslında çoğu kişi tarafından bilinen gerçekliklerdir. Fakat Türkiye’ye yönelik suçlamalar değerlendirilirken, bu gerçekliklerin bir anda çoğunluk tarafından unutulması ve değerlendirmelerin bu bilgiler yok sayılarak yapılması da ayrı bir tartışma konusudur. Tarihsel boyutu üzerinde çok durulmamakla birlikte sadece şunu vurgulamakta yarar vardır. Türkiye’ye yönelik sözde soykırım suçlamalarının kaynağı olan olayların aslında bu suçlamaları yapan ülkelerin kışkırtmaları, katılımları ile gerçekleştiği artık belgeleriyle biliniyor. Yine 1915 yılı öncesinde, o yıl içerisinde ve sonrasında meydana gelen olaylara bakıldığında, sözde soykırım suçlamalarının doğuş şekline dikkat edildiğinde, bu suçlamaların bağlantı kurulan olaydan (tehcirdengöç) çok sonra ve başka amaçlar için ortaya atıldığı görülüyor. Özellikle 1970’ler ve 1980’ler boyunca çeşitli ülkelerde Türkiye aleyhinde söylemler geliştirilmiş, bu ülkelerin karar mercilerinde Türkiye aleyhinde kararlar alınmış, Türk diplomatlara ve vatandaşlara yönelik saldırılar gerçekleştirilmişti. Bir yandan bu saldırılar ile Türkiye’ye direkt zarar verilmeye çalışılırken, diğer yandan dünya gündeminde özel yer edinilmiş ve bu özel gündemden yine Türkiye SUÇLAMALARIN KAYNAKLARI Öncelikle üzerinde durulması gereken konu bu suçlamaların kaynaklarının neler olduğu, bu suçlamaların belirli bir planın parçası olup olmadığı Chirac, son dönemde Ermeni iddialarını savunmasıyla gündeme geliyor... Ermeni lobisi, Sovyetler Birliği’nin dağılması sürecinde ve hemen sonrasında, Ermenistan’ın Azerbaycan’ı işgal girişiminden mümkün olduğu kadar dikkatleri farklı yöne çekmeyi, bu olmaz ise, "mazlum Ermeni" tablosu çizerek, yapılmış ve yapılması planlanan saldırıları meşrulaştırmayı hedefledi ve bu hedefine ciddi ölçüde yaklaştı. Ermeni lobisi, önemli bazı devletler ve Ermenistan, Türkiye’den Ermenistan’a yönelik gelebilecek muhtemel baskılara yönelik önleyici saldırılar gerçekleştirme stratejisi izledi, bu çerçevede sözde soykırım tezi en önemli araç oldu. Sözde soykırım konusunun bu kadar yoğun şekilde işlenmesinin, alınan kararların tek nedeni kuşkusuz Ermeni lobisinin ve Ermenistan devletinin çabaları değildir. Genel olarak bakıldığında bu konuda Türkiye’ye baskı yapan, konuyu her sene birkaç vesile ile gündeme getiren ülkelerin, bu ülkeleri temsil eden şirketlerin her defasında elde ettikleri siyasal, askeri ve ekonomik kazanım, aslında konunun daha önemli bir boyutunu ortaya koyuyor. Çeşitli olaylar bazında incelendiğinde de, sözde soykırım iddialarının Türkiye’ye yönelik genel sıkıştırma politikasının bir ara aşaması, başka bir siyasal, ekonomik, hukuksal veya diplomatik bir konuda daha ciddi ödün almak için sözde soykırım konusunun pazarlık unsuru olarak ileri sürülmesi sıkça rastlanılır bir durum oldu. Genel olarak bakıldığında Türkiye’ye yönelik sözde soykırım suçlamalarının nedenleri şöyle sıralanabilir: A. Ermenistan’ın ve Ermenilerin önemli bir kısmının çabaları B. Yabancı devletlerin Türkiye’ye yönelik kendi stratejik çıkarları, bu doğrultuda sözde soykırımı gündeme getirerek Türkiye’yi zayıflatma çabaları C. Yabancı ülkelerdeki lobilerin çabaları D. Yabancı ülkelerin bu konudan Türkiye ile pazarlık yapma amacıyla yararlanmaları Peki bu süreçler nasıl gelişiyor ve Türkiye ne yapmalıdır? Bu soruların cevabını gelecek yazımızda bulmaya çalışacağız.