Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 siyasileştirilmesinden yorulduğunu ve geleneksel dini yönetim şeklini benimsemek istediklerini öne sürdü. Fakat Berouçerdi ve taraftarlarının bu olay üzerine tutuklanmaları ve taraftarlarından birinin işkence ile öldürüldüğü iddiaları İran’da, Velayeti Fakih kurumuna yönelik tartışmanın bedelinin ne kadar ağrı olduğunu da gösterdi. Fakat buna rağmen şimdilik İran’ın reformcu basınında velayet Fakih’in siyasi yetkilerine yönelik başlayan tartışmalar artmaya başladı. VELAYETİ FAKİH’İN YETKİLERİ Devlet yönetim sisteminin tepesinde yer alan Velayeti Fakih kurumu, İran’daki siyasal sistemin özünü oluşturuyor. Kavram devrim lideri Humeyni tarafından 1960’larda geliştirildi ve Tanrı’nın mutlak otoritesini yeryüzünde uygulayan kurum olarak tanımlandı. Şii anlayışına göre Tanrının yeryüzündeki temsilcisi Hz. Muhammed‘den sonra tanrının temsilcileri peş peşe 12 imam olmuştur. 12. İmam Mehdi yeryüzünden kaybolduktan sonra geri dönene kadar yeryüzünde tanrı adında yönetme görevi Velayeti Fakih’e verilmiştir. Bu anlayış kısaca Mehdevyan olarak tanımlanır ve iddialara göre Hıristiyanlık’taki Mesih anlayışına karşı geliştirilmiştir. Velayeti Fakih’e Türkiye’de yaygın olarak dini lider tanımlaması yapılmaktadır. Fakat İran İslam Cumhuriyeti Anayasası’na göre kurum, sadece dini liderliği değil aynı zamanda siyasi liderliği de elinde bulunduruyor. Yani İran’da 1979’da gerçekleşen devrim dini olduğu kadar siyasi bir devrimdir. İran anayasasına göre Velayeti Fakih, Tanrının yeryüzündeki dolaylı temsilcisi olarak dinsel meşruiyeti, eşzamanlı olarak iki aşamalı seçimle halk tarafından seçilerek siyasal meşruiyeti kendi elinde toplar. Rafsancani ile Hamaney birarada... 1980’de hazırlanan İran İslam Cumhuriyeti Anayasası’nda Velayeti Fakih’lik makamı için getirilen merciyet(1) koşulu, 1989’da kaldırılır. Aslında bu özünde Velayeti Fakih’in siyasi gücünün kuvvetlenmesi dini gücünün azalması anlamına gelmektedir. Fakat gene de İran Parlamentosu’ndan (Meclisi Şurayi İslam) çıkan yasaların şeriata ve anayasaya uygunluğunu Anayasa Koruma Konseyi denetlese de bu konuda da Velayeti Fakih’in tam yetkisi bulunuyor. Halk, 1998’deki seçimlerden sonra 15 Aralık 2006’da yeni seçimler için yarışın başladığı Uzmanlar Konseyi’ni seçerken, konsey de Velayeti Fakihi seçer. Halkın direk olarak Velayeti Fakih’i seçememesinin nedeni seçilecek kişinin özelliklerinden kaynaklanıyor. İran İslam Cumhuriyeti Anayasası’na göre rehberin yani Velayeti Fakih’in aşağıdaki özelliklere sahip olması gerekiyor: ? Bilgin, farklı alanlarda dini liderlik yapabilecek beceride olmalı. ? Adil ve dindar olacak aynı zamanda İslam ümmetine liderlik edebilmeli. ? Siyasi ve sosyal konularda keskin zekaya sahip olmalı, öngörü, cesaret, yönetme yetenekleri ve liderlik için uygun vasıflara sahip olmalıdır. Bu özelliklere sahip kimseyi halk tespit edemez dolayısıyla halk Şurayi Hubregan’ı seçer Şura’da yer alan 86 kişi de rehberi seçer. Konsey aynı zamanda Velayeti Fakih’i denetlemekle de görevlidir. Konseyin her hangi kimsenin bu özelliklere sahip olduğunu belirleme yöntemi de tartışma konusudur. Halk onu yöneteni seçemediği gibi Velayeti Fakih İran yönetim sisteminde yer alan diğer seçimle belirlenenlerin de C S TRATEJİ üstünde yer alır. İran İslam Cumhuriyeti Anayasası’nın 113. maddesi Velayeti Fakih’in temel yetki ve görev alanlarını belirler. Anayasanın 113. maddesinin Velayeti Fakih’e verdiği yetkiler onun ülkenin siyasi hayatındaki en üst makam olduğunun göstergesidir: Rehberin görev ve yetki alanları: ? İran İslam Cumhuriyeti’nin genel siyasi sistemini belirlemek, (buna iç ve dış siyaset dâhildir). ? Sistemin genel siyaset performansını denetlemek ve tayin etmek, ? Referandum yapılmasına karar vermek, ? İran İslam Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri’nin başkumandanlığını yapmak, ? Seferberlik, savaş veya barış ilan etmek, ? Anayasa Koruma Konseyi’nin ulema üyelerini, Yüksek Mahkeme Başkanını, Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanını, Genelkurmay Başkanını, Devrim Muhafızları Komutanını, Polis ve Düzenli Ordu Komutanını tayin veya azletmek veya istifasını kabul etmek, ? Ülkenin üç organı (yasama, yürütme yargı) arasında çıkabilecek sorunları çözmek, ? Halk tarafından seçildikten sonra cumhurbaşkanını tasdik etmek, ? Cumhurbaşkanının görevden almak. VELAYET Mİ, NEZARET Mİ? Aslında daha Velayeti Fakih sistemi Humeyni tarafından belirlenirken birçok geleneksel din adamı Fakih’in siyaset yapmasına karşı çıkmıştı. Geleneksel din adamları Velayeti Fakih’e verilecek görevi dini liderliğin dışında, sadece hukuksal alanda olması gerektiğini savunuyorlar. Geleneksel din adamlarına göre tarihten gelen Velayeti Fakih anlayışının görev yetkileri arasında siyaset yapmak bulunmuyor. Fakat devrim liderinin Velayeti Fakih olması ve kişiliğinden kaynaklanan otoritesi bu tartışmaları Geleneksel din adamları, dinin siyasete alet edilmemesi gerektiğini savunuyorlar. Daha çok İran dışındaki demokrat kesimler ise Velayeti Fakih’in tamamen kaldırılmasını istiyorlar. Hassas bir konu olması nedeniyle eleştiriler belli bir düzeyi aşamıyor.