Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
önünde "küçük düşürülmesi" yönünde ABD’nin gayretleri sonuç verecek niteliktedir. Haddam’ın Hariri’nin öldürülmesinde Beşer Esad ile ilgili ifadelerinin ardından BM Komisyonu Beşer Esad ile görüşme talebinde bulundu. Suriye bu talebi, ülkenin egemenlik ilkesi ile bağdaşmayacağını ifade ederek şiddetle reddetti. Bu bir ülkeden beklenebilecek bir tepkidir. Ancak Suriye Enformasyon Bakanı, talebin reddedildiği yönündeki açıklamasının hemen ardından, "sözlerinin yanlış anlaşıldığını, Suriye’ye bir çok yabancı heyetin gelerek Beşer Esad ile görüştüğünü, Hariri Komisyonu’nun sorgulama amacıyla değil ve fakat görüşme amacıyla Devlet Başkanı ile görüşebileceğini, bu kararın da Beşer Esad’ın bizzat kendisine ait olacağını" ifade etti. Nitekim Beşer Esad da, "Hariri Komisyonu ile uygun hukuki şartların oluşması halinde görüşebileceğini" belirtti. Öte yandan, Şam’dan gelen haberler Beşer Esad’ın, Suriye halkının Baas Rejimi ile olan ilişkilerinin bir ölçüde de olsa "belirli bir uzlaşıya" kavuşturulması ve uluslararası baskı karşısında "Suriyelilik bilinci"nin kuvvetlendirilmesi yönünde girişimlerinin bulunduğu şeklindedir. Şam’da geleneksel olarak resmi binalarda Suriye bayrağı ile yan yana dalgalanan Baas Partisi bayraklarının sessiz sedasız kaldırıldığı, Ortadoğu’ya özgü liderlere ait büyük boy duvar resimlerinin yavaş yavaş silinmeye başlandığı belirtilmektedir. Ekonomik sıkıntıların yanısıra iç ve dış siyasal zorluklarla mücadele etmek zorunda kalan Şam yönetimi, devamlılığını sağlamak için halk ile arasında mevcut olan "uzak mesafeyi" bir ölçüde kapatma yoluna gitmektedir. Amnesty International’ın 1997’den bu yana Şam’a yaptığı ilk ziyaret sırasında "Şam Baharı"nın önde gelen beş ismi hapishaneden salıverilmiştir. Çoğunluğu Sünni olan halka dönük uygulamalardan birisi de yakın tarihte başörtüsüne karşı çıkan bir kitaba getirilen yasaklama kararıdır . Halkın Şam yönetiminden beklentilerinin neler olduğuna dair belki de en net söylem Kurban Bayramı’nın ilk günü bir cami vaazı sırasında dile getirilmiştir. Ülkenin önde gelen dini liderlerinden Şeyh Hitam Adlabi yaptığı konuşmada, "Suriye halkının Başkandan yolsuzluğun sona erdirilmesi ve dürüst reformcuların desteklemesi yönünde gerekli adımları atmasını, milletin çıkarları doğrultusunda davranmasını ve halkın düşmanlarını yenmesini beklediğini" belirtti . Beşer Esad ise beklentilere Arap Barolar Birliği’nin 21 Ocak’ta yapılan top lantısının açılış konuşmasında cevap vermiştir. Esad, siyasal düzeydeki reformlar ile ilgili olarak, siyasi partiler, seçim ve yerel yönetimleri düzenleyen kanunlar aracılığıyla geniş katılımlı bir demokratik hayata geçilmesi yönünde bir dizi proje üzerinde çalışıldığını belirtmiştir. Ancak Esad uzun bir yolun henüz başında olduklarını, dışardan empoze edilecek reformları kabul etmeyeceklerini eklemiştir. Suriye liderine göre "bir mücadelenin tam ortasında reformların yavaş bir seyir izlediği" ancak, "ellerinden geldiğince hızlı ilerleyeceklerini" de söylemiştir. Arap milliyetçiliğini ön plana çıkaran konuşmada Esad, Arap dünyasının dış güçlerin tehdidi altında bulunduğunu belirtti. Şam yönetiminin mevcudiyetini korumak için her türlü mücadele yönetimini kullanacağı anlaşılıyor. Bu mücadele içerisinde kuşkusuz en dikkat çekici olan Suriye üzerindeki dikkati başka yöne çekme gayretidir. Esad, Filistin lideri Arafat’ın İsrail tarafından öldürüldüğünü iddia ederek, mücadelesinde destek bulamadığı Arap başkentlerinden daha çok sokaktaki Arabın hissiyatına güvendiğini ortaya koymuştur. Bununla birlikte, halk Suriye Poundu’na olan güvenini kaybetmiş ve karaborsa fiyatları üzerinden dolara yatırım yapmaya başlamıştır. Bu anlamda önemli bir gösterge de, Esad ailesinin Suriye’deki iş yatırımlarını yöneten, iktidar yapısında önemli bir yere sahip olan ve ailenin kasası konumundaki Beşer Esad’ın kuzeni Rami Maluf’un milyarlarca dolar tutarındaki yatırımlarını Körfez ülkelerine yönlendirmesidir. Heritage Foundation tarafından yapılan "2005 C S TRATEJİ 23 Ekonomik Özgürlük İndeksi"ne göre, 160 ülke arasında 145. sırada yer alan Suriye "Büyük Ölçüde Özgür Olmayan Ülkeler" kategorisinde yer almıştır. Gelir dağılımının bozuk olduğu ve kötü ekonomik şartların hüküm sürdüğü Suriye’de, iç ve dış baskılarla bunalan vatandaşın sorunlarıyla baş edebilmek için Beşer Esad’ın bugüne değin uyguladığı "siyasi ağırlıklı, liberal ekonomik yapısal değişikliği de kapsayacak aşamalı reformist yaklaşımdan" daha fazlasını yapması gerekecektir. Ancak, Şam yönetiminin son beş buçuk yıllık performansı göz önüne alındığında iyimser olmak için pek fazla bir neden bulunmamaktadır. Yakın gelecekte, Suriye lideri Beşer Esad’ın BM Komisyonu ile bir görüşme yapması ihtimal dahilindedir. Tarafsızlığı ve uyguladığı hukuki yöntemler açısından ciddi eleştiriye uğramasının ardından Hariri Komisyonu Başkanlığından ayrılacak olan Alman Savcı Detlev Mehlis’in ardından göreve başlayacak Belçikalı hukukçu Serge Brammertz’in görevinin zorlu olacağına şüphe yoktur. Ancak asıl zorluk, Suriye liderinin son bir yıldır iç ve dış kamuoyunda karşılaştığı sorunları nasıl ele alacağında yatmaktadır. ABD’nin Suriye özelinde uyguladığı "hard power" politikasının sonuç vermesi halinde Bush yönetiminin daha da cesaretlenmesi muhtemeldir ve bu durum Ortadoğu coğrafyasında "istikrar" pahasına bilinçli bir şekilde gözardı edilmiş olan "bireysel ve toplumsal özgürlük" mağdurlarının kaderi ile yakından ilgilidir. Çünkü Haddam Fransa himayesinde Arap başkentlerinde "sığınma hakkı" arayışına girişmiş ve muhtemelen batmakta olan gemiden kendini kurtarma yolunda büyük bir adım atmıştır. S T R A T E J İ K İ T A P L I Ğ I Avrupa Birliği Dersleri Editör: Dr. İrfan Kalaycı Nobel Yayınları, Ocak 2006, 571 sf. vrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’nin gündemine oturmasına ve ardı arkası kesilmeyen isteklerini sıralamasına koşut olarak, ülkemizde hem AB’ye tepkiler yükseliyor, hem de birliğe eşitlikçi ve eleştirel bakan çalışmaların sayısı artıyor. Türkiye’de AB’ye ilişkin gündemi uzun süre kendilerini "AB işbirlikçisi" olarak niteleyen liberal gazeteci ve akademisyenlerin çalışmaları belirlerken, birliğin taleplerinin ülkemizin bağımsızlığı, bütünlüğü ve egemenliğiyle çeliştiğine dikkat çeken çalışmalara olan ilgi de dikkat çekiyor. Kısa süre önce, İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. İrfan Kalaycı’nın editörlüğünde, Nobel Yayın Dağıtım tarafından okura sunulan "Avrupa Birliği Dersleri" adlı çalışma da ekonomi, politika ve teknoloji konularında birliğin geleceğini ve Türkiye ile ilişkilerini A inceliyor. On bölümden oluşan ve 27 makalenin yer aldığı kitapta, ABTürkiye ilişkilerinin tarihi, ekonomik ve parasal boyutu, AB’nin ülkemiz üzerindeki nüfuzu, Türkiye’nin yüksek nüfusunun tam üyeliğe etkisi, ilişkilerin politik, jeopolitik boyutu, kimlik üzerinden değerlendirilmesi, Kıbrıs meselesinin etkisi, birliğin bilim ve teknoloji politikaları, bunların Türkiye’ye yansımaları, AB’nin Atatürkçülük açısından değerlendirilmesi, emperyalizm ve küreselleşme bağlamında hangi noktada olduğu inceleniyor. Kitapta makalesi yer alan uzmanların yelpazesi de çalışmayı hem zenginleştiriyor, hem de derinleştiriyor. Eski Devlet Bakanı Prof. Dr. Ahat Andican’dan, Yard. Doç. Dr. Cüneyt Akalın’a, Eski KKTC Ankara Büyükelçisi A. Zeki Bulunç’tan, Doç. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu’na, Yard. Doç. Dr. Elif Hatun Kılıçbeyli’den Prof. Dr. Esra Çayhan’a, Yard. Doç. Dr. Deniz Tansi’den Dr. Barış Doster’e, Prof. Dr. Rıdvan Karluk’tan Dr. Nejat Tarakçı’ya, Servet Cömert’ten Nejat Eslen’e, Emel Akçalı’dan Aykut Göker’e dek çok sayıda uzman, araştırmacı ve öğretim üyesinin makalesinin yer aldığı çalışmada, Türkiye’nin tek seçeneğinin AB olmadığı ve gelinen noktada Türkiye’nin üyelik konusunda üzerine düşeni yaptığı, artık sıranın Brüksel’de olduğu vurgulanıyor. Çok sayıda tablo ve istatistiğin yer aldığı kitap, sadece dış politika ve uluslararası ilişkiler uzmanları için değil, siyasetle ilgilenen ve özellikle de AB’nin iç politika üzerindeki etkisini merak eden herkes için ilgi çekici bir kaynak niteliği taşıyor. STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI