28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

İran’a müdahaleye NATO’nun katılmasının bölgesel yansımaları… C S TRATEJİ 15 Afganistan riske girebilir Gürol KIRAÇ TUSAM Türkistan Araştırmaları Masası gkirac@tusam.net ABD’nin İran’a olası müdahalesi,buna NATO’nun Afganistan’daki üsleri de kullanarak katılması ciddi olumsuzlukları beraberinde getirebilir. Bu ve benzeri durum Afganistan’daTaliban ve ElKaide’ye sempatiyi artırabilir. la çatışma Afganistan’ın kuzeydoğusundan güneydoğusuna uzanan bölgede yaşanmaktadır. Afganistan’ın Pakistan sınırı olan bu hat 2430 kilometre ve Afganistan’ın en uzun kara sınırı. ABD her yıl bahar aylarında bu hat ve çevresinde "Dağ Fırtınası" gibi çarpıcı isimlerin verildiği operasyonlar düzenliyor. Zaman zaman Pakistan içerisinde de sürdürülen bu operasyonlara Pakistan ordusu da destek sağlıyor. bote etmesi muhtemel görünmektedir. Örneğin İran’a yapılan saldırılar sırasında birçok Afgan sivilin öldüğü haberleri Afganistan’da sosyal bomba etkisi yapabilir. Halk NATO’yu sorgulamaya başlayabilir. NATO’nun, Afganistan’a geliş amacının tamamen dışına çıkarak BM tarafından verilen kararla meşru bir biçimde olsa bile İran’da operasyonlara kalkışması Afganistan’daki misyona büyük zararlar verebilir. Bunun yanı sıra buna müsaade eden Hamid Karzai liderliğindeki yönetim de istenmeyen hükümet ilan edilebilir. Yani operasyonun boyutları ve yaşanacaklara bağlı olarak Afganistan, İran’a olası bir müdahale sonrasında yeniden karanlıklara gömülebilir. Radikal dinci grupların da bu süreçte halkı kendi yanlarına çekmeleri kolaylaşabilir. Halkın ABD ve NATO’yu istemediği, bayrakların yakıldığı, radikal dinci grupların da her gün bildiriler yayınlayarak yabancı güçlerin işgalci ve emperyalist emellerle topraklarına geldiklerini halka duyurmaya başlaması, geçmişte Guantanamo’da tuvalete atılan Kuran hadisesinde olduğu gibi halkta geniş çapta infial uyandırabilir. Dolayısıyla İran operasyonunun konuşulduğu şu günlerde karar alıcıların Afganistan’ın ve buradaki NATO misyonun geleceğini de, bu süreçteki muhtemel krizleri (ya da muhtemel provokasyonları) ve sorunları da hesap etmesi gerekmektedir. İran’a müdahale NATO’nun Afganistan’daki varlığının sonu olabilir. İ kiz kulelere yapılan saldırının sonuçlarından biri de NATO’nun terörizm konusunu gündeminin ilk sırasına almasıdır. NATO, uluslararası terörizm tehdidini kendisine hedef belirleyerek Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra sorgulanmaya başlanan etkinliğini ve prestijini yeniden kazanabilmek adına iyi bir fırsat yakaladı. 11 Ağustos 2003 tarihinde Afganistan’daki Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü (ISAF) komutasını devralarak da bu fırsatı kaçırmayacağını göstermiş oldu. ISAF komutasının üstlenilmesi ittifak açısından büyük bir değişimi simgeliyor. Bu yeni görev NATO’nun tarihinde ilk kez AvrupaAtlantik dışında bir alanda operasyonel hale gelmesi anlamı da taşıyor. Değişim sürecinin saha uygulaması için terörizmle savaşın yürütüldüğü Afganistan, NATO için çok önemli bir tatbikat alanı oldu. Gündemin ilk sırasına oturtulan terörizmle mücadele konusunda NATO’nun deneyim kazanması ve yeteneklerini görmesi açısından Afganistan’daki konuşlanma ve operasyonlar son derece ciddi bir sınavdır. Ancak, şu günlerde sıkça konuşulan İran’a olası bir askeri müdahale ise, Afganistan’ın da içerisinde bulunduğu geniş bir coğrafyayı doğrudan etkilemesi sebebiyle NATO içinde bir risk niteliğindedir. GELECEK SIKINTILI NATO’nun bugüne kadar yaptığı olumlu işler Afganistan’ın bugünlere gelmesinde önemli bir yere sahip. Ancak, Afganistan’ın geleceğine ilişkin beklentilere bakıldığında, birçok soru işareti halen varlığını korumaktadır. Bunlar kısaca: Üçüncü ve dördüncü genişleme süreçlerinin ilk ikisi kadar sorunsuz olup olmayacağı, ABD’nin Afganistan’daki güvenliği sağlamayı NATO’ya bırakarak ve son dönemde askerlerini azaltmaya başlamasıyla neyi amaçladığı, Ülkedeki uyuşturucu sorunu, Taliban ve ElKaide’nin halen aktif olması, Sosyoekonomik sorunlar, Silahsızlandırma ve Afgan Ulusal Ordusu’nun yeterli güce ulaşmasının önündeki problemler. Bu sorunlar, Afganistan’ın kronikleşen ve çözümü için kararlı politikalara gereksinim duyulan gerçekleridir. Yalnız bu sorunların dışında şu an var olmayan ancak olması durumunda Afganistan’da bugüne kadar olan çalışmaları yerle bir edebileceği düşünülen bir tehdit bulunuyor. Bu tehdit, İran’a bir müdahale söz konusu olursa ve bu karar BM Güvenlik Konsey’inde alınırsa, NATO’nun bu operasyona Afganistan’dan destek verip vermeyeceği konusu. Ve şayet NATO bu operasyona dâhil olursa Afganistan’daki varlığının halk tarafından sorgulanmaya başlanıp başlanmayacağı. Nasıl mı? Şimdi bir senaryo düşünelim ve bunun gerekçeleşip gerçekleşemeyeceğini verilerle ortaya koymaya çalışalım. AFGANİSTAN’DA NELER YAPILIYOR NATO’nun Afganistan’daki görevlerine bakacak olursak: Kabil ve çevresinin güvenliğini sağlamak amacıyla konuşlanan askeri birlikleri yönetmek; Kabil uluslararası havaalanının faaliyette olmasını sağlamak; Elektrik, su gibi ihtiyaçların altyapısının inşa edilmesi için sivil ve askeri işbirliğinin eşgüdümünü sağlamak; Ülkedeki silahsızlandırma sürecinde ağır silahları toplamak ve güvenliğini sağlamak; Afganistan Hükümeti’ne ve BM Afganistan Yardım Misyonu’na destek sağlamak; Afganistan’ın ulusal güvenlik güçlerinin eğitimine destek vermek. ISAF’ın Afganistan’da konuşlanmasının ardından üstlendiği ilk görev Kabil ve çevresinin güvenliğini sağlamak oldu. Daha sonra 2003 Ağustos’ta NATO’nun bu gücün komutasını devralmasıyla birlikte bölge bölge Afganistan’ın tümünde etkin olabilmek için düğmeye basıldı. Aralık 2003’te alınan kararla ilk olarak Afganistan’ın kuzeyine doğru genişleme süreci Mezarı Şerif merkezli olarak başlatıldı. Kuzeyde, Taliban’ın devrilmesi için ABD’ye destek sağlayan Özbek ve Tacik komutanların bulunması nedeniyle buradaki genişleme süreci sorunsuz ve aksamalar olmaksızın Ekim 2004’te tamamlandı. İkinci genişleme olarak, yine kısmen sorunsuz olan Afganistan’ın batısına yönelmek tercih edildi. Herat merkezli olarak yürütülen çalışmalarda da arzu edilen konuşlanmalar sorunsuz şekilde gerçekleştirildi ve Eylül 2005’te bu süreç tamamlandı. Ardından Afganistan’ın güneyinde Kandahar merkezli üçüncü genişleme sürecine geçildi. Bir ve ikinciye oranla daha sorunlu görünen güneye doğru genişlemede çeşitli riskler bulunuyor. Bugüne kadar çıkan birçok haberde Taliban lideri Molla Ömer’in ve zaman zaman Usama Bin Laden’in bu bölgede saklandığı ifade ediliyor. Bilindiği gibi ABD Afganistan’da Taliban’a yönelik askeri operasyonlara başladığında, Taliban son olarak Kandahar’a çekilmişti. Bu bölge Taliban’ın kalesi olarak biliniyor. Zaten Taliban’ın devrilmesinin ardından en faz OLUMSUZ SENARYO BM Güvenlik Konseyi İran’a askeri bir operasyon düzenlenmesi için onay verir. Bu çerçevede düzenlenecek harekâta NATO’nun da aktif olarak katılması nerdeyse kaçınılmaz bir sonuçtur. Dolayısıyla NATO’nun kullanabileceği muhtemel iki askeri üs var: Biri Türkiye, ikincisi ise Afganistan. Böylesi bir girişimde NATO, daha başından itibaren, kendisi de bir İslam devleti olan Afganistan’ın kamuoyunda sorgulanmaya başlanır. Halk kendi ülkesine barış ve istikrarı getirmek için konuşlanan yabancı güçlerin, ülkelerini kullanarak başka bir ülkeye bomba yağdırmasını anlamlandıramaz. Hele ki bombalanan bu ülke de hem Müslüman hem de içerisinde halen birçok Afgan mültecinin yaşamını sürdürdüğü bir ülke ise. Ayrıca NATO ve ABD’nin bu girişimlerini psikolojik harekât malzemesi olarak kullanarak süreci aleyhlerine çevirmek isteyecek bazı güçlerin de bu operasyonu sa Afganistan Lideri Karzai bir NATO toplantısında...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear