26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

20 C S TRATEJİ Dünyada ekonomik güç dengeleri değişmeye başladı… Serbest rekabet ABD’nin aleyhine Doç. Dr. Yıldız SERTEL 8. Paris Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi D ünya hızla değişiyor. Artık göz ardı edilmemesi gereken gerçek, 1,3 milyar nüfuslu Çin’in ve buna yakın nüfusu olan Hindistan’ın dünya ticaretine egemen olmaya başlamalarıdır. Sorun sadece, ucuz el emeğinden ötürü buralara sermaye kaymasından ibaret değildir. Aynı zamanda bu ülkelerde hızlı bir teknik gelişme kaydediliyor. Dünya piyasalarına sürülen bol miktarda kaliteli elektronik cihazlar ve hafif sanayi ürünleri karşısında, gelişmiş batı güçsüz kalıyor. Rekabet gelişmiş dünyanın aleyhine işliyor. Bu sözleri söyleyen ben değilim. Washington’da, "Ekonomik Strateji Enstitüsünün Başkanı Clyde Prestowitz söylüyor bu sözleri ve, "Üç Milyar yeni Kapitalist, Servet ve Gücün Doğuya Büyük Akışı" başlıklı kitabında konuyu geliştiriyor: ABD küreselleşmeye öncülük ediyor Amerika, küreselleşmeye öncülük ettiği halde, sahnede tek oyuncu değil. Sony, Nokia, Cemex, Samsung küresel alanda rekabet eden yabancı şirketten ancak birkaçı. Çin, Hindistan ve eski Sovyetler Birliği dünya ticaretine açıldılar. Nüfusları üç milyarı bulan bu ülkelerde eğitim düzeyi yüksek emekçi oranı çok fazla. Dünya sahnesine bir takım devrimci uygulamalarla geliyorlar: Kapsamlı ticaret anlaşmaları, devlet yatırımları, alt yapı ve yatırım kolaylıkları, vergi indirimleri gibi. Böylece kapitalist dünyanın karşısına, komünist ve sosyalist geçmişlerinden bazı avantajlarla sahneye çıkıyorlar. Bütün bunlar yepyeni bir rüzgar estiriyor, dünyayı alt üst ediyor.Bu rekabet, batı ekonomilerini durgunluğa sürüklediği gibi, ‘serbest rekabet’ sistemini de sorgulamamızı gerektiriyor. Çünkü bu sistem bizim aleyhimize işliyor. Asya; tasarrufa ve karlıstratejik alanlara, bağımlılığı önleyecek sektörlere yatırım yaparken, ABD’de tüketim artıyor. ABD, Çin’le ticaret açığını kapatamıyor. Uzmanlar, ABD Doları kaynaklı bunalımdan söz ediyor. yılında 700 milyar dolar daha fazla ithal edecek. Amerikalılar gelirlerinin üstünde harcamalar yapıyorlar ve bunu seviyorlar. Şimdiye kadar bir sorun olmadı çünkü başka ülkeler ürettiklerinden daha az tüketiyorlar ve biriktirdiklerini ABD’ye kredi olarak veriyorlar" diyor. Prestowitz, "Amerikalılar hızlı harcamalarını yapmak için, evlerini rehine koyuyor, harcadıkları para dışarı gidiyor" diyor. Amerikalıların kredi kartlarıyla, arabalarını, evlerini rehine koyarak, tefeciden borç alarak harcadıkları para ekonomiyi bunalıma sürüklüyor. 4 Aralık 2004 tarihli The Economist Dergisi’nin başlığı şöyleydi: "Yok Olan Dolar." Bu çok ciddi ve çok muhafazakar İngiliz dergisine göre, doların gerilemesi geçici değildir. "Eğer Amerika, bugünkü hızıyla harcamaya ve borç almaya devam ederse, dolar uluslararası mali piyasalardaki güçlü durumunu ve dünyanın yedek para basma imtiyazını kaybedecek. Şimdi tehlikede olan bu ayrıcalık, ABD’ye ucuz borç alma avantajını ve kazandığından fazla harcama olanağını sağlıyor." Son 3 yıl içinde, dolar euroya karşı yüzde 35, yene karşı yüzde 24 oranında değer kaybetti. Dergi bunun nedenini şöyle açıklıyor: Hızla artan devlet borçlanması –çılgın tüketici harcamaları iflasa neden olabilecek kadar büyük cari açık. Savaş harcamaları ve bütün harcamalar doların değer kaybetmesini kaçınılmaz hale getiriyor. Doların bu durumu dünya ekonomisini etkiliyor, kimse dolar olarak yatırım yapmak, dolara karşılık mal satmak istemiyor. İşin bir de Asya yönü var. ABD’nin dış ticaret ve tediye açığını büyük ölçüde Asya merkez bankaları kapatıyor. ABD’nin Çin’den ithalatı, Çin’e ihracatını aşıyor. 160 milyar dolara ulaşan bu açığı, ABD, devlet tahvilleri ve çeklerle ödüyor. Böylece ABD Çin’e borçlanıyor ve Çin ABD’nin bütün ısrarlarına rağmen parasının değerini düşürmüyor ve ABD tahvillerini merkez bankasının kasasında muhafaza ediyor. Gene The Economist’e göre, Çin bu tahvilleri bozduğu gün, ABD önemli bir bunalıma girer. (Bu durum, Çin’in dünya ekonomisine entegre olarak ABD boyunduruğuna girdiği propagandasının ne kadar yanıltıcı olduğunu da gösteriyor.) Amerika bir defa 1980’de bir defa da 1990’da durgunluk bunalımı geçirdi. Sonra birden kendini toparladı. Gerek büyümede, gerekse verimlilikte Japonya’yı ve Avrupa’yı geçti. Silikon Vadisi projesi, hareketli NASDAQ borsası herkesi zengin ediyordu. Yabancılar ABD’de önemli yatırımlar yapıyorlardı. Muhafazakar iktisatçılara göre, Amerikalıların tasarruf etmediği doğru değildi. Ne var ki bu parlak durum çok uzun sürmedi. İşletmelerin, fabrikaların tam kapasite çalışması, verimli üretim yapması çok iyi bir şeydi. Ancak böyle çalışan fabrikaların sayısı azalınca her şey değişti. Bunun arkasında yatan neden ise, "offshoring" deniz aşırı ülkelere göç idi. Verimi düşük fabrikaların göçü veya kapatılması verimliliği artırdı. Ancak işsizlik sorunu doğurdu. Öte yandan ABD’ye dışardan gelen sermaye üretime yatırılmadı, devlet bonoları satın almakta, bütçe açığını kapatmakta ve aşırı tüketimi karşılamakta kullanıldı. (Aynı Türkiye’de olduğu gibi) Adam Smıth’e göre, ekonomik faaliyetin hedefi tüketim, onu işleten mekanizma da serbest rekabettir. Bu kurallar içerisinde; bunalımlar, bolluktan sonra gelen kıtlık, durgunluk dönemleridir. ASYA’DA KORUMACILIK Asya’daki gelişmenin sırrı bu kurallara uymamaları. Onlar daha çok; tasarrufu, yatırımları ve üretimi ön plana aldılar. Asya ülkelerinde milli hasılanın yüzde 30’una 50’sine ulaşan tasarruf oranları batıdaki oranların çok üstünde. Bu tip bir modelin uygulamasında, batının egemenliği altına girmemek endişesi de var. Bu nedenle yatırımları planlıyorlar; hızlı gelişeceğini düşündükleri sanayilere yatırım yapıyor; yüksek verimliliği ön plana alıyor ve bu yolla karlı yatırımlar yapıyorlar. Yatırımlarda ileri teknoloji alanlarına öncelik veriliyor, bu yolla stratejik alanda bağımlılığın azalması hedefini güdüyorlar. Asya ülkeleri hızla gelişmeyi (yılda yüzde 910 oranında) ihracatı arttırarak yaptılar. Buna "İhracata Dayalı Büyüme Modeli" deniyor. Bu modelde ithalatı sınırlandırmak için gümrük duvarları konuyor. Çin bu korumacılığı ancak ekonomisi iyice güçlendikten sonra gevşetti. Diğer bir koruma yöntemi de paranın değerini kontrol altında tutmaktır. Paranın değeri dolara karşı düşük tutuluyor. Çin malları ABD pazarlarına akıyor. Prestowitz bu durumu şöyle değerlendiriyor: Böylece, korumacı metotlar uygulayan Asya’da ticaret dengesi ülkenin lehine gelişirken, (2005 yılında 120 milyar dolar) ABD önemli bir ticaret açığı yaşıyor. (600 milyar dolar) Bu konuda Washington’da görüş ayrılığı var. Bush’un etrafındaki şahinler, serbest piyasa ekonomisine sıkı sıkıya bağlıyken, önemli yapıtları bulunan Paul Krugman ve Joseph Stiglitz, serbest ticaretin her vakit iyi bir politika olmadığı görüşündeler. Prestowitz de Krugman gibi "aktivist bir ticaret politikası"nın, serbest ticaretten daha ABD NEDEN GERİLİYOR? Küresel ekonomideki dengesizlik, G. Soros’u rahatsız ediyo. Bu önemli iş adamı, "ABD muazzam bir bütçe açığı depo ediyor, gitgide daha büyük bir hızla ürettiğinden fazla tüketiyor. 2004 yılında ürettiğinden 600 milyar dolar fazla ithal ettiği halde, 2005 Batılı tüketim anlayışını yansıtan hamburger yeme yarışı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear