21 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

lerdeki veya François Mitterand’ın 1990 tarihli sözlerindeki gibi “ruhsuz bir mahallede doğan, çirkin bir apartmanda yaşayan, diğer çirkinliklerle çevrili, gri bir hayat içinde ve ondan gözünü kaçırmayı tercih eden, sadece yasaklamak için müdahale eden bir toplumun çevresinde yaşayan gençten ne beklenir?” Ayrıca, yukarıda sözünü ettiğimiz İngiltere’deki toplumsal dayanışmayı ve yardımlaşmayı amaçlayan yerel konseylerin olmaması da tutunulacak tek dal olarak İslamî kimliği ön plana çıkardı. Ancak, burada hemen belirtilmesi gereken nokta, bu isyanlarda etkisi olsa da din faktörünün çok baskın bir unsur olarak ortaya çıkmadığı. Nitekim olaylar, Fransız İslamî Topluluklar Birliği tarafından özel ve kamu mülküne zarar vermenin dinen yasak olduğu belirtilerek kınandı. İsyancıların birikmiş öfke ve nefretini açıklarken işaret edilen bir başka faktör de polis teşkilatının banliyölerdeki şiddete karşı tutumu. Arap ve Afrika kökenli gençlerin yakıp yıkmaları yeni değil. Sadece geçtiğimiz yıl içinde, Fransa genelinde yaklaşık 28 bin araç yakıldığı hatırlanmalıdır. Polisin şiddeti önleyici uygulamalarının, zaten sert olduğu ve giderek de sertleştiği biliniyor. Geçerli bir neden aramaksızın yere yatırıp üst arama polisin sıkça başvurduğu yöntemlerden bir tanesi. Bu da banliyö insanlarına, devletin yaşadıkları yeri sosyal politikalar yerine polis gücünün uygulanacağı bir alan olarak gördüğü mesajını veriyor. Polis teşkilatının önlem alma, öngörme ve araştırma mekanizmalarındaki yetersizlik ve aksaklıklar da şiddete karşı şiddet kullanımını başvurulan tek mücadele yöntemi haline getiriyor. Madalyonun öbür yüzü 0 yıllık yanlış politikaların olumsuz sonuçlarının katlanarak büyümesi, son haftalarda şahit olduğumuz, Paris’te başlayıp Fransa geneline yayılan olaylara neden oldu. Ancak, bir de madalyonun öbür yüzü var. Öncelikle, göçmen ailelerin Fransa doğumlu çocukları entegre olmayı bilinçli bir şekilde reddediyorlar. Öz kimliklerini koruduklarını savunarak, vatandaş olmak yerine cemaat için de kapalı yaşamayı tercih ediyorlar. Böylece, ödevler ve haklar tanımı içinde bir birey olmaktansa, dinî örgütlerin serbest hareket alanlarına dahil oluyorlar. Kızlar evlerde kapalı, aile içi şiddetin göstergesi pencerelerden fırlatılan ev eşyaları… Polisin yumuşak uygulamaları tercih ettiği 2002 yılında 4,1 milyon suç vakası kayıtlara geçmiş. Toplu taşıma araçlarındaki taciz, saldırı ve soygunlar günlük yaşamın olağan bir parçası. Nitekim, son olaylar sırasında engelli bir kadının, belediye otobüsünde, benzin dökülüp yakılma girişimi de, bu çocukların toplumun bir ferdi olurlarsa uygulayamayacakları, şiddetin ulaştığı boyutu göstermesi açısından ibret vericidir. Ayrıca isyancıların, herhangi bir politik hak talepleri de yok. Fransız vatandaşlık anlayışı, dil, din ve ırk ayrımı yapılmadan herkesin eşit olduğu prensibi üzerine kurulmuştur. Arap ve Afrika kökenli Fransız vatandaşlarının, mevcut politik ve yasal sistem içinde dışlanmaları söz konusu değil. Kağıt üstünde bütün haklar verilmiş. İsyancıların söylemleri politik olmadığı gibi bir örgütlenmeleri ve sözcüleri de bulunmuyor. Bu durumda hükümet, konuşup pazarlık yapacağı kişileri boşuna arıyor. Suçlu Fransız Cumhuriyet Modeli mi? imilerine göre, yeni kuşak Arap ve Afrika kökenli Fransızların dışlanmışlığının nedeni, Fransa’nın eşit vatandaşlık üzerine inşa edilmiş cumhuriyetçi modelin kendisidir. Cumhuriyet, yukarıda sözü geçen eşitlik kavramı içinde kaybolan bu insanları saramamıştır. O halde çözüm, farklılığın ve dezavantajların tanındığı çok kültürlü yeni bir cumhuriyet mi? Aksayan yönlerine rağmen Fransızlar, henüz ellerindeki modelden ümitlerini kesmiş değiller. Mevcut politik mekanizmanın etkinleştirilerek tam kapasite ile çalışması sağlanır ve gerçek anlamda fırsat eşitliği yaratılırsa, cumhuriyet yasalarının nefret yasalarına üstün geleceğine yaygın olarak inanıyorlar. Bunun ilk adımı olarak başbakan de Villepin, belediye fonlarında artış, iş arayanlara yönelik özel uygulamalar ve eğitimde, banliyödekilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik iyileştirmelerin öngörüldüğü bir sosyal plan açıkladı. Sonuçta hedeflenen, bütünleşmeye yönelik bir sosyal iradenin ortaya çıkması. Ne var ki, Fransa’nın bugünkü önceliği güvenlik. Şu aşamada, özgürlük, bütünleşme ve uyumun gelmesi için önce sıkı güvenlik politikaları gerekiyor. Uluslararası platformda başka ülkeleri aynı nedenle eleştiren Fransa, bu demir leblebiyi şimdi kendi yutmaya hazırlanıyor. C S TRATEJİ ÇİZGİLİ DÜNYA? Sosyal patlama siyasi kriz 7 The Independent 13 Kasım Newsweek 21 Kasım Galiba arabasını söndürmek için bizden yangın söndürücü istiyor K 3 ransız hükümeti sorunu ilk aşamada güvenlik boyutunda F çözmeye çalışıyor. Sorunun ortaya çıkmasında en az Fransızların yabancıları ihmal etmesi kadar, göçmenlerin de entegrasyona fazla sıcak yaklaşmayan tutumları da önemli etken olarak gösteriliyor. Özellikle Afrika kökenli Müslüman göçmenlerin kapalı cemaat yapısı içinde yaşamayı ve kız çocuklarını okula göndermemeyi tercih ettikleri biliniyor. Internatıonal Herald Tribune 9 Kasım The Economist 12 Kasım Le Monde 12 Kasım
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear