22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

16 M C S ilk ülke Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti 25 Ocak 1991 tarihinde Başkonsolosluk olarak Azerbaycan’da Temsilciliğini açmış ve 14 Ocak 1992 tarihinden itibaren ise Büyükelçilik olarak temsil edilmeye başlanmıştır. Halen Bakü Büyükelçiliği’ne bağlı olarak Ekonomi, Ticaret, Maliye, Eğitim, Din Hizmetleri, Hukuk, Basın, Kültür Müşavirlikleri ile Silahlı Kuvvetler Ataşeliği hizmet vermektedir. Ayrıca, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nde Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkonsolosluğu faaliyet göstermektedir. Ayrıca TİKA Koordinasyon Ofisi, TSE, TPAO, TPİC, THY, TRT, A.A’nın Temsilcilikleri bulunmaktadır. Azerbaycan’da faaliyet gösteren işadamlarımızın kurduğu “TÜSİAB” Azerbaycan Türk Sanayici ve İşadamları Beynelhalk Cemiyeti ile “ATİB” Azerbaycan Türk İşadamları Beynelhalk Cemiyeti bulunmaktadır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Türkiye’de Ankara Büyükelçiliği ile İstanbul ve Kars Başkonsolosluğu faaliyet göstermektedir. Serbest piyasa ekonomisi modelini benimseyen Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmek amacıyla ilk anlaşma 1 Kasım 1992 tarihinde imzalanmıştır. İki ülke arasında bağımsızlıktan günümüze kadar 150’den fazla ortak anlaşma, protokol ve mutabakat zaptı imzalanmıştır. TRATEJİ uhalefetin ve halkın Ankara’dan beklentileri karşılanamıyor Azerbaycan seçimleri ve Türkiye Hasan KANBOLAT zerbaycan’da 6 Kasım 2005 tarihinde Genel Seçimler yapıldı. 4 milyon 600 bin kayıtlı seçmenin bulunduğu Azerbaycan’da seçimlere katılım yüzde 47 civarında oldu. Henüz kesinleşmeyen sonuçlara göre iktidardaki Yeni Azerbaycan Partisi, 125 sandalyeli (bir milletvekili işgal altında olan Dağlık Karabağ’a ayrılmaktadır) Azerbaycan Parlamentosu’nda 63 milletvekili kazanmıştır. Ana muhalefeti oluşturan Azatlık Bloku ise 6 milletvekilinde kalmıştır. A zerbaycan’da yapılan genel seçimlerin ardından A ‘yoğun usulsüzlük’ iddiaları nedeniyle muhalefet gösteriler yapıyor. Muhalefet yalnızca iktidardan değil Türkiye’den de yakınıyor. Muhalefet sözcüleri, ‘Türkiye’nin Bakü iktidarının değil Azerbaycan halkının yanında yer alması gerektiğini’ savunuyor. Cumhurbaşkanı Sezer’in Suriye’ye olan yaklaşımının kendilerine de gösterilmesini istiyorlar. Büyükelçilik mensuplarının artık seyrek de olsa görüşmeyi tercih ettiği iddia edilmektedir. Bu konuda, 29 Eylül’de gerçekleşen görüşme sırasında muhalefet liderlerinden Azerbaycan Halk Cephesi Başkanı Ali Kerimli, “Azerbaycan’da Türkiye’den bahsederken her zaman ‘Dost ve kardeş Türkiye’ denir. Son zamanlarda Türkiye’nin Azerbaycanpolitikasında olumlu bir değişim gözlemlemekteyiz. Azerbaycan’da demokrasinin desteklenmesi, Türkiye’nin politikasına girmiştir” demiştir. Londra’da bulunan muhalefet liderlerinden Azerbaycan Demokrat Partisi Başkanı Resul Guliyev ise 12 Ekim’de gerçekleşen telefon görüşmesinde, “Türkiye ile Azerbaycan’ı komünist rejim bile ayıramamıştır. Bundan sonra da kimse ayıramaz. Ancak Türkiye, Azerbaycan’da kim iktidarda ise onu desteklemekten vazgeçmelidir. Azerbaycan halkını desgılanmıştır. Nitekim, söz konusu ziyaret sırasında hem Ermenistan’a karşı Azerbaycan’a destek yenilenmiş, hem de Kıbrıs konusunda Azerbaycan iktidarı önemli bir açılım gerçekleştirmiştir. Ayrıca, Bakü’de sohbet toplantılarında, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Suriye’ye gösterdiği kadar ilgiyi Azerbaycan’a da göstermesinin arzulandığı, 3 Ekim sürecinin Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne odaklanmasına yol açtığı, bu nedenle Avrasya’nın gölgede kaldığı dile getirilmektedir. KKTCAzerbaycan ilişkileri aşbakan Erdoğan’ın 29 Haziran 2005’te gerçekleştirdiği Azerbaycan ziyaretinde TürkiyeAzerbaycanKKTC ilişkilerinde yeni bir dönemin temelleri atılmıştır. Aslında, “KKTC Ticaret Odası Temsilciliği” adı altında ve şirket görüntüsündeki KKTC Temsilciliği, 1997 yılından beri Bakü’de faaliyet göstermektedir. 3 Ekim 2005 tarihinde de Lefkoşa’da “Azerbaycan Kültür Merkezi” açılmıştır. Böylece, ikili ilişkiler daha kalıcı duruma gelmiştir. 6 Kasım seçimleri öncesinde AzerbaycanKKTC ilişkilerinde birdenbire olumlu bir hava esmeye başlaması, bu konuda çeşitli yorumların yapılmasına yol açmıştır. Bu yorumlardan birincisine göre, ABD birleşik Kıbrıs’ın yaratılması için Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’de (GKRY) Papadapulos iktidarını sıkıştırarak masaya oturmasını sağlamak amacıyla Azerbaycan’ı KKTC’ye doğru itmektedir. Bu teze göre, KKTC’ye sempati ile bakan ve ABD’ye yakın olan başka ülkeler de Azerbaycan’ı izleyecektir. İkinci bir yoruma göre, İlham Aliyev Yönetimi 6 Kasım seçimleri öncesinde Türkiye’nin desteğini alabilmek için Ankara’nın yumuşak karnı olan KKTC’ye doğru bir açılım yapma gereği duymuştur. Üçüncü bir yoruma göre ise genç Aliyev, petrol gelirleri ile birlikte özgüveni artan Azerbaycan’ı bölgesel bir güç odağı yapabilmek için 6 Kasım seçimleri öncesi bir şov yapma gereği duymuştur. AzerbaycanKKTC ilişkilerinin gelişmesinden rahatsız olan GKRY ise Güney Kafkasya ülkelerinin de dahil olduğu Daha Geniş Avrupa (Wider Europe ‘Devrim’ ortamı hazırlığı eçim sonuçlarını tanımayan muhalefet, 9 Kasım’da ilk ve 13 Kasım’da ve 18 Kasım’da ikinici ve üçüncü protesto mitinglerini Bakü’de Galebe meydanında düzenlemiştir. Yaklaşık 30 bin kişinin katıldığı ve ellerinde turuncu bayraklarla yürüdüğü mitinglerde, yönetimi istifaya çağıran gruplar “Seçim sahtekârlığına son, seçim yenilensin" istemini ortaya koydu. Mitinglerde açılış konuşmaları yapan muhalefet liderleri İsa Gamber ve Ali Kerimli, Azatlık Bloku’nun seçimlerde yüzde 85 oy aldığını, ancak yapılan usulsüzlüklerle bu oyların çalındığını, kendilerinin meclise girememesinin de usulsüzlük sonucu olduğunu savunmuştur. Görüldüğü gibi, Azerbaycan’da seçim sonuçlarının iptal edilip edilmemesi veya kabul edilip edilmemesi artık teknik bir sorun olmaktan çıkıp siyasi bir sorun haline gelmeye başlamıştır. Muhalefet, halkı sokağa dökerek ve sokakta tutmayı başararak, özellikle güvenlik güçlerinin muhalefete doğru dönmesiyle bir devrim ortamı yaratmak istemektedir. Ancak, söz konusu bu makalede Azerbaycan genel seçimlerinin sonuçları ele alınmayacaktır. Seçim sürecinde ve sonrasındaki Türkiye’nin Azerbaycan politikası ele alınacaktır. S B TürkiyeAzerbaycan ilişkileri ovyetler’in dağılmasını takip eden ilk yıllarda Türkiye’nin eski Sovyetler Birliği cumhuriyetlerine yaklaşımı, bu ülkelerin bağımsızlıklarını ve devlet yapılarını güçlendirmek ve halkın aç kalmaması için gıda yardımında bulunmak olmuştur. Nitekim, Azerbaycan’ın da aynı şekilde yardımına koşan Türkiye, her zaman bu kardeş cumhuriyetin yanında olduğunugöstermiştir. Bu bağlamda, Azerbaycan Cumhuriyeti’ni tanıyan S Kasım 2003 Gürcistan devriminden itibaren eski Sovyetler Birliği cumhuriyetlerinde birbiri ardına meydana gelen demokratik dönüşümler, Türkiye’nin bu cumhuriyetlere yönelik politikasını yenilemesine yol açmıştır. Böylece, Sovyetler’in yeniden kurulması ihtimalinin ortadan kalkmasıyla birlikte bağımsızlıkları ve devlet yapıları güçlenen bu cumhuriyetlerin demokrasilerinin güçlendirilmesi ve desteklenmesine doğru bir siyasi yönelim başlamıştır. Azerbaycan muhalafeti tarafından Türkiye’nin Bakü Büyükelçiliği’nin muhalefet liderleri ile görüşmekten çekindiği, ancak geçmiş dönemlere göre bir ilerlemenin var olduğu, eskiden muhalefet ile hiç görüşmeyen teklemelidir” ifadelerini kullanmıştır. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Kasım 1999’da Atatürk Barış Ödülü’nü Haydar Aliyev’e vermesinden dolayı Azerbaycan muhalefetinin Türkiye’ye bakışının olumsuz yönde değiştiği yıllar artık geride kalmaya başlamış gibi görünmektedir. Ancak, Türkiye için bu ülkenin ayrı bir yeri olduğu tartışılmaz bir gerçek olmasına karşın, Bakü’de AKP iktidarı devrinde Azerbaycan’ın ihmal edildiği görüşü yaygındır. Ancak, Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan sıfatıyla 29 Haziran 2005 tarihinde gerçekleştirdiği Azerbaycan ziyareti, Bakü’de gecikmiş, fakat başarılı bir resmi ziyaret olarak al ?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear