23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

C S aocu gerillaların saldırıları sonucu birçok bölgede resmi güvenlik güçlerinin kontrolü bulunmuyor. Nepal, Çin’in gerillalara destek verdiğini savunuyor. ABD, Nepal hükümetine terörle mücadele amacıyla 20 milyon dolar yatırım yaptı. Hindistan, İngilizler döneminden kalma ayrıcalıklı konumlarını korumaya çalışıyor. Nepal’in geleceği bir anlamda Asya’daki ÇinHindistan rekabetinin de seyrini ortaya koyacak. TRATEJİ sonra, Başbakan kraliyet komisyonu tarafından yolsuzluk nedeniyle suçlu bulundu ve tutuklandı. Eylül 2005’de Nepal hükümeti parlamento seçimlerinin iki yıl içinde yapılacağı yönünde bir açıklamada bulundu. Nepal iç savaşı ç savaşın en önemli aktörlerinden Maocu Nepal Komünist Partisi, 1994 yılında, Puşpa Kamal Dahal (başkan praçanda olarak adlandırılıyor) tarafından kuruldu. 13 Şubat 1996’da monarşiyi ülkeden kovarak yerine “yeni demokrasi” adı verilen Marksist bir rejim getirmek için Nepal Halk savaşını başlattı. Mücadelelerinde halk savaşının bir parçası olan Maoist gerilla stratejisini uyguladılar. Maocular, amaçlarını halkı kast sisteminden kurtarmak, kadınlara eşit haklar vermek ve baskıcı monarşik yönetimi defetmek şeklinde özetliyorlardı. Maocu Nepal Komünist Partisi, “Birleşik Halk Cephesiyle” politika farklılıkları nedeniyle yollarını ayırdı. 1995 yılında itibaren Maocular mevcut monarşiyi yıkarak yerine sosyalist bir rejim getirmek için silahlı mücadeleye başladı. Maocular, ülkenin birçok bölgesinde kontrolü ele geçirmişti. Öyle ki, 2005 yılı itibariyle batı medyasına göre Nepal’in tamamen Maocuların kontrolü altında olduğu söyleniyordu. 2001 yılına kadar ordu doğrudan Maocu gerillalarla muhatap olmadı. Onlara göre sorun polisin yetkisi altındaydı. Fakat gelinen durum o kadar iç açıcı olmayınca Kral, Maoculara karşı kraliyet ordusunu görevlendirdi. Çatışmalarda 11.500 kişi öldü. Ele geçirilen silahların çoğunun Çin yapımı olması ve örgütün Maoizmi benimsemesi, örgütün Çin’den destek aldığı iddialarını gündeme getirmektedir. Bu iddiaları, Çin, kabul etmemektedir; hatta Çin’in Nepal büyükelçisi, Pekin’in bu gruplarla uzaktan yakından ilgisinin olmadığını söyleyerek, Mao’nun adını suiistimal ettiklerini belirtmiştir. Bunun yanında, Çin, Katmandu vadisinde konuşlanan Tibetli ayrılıkçı gruplara da dikkat çekerek, 21 Nepal’in Çin’in toprak bütünlüğüne saygı göstermesini istemiştir. Bu arada, ABD yönetimi, Nepal Komünist Partisini terör örgütü olarak kabul etmiş ve Nepal hükümetine bunlarla mücadele için 20 milyon dolar yardımda bulunmuştur. Bunun yanında, ABD ve Hindistan’ın terörle savaş kapsamında Nepal’e yardımda bulunması, Nepal’in Maocu gerillalara karşı yeni ve sağlam önlemler almasını sağlamıştır. Buna karşılık Maocu liderler, ABD’nin içişlerine karıştığını ve bundan sonra Amerikan hedeflerine de saldıracaklarını açıklamıştır. Öte yandan, Ağustos 2005’te Avrupa Birliği, Maocuları iç savaşta çocuk askerler kullandığı için kınamıştır Birçok kez görüşmeler yapılmasına rağmen kriz sona erdirilememiştir. Maocuların istekleri hükümet tarafından kabul edilmemiştir. Maocular, doğrudan kralla muhatap olmak istiyordu. 2004 yılında, bu istekleri reddedildi. Maocular da BM’nin uzlaştırma teklifini kabul etmediler. Bu süreç bugüne kadar geldi. En son gelişme 3 Eylülde, Maocu Nepal Komünist Partisinin tek taraflı ateşkes ilan etmesidir. BM bu ateşkesi umut verici bir gelişme olarak görmektedir. Sonuç sya’nın Golan Tepeleri olarak da adlandırılan Nepal’in stratejik konumu Çin ve Hindistan için yaşamsal önem taşımaktadır. Nepal’e hâkim olan Himalaya dağlarının her iki yakasına da hâkim olacaktır. Eğer, Çin, burada bir askeri üs edinebilir ve füze bataryaları kurabilirse, Hindistan üzerine oldukça avantajlı bir stratejik pozisyon elde etmiş olacaktır. Hindistan da aynı politikayı takip etmektedir. Golan Tepeleri’nin Suriye ve İsrail için stratejik önemi bilinmektedir. Hatırlanacağı üzere, Golan Tepeleri’ndeki Suriye topçu birlikleri 19561967 arasında İsrail üzerinde önemli bir baskı oluşturmuştu 1967’den sonra tepelerin İsrail’in eline geçmesi bölgedeki stratejik dengeyi nasıl değiştirdiği unutulmamalıdır. M pal’le ilişkilerini daha da sağlamlaştıracaktı. Bu dönemde, Çinli komünistler Tibet ve Nepal’e yolculuklar düzenlediler. Bu yolculukların büyük bir bölümü propaganda amaçlıydı. Yine de istenmeyen olaylar da oluyordu. Yol boyunca, Çinli komünistler, polis merkezlerine saldırarak taşkınlık yapıyordu. Katmandu’da Çin büyükelçiliğinin açılmasından Nepal hükümeti pek hoşnut olmamıştı. Komünist tehditten çekinmekteydi; ama Hindistan’ın yardım sözüne güveniyordu. Gerçekten de böyle oldu. Hindistan özellikle sınırdaki kontrol noktalarının güçlendirilmesine yardım ederek, telsiz istasyonları kurdu. Böylece Nepal polisi her politik hareketi izleyerek merkeze bildiriyordu. Birden, 1953 yılında, Tibet, Nepal’e 1853’den beri ödemekte olduğu vergiyi kesti. Nepal bu kesintinin nedeninin Çin olduğunu anlamıştı. Çin, bu geleneksel ilişkiye daha fazla müsaade gösteremezdi ve öyle de oldu. Tibet’teki belirsizlik Nepal’in ticaretini de etkiledi. Artık Nepal’de birçok grup Çin’le ilişkilerin düzeltilmesini istemeye başlamıştı. 1954’de Co ile Nehru Tibet üzerine anlaşmaya vardıktan sonra Hindistan, Çin’in Tibet üzerindeki egemenliğini de tanımış oldu. Bu gelişme, istemeyerek de olsa Nepal’in Çin’le müzakerelere başlamasına neden oldu. Çinliler görüşmelerde inisiyatifi ele almıştı. Co Enlay, 1954 sonbaharında I. Ulusal Halk Kongresi’nin (Çin parlamentosu) toplantısında Nepal’le ilişkilerin normalleştirileceğini açıkladı. 1 Ağustos 1955 yılında, nihayet Çin ve Nepal anlaşma imzaladı. Bu anlaşmayla birlikte, Nepal, Tibet’in Çin’in parçası olduğunu kabul ederek Çin’in bölgesel gücünü de teyit etti. 1962 yılında, Çin ve Hindistan arasında Aksayçin bölgesindeki sınır anlaşmazlığı nedeniyle sınır savaşı yaşandı. Bu savaş esnasında, Nepal’in tarafsızlığını ilan etmesine rağmen, Gurkha askerleri Hindistan ordusunda Çin’e karşı savaştı. Bu savaşta, Sovyetler Birliği Hindistan’a destek verdi. 1965 yılına gelindiğinde ise, Nepal, Hindistan’la Askeri Yardın anlaşması imzaladı. Bu anlaşma uyarınca, Nepal, uçaksavar silahları, orta menzilli SSM’ler ve AK47 piyade tüfekleri aldı. 1979 yılında, nihayet Çin, Nepal’le sınır anlaşmazlıklarını çözmeye yönelik bir anlaşma imzaladı. Yine bu dönemde, Nepal’in bağımsızlığını korumak için Kral Birendra 1975’de Nepal Barış alanını önerdi. Bu öneriye ilk destek Çin’den geldi. Çin, bu desteğini daha sonra Haziran 1976’da Birleşmiş Milletler’de de verdi. 1978 yılında, Çin Komünist Partisi Merkez Komitesinin üçüncü oturumu Çin için büyük tarihi dönüm noktası oldu. Bu oturumda, Çin, dünyaya açılma kararı alarak, üçüncü dünya ile daha fazla işbirliğini artırmanın altını çizmiştir. Bu kararın ışığında, Başkan yardımcısı Deng Şaoping, 1978’de Nepal’e gitmiştir. Ardından, 1981’de Başbakan Cao Ziyang Nepal’e gitmiştir. Bu dönemde, Çin’in yaklaşması meyvelerini vermiş, Sovyetler Birliği’nin desteklediği Vietnam’ın, Kamboçya’yı işgal etmesi Çin ve Nepal tarafından sert bir şekilde kınanarak, Sovyetler Birliği ve Vietnam’dan koşulsuz olarak askerlerini Kamboçya’dan çekmeleri istenmiştir. Bu politik duruşta Nepal Çin’in yanında yer almıştır. Öbür taraftan, ABD de boş durmuyordu. Uluslararası yardım adı altında Nepal’de ABD, çeşitli casusluk faaliyetleri yürütüyor ve gizli telsiz istasyonları kuruyordu. Komünistlere göre, ABD, Nepal’i Çin’e karşı saldırı için bir üs olarak kullanacaktı. Bu arada Sovyetler Birliği’nin Nepal’le ilişkileri oldukça mesafeliydi. Sovyetlerin yaklaşmasına rağmen Nepal uzak duruyordu. Kültürel yardım ve öğrencilere burs gibi imkânlar sunuluyordu. Nepal özellikle öğrencilerin Sovyetler Birliği’ne gitmesine izin vermiyordu. Temel gerekçesi beyinlerinin yıkanabileceği endişesiydi. 1990’lar sonrası Nepal 991 yılında, Jan Andolan’ın (Halk hareketi) baskısıyla Nepal, çok partili hayata geçerek anayasal monarşiye geçmiştir. 1990’a kadar Nepal bir monarşiydi. 1990 yılında, Kral Birendra, geniş ölçekli siyasal reformlar yaparak, parlamenter monarşiye geçmiştir. Nepal’de üç ana parti bulunmaktadır. Bunlardan biri, 1940’da kurulan Nepal Kongre partisi, diğer ikisi ise komünist partilerdir. Bu komünist partilerden birisi Marksist Leninist diğeri ise maoist özellik taşımaktadır. 1 Haziran 2001 tarihinde dramatik bir olay meydana gelerek taht değişmiştir. Veliaht prens Dipendra kraliyet ailesinin istediği kızla evlenmesine izin vermemesi üzerine sarayda ailesini öldürmüştür. Bu olayın ardından Kral Birendra’nın yerine kardeşi Gyanendra geçmiştir. Kral Gyanendra 2002’de parlamentoyu feshederek, olağanüstü hal ilan etti. Bu durum, Nisan 2005’e kadar devam etti. Ağustos 2005 yılında, Başbakan Şer Bahadur Deuba ve bakanlar ev hapsine alındı. Daha İ A 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear