Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 C S D ni kullanmak gerekir. Çünkü olaylar Fransa’da vuku bulsa bile yansımaları Avrupa sınırlarını aşmakta; gelişmeler AB başkentleri ve Washington’dan olduğu kadar tüm İslam dünyası ve bu arada Ankara tarafından da dikkatlice izleniyor. Hatta Başbakan Erdoğan da Fransa olayları konusundaki tartışmalara uzaktan da olsa karışmış durumda. Dolayısıyla gelişmelerin seyri TürkiyeAB ilişkilerini de etkileme potansiyeli taşıyor. Fransa’daki şiddet geleneği ncelikle olayı Fransa açısından incelediğimizde Fransız siyasetinde ve toplumunda 1789 devriminden bu yana zaman zaman yaygın şiddet olaylarının yaşandığı bilinmektedir. Hatta denebilir ki, insan hakları, özgürlük, barış ve yurttaşlık gibi modern dünyanın temel değerlerini insanlığa armağan eden Fransız siyaset geleneği; aynı zamanda siyasal şiddet ve terör uygulamalarının simgesi sayılan “giyotini” de dünya siyasi literatürüne miras bırakan bir ülkedir. Büyük devrim sonrasında yaşanan terör dönemi, Fransız ordusunun Cezayir halkına karşı giriştiği acımasız bastırma ve sindirme ey TRATEJİ B irinci dünya içinde, üçüncü dünya koşullarına mahkum edilenlerin şiddeti Fransa’da ‘ötekilerin’ isyanı Doç. Dr. Birol AKGÜN Selçuk Üniv. Uluslararası İlişkiler Bölümü Fransa’da başlayan ve bazı Avrupa ülkelerine de sıçrayan son şiddet olayları Avrupa’nın ve hatta tüm dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Konunun özeti şu: Paris varoşlarında yaşayan ve çoğunluğunun Müslümanların oluşturduğu göçmenler görünüşte polisin acımasız baskısını bahane ederek, ama daha temelde ise Fransız hükümetinin ve hatta Fransız halkının göçmenlere yönelik bilinçli ve/veya bilinçsizce uyguladığı ayrımcı politikalarını protesto etmek için günlerdir süren yoğun bir siyasi şiddet eylemi başlattılar. Ancak bu eylemler masumane bir “sivil itaatsizlik” eylemi değil. İçinde kamu ve özel mülkiyete yönelik saldırıyı da içeren, can ve mal güvenliği ile kamu düzenini zaafa uğratan ciddi ve yaygın bir şiddet boyutuna ulaşmış durumda. Arabalar, kamu binaları ve okullar ateşe veriliyor. Göstericiler polisle çatışıyor. Şu ana kadar sivil ve resmi yaklaşık 100 kişi yaralanmış durumda. İşin daha da kötüsü, şiddet olayları Belçika ve Hollanda gibi diğer bazı AB üyesi ülkelere de yayılma eğilimi gösteriyor. Görüntüler sanki Avrupa çapında bir göçmen intifadasını andırıyor. Fransa’daki şiddet olaylarını anlamlandırmak ve kökenlerini derinlemesine incelemek için siyaset bilimi, sosyoloji ve uluslararası politika disiplinin kavramsal ve kuramsal çerçevesi ünyaya eşitlik, özgürlük, kardeşlik kavramlarını sunan Fransız siyaseti, Afrika kökenli göçmenlerin ‘intifadası’ karşısında zorlanıyor. Fransa’da, Paris’in banliyölerinde başlayan isyan Belçika ve Hollanda’ya yayılma eğilimi gösteriyor. AB anayasasını reddeden Fransa, Avrupa’ya ‘medeniyetler çatışması’nın ilk görüntülerini de sunabilir. Ö Le Monde 11 Kasım Michel Wievorka’nın dillendirdiği gibi, bu patlama Fransız modelinin iflasını işaret etmektedir. Ama işbaşındaki hükümet ve özellikle geleceğin cumhurbaşkanı gözüyle bakılan ultrasağcı Sarkozy gibi politikacıların ise olayı salt bir güvenlik ve asayiş sorunu olarak gördükleri ve işin sosyolojik boLe Monde 10 Kasım yutunu algılayamadıkları anlaşılmaktadır. Oysa sorun özünde sosyolojiktir ve şiddet olaylarının Paris gibi ihtişamlı bir Sarkozy şehre en yakın banliyölerde başlaması ise asla tesadüf değildir. Şiddet burada başlamıştır, çünkü göçmenler arasında “göreceli mahrumiyet” duygusunu en yoğun hissedenler burada yaşayan Mağribiler; yani birinci dünyanın içinde üçüncü dünyalemleri; 1968 öğrenci olayları sırasında nın şartlarına mahkum edilenlerdir. yaşanan yaygın şiddet ve isyan hareketleri, Fransız siyasi geleneğinde toplumGöçmenler ve kimlik kaygıları sal şiddetin siyasal sorunların çözümünde meşru bir araç olarak kullanılabileceransa’daki şiddetin bir diğer boğine ilişkin derin bir kültürel “isyan miyutu ise 11 Eylül sonrası dünyarası” olduğunu gösteriyor. da artan kültürlerarası duyarlılıktır. Bazılarınca AB ülkelerindeki MüslüNeoFaşizme tepki man göçmenler Avrupa’nın çok kültürlülüğünü ispatlamanın bir aracı olaugün Fransızları kızdıran ise bu rak görülürken; diğer bazı akademisisyan kültürünün kendi içlerinyen ve politikacılarca batı medeniyede yaşayan “ötekilerce” ve kendi hütini ve kimliğini tehdit eden en önemkümetlerine karşı kullanılıyor olması. li güvenlik tehdidi olarak algılanmakÇünkü Fransa özgürlük ve demokrasitadır. Son gelişmeleri Medeniyetler nin beşiği olması kadar, modern milÇatışması tezinin tezahürleri olarak liyetçilik düşüncesinin de esin kaynagörenler ya da Batının içindeki terörün ğını oluşturuyor. Bu güçlü milliyetçiharekete geçmesi olarak niteleyenlere lik duygusunun da etkisiyle son yarım bu nedenle şaşırmamak gerekir. Zira asırda işbaşına gelen Fransız hükümetsiyasal popülizm her zaman seçmeni leri, çoğunluğunu eski sömürgeleri etkileyen bir yöntemdir. Ama uzun döolan Cezayir asıllı Mağribi’lerin oluşnemli toplumsal maliyeti ise çok daha turduğu göçmenlerin Fransız toplumuyüksektir. na kaynaşması için ciddi hiçbir sosyal politika geliştir(e)memişlerdir. AksiÇözüm, ‘biz’leştirmektir’ ne, 1980’lerin ortasından bu yana “yabancı düşmanlığı” üzerinden oy avcızetle Fransa’daki gelişmeler lığı yapan NeoFaşist lider Le Pen’in yalnızca Fransa’yı ilgilendirradikal söylemleri, iktidara gelen mermiyor. “Ötekiyle” barış içinde birlikte kez sağ ve merkez sol partilerce kendi yaşamak için herkesin kafa yorması hükümet programlarına dâhil edilmişgerekir. Dünyaya akılcılık ve özgürlük tir. Avrupa’nın farklı ülkelerinde gegibi değerleri armağan eden Fransız liştirilen yabancılara yönelik daha hoşsiyasetinin son olayları nasıl durduragörülü ve çok kültürlülüğü temel alan cağı ve nasıl bir çözüm getireceği dopolitikalar ise Fransa’nın katı cumhuğuda ve batı ülkelerinin pek çoğunca riyetçi geleneği nedeniyle bu ülkede merakla izleniyor. Sorunun çözükabul görmemiştir. Fransız sosyolog mü üç milyonluk Fransız göç F B Ö ?