Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kurultay Programı 15 KASIM 2006 10.0012.00 AÇILIŞ Açı l ı ş K o n u ş m a l a r ı 12.0013.30 Öğle Yemeği 13.3014.00 Prof. Dr. İlter UZEL – Atatürk’ün Tarım Devrimi 14.0015.30 1. OTURUM Panel: TARIMIN DÜNÜ ve BUGÜNÜ Panel Yöneticisi: Prof. Dr. Hüseyin ÖZBEK 15.3015.45 A r a 15.4517.15 2. OTURUM Panel ULUSAL TARIM ve KÜRESEL İLİŞKİLER Panel Yöneticisi: Prof. Dr. Cemal TALUĞ 18.00 Açılış Kokteyli 16 KASIM 2006 08.3012.30 ÇALIŞTAY 1 TARIMDA YAPISAL SORUNLAR Çalıştay Yöneticileri Prof. Dr. Atilla ERİŞ Prof. Dr. Ercan EFE Prof. Dr. Haydar ŞENGÜL 8.3012.30 ÇALIŞTAY 2 BİTKİSEL ÜRETİMDE SORUNLAR Çalıştay Yöneticileri: Prof. Dr. Ekrem KÜN, Prof. Dr. Neşet KILINÇER, Prof. Dr. Önder TUZCU, Prof. Dr. Kazım ABAK 16 KASIM 2006 8.3012.30 ÇALIŞTAY 3 HAYVANSAL ÜRETİMDE SORUNLAR Çalıştay Yöneticileri: Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI, Prof. Dr. Ömer CAMCI, Prof. Dr. Osman TORUN 12.3014.00 Ö ğ l e Y e m e ğ i 14.0018.00 ÇALIŞTAY 4 TARIMDA TEKNOLOJİ KULLANIMI Çalıştay Yöneticileri: Prof. Dr. Yusuf ZEREN, Prof. Dr. Nazımi AÇIKGÖZ, Prof. Dr. Alaettin SABANCI, Prof. Dr. Zeynel CEBECİ 16 KASIM 2006 14.0018.00 ÇALIŞTAY 5 GIDA KALİTESİ ve GÜVENLİĞİ Çalıştay Yöneticileri: Prof. Dr. Ahmet CANBAŞ, Prof. Dr. Mükerrem KAYA, Prof. Dr. Hasan FENERCİOĞLU, Petek ATAMAN 14.0018.00 ÇALIŞTAY 6 DOĞAL KAYNAKLAR ve ÇEVRE SORUNLARI Çalıştay Yöneticileri: Mahir GÜRBÜZ, Prof. Dr. Vahap KATKAT, Prof. Dr. Cemil CANGİR, Prof. Dr. Selim KAPUR, Prof. Dr. Rıza KANBER 17 KASIM 2006 9.0010.30 3. OTURUM Panel ULUSAL TARIMDA POLİTİKA ARAYIŞLARI Panel Yöneticisi: Prof. Dr. Gülcan ERAKTAN 10.3011.00 A r a 11.0012.30 4. OTURUM Panel TÜRK TARIMININ GELECEĞİ Panel Yöneticisi Prof. Dr. Cevat GERAY 12.3014.00 Ö ğ l e Y e m e ğ i 17 KASIM 2006 14.0017.00 5. OTURUM ÇALIŞTAY RAPORLARININ TARTIŞILMASI 17.3018.00 KURULTAY BİLDİRGESİNİN OKUNMASI ve KAPANIŞ (Bildirge Başlığı : TÜRKİYE İÇİN ULUSAL TARIM POLİTİKASI) Plan ve Pilav Akla, bilime, uzmanlığa dayanan her kurultay insanlığa ve insana hizmettir... “Ulusal Tarım Kurultayı”nın içeriği de bu temel kuralda değerlenecek, tartışmalardan çıkacak sonuçların ışınları Türkiye’ye yol gösterecek ve yön verecektir... Öyleyse söz bilim adamlarımızın ve uzmanlarımızındır... Tarım sorunumuza, çıkar güdülenmesinin ağır bastığı politikalar açısından değil, aklın yol gösterdiği bir ortamda, bilim ve teknolojinin kılavuzluğunda bakmasını öğrenmeliyiz... İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkemizde bugüne dek yaşadıklarımızdan çıkan en çarpıcı ders budur. ? Bu derse yaşamsal boyutta eklenmesi kaçınılmaz olan kavram nedir?.. Tek sözcüktür: İnsan!.. ? Tarım dendiği zaman Türkiye’de akla gelen sözcük köylüdür.. Ama, Batı’da köylü tarihe karıştı, karışıyor... Amerika’da tarımda çalışan nüfus yüzde 3, Avrupa’daki kimi ülkede bu oran biraz daha yüksek!.. Bizde ise ne yazık ki yüzde 35 ya da 40’tan söz açılıyor... Her ne olursa olsun; bilim, teknik, insan harmanında çözülmesi gereken tarım sorunumuzu kısa vadeli çıkarların çatışmasından kurtarmak gerekir... ? Türkiye 27 Mayıs’tan sonra çıkarılan 1961 Anayasası gereği ‘planlı ekonomi’ evresine girmiştir... Ancak bu girişim çoğu kişinin işine gelmiyordu ve kâğıt üzerinde kalacaktı... O dönemde hiç unutulamayacak bir de olay yaşandı... Bir politikacımız Meclis kürsüsünden tarihe geçen bir özdeyişi dile getirdi: “Biz” dedi “plan değil, pilav istiyoruz...” Koskoca Türkiye’nin tarım yönetimindeki temel siyaset o günden beri pilavcıların elindedir... Bugünkü halimizin pür melâli de ne gariptir ki bu kaynaktan besleniyor!.. ? Dileriz ki “Ulusal Tarım Kurultayı”; akıl, bilim, plan üzerine kurulu çağdaşlığın tarım politikalarında egemenleşmeye başlaması yolunda bir dönüm noktasını oluşturur... ‘Küreselleşme’ döneminde dünyanın güçlüleri tarafından çapraza alınan Türkiye’nin tarım politikaları kesinlikle ‘ulusal’ mantığa göre düzenlenmelidir... Bu yaklaşım hem köylüyü ezilmekten kurtararır.. Hem toprak sahibini.. Anadolu insanını toptan koruyup savunan bir tarım politikasının sıfatı ‘ulusaldır’... ? Bu politikayı pilavcılar üretemezler... Üretemedikleri, dünden bugüne yaşanan kırk yıl boyunca kanıtlandı... Her şeyin elektroniğe bağlandığı bir dünyada, tarımı, köylülüğün ağır bastığı bir ortamda rastlantılara terketmek çağdaş dünya düzeniyle bağdaşmaz.. Zamanında sanayi devrimini gerçekleştirememiş bir Türkiye’nin 21’inci yüzyılda tarımını toparlayamaması, affedilir bir kusur ve yetersizlik değildir... ? Ulusal Tarım Konferansı’nın yol, yordam ve yönümüzü saptamada bir pusula işlevi göreceğine inanıyoruz. Çetin YİĞENOĞLU 0’li yılların ortası… Tarım kesiminde canhıraş çığlıklar, feryat figan ortalığı kasıp kavuruyor… Röportaj yaptığım bir çiftçi aynen şöyle dedi, hiç unutmam: “Satacak avradımızdan başka bir şeyimiz kalmadı…” Bu çiftçiye, özkaynaklarından öte, öz değerlerini satma noktasına geldiklerini böyle anlattıran neydi? Ülke, küresel emperyalizmin bugünkü sert ve acımasız saldırılarından henüz çok uzaktı. Üreticiler, az da olsa devlet desteği alıyor, dış ticaretin haksız rekâbet tehdidine karşı korunuyorlardı. ABD, IMF, Dünya Bankası ve AB merkezli ekonomik dayatmalarla karşılaşmamış, yeni emperyalist düzenin boyunduruğuna girmemişlerdi. Çok çok, ünlü 24 Ocak Ekonomik Kararlarıyla verilen reçete biraz ağızlarını acıtmıştı… O kararlardan bu yana tam yirmi altı yıl geçti. Bugünün taşları, o günden itibaren birer birer döşenmeye başlandı. 90’lı yıllarda tam teslimiyetçi bir politika izlendi. 2000’li yıllarda, tanım yerindeyse son yirmi yılda yapılanların üzerine tüy dikildi. Sözümona reform adı altında yapılanlarla Türk tarımı her yönüyle dışa bağımlı hale getirildi. Bu noktaya nerelerden gelindi, satır başlarıyla bir bakalım… Önce üretici örgütleri birer birer tahrip edildi/ediliyor. TEKEL,TİGEM, şeker ve kamuya ait gübre fabrikaları özelleştirme kapsamında yok edildi/ediliyor. Gübre fabrikalarının kapatıldığı yıl gübre fiyatları yüzde 40 arttı. Tarım ürünleri fiyatları yaklaşık yüzde 40 geriledi. Gübre ve 8 Tarımda çıkış yolu aramak ilaç kullanımı yüzde 30 azaldı. Ziraat Bankası tarımdan kopartıldı. Tarişbank’a elkonuldu ve yok edildi. Tarımsal kredilerin toplam krediler içindeki payı yüzde 9.6’dan (2000) yüzde 3.5’e (2005) geriledi. Tarım kesimine her türlü destek kesildi. Tarımsal sübvansiyon (19992002) 6 milyar Dolar azalarak 1.1 milyar Dolara indirildi. GSMH’ye oranı 3.2’den 0.5’e düştü. Aynı dönemde tarımsal GSMH 27 milyar Dolardan 22 milyar Dolara gerilerken üretici gelirlerinde yaklaşık 4 milyar Dolar zarar meydana geldi. Destekleme primi 25 kuruştan 10 kuruşa indirildi. Bütçeden tarıma ayrılan kaynak GSMH’nin binde yedisine kadar azaltıldı. İlginçtir ki, bu süreçte AB 102 milyar Euroluk bütçesinin 43 milyar Eurosunu, yani yüzde 45’ini tarıma ayırdı. Bu kaynaklar AB’de nüfusun sadece yüzde 5’ini oluşturan tarımsal istihdama ayrılırken eş dönemde Türkiye’de tarımsal istihdam binbir türlü baskıyla yüzde seksenlerden yüzde 60’lara düşürüldü. Sadece 200406 döneminde tarımsal istihdamda bir milyon 245 bin kişilik azalma meydana geldi. Tarımdan kopanların oranı yüzde 19’u buldu. Dünya Bankası tarafından verilen uyum kredileri KİT’lerin, kamuya ait tarımsal işletmelerin özelleştirilmesi, tarım satış kooperatiflerinin tasfiyesi ve kırsal nüfusun azaltılmasında kullanıldı/kullanılıyor. Tarımsal dış ticaret dengesi 198089 arasında yılda 1.5 milyar Dolar fazla verirken 199099’da 866 milyon Dolara, 200004’de 227 milyon Dolara düştü. Tarım ürünleri dışsatımının toplam dışsatım içindeki payı 199099’da yüzde 12.8’ken 200004’de yüzde 6’ya geriledi. Hayvancılık, neredeyse tümüyle tasfiye edildi. Koyun sayısı (19902004) 40.6 milyon baştan 25.3 milyon başa, sığır sayısı 11.4 milyon baştan 10.5 milyon başa, kırmızı et üretimi 507 bin tondan 409 bin tona düştü. Bitkisel üretim çok geriledi. 860 bin ton olan (19902004) nohut üretimi 620 bin tona, 846 bin ton olan mercimek 540 bin tona, 162 bin ton olan soya 50 bin tona düştü. 1990’da 50 bin ton pamuk ithal eden Türkiye, (200204) 650 bin ton pamuk ithal eder duruma geldi. Pamuk Çukurova’da bitti, Ege’de ise çok azaldı. Pamuk ekiminin azalması çiğit yağının da azalmasına yol açtı. Bitkisel yağ üretimi geriledi. Yağ açığı bir milyon tona ulaştı. Türkiye, bitkisel yağ alımı için her yıl çok büyük bir kaynağı yurt dışına ödemek zorunda kalıyor. Petrolden sonra en yüksek döviz bitkisel yağa gidiyor. 2000 yılında 18.8 ton olan şeker pancarı üretimi, 2004’de 13.5 milyon tona geriledi. Üretimin gerilemesi, suni tatlandırıcılara büyük kota verilmesi, 450 bin üretici ailesiyle 100 bin tarım işçisini geçim sıkıntısına düşürdü. 4733 sayılı Tütün Yasasıyla 2001 öncesinde 477 bin olan üretici sayısı 114 bine geriledi. Çay, kötü durumda. Fındık malum… Patates sorunlu. Üretici borç ve haciz kıskacında. Narenciye ve zeytin ağaçları sökülüyor. Yer altı suları tuzlanıyor. Yer üstü suları kirleniyor. Toprak, özelliğini yitiriyor, çölleşme ve erozyon tehdidi altında. Tarım Yasası, Üretici Birlikleri Yasası, Tarım Sigortası Yasası işlemiyor. Bağ Yasası çıkmadı. Üstüne üstlük, şimdi bir de Tohum Yasası çıkartılıyor. Çok ekolojili ve biyolojik çeşitliliğinin benzeri olmayan, adeta dünyanın gen bankası durumundaki Anadolu uluslararası tohum tekellerine peşkeş çekiliyor. Yıllardır uygulanan yanlış politikalar sonucu saymakla bitmeyecek sorunlarla karşı karşıya kalan Türk tarımı, dışa tam bağımlı hale getirilerek yaratılan kaos ortamında yol haritasını da yitirdi. Halk yararına, üretici, çiftçi yararına tarım politikası diye bir şey kalmadı... Bu gelişmeler sonucunda, neoliberalizmin Türk tarımında da yaldızı döküldü... Tarım bu noktaya geldikten sonra Kurultay’ın adına “Ulusal” niteminin konulması, bir zorunluluk olarak kendini dayattı.Yaklaşık 500 bilim insanı ve uzman Türk tarımının çok ihtiyacı olan politikaları belirlemek için aylar öncesinden çalışmaya başladı. Amaçları, Türkiye için bir tarım politikası hazırlamaktı. Kurultay’da da işte bu politikaların uzun ve kısa vadeli etkileri tartışılacak... Tek dileğimiz, Kurultay’ın Türk tarımı için bir çıkış yolu bulunmasına küçük de olsa bir katkısının olması... Küçük çiftçileri özkaynaklarını satmaktan kurtarırken ürün satarak geçimini sağlayarak onurlu özdeğerlerini yücelteceği eski altın günlere kavuşturması... 3. SAYFA