29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Can Alkor’dan ‘Güneşdil’ Kültürel bir şiir “Can Alkor’un şiirindeki temel sorgulamanın, düşünsel ve imgesel düzeylere ilişkin tüm düzenlemelerin içeriği göz önünde bulundurulduğunda, Bizans ve Osmanlı/ Türk sözcükleri bağlamı içinde anlamlandırılabileceğini, şiirlerde gözlenen, daha doğru terimiyle, sezinlenen çatışma ve çelişkilerin, bu karşıtlık bağlamında ifade edilebileceğini düşünüyorum.” Alkor, tarihsel olay ve olguların bütüncül bir bilgisini vermeyi ya da bu olay ve olguların nedensel köklerini açıklamayı/ betimlemeyi öngörmüyor. Güneşdil’deki şiirler, böylesine bir bütünlük fikrinin sunumundan kaçınmaktadır. Tam anlatılmayan, betimlenmeyen söylenbilimsel ve yazınsal öyküler, sadece sezinletmeyi amaçlamaktadır sanki. Bu eğilim, hiç kuşkusuz, okurun kültürel açıdan iyiden iyiye donanımlı olmasını gerektiriyor. Bizans ve Osmanlı/ Türk, hemen söylemek gerekir ki, sadece uzun yıllar hüküm sürmüş karşıt iktidar biçimlerini dillendirmez. Bu iktidarlar, farklı dinsel, dilsel, toplumsal ve kültürel yapılar üretmiş ve onlar üzerinde biçimlenmiştirler. Dahası, Palaiologoslar Hanedanı’nın son dönemi ile fetihten sonra oluşturulan Osmanlı toplumu arasında yıkılan ve yükselen zihniyetler arasında sürekli bir alışveriş, bir geçişim olduğunu anımsamak gerekir. Bu geçişim, iki toplumu olduğu kadar, Alkor’un şiirine de palimsest bir karakter verir. Alkor’un şiiri de son kertede palimsest bir şiirdir. Anadolu coğrafyasının ve tarihinin biçimlendirdiği bu palimsest şiirin, son kertede, şairinin vurguladığı üzere, “canavar ve insan maskeleri”ne göndermesi (s. 5) ya da alt katmanda hep onlara rastlaması şaşırtmamalı okuru. Bize, doğrudan olaylar ve olgular aracılığıyla değil, imgeler aracılığıyla sunulan tarih, Güneşdil’de, bir “suçluluk ilkesi” tarafından yönetiliyor gibidir. Söylemek gereksiz belki, Güneşdil’deki siyasal rezonans, hemen her keresinde hayaletimsi’dir. Şiirler, hiçbir siyasal strateji önermeyi ya da böyle bir stratejiyi oluşturmayı öngörmüyor gibidir. Ama, alt katmanda tarih, sanki J. Assmann’ın vurguladığı gibi “Suç ilkesi” tarafından yönetilmektedir. Assmann’ın Adorno’ya dayanarak öne sürdüğüne göre, “suç ilkesi” aslında “burjuvazinin ilerleme ilkesine” bağımlı bulunmaktadır ( Kültürel Bellek, s. 87, Çev: A.Tekin, Ayrıntı Yay, 2001). Alkor, herhangi bir siyasal strateji önermese bile şu üç dizeyle tarihsel bir doğrultuyu izler ve önerir gibidir : “kötüler güçlü daha/ Anaların kanı daha uzun süre uykusuz kalır/ Fildişi kule yok” (s. 15). Belki daha kuşatıcı bir bakış açısı, şu dizede açığa vurulmaktadır: “soyumuzun döktüğü derin kanda” (s.4). Bu hayaletimsi anlamsal titreşim, son kertede, Güneşdil’in içeriğinin , ancak “şimdiyi rededen” bir anımsama sürecinden kaynaklanabileceğini ve son kertede “siyasal ve toplumsal bir ütopya olarak görülmesine” yol açabileceğini öne süren Assmann’a hak verilebileceğini söyleme olanağını veriyor. ? Ahmet OKTAY an Alkor’un şiiri (Güneşdil, İş Bankası Yay, 2007) sadece Yahya Kemal’den doğrudan yapılan alıntılar dolayısıyla değil, ama bu şiirin gerçekleştirdiği sözcük repertuvarı dolayısıyla da düşünsel ve imgesel düzlemde okuru doğrudan doğruya tarihsel bir ufukla karşı karşıya getiriyor. Söylemek gerekir: Alkor’un şiirinin, atıfta bulunduğu coğrafî (ki aynı zamanda tarihsel olanın diline çevrilebilirler) ve kültürel uzamlar (Çifte Minare, Karatay, Yakutiye, Ulu Cami vb), andığı kişi özel adları (Basileus, Alparslan, Münkir ve Nekir, Ayetullah, vb) Anadolu yarımadasının uzun toplumsal/ siyasal çekişme ve çatışmalarla dolu geçmişine ait somut olguları olduğu kadar yapıntı (artificial) olguları da ima etmekten geri kalmıyor. Şunu eklemek zorunlu görünüyor bana, tarihle, başka bir söyleyişle, bireysel ve toplumsal geçmiş arasına ; günün modalarıyla, mitleriyle aşkınlaştırılmış, çekicileştirilmiş şimdiki zamanı yerleştirir Alkor (Club Mediterranee vb). Amu şu noktaya dikkat edilmelidir: Bu ikame edişte, bir estetize etme girişimi değil, bence tam tersine, bir maske düşürme çabası ağır basmaktadır. Latince sözcüklerin (Os, musculus tragicus/ maxilla, mandibula vb.) yanı sıra “Velakin müfteilat müfteilâtün/ fail, faila. Mef’ulü minelhak” gibi dilimsi, uydurma, dahası tıpkı “Işık Suresi” şiirinde Latince sözcükler kümesi aracılığıyla betimlendiği gibi bir bedene, gövdeye sahip olmaya çalışan bir dile ait sözcüklere başvurulmasının, daha başka düşünsel tahrik edicileri de bulunabileceğini belirterek doğrudan bir yabancılaştırma efekti üretme çabasının sonucu olduğunu düşünüyorum. Alkor’un şiirindeki temel sorgulamanın, düşünsel ve imgesel düzeylere ilişkin tüm düzenlemelerin içeriği göz önünde bulundurulduğunda, Bizans ve Osmanlı/ Türk sözcükleri bağlamı içinde anlamlandırılabileceğini, şiirlerde gözlenen, daha doğru terimiyle, sezinlenen çatışma ve çelişkilerin, bu karşıtlık bağlamında ifade edilebileceğini düşünüyorum. Burada sezinleme sözcüğünü bilerek seçiyorum: Çünkü SAYFA 6 C daha Anaların kanı daha uzun süre uykusuz kalır Fildişi kule yok “kötüler güçlü ” “BAĞINTILAR...” Can Alkor, şiirlerinde bir yandan imgesel/ düşlemsel düzeyde “parçalılığa” işaret eder ve “parçalı” tarihin olgularına dikkatimizi çekerken, bir yandan da Edward Shilds’in deyişiyle “fiilen işler durumdaki muhayyileye” (“Gelenek”, Çev: H. Arslan, Doğu/ Batı dergisi, sayı 25, Kasım 2003) tarihsel parçalar arasında bağlantı kurulması olanağını sağlar. Çünkü Deleuze’in sözleriyle “bağıntılar, kurulması ve icat edilmesi mümkün olan ve kurulması, icat edilmesi gereken” şeylerdir (Kritik ve Klinik, s. 77, Çev: İ. Uysal, Norgunk Yay. 2007). Şiirsel düzlemde konuştuğumu özellikle belirterek şunu söyleyeceğim: Fiilen işler durumdaki muhayyile, sadece gündelik yapıp etmelerimizi, dolaşımdaki maddesel gelişmelerle ilgili alet/ edevatın kullanımını gerektirmez; geçmişe ilişkin ve stoklanmış tahayyül ufkumuzda da kullanılır ve o ufku da yeni içeriklerle zenginleştirirler. Geçmişe ilişkin her imge, her hayal, bir yanıyla her zaman geleceğe ilişkin bir hayale, tasarıya ya da formsuz bir umuda bitişiktir. “Club Meditarranee”nin söylem öznesi, “mumyasını boğazlara, Archipelagos’lara” (s. 7) gönderiyorsa, bu salt “wind surf”e “disco music”e bir karşıseçenek bulabilmek, şimdinin olumsuz ve sınırlandırıcı imgesinini aşmak çabası olarak değerlendirilmelidir. Alkor’un girişiminin poetik ve düşünsel dayanaklarını, belki de en iyi biçimde H. Marcuse’nin şu sözlerinde bulabiliriz: “Belleğin,bastırılmış özünü erkinliğe kavuşturmadan, kurtarıcı gücünü serbest bırakmadan baskıcı olmayan bir yücelme düşünülemez. Orpheus mitinden Proust’un romanına dek, mutluluk ve özgürlük; geçmiş zamanın yeniden elde edilmesi, yani temps retrouve fikri ile bağlanmıştır. Anımsama, doygunluk zamanı demek olan temps perdu’yü yeniden canlandırır. Bilince işleyen Eros, anımsama ile uyarılır ve anımsama ile fedakârlık düzenini yadsır; belleği, zamanın egemenliği altındaki bir dünyada zamanı yenmek için kullanır. (...) Yalnızca yitik cennetler gerçek cennettir. Anımsama, geçmişi geri getirdiği vakit, zaman gücünü yitirir”. Tam da bu noktada, Alkor’un şiirsel tasarısının, Marcuse’nin daha geniş ufuklu tasarısından bir ayrılmayı ya da kopmayı içerdiğine de dikkati çekmek gerekir. Şunları ekliyor Marcuse: “Anımsama, tarihsel eyleme çevrilmediği takdirde, gerçek bir silah olamaz. O zaman, zamana karşı savaş, tahakküme karşı savaşı belirleyeci bir an olur. Tarihin sürekliliği kırmak konusundaki bilinçli istek, eylem anındaki devrimci sınıflara özgüdür. Zamanın akışını durdurma çabalarını harekete geçiren, zaman ile baskı düzeni arasındaki anlaşmadır” (Aşk ve Uygarlık, s. 260262, Çev.: S. Çağan, May Yay, 1968. Aynı kitabın A. Yardımlı tarafından yapılan çevirisine de meraklı okur, dilerse bakabilir). Can Alkor’un Güneşdil adlı şiir kitabı, beni bu türden düşüncelerle karşı karşıya getirdi. Meraklı okurlar, çok farklı sorularla karşılaşacaktır diye düşünüyorum. ? Güneşdil/ Can Alkor/ İş Bankası Kültür Yayınları/ 60 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 920
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear