Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? öyküyle katıldı işte... Bunların çoğu diyelim ki öyküce başarılı olmasa bile duyumdaşlık, düşündeşlik yönünden çok önemli… Bazıları yeni işçi öyküleri yazıp sonraki yıllarda da yarışmaya katıldı... Sorunuzun bir yanıtı da, yayımlanan beş kitabın arka kapaklarında, yazarlarımızdan yapılan alıntılarda (Özgen Seçkin, Şükran Soner, Adnan Özyalçıner, Sennur Sezer, Gökhan Cengizhan, Müslüm Kabadayı, Öner Yağcı, Aydın Çubukçu, M. Sadık Aslankara, Mustafa Şerif Onaran, Attila Aşut, eleştiri ve öykü dergileri Virgül, Notos Öykü, Eşik Cini değerlendirmelerinde) görünüyor… Beş seçmecede yer alan (ve almayan) bazı öykülerin edebiyat dergilerinde, öykücülerin kendi kitaplarında yer alması da, yaygınlaşmaya, görünmez yayın yasaklarının kırıldığına işaret sayılabilir... Bunların bir listesi Genelİş Sendikası sitesinde (www.genelis.org.tr) var… Bu yarışma tasarımızı 2002 yılında bazı edebiyatçı arkadaşlarıma açtığımda, “konulu yarışma” olmaz, “konu sınırlamasına gitme” demişlerdi! Hele bu “işçi öyküleri yarışması olursa”. Oysa bu tür bir yarışma da neden olmasın?.. İşçi Öyküleri Yarışması’ndan sonra; geçen yıl “Uluslararası İşçi Filmleri Haftası” düzenlenmeye başlanması, bu yıl Maden Mühendisleri Odası’nın “Madenci Öyküleri Yarışması” açması, yine bu yıl “Ev kadınları, fabrikada çalışan kadın işçiler, ev eksenli çalışan kadınlar, memurlar, geçici işçiler” gibi kapsamlarda Petrolİş’in açtığı “Kadın Öyküleri Yarışması” da sevindirici etkinlikler… Dün de yeni bir haber gördüm! 911 Eylül 2007 günlerinde Foça’da yapılacak “7. Uluslararası Rastgele Balıkçı Festivali” kapsamında “Deniz Öyküleri Yarışması” açılmış. Seçiciler kurulu üyeleri de Tarık Dursun K., Muzaffer İzgü, Hüseyin Yurttaş, Ahmet Önel, Mehmet Atilla gibi saygın edebiyatçılarımız. Ödülü de 2002 yılında esnaf ve sanatkârlarla ilgili öykü yarışması birinciliğini kazanan değerli yazar Vecdi Çıracıoğlu almış. Çok sevindim. ÖYKÜCÜLÜĞE KATKISI İşçi Öyküleri Yarışması diğer bazı kurumlara da öncülük etmiş görünüyor. Peki! “Abdullah Baştürk İşçi Öyküleri Yarışması”, yeni öykücüler yetiştirdi mi? Bir yarışma, özellikle “tek öykü yarışması”, yeni öykücüler yetiştirmez. O görev edebiyatsanatkültür dergicilerine, yayınevi yöneticilerine düşer... Ancak Mustafa Şerif Onaran’ın dediği gibi, yarışmaların yazarlık güdüsünü geliştireceğini ummalıyız (Cumhuriyet Kitap, 23 Mart 2006). Hele katılımcıların bir öyküsünün yarışmada derece alması, yarışma seçmeler kitabında öyküsünün yayımlanması, gelecekte yepyeni bir öykücüye kıvılcım olabilir… Öykülerdeki “işçi karakteri”nin oluşturulması ile ilgili betimlemeler konusuna da değinmek gerekiyor. Örneğin Pauline Bloom, “Karakterinizi hırpalatın” diyor. İşçi öykülerinde “karakterinizi hırpalatmak” için sizce özel bir çaba gerekiyor mu? Günümüz Türkiye’sinde işçi gerçek yaşamda zaten yeteri kadar hırpalanıyor. Gerçeğin, basılı bu beş seri öykü kitabına yansımasını nasıl buluyorsunuz? Gerçek, bu beş kitap öykülerine tümüyle yansımış… Üstelik bunların neredeyse tümü güncel gerçekler, çeşit çeşit gerçekler. Bir tür güncel rapor; çığlık!.. Çünkü bu yarışmaya gönderilen öyküler amatör, profesyonel, ülkemizin dört bir yanından, yurtdışında çalışanlardan, çeşitli katmanlardan, taze yaşanmış acılardan, bazı sevinçler den geliyor. Konu yelpazesi çok geniş… Şöyle söylemek durumu daha açık belirtir! Usta öykücülerimizden en güzel işçi öykülerini toplayıp seçkiler hazırlayabilirsiniz. Az sayıda var da bu tür seçkiler. Ancak bunlar, çok değerli olmakla birlikte, usta öykücü bakışı ve deneyimi kadar sayılıdır; biraz soyut dilli, biraz masa başına daha yakın... Seçki (antoloji) oldukları için, geçmiş yıllarda yazılmışlardan seçilmişlerdir, bugünkü ülke gerçeklerinden uzağa düşebilirler… Diyesim, onların yeri ayrı, yarışmaya gelen öykülerin yeri ayrı… “Karakteri hırpalatmak” ise teknik konu! Günümüz Türkiye’sinde işçi kesimi yeteri kadar hırpalanıyor ama beş kitapta yeteri kadar “işlenmiş karakter”, ayrıca yüceltilmeyip “hırpalanmış karakter” (günümüz gerçeğinde işçinin durumu neyse onu öylece betimlemeye uğraşan öykü) var mı; elbette var. İkinci anlamda olanlardan örneğin 2005 yılında “Lena” öyküsü vardı, o yılın toplantısına katılamayıp seçimini raporla belirten bir seçici kurul üyemizden bile sonra eleştiri aldı… Beş kitaptaki öykülerde iki anlamda “hırpalanmamış karakterler” de var, az da değil bunlar ama bazı öyküler de hop diye anlatılmayı, hop diye okunmayı bekler. İşin doğrusu, hırpalanmamış öyküler diyorum ya…kitaplara ben hep yayımlanmaya değer gördüğüm öyküleri aldım. Onların hepsini savunuyor, seviyorum. İşçi, zanaatkâr, esnaf gibi büyük meslek toplulukları ve kuruluşları için böyle canlı, iyi işlenmiş ama kolay da okunan (bilmeceye, sıkı öyküye dönüşmemiş), güncel serüvenlerin sıcaklığını da yaşayan öykülere büyük gereksinim var. Bu kurumlarda çokça düzenlenen bilimsel raporlar ve haberler denli somut, canlı görünecek gerçekler bu öyküler. Bunlar o meslekten olanlarca, işverenler, yöneticiler, aydınlarca da okunmalı. Toplumsal gerçekleri algılamada duyumdaşlık, düşündeşlik asıl böyle öyküler, şiirlerle olur. Romanlar, filmler, oyunlar da olmalı. “Sanat, politika, felsefe, bilim” birbirini ancak böyle tamamlar, hepsi birden kültürü, uygulamayı (yaşama teknolojisini) oluşturur… Notos Öykü dergisinde (NisanMayıs 2007) İşçi Öyküleri kitapları için yapılan şu tanımlama da dikkati çekici: “İşçi Öyküleri seçmelerinin edebiyatımıza ve toplumsal belleğimize hizmeti büyük. Birbirlerini haberlerden takip eden toplumsal sınıfların arasında bir köprü niteliğinde aynı zamanda.” Son soru! Bu kitaplar parasız dağıtılıyor… Nasıl basılıyor? Nasıl dağıtılıyor? Yarışmaya ilk yıldan beri Edebiyatçılar Derneği arka çıktı. İlk yılın seçiciler kurulu üyeleri de değerli edebiyatçılarımızdan Talip Apaydın, Cemil Kavukçu, Ahmet Yıldız, Prof. Dr. Aysu Erden ile (Baştürk’ün yeğenlerinden) senaryocu ve yazar Ahmet Soner’di. Onlar da, sonraki seçici kurul üyeleri de, güç verdiler. İkinci yıldan başlayarak, Genelİş Sendikası Genel Başkanı Mahmut Seren’le ( ne yazık ki 27 Temmuzda kalp krizinden yitirdik) değerli Genel Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Koodinatör Serhat Salihoğlu da hep destek verdi. Beş kitap da Abdullah Baştürk’ün 1975’lerde kurduğu Genelİş Matbaasında basıldı, Genelİş Yayınları arasında çıktı. (Buradan, kitapları basan emektar İsmet Ustaya, yardımcısı Kadir Ustaya selam gönderiyorum.) Kitaplar, işçilere, edebiyatçılara, ilgilenenlere ücretsiz dağıtılıyor. Eski kitaplar kalmışsa Sendika’dan sağlanabilir. Son iki kitap (Kadın İşçiler, Çocuk İşçiler) Edebiyatçılar Derneği’nden edinilebilir… ? 920 SAYFA 17 CUMHURİYET KİTAP SAYI