Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
B U L M A C A 1 B 2 G 3 E 4 C 5 J 6 B 7 İLKER MUMCUOĞLU A 8 J 9 L 10 L 11 F 12 E 13 K 14 E 15 L 16 G 17 E 18 E 19 A 20 L 21 B 22 I 23 I 24 I 25 E 26 C 27 B 28 H 29 D 30 H 31 K 32 F 33 I 34 K 35 C 36 L 37 B 38 H 39 E 40 B Feyza HEPÇİLİNGİRLER Türkçe Günlükleri yor ve ilk sayfadan gazeteye girebiliyorsa yalnız spor (Öyle ya, tenis maçında çekilmişti o fotoğraf.) basınında değil, genel olarak basında bir sorun olduğu açıklanmış olmuyor mu? Bunu dile getiren, katılımcı gazetecilerden biriydi. Konuşmamın soru yanıt bölümünde çok güzel sorular soruldu; çok ilginç açılımlar yapıldı. Cumhuriyet gazetesinin Muğla muhabirinin dikkat çektiği, Türkçe kullanımındaki yoksullaşma örnekleri de çok önemliydi. Başbakanın birilerine “yemek verdiği” haberi herkese alışıldık bir söyleyiş gibi gelmekte. Oysa “törensel yemek” anlamında “şölen” diye bir sözcüğümüz var. Başbakanın verdiği yemekler için bile kullanılmayacaksa nerede kullanılacak bu sözcük? Bir de “taşıt” yerine “araç” deme alışkanlığı yaygınlaştı. “Taşıt aracı” demek yanlıştır; ama yalnızca “araç” demek de yanlıştır; “taşıma” işinde kullanılan araca “taşıt” diyoruz biz. 41 H 42 L 43 F 44 C 45 J 46 B 47 H 48 L 49 J 50 A 4 Temmuz Salı 51 L 52 I 53 B 54 D 55 L 56 B 57 L 58 D 59 I 60 I 61 A Y 62 I 63 B 64 I 65 B 66 L 67 G 68 C 69 L 70 L 71 B 72 K 73 H 74 G 75 L 76 I 77 L 78 J 79 G 80 C Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa, bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir edebiyat dergisinin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı dergide yayımlanan bir şiirden alıntı ve şairin adı ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Heykeltıraşlıkta başı, göğsü, bazen de omuzları içine alan sanat ürünü. 19 7 61 50 B. Lev Tolstoy’un bir romanı. 1 37 6 40 56 46 21 65 53 27 63 71 akup Almelek’in bir sorusu: “Kişi bir şeyle mi tökezler”; yoksa “bir şeyde mi tökezler”? Bir romanın başlangıç tümcesiymiş galiba: “Aşkla tökezleyen kadınlardan biriydi.” “Aşkta tökezleyen kadınlardan biriydi.” olması gerekmez miydi, diye sormuş Almelek. Bu ikisi farklı anlamlar gibi görünüyor. Düz anlamı elbette bir şeyde tökezlemek; ama bir şeyle tökezlemek de pek yanlış gelmiyor; kişi bir şeyde tökezlediği gibi, bir şeyle de tökezleyebilir sanki. “İle” sözcüğünün ekleşmiş biçimi olan “la, le”, eklendiği sözcüğe “araç, birliktelik, neden, durum vb.” anlamlar katabilir. 6 Temmuz Perşembe u yıl en çok Muğla’ya geldim. Önce B Milas Sıtkı Koçman Meslek Yüksekokulu, sonra 1. Akyaka Edebiyat Günleri dolayısıyla Akyaka, şimdi de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Konrad Adenauer Vakfı tarafından düzenlenen “Yerel Basın Semineri” nedeniyle Muğla. Benim konuşmam bugündü ve konu, elbette yine Türkçeydi. Yerel basın için de Türkçe çok önemli çünkü. Bunu dün, “Yerel basında yayın planlaması ve görsellik” konusunda konuşan Tümer Argın çok güzel ifade etti: “Çoğumuz gazeteleri heceleyerek okumayı öğrendik. Şimdi okuma öğrenenler de sizin gazetelerinizi hecelemektedirler.” Kaldı ki kimsenin yanlış yapma hakkı olamaz. Ne yerel basının ne yaygın basının. Bu araya bir ayraç açıp Nail Güreli’nin altını özenle çizdiği bir noktaya değinmekte yarar var. İstanbul gazeteleri, Anadolu’da basılan gazeteleri “yerel basın” sayarken, kendilerine de “ulusal basın” demeyi yeğliyor. Oysa ulusal basın, niye yalnızca İstanbul’da basılan gazetelerden ibaret olsun? Ulusal basın, Anadolu’yu da kapsamak zorunda. İstanbul’da basılan gazetelere verilmesi en uygun düşen ad, “yaygın basın”. Kısacası şöyle: Yerel basın + yaygın basın = ulusal basın. Yerel basının, gördüğüm kadarıyla en büyük hatası, yaygın basını takip etmesi. Yaygın basındaki yanlışlar yineleniyor, yinelenerek çoğalıyor. İnsanlar her gördüklerini yanlış okurmuş, her işittiklerini yanlış duyarlarmış gibi, “Evet, yanlış okumadınız.”, “Evet, yanlış duymadınız.” diyerek herkesi aptal yerine koyma onlarda da var. Belli durumları anlatacak tek ifade biçimi varmış gibi, her seferinde, “Bir facianın eşiğinden dönüldü.”, “bir sevgi yumağı oluşturuldu.” demeler de öyle. Aynı kalıplaşmış ifadeler, aynı gösterişli, özentili söyleyişler... Gazete yazısında olmaması gereken uzunlukta ve dolambaçlı tümceler ve elbette yazım konusu... Koskoca Türkiye’de ayrı yazılması gereken “da,de”leri, ek olan ve bu yüzden bitişik yazılması gereken “da, de”lerden ayıran pek az kişi kalmış gibi görünüyor. Noktalama işareti kullanmayı da en aza indirdik. Türkçeyi noktalama işareti olarak nokta ve virgülden başka işaret tanımayan bir konuma indirmeyi başardık. Aferin bize! Yine ve hâlâ 6 Temmuz Perşembe armaris’ten gelen Gazeteci Umur M Özlüer, Hürriyet Ege’den kesip önüme koymasaydı belki de dikkatimi çekmeyecekti. “Hanutçuluğa son kampanyası” açılmış Marmaris’te. Marmaris, İçmeler, Armutalan sokaklarına İngilizce, Almanca, Rusça, Flamanca... ve Türkçe olarak, “Misafirlerimize saygı duyun. Hanutçuluğa son!” yazılı pankartlar asılmış, el ilanları dağıtılmış.. Kimlere derseniz, yukarıda sayılan dillerin sahiplerine; yani turistlere. Bu, pek anlamsız bir şey olmamış mı? “Konuklarımızı rahatsız etmeyelim.” diyorsunuz ve bunu konuklarınıza söylüyorsunuz. Rahatsız edenlere söylemeniz; hatta konuklar duymasın, anlamasın diye yalnızca Türkçe söylemeniz gerekmez mi? Bu arada, gazetede açıklanmıyor; ama “hanutçuluk” turisti kolundan bacağından çekiştirip ona zorla bir şeyler satmaya çalışmak demek. Gerçekten çok rahatsız edici bir durum. Yine de turiste değil, bu saygısızlığı yapanlara ve onların bildiği, turistlerin ise bilmediği dille; yani Türkçe söylenmesi uygun olurdu. C. “... belirlemek” (sınırı çizmek). 4 35 26 44 68 80 D. Sabır (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız). 54 29 58 E. Yağı alınmış sütten yapılan peynir. 25 3 18 12 14 17 39 F. Yunan mimarlığının üç biçeminden biri. 11 32 43 G. Kopya. 67 2 79 74 16 H. “Ben yalnız bir kovboyum” diyerek yeni serüvenlere doğru at koşturan çizgi roman kahramanı. 28 38 41 47 30 73 62 33 76 59 24 8 Temmuz Cumartesi yvalık’a geldiğim gün, Ayvalık’la ilA gili öykümün (Venezis’in Evi) Cumhuriyet Cumartesi ekinde yayımlanması, eğer özenle koyduğum düzeltme işaretlerinin yerinde yeller estiğini görmeseydim hoş bir sürpriz olacaktı. “Kaniye” adının böyle, düzeltme işaretsiz yazıldığını görünce, “Nasıl yaparım bu yanlışlığı!” şaşkınlığıyla kendimi ayıpladım önce; ama bütün “hâlâ”ların “hala” diye yazılmış olduğunu görünce uyandım. Hayır, ben böyle yazmış olamam. Yaşamöykümün 1986’da kalmasına; son yirmi yılımı yaşamamış sayılmama, bu gazeteye her hafta, hiçbir karşılık beklemeden yazı yetiştiriyor olmamın görmezden gelinmesine bir şey demiyorum; ama Türkçemin düzeltilmesi (!) çok ağır geldi bana; öykümü gazetemde görme sevincini doğru dürüst yaşayamadım.? feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız / İstanbul I. İlhan Berk’in bir şiir kitabı. 64 22 60 52 23 49 45 8 5 78 K. Akışkan (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız). 34 72 31 13 L. Tennessee Williams’ın bir oyunu. 20 48 77 42 70 57 75 55 36 9 15 66 69 51 10 J. “... Yasar” (Ölü Kitap ve Yeni Kuşbakışı adlı şiir kitaplarını da yaratan şair). 855. sayının çözümü: A. Raddall, B. Ünşude, C. Şebabe, D. Tarık Akan, E. Ümmülmüminin, F. Oğlak Dönencesi, G. Nabokov, H. Uzmanlık, I. Recaredo. Şiir: “Sokak dönüşünde annem,/ Bütün kuşları,/ Odamda bulacak./ Ve ben kimbilir o zaman,/ Nerelerde olacağım?” Yine 6 Temmuz Perşembe ürkiye’de genel bir “medya” sorunu T var. Hülya Avşar’ın külodunun göründüğü fotoğraf, bir haber değeri taşı CUMHURİYET KİTAP SAYI 857 SAYFA 31