28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

O K U R L A R A Mustafa Balbay, iyi bir gazeteci ve son yıllarda basında örneklerine çok seyrek olarak rastladığımız fikri takip yönteminin etkin uygulayıcılarından biri. Balbay bir konuya el atmışsa bu konudaki çalışmalarını ve araştırmalarını sürdürecek demektir. Kısacası bilim Çin'de bile olsa, Balbay oraya gidip o bilimi alıp önümüze getirecektir. Bunun örneklerini de son yıllarda sık sık veriyor. Gittiği ülkeleri enine boyuna araştırıyor, siyasal ve ekonomik bağlantılarını değerlendiriyor ve 'İran Roporu', Suriye Raporu' gibi kitaplarla çıkıyor karşımıza. Komşularımızı, komşularla olan ilişkilerimizi bu kitaplar aracılığıyla öğreniyoruz. İyi bir gezgin de olan Balbay'la kitaplarını konuştuk. Deniz kavukçuoğlu siyasi araştırmalar, anılar, romanlar derken şimdi de öyküleriyle çıktı karşımıza. Kadın olma hallerinin anlatıldığı öyküleri üzerine konuştuk Kavukçuoğlu ile. Alev Coşkun siyasi kimliğinin yanı sıra siyaset doktoru kimliği ile de öne çıkan bir isim. Atatürkçülük ve Kurtuluş Savaşı'mızın Ege Bölgesindeki gelişimi üzerine yaptığı araştırmalarııylada tanıdığımız Coşkun'la 'Tarihi Unutmamak Günceli yakalamak' adlı kitabını konuştuk. Bol kitaplı günler... TURHAN GÜNAY eposta: cumkitap@cumhuriyet.com.tr turhangunay@cumhuriyet.com.tr B ir ahmak, vahdeti vücud’daki vücutla Brigitte Bardot’nun vücudunu biribirine karıştırdığımı ileri sürmüştü geçmişte: 1989’da yayımlanan o metin olduğu gibi yer alacak yakında yayımlaınacak kitabımda, okuyanlar görecektir: Brigitte Bardot, vahdeti vücud’un efsanevi tecellisiydi. Çağımız insanı, bir noktadan sonra, iyiden iyiye aklını yetkin gövde tasarımıyla bozmuştur. "İdeal" dişi gövde, "ideal" eril gövde ölçüleri kadim zamanlardan beri tasa konusu olmuştur ama, XX. yüzyılda şâkülden inhiraf baş gösterdi: Gövde üzerinde çalışılma sınırı neredeyse ortadan kalktı; doğal çerçevesiyle, onu korumak ve geliştirmekle yetinemedi bazıları, o çerçeveyi dağıtmayı hedef tuttular: Güzellik yarışmalarında ucubelik katsayısı yükseldikçe yükseldi, biyonik gövde bile yetmedi sonunda, yaşayan organizmanın içi ölü organizmalarla dolduruldu: Acaibül Mahlukat kataloğuna yepyeni örnekler eklemişti. Salıverilmiş gövde bir uçta. Yağ tulumuna dönmüş, sarkmış, devinim mekanizması bozulmuş parçalarıyla sıradışı özellikleri ağır basan bir bütünü ne göz, ne ayna ister. Öteki uçta farklı mı durum: Patlayacak ölçüde şişirilmiş kaslar, silikonla doldurulmuş organlar aynı itkiyi yaratıyor. Gövdeyi iki noktaya da hastalanmış zihin taşır. Asıl tragedya, bu hastaların Dünya Sirk’inde durmadan sergilenmesi. Artık görsel ve yazılı basın o sirkin sahnesi. Geçen yüzyılda, Batı dünyasında moda olan "insan sirkleri"nde, seyirci cüceleri, zencileri, alışılmadık boyutlardaki (aşırı uzun, aşırı şişman) hemcinslerini görmek için kuyruğa girerdi. Zamanla, o sirklerde düşkün ünlüler bile gösterilir olmuştu. Yabancı gövde, merakı her zaman kurcalamıştır. İnsanın insanı alçaltması, onu zaten kendisinden alçakta sanmış olmasından kaynaklanır. Yükselme tutkusu da gelir o sınıra toslar, bir basamakta: "En güzel gövde"den iki adım sonra, alkışa alay vurgusu katılır. "İnsanlık Sirki"nin en acımasız yanı, hastalığı sergilerken ortaya çıkıyor. Florida’da yaşayan 250 kiloluk bir kadın, beş yıldır yatalak durumunda olduğu için gövdesi kanapeye yapışmış: Kameralar, fotoğrafçılar orada. "Meksika’da yaşayan ve dünyanın en ağır insanı olduğu tahmin edilen yarım tonluk (550 kilo) adam ameliyat edilecek": Haberciler iş üstünde. Anoreksia ya da Bulumia konusunda uyarılar yapılması çok iyi de, ısrarlı "teşhir" neden?Ademoğlu, öteki gövdenin arzusunu, korkusunu, dramını temel besin maddesi yapmış. Ondandır, kendi gövdesini sevemiyor. *Asker, keşiş, mahpus: Saçın kazıtıldığı düzenleri insanlık dışı buluyor Tournier. Oysa ayırmak gerekirdi: Maruz kalanla seçenin durumlarını. Kişinin kendi iradesiyle saçını kazıtmasında, ait olmak istediği cemaatin üyelerinden ayrılmamayı doğal bulması öne çıkıyor; kışlada, hapishanede, bir zamanlar okullarda bireyin bireysellik gizilgücü devredışı bırakılmak istenir, o gizilgücü manastırın kapısını çalanlar kendiliklerinden terk etmişlerdir. İşin kötüsü, Tournier’nin metnini farklı bir dönemin izlemiş olması: Başın saçının başına gelmeyen kalmadı sanıyorduk, birden erkeklerde saç kazıtma modası başladı. Saçları döküldüğü için hemen hep yün bir takkeyle dolaşan Tournier’nin bu konuda ne düşündüğünü merak ediyorum doğrusu. Kazıtılan kafa, her durumda üniformanın bir devamıydı. Tek tip tıraş edilmiş başı günümüzde benimseyenler ne tür insanlar, buna bir bakmalı. Bana kalırsa, Oğuz Atay’ın tutunamayanının tersine, kentin önde gelen tutunanları onlar. Bir saat önce saçlarını at kuyruğu yapıyorlar Enis BATUR Pervasız Pertavsız Gövdenin sayfaları arasında dı. Öncesinde, bir dönem sakalı aksesuvar olarak denemişlerdi (oysa sakal bir organdır benim gözümde). Yarın ne yapacaklar? Onların adına bunu düşünenler nasıl olsa vardır. Tournier, 2000’de öleceği varsayımıyla ("76 yaş yeterlidir" diyordu) kendi kaleminden kısa bir nekroloji denemesi yazmıştı şüphem yok, takkeyle yakılmayı vasiyet etmiştir. Bense, uyurken bile çıkarmam sakalımı. *Tepeden topuğa kirlenir gövde. Kulak deliğinden tırnak içine. Günümüzün temizlik anlayışı, altyapı kolaylıkları, çocukluğumuzdan başlayarak edindiğimiz alışkanlıklar geçmişteki durumu çoğu zaman kabul etmemizi güçleştiriyor: Pencerelerden dökülen dışkılara hedef olmamak için sokağa girildiği an narâ atılan bir çağdan, yılda iki Oğuz Atay kez diş temizliğine gidilen bir başkasına iki adımda geçilmemiştir. Bir eşik atlandığında, temizlik de pislik gibi, hastalık kapsamına girer. Yarım saat arayla el yıkamadan yapamayan, evindeki kapı kulbunu bile tülbentle tutan, her an her şeyi tütsülemeye kalkışanlar vardır; pisliğinden, pis oluşundan derin hazlar devşirenle aynı hastane koridorunda karşılaşacak kerteye onları, nedenini unuttukları bir kayma, kayma sürecinin giderek ağırlaşması taşımıştır. Benim gibi ne titiz, ne pis sayılabilecek olanlar çoğunluktadır; titizlerin gözünde titiz olmayanlar her durumda pis sayılsalar da. Titizlik, bir hastalık değildir; aşırılık gizilgücünü içinde barındırır ama. Sabah kalktığımda ayağıma geçirdiğim çorabı öğlen evden çıkarken kirlendi diye çıkarmak aklımdan geçmez; çok titizin doğal davranışıdır bu. Herkesin temizliği kendisine demek kolay, işin içine ortakyaşam girmese. Aynı evin içinde, aynı kolektif ortamda yan yana, birlikte yaşamayı zorlaştırır kutup duruşlar, en azından kararında farklar olması Tournier beklenir. Tipik bir aile ortamının reisi Necatigil çok sık yıkanmayı sevmezmiş. Elverişsiz koşullarda, hemen hep bekâr yaşayan Ece Ayhan iki ay evimde kaldı, biraz şaşırmıştım çok temiz olduğunu görünce, çamaşırını bile eliyle yıkardı. İkisinin ortak yanı, şiir yazarken titizlenmeleriydi. Kaba sınıflandırma her vakit kabalıktır. Bana kendi temizlik dozlarını dayatmadıkça, aşırı titizlerle alıp vermediğim olmaz. Gözümde özel olarak albeni taşıdıklarını söyleyemem. Bunda, bana mundarmış gibi baktıkları hissine kapılmamın payı vardır sanırım. Kim sessizce yargılansın ister ki! Pislerin değil, aşırı pislerin çekim alanına kapıldığımı saklayamam: Hiç yıkanmadıkları, farelere uygun ortamlarda yaşadıkları apaçık, berduşluk sınırından bile taşmış kişilerden gözümü alamam. Özel bir ilgi olarak görülmemeli bu: İçimde, alışılmış dışındaki her şeye ve herkese dikkat kesilen biri vardır. Büyülemez beni pislik, sorulara boğar. Hiç yıkanmadan, temizlenmeden nasıl yaşanır, kişi gitgide artan kokusunu sever mi, öyleleri nasıl bir araya gelir, insanların dünyasından dışlanmış olmak canlarını acıtır mı, merak ederim. Hekimler hiç hoşlanmaz benden; en hafifinden eksantrik sanırlar. Asıl hoşlanmama nedenleri, sorularımın yanıtlarını bilmemeleridir: Pislikten kesinkes ölünür mü, aşırı temizlikten ölme olasılığından daha mı yüksektir birden ölme olasılığı, pislikseviciliğin ağırlıklı gerekçesi ne olabilir? Çoğu, kimsesizler mezarlığına gömülen sorulardır. *Boris Dolto’nun kitabı, Gövde ve Eller, üzerinde onca durduğum, uzantıları üzerinde onca düşündüğüm bir organın elzem bir boyutunun yanından nasıl geçtiğimi gösterdi, bir defa daha ufaldım o sayfaların arasında. Duyarlı, iyi eğitilmiş el, büyük sağaltıcı. Masajı küçümseyenler vardır; bu şaşkın optik, güzellik merkezlerinde ya da söğüş mantığına dayalı özel otellerde, sırf gevşemek için, zaman zaman da ucuz bir fantazmanın penceresinde masöre, masöze gövdesini teslim edenleri hafifsemekten kaynaklanıyor sanıyorum. Dolto’nunki başka tabii: Kineziterapi’nin olanaklarını görmeye ve açmaya çalışmış bir bilimeriymiş o; elin gövdeyi sağaltma amacıyla yoğurmasını güzel sanatların değil de iyi sanatların hizmetinde kullanması, Kutsal’ın, simgeciliğin yüklemekten geri durmadığı bir organı doğal bir çizgide yüceltmeye yaramıştır. Elin ötekinin gövdesine tenselin bütün gizilgücünden boşalmış biçimde yaklaşması pek çok fiili, alışılagelmiş kullanımlarını yana iter: Dokunmanın, okşamanın, uyarmanın, kışkırtmanın alanını terk eden el, bir tek dindirmeye, kilitleneni açmaya, kasılanı gevşetmeye, düğümleri eriterek çözmeye davranır. Bazı geceler, sabaha yaklaşırken, yoldaşımın sesine uyanıp fırlar, kramp giren bacağını, handiyse taşlaşmış adeleyi ellerimle yoğurarak yumuşattıktan, açtıktan sonra uykuma dönerim; gövdeme bir tür huzur geçtiğini sezer, anlandıramazdım Dolto’yla karşılaşasıya, şimdi biliyor, anlıyorum: Elim, yazmaktan önemlisini yapmaktan kutlu. ? İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk? Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız ? Yayın Yönetmeni: Turhan Günay ? Sorumlu Müdür: Güray Öz ? Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı ? Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. ?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 ? Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna İstanbul Tel:0 (212 454 30 00 ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden / Reklam Müdürü: Eylem Çevik? Tel: 0 (212) 251 98 74 75 0 (212) 343 72 74 ?Yerel süreli yayın ? Cumhuriyet Gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 879 SAYFA 3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear