Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Selima Hill/ Şiirler/ Çeviren: Nice Damar SEVDA bir gölün altındaki camdan bir kubbeymiş gibi damlayan tünellerden oluşan bir labirentin içinden girilen hiç içinde olmamayı umut ve dua ettiğim. Yatak odanın ördeklerle dolduğunu düşlerim geceleyin. Lapaya dönmüş yemek ve çırpılmış yumurta kokarsın. Ördeklerin kimileri kuluçkada ve ayakta kalmayacak. Ve birçok karılarının parmaklarını düşlüyorum özel yerlerine gagalar gibi uzanan. Ve çaprazlamasına uzanıyorsun yatağa bir erkeğin yapmayacağı gibi. Ve ürkmüş uyanıyorum çatlayan camın sesiyle sanki tüm macera çökmek üzere gibi ve su akmaya başlıyor balıkların üşüşmesiyle yere yakın ağızlarıyla gürülgürülgürültülü tıkınan. içeri girmekten ve elimden geldiğince sana gerçeği söylemekten. Sana söylemem gereken bir şey var diyeceğim. Evet, deniyorum görüyorsunbenimle gurur duyabilirsin. Tek başıma bu gülünç cafe’de, sımsıkı tutturulmuş saçlarımla, senin son mektubunu tutarak bir kayalığın üstünde yüzüstü bırakılmış, pişman bir yeniyetme gibi elinde İncil’i, çok şükür kızın getirmeyi anımsadığı, deniyorum. Anımsar mısın tekneyi gökyüzünden düşen tam Büyükannenin bahçesine, aynen iki küçük kız gibi, ceviz koruluğunda yolunu kaybetmiş bir daha periler diyarını hiç ziyaret etmeyecek olan? Ve Büyükanne döndü uykusunda ve sarışın genç bir kaptan gördü İsa’ya benzeyen, gözünü gözlerinin içine dikerek bakan tam yatak odası penceresi hizasında. Kim oynattı adamın ellerini ileri geri kendi ışıltılı kabini boyunca sanki o bir safkan boğaymış ve yaşamlarımızı sonsuza dek karartan gösterişli bir makine değilmiş gibi; kim baktı aşağıdaki tekneye sanki o kusursuz bir kadın dansçıymış ve sınırımızdaki ezilmiş güllerin arasında gıcırdayan bir tekne değilmiş gibi? Bütün yıl boyunca adam bunu uyguluyordu ve uyguladım ben de. Herkesin bütün öğütlerine karşın, söylemeye karar verdim sana her şeyi zavallı solucan. 1945’te doğmuş, Cambridge’de eğitim görmüş ve birçok önemli ödül kazanmıştır. Ayrıca üniversitede şiir üzerine dersler vermekte, çeşitli yerlerde şiir okumaları yapmaktadır. Şu anda Dorsey’de yaşıyor. Şiir kitapları: Saying Hello at the Station (1985); My Darling Camel (1988); Blank Page, No 11 (1988); The Accumulation of Small Acts of Kindness (1989); A Little Book of Meat (1993); Trembling Hearts in the Bodies of Dogs (1994); My Sister’s Horse (1996); Violet (1997); Portrait of my Lover as a Horse (2002). bir milyonerdi... ve konuşurken o sırt üstü uzandı ağartılmış çadır bezine eski yatağının, gözleri akmaya başlıyor, yumuşak beyaz erkeklik organı dinleniyor gün ışığında üstünde eldiveninin. İş arkadaşım bir battaniye aramaya giderken, ardında kapalı perdelerin, şekerleme otomatlarının koruduğu nadide bir çiçek gibi kızımın uyanık yattığı vadiden gelen top seslerini dinledim. ANLAMIN ANLAMI Kız kaygılıydı adamın mutlu olamayacağından yalnızca arşınlayarak ırmak boyunu, yapmaktan hoşlandığı gibi kendisinin. Planlar, planlar hakkında planlar ve seks adamın mutluluk anlayışıydı. Adam, sarkık kenarlı bir şapka giydi. Kız kendini öyle yalnız hissetti ki! Dahası, kız sözcükleri doğru yazamıyordu. Laborinth. Itiniry. Elann. Kız ona deniz kabukluları pişirdi koyu portakal soslu, ve bir kasa bira aldı ona“Büyük Adam için”. Kayalık bir dağın üstünde yerleştiler deri giysileriyle. Sardalyalar ve bira. Baş döndürücü duvarlar. Adamın kitapları onların çocuklarıydı. Kız anladı bunu. Ya da Anlamın Anlamı, ders notları. “Cennet gibi bir bakımevi” şimdi herkesin bildiği bir şeykızın küçük tıkacı, özlem gibi, yükselen yemek borusundan; sürünüşü kulübeden üstünde dizlerinin. Bağa bir tarak, iğne işi nakış, Çatlak. Sevimli bir güve. “Hemşire çok can sıkıcı bir kişi” ... kızın gizemlerini didikleyen. Allah’a emanet ol, Tatlım. SOFRA ÖRTÜLERİ Kadın bakıyor bana şiş bir kulağa üzüntüyle bakan bir doktor gibi. Kımıldama. Kekler yapan kocası garajda, yalnızlığı bir tür ağıt hiç tanımadığı tüm insanlar için. O bir kaşkol takıyor. Dinliyor karatavukların şarkısını. Kendisinin bir sofra örtüsü olduğunu söyledi o. (Doğruona Sofra Örtüsü diyorlar çünkü gömleği kareli!) “Dedim kıpırdama!” Duyarım küçük hanın çarşaflarının sessizce şaklayışını. Kar beyazı çocukların kara ayakkabılarının tıkırtısını sokaktaki. Saat dörtte onların gurur ve neşesi eve gelir. Kadın fırınlanmış bir lazanyayı koyar ateşe. “Âşık mısın şu an? Nasıl bilebilirsin?” Kadının annesi bir ressamdır benim resmimi yapan. O çalışıyor deniz dalgalarıyla gözlerindeki ve iki kıvrık karidesle beni yüzmeye çağıran. Küçük köpek sahibesinin dönüşünü bekleyen bir bungalov gibi. Kadın olgunlaşıyor onun küçümsemeyle karşılanmış sevecen yönlerini bulmak için, küçük köpek uzanıyor sahanlığın güneş pembesi ışınlarının üstüne. Çok üşüyorum. Kâğıt doldurun onun gömleğinin altına. Annesinin içinde boğulduğu denizin boz bulanıklığı yalıyor ayaklarımızı bir kedi yavrusu gibi. Ben bir çiçeğim. Ben bir et parçasıyım. Kadın bakıyor yüzüme bir cenaze defincisi gibi. HERKESİN BÜTÜN ÖĞÜTLERİNE KARŞIN Herkesin bütün öğütlerine karşın karar verdim alıkonmamam gerektiğine artık ORKİDELER Orada duruyor olmalıydı uçak birkaç haftadır. Bir iki kuş dalgın dalgın ayıklıyordu parçalanmış kalıntılarını küçük çocukların ve altın sarısı bir köpek koşuşturdu içinde ve dışında boş kabinin, kibarca kavrayarak lekeli bir ayvayı ağzıyla. Aradığımız adam yatıyordu üstünde bir çekyatın kızıl bir ağacın altında. Bir sorunu varmış gibiydi teniyle ve giymişti bir çift beyaz ipek eldiven ve kan lekeli beyaz bir şapka. Konuşabilecek durumdaki tek kurtulan o ve o bile konuşmak için çok güçsüz bir kerede birkaç dakikadan fazla. O eski bir petrol boru hattı yüklenicisi ve orkide yetiştirmek için yer arayan CUMHURİYET KİTAP SAYI KONUŞMAYALIM SEVDALANMAK HAKKINDA Konuşmayalım sevdalanmak hakkında, tamam mı? aslında benim sevdalanmam hakkında, tamam mı? senin bir manolya gibi şiş yüzün hakkında; keseli hayvanlar hakkında, küçük körleşmiş keselerinin içine sürünmekten hoşlandığım, ilkin dudaklar; bir milyon çavlanın inişi hakkında 879 SAYFA 27