25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ DOLAR ekonomi@cumhuriyet.com.tr AVRO STERLIN FAİZ TASARIM: SERPİL ÜNAY BORSA 9 15 MAYIS 2020 CUMA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 6.9630 1.5 kuruş 7.5320 4.6 kuruş 8.5210 4.1 kuruş 9.15 0.01 puan 99.193 966 puan 2615.82 30.63 lira 388.21 4.52 lira PANDEMININ ASIL ETKISI NISAN VE MAYISTA AÇIKLANACAK VERILERLE ORTAYA KONACAK Sanayiye virüs darbesi Büyümenin öncü verisi kabul edilen sanayi üretimi, martta koronavirüsün etkisiyle beklentilerin üzerinde düştü. Daralma, yıllık bazda yüzde 2, aylık bazda yüzde 7.1’i buldu. Salgının sanayi üretimindeki olumsuz etkisi netleşmeye başladı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dün açıkladığı Sanayi Üretim Endeksi Mart 2020 verileri, yıllık bazda artması beklenen sanayi üretiminin, koronavirüs etkisiyle daraldığını ortaya koydu. Buna göre, sanayi üretimi 2020 Mart’ta yıllık bazda yüzde 2, aylık bazda ise yüzde 7.1 daraldı. Beklenti, aylık yüzde 4 düşüş, yıllık yüzde 1.6 artış olması yönündeydi. Sanayi üretimi, üst üste altıncı ayda da büyüme göstererek şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7.5 artmıştı. Covid19 salgınının yol açtığı ekonomik faaliyetteki yavaşlama sebebiyle mart ayında sanayi üretiminde büyümenin yüzde 1.8’e gerilemesi bekleniyordu ancak eksiye geçerek daralması beklenmiyordu. Aynı kaldı Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2020 Mart’ta madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5.6, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 1.9 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endek si yüzde 0.9 azaldı. Bu alt sektörlere aylık bazda bakıldığında ise, madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 2.2, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 7.5 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 5.7 azaldı. Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi 2020 yılı birinci çeyreğinde ise bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 4.4 arttı. Bir önceki çeyreğe göre mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretimi ise aynı kaldı. Öte yandan TÜİK, katma değer vergisi (KDV) beyannamelerinden elde edilen verilerin de kullanıldığını belirtti. 2020 Mart, nisan ve mayıs ayları KDV beyannamelerinin verilme süreleri belirli sektörler için temmuz sonuna ertelenmişti. Türkiye’de ilk vakanın tespitinin ardından martın ikinci yarısından itibaren salgın sürecinde alınan tecrit önlemleri ile birçok işyeri kapatılmış, bazı fabrikalar geçici olarak üretime ara vermişti. Nisan ve mayıs ayı sanayi üretim verileri, pandeminin etkisini tam olarak yansıtması açısından önemli olacak. l Ekonomi Servisi Doğalgazda abone arttı, tüketim düştü Türkiye Doğalgaz Dağıtıcıları Birliği’nin (GAZBİR) 2019 Yılı Doğalgaz Dağıtım Sektör Raporu, 2019’da abone sayısı artarken tüketimin azaldığını ortaya koydu. Rapora göre, Türkiye’de doğalgaz abone sayısı 2019’da bir önceki yıla göre yüzde 7 artarak 16 milyon 484 bin 478’e yükseldi. Böylece, toplam abone sayısı bir önceki yıla göre 1 milyon 83 bin 586 arttı. Ülke genelinde doğalgaz tüketimi ise 2019’da bir önceki yıla göre yüzde 9 azalarak 44.9 milyar metreküpe geriledi. Doğalgaza üst üste gelen zamlardan dolayı 20182019 aralığında faturalar yüzde 21.19 oranında artmıştı. Bu oran 20182020 aralığında ise yüzde 59’u aştı. Hem yurttaş hem sanayici ağır faturalar altında ezilmeye devam ediyor. Tüketimdeki düşüşte etki li olan bir diğer nokta, santrallarda elektrik üretim amacıyla kullanılan gaz miktarının bir önceki yıla oranla yüzde 38 azalması olarak gösterildi. Bu miktar, son 5 yılda santrallardaki en düşük doğalgaz tüketimi olarak kayıtlara geçti. Öte yandan, geçen yıl ısınma amaçlı doğalgaz kullanan tüketiciler yıllık 1700 liralık fatura ödedi. l Ekonomi Servisi 10 BIN TON LIMON IHRACATINA IZIN Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 10 bin ton limon ihracatına izin verildiğini açıkladı. CHP’li vekiler “limon ihracatının yasaklanmasının üreticileri mağdur ettiği”ne dikkat çekmişti. Pakdemirli, “Bu konuda kimse kendine paye çıkarmasın. Planlamamızı ihtiyaca göre yaptık” dedi. Çiftçinin maliyeti katlandı Bezelyeyi korona vurdu İzmir’in bezelyesi ile ünlü Ödemiş ilçesindeki üreticilere göre üretim bir haftaya kadar bitecek. Ancak, tarladaki bezelye bu yıl yalnızca günlük yevmiye ücretini kurtarmaya yetiyor. Bu üründen kazanç sağlanabilmesi için en az 3 TL’den satılması gerektiğine dikkat çeken üretici Yusuf Elmacı, fiyatın 1 TL’ye kadar düştüğünü söyledi. Elmacı, “Kendi tarlamızda kendimize günlük iş üretmiş oluyoruz. Bezelye aile desteği olmazsa yapılmaz durumda” diye konuştu. Son dönemde salgının yarattığı sıkıntılarla birçok tarım ürünü üreticinin elinde 1 liraya kadar düştü. l Ekonomi Servisi Bir ayda sadece patates üretmenin maliyeti yüzde 16.65 arttı. Maliyetlerdeki artışa rağmen çiftçinin kazancı erimeye devam ediyor. Son dönemde özellikle market fiyatlarındaki artış sıkça konuşulurken, üretimi yapan çiftçinin maruz kaldığı enflasyon gündeme gelmiyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçen aya ilişkin açıkladığı “Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (TarımÜFE), Nisan 2020” verileri, tarımsal üretimde maliyetlerin hız kesmeden arttığını ortaya koydu. Buna göre, TarımÜFE aylık bazda yüzde 0.55 azalırken, yıllık bazda yüzde 8.58 arttı. Bu artış, 2020 Aralık’a göre yüzde 7.06, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 16.68 oldu. Tarımsal girdilerin yaklaşık yüzde 90’ının ithal olması, kurdaki hareketlilikle birlikte sürekli zamlanıyor. Tohumdan mazota, yemden gübreye kadar tüm girdiler sürekli artarak çiftçiyi mağdur etmeye devam ediyor. Ancak buna rağmen, tarımdaki yanlış politikaların etkisiyle binbir zahmetle üretilen bu ürünler, çiftçinin elinden ucuza çıkmaya devam ediyor. TÜİK verilerine göre, sadece patates üretmenin maliyeti bir ayda yüzde 16.65 arttı. Aylık bazda üretim maliyetlerindeki artış kuru mercimekte yüzde 16.04, kuru fasulyede yüzde 8.36, havuçta yüzde 6.44, kuru soğanda ise yüzde 6.25, sarmısakta yüzde 4.21, portakalda yüzde 3.52’yi buldu. Bu ürünler aynı zamanda, aylık bazda en yüksek artış gösteren ürünler olarak öne çıktı. l Ekonomi Servisi Dolara kaçış sürüyor Merkez Bankası’nın toplam rezervlerindeki düşüş devam ederken, vatandaşın dövize kaçışı sürüyor. Merkez Bankası, 8 Mayıs haftasına ait haftalık para banka istatistiklerini açıkladı. Buna göre, bankanın toplam rezervleri geçen hafta 410 milyon dolar azalarak 85 milyar 833 milyon dolara geriledi. Brüt döviz rezervleri, 308 milyon dolar azalışla 51 milyar 149 milyon dolara indi. Brüt döviz rezervleri, 30 Nisan’da 51 milyar 457 mil yon dolar seviyesindeydi. Öte yandan, yurtiçi yer leşiklerin dolar hesapları 8 Mayıs haftasında bir önceki haftaya göre 1.4 milyar dolar artarak 109 milyar 955 milyon dolara yükseldi. Avro hesapların dolar karşılığı ise 1 milyar 128 milyon dolar azalarak 59 milyar 963 milyon dolara düştü. Merkez Bankası’nın verilerine göre, yabancı yatırımcılar geçen hafta net 1.05 milyar dolarlık menkul kıymet sattı. l Ekonomi Servisi Turizmciden Antalya’ya 5.3 milyon turist tahmini Bu yıl pandemi dolayısıyla gerek yurtdışına çıka nin tahmin edildiğini söyledi. Yavuz, Almanya’da 14 cak yerli turist sayısında ge Haziran’da seyahat yasağının rekse ülkeye giriş yapa biteceğini, önce ülke içi se cak yabancı turist sayısında rekor düşüşler yahatlerin başlayacağı 5 nı, ardından yaz orta beklenirken, turizm milyon sında Yunanistan ve ci olumlu senaryo turist gelse Türkiye’nin günde lar üzerinde yoğunlaşmaya devam ediyor. Turist hareketliliğine ilişkin rapor bile 2019’la me geleceğini ön kıyaslandığında yüzde 65 gördüğünü ifade etti. Ancak bu sayıya gerçekten ulaşıl düşük sa bile geçen seneye hazırlayan Antalya kalacak. göre yüzde 65 düşük Kent Konseyi Turizm kalacak. 2019’da yal Grubu’nun Başkanı Re nızca Antalya’ya 14 mil cep Yavuz, bu yıl Antalya’ya yon 907 bin 862 turist gel 5.3 milyon turist geleceği mişti. l Ekonomi Servisi En uzak mesafe 500 lira olacak Koronavirüs sebebiyle fahiş fiyatlara ulaşan otobüs biletleri için tavan fiyat uygulamasına gidildi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren kararına göre, 2000 km ve üzeri mesafeli yolculuklarda ücret 500 lirayı aşamayacak. 100115 km mesafeli yolculuklarda ise tavan ücret 100 lira olacak. 301350 kilometre arası seyahatlerde 150 lira, 401475 kilometre arası seyahatlerde ise 160 TL tavan fiyat uygulaması olacak. HAVACILIKTA BIRLEŞME SINYALI Mayıs sonunda uçuşlara ye Eşzamanlı olarak Almanya’da, niden başlamayı planla Fransa’da, İngiltere’de kurum yan Pegasus Hava Yolları’nın lar devlete kredi ve kaynak Üst Yöneticisi (CEO) Mehmet başvurusunda bulundu. Ve bu Nane, havacılık sektöründe yaptıkları başvurunun koronavirüs salgını sonrası ye bir kısmı o şirketle ni dönemde birleşmelerin ve rin devletleşmesi ya devletleştirmelerin kaçınılmaz da kısmi devletleş olacağını söyledi. “Güncel uy mesi, devletin bel gulamalar bize, birleşmele li bir hisseye sahip rin kaçınılmaz olduğu olması ve yö nu, devletleştirmele netim kuru rin kaçınılmaz oldu lunda temsil ğunu gösteriyor” di edilmesi yo yen Nane, “İtalya, lunda ger Alitalia’nın devlet çekleşe leşmesini sağladı. Mehmet Nane cek” di ye konuştu. BBC Türkçe’ye konuşan Na ne, 2019’daki rakamlara 2021 Mayıs’ta ulaşılabileceğini kaydetti. Pegasus’ta işten çıkarmalar olup olmayacağına ilişkin, “henüz önlerini göremediklerini” vurgulayan Nane, “şöyle devam etti: “Ne zaman, nasıl, hangi şartlarda ve hangi dolulukta uçacağız... Tüm bunlar senaryo analizinin ötesine geçmediği için, biz gerçekleşme olduktan sonra öngörümüzü vermeyi planlıyoruz.” l Ekonomi Servisi Beymen açılışa hazırlanıyor Beymen CEO’su Elif Çapçı, salgın mücadelesine verdikleri destek, hayata geçirdikleri önlemler ve yeni dönem mağazacılık yaklaşımları hakkında açıklamalarda bulundu. Çapçı, “Tüm mağazalarımız HuwaSan’ın uluslarararası ekolojik ürünleri ile dezenfekte edilmeye başlandı. Şimdi ‘Yeniden Birlikteyiz’ demek için gün sayıyoruz. 12 Mayıs Salı günü itibariyle Türkiye genelinde caddelerde yer alan dört Beymen, bir Beymen Club ve altı NetWork mağazamızı yeniden hizmete açıyoruz” dedi. ‘Nerede duruyoruz’ sorusunu soran gençlere... Ve herkese Direnişin adıdır gençlik... Dinamizmin, umudun, coşkunun adı... Geleceğin adıdır gençlik... Aynı zamanda kahkahanın, neşenin, kimi zaman vurdumduymazlığın... Zaman önlerinde alabildiğince sonsuz gibi görünür, onlar da alabildiğince keyfini çıkarırlar hatta kimi zaman bozuk para gibi harcayıp, tüketip dururlar.. Laf aramızda, aşırıya kaçmadıkça çok da kötü değildir yaptıkları. Çünkü zamanın boyutlarını, sınırlarını, sonsuz olmadığını fark ettiğimizde asla eskisi gibi olamayacağımızı da dehşetle anlamış oluruz. İşte o an gençlik döneminin de sona erdiği andır. “Ben kimim” sorusunun en çok sorulduğu dönemdir aynı zamanda. “Kimlik kazanma dönemi” de diyebiliriz. Atatürk, hedefleri, vizyonu, öngörüsü, aklı çağının çok ilerisinde olan bir liderdi. Ülkeyi gençlere emanet etmişti ama şu sözleri de vurgulamayı ihmal etmemişti: Gençliği yetiştiriniz. Onlara bilim ve kültürün olumlu fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Özgür fikirler uygulamaya geçtiği zaman, Türk milleti yükselecektir. İşte kilit nokta tam da burada. Yani bilim ve kültürde, özgür fikirlerin oluşabileceği ortamları yaratmakta... Genç nüfusumuz bizim şansımız, önümüzdeki en büyük fırsat ama ne yazık ki aynı zamanda heba ettiğimiz... Onlar zamanı masumca tüketiyorlar belki ama bu ülkeyi yönetenler gençliği bozuk para gibi harcıyorlar.. Bu yazıda Türkiye’de gençliğin fotoğrafını çekmek, kindar ve dindar nesil yetiştirme çabalarını ya da eğitimin nasıl ideolojiler üzerine şekillendirdiğini örneklerle tekrarlama niyetim yok. Bir kitaptan kısaca bahsetmek istiyorum. Beni çok etkileyen, “Ben kimim, ne olacağım” sorusunu sorabilen gençlere de şiddetle önerdiğim bir kitap... ‘Cesur Dâhiler’ neden okunmalı? Adı, Cesur Dâhiler. 20. yüzyılın en korkunç diliminde biri genç bir yazar, diğeri çiçeği burnunda bir bilim insanının Albert Camus ve Jacques Monod’nun direniş ve başarı öyküleri. Sean Carroll’un kaleminden Ülker İnce’nin titiz ve güzel çevirisi ile... Özgürlük uğruna büyük bir mücadele veren, hayatlarını tehlikeye atan ama bir yandan da kendi varoluşları açısından en önemli olanı sebatla sürdüren iki özel insan... Ki bu sebatları onlara Fransız direnişinden Nobel Ödülü’ne uzanan yolun da taşlarını döşemişti. Monod, hücrelerin nasıl çoğaldığı bilmecesini çözme peşindeydi. Camus ise hayatın anlamını sorguluyordu, “Hayata değer kazandıran şey nedir” sorusunu ortaya atarak... Camus’ye göre bu sorunun yanıtı “başkaldırı” idi. Neye başkaldırı? Baskıya ve adaletsizliğe başkaldırı. Camus’ye göre insanlığı aşırılıklardan, felaketlerden kurtarabilecek yegâne şey başkaldırı idi: Hatta bunun tarifini de veriyordu: Başkaldırarak bıkıp usanmadan kötülüğün karşısına dikilmek. Ama ekliyordu: “Bu aşırıya kaçmayan bir başkaldırı olmalı, sınır tanıyan, efendisi ‘zekâ’ olan bir başkaldırı”. Monod da Camus’nün ısrarla üzerinde durduğu “insanın anlam özlemi ile evrenin sessizliği arasındaki çelişkiye” 360 derecelik bir daire çizip moleküler biyolojiden hareketle ulaşmıştı. Üstelik moleküler biyoloji, insanın ortaya çıkışında rastlantının rol oynadığını ileri sürerek bütün inanç sistemlerine de meydan okumuştu. Yani moleküler biyolojinin felsefe sonuçları da olmuştu. Dostu Camus Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandıktan yıllar sonra Monod’nun çığır açıcı çalışmaları Nobel ödülü ile taçlandırılacak ama o da tıpkı Camus gibi, yakın çevresini karşısına alma pahasına inandığı değerler uğruna savaşmaktan vazgeçmeyecekti. Şunu söylüyordu: Çağdaş toplumlar bilimin kendilerine sağladığı zenginliklere ve güce kucak açtılar. Ama bilimin en derin mesajını kabul etmediler, ona kulak bile vermediler. Doğrunun yeni ve biricik kaynağına işaret ediyordu oysa bu mesaj: O kaynak bilimsel yöntemlerle elde edilmiş nesnel bilgidir. Tıpkı Camus gibi Monod da farklı yollardan çıkıp aynı noktaya gelmişti ve “üstün bir değer” öneriyorlardı: Yaratıcılığın ve bilginin peşinde olmayı. “Kendini bu değerlere hizmet etmeye hazır hale getiren bir toplum, entelektüel, siyasal ve ekonomik özgürlükleri savunmak zorunda olacaktır. En birincil görevinin eğitimi desteklemek olduğunu bilecek ve elbet daha fazla özgürlüğe, yaratıcılığa, bilgiye giden yolda ilerleyecektir. Bir ütopya bu belki ama asla tutarsız bir düş değil...” diyerek... Topu topu 5 mikron büyüklüğünde bir virüsün tüm insanlığı neredeyse esir aldığı, ekonomik, kültürel, sosyal yaşamın durma noktasına geldiği, bilim dünyasının tüm enerjisini etkin bir ilaç ve aşı üzerine harcadığı şu günlerde “Nerede duruyoruz” sorusu üzerine düşünen herkese...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear