22 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 15 MAYIS 2020 CUMA EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ HABER ‘Ne bilimi ulan?..’ Anahtar sözcük: Rejim. Hayatın her alanında; siyasette de, ekonomide de, dış politikada da, sporda da, sanat dünyasında da kendini buram buram hissettiriyor rejim değişikliği. Ve şimdi de, belki de son 100 yılın en ciddi küresel ve ulusal sorunu ile boğuştuğumuz bugünlerde pandemi ile mücadelede de bunun izlerini “fevkalade” bir şekilde görmekteyiz. Daha o günlerde, yani rejimi değiştirmek ve parlamenter sistemin tabutuna son çivileri çakmak istediklerinde avazımız çıktığı kadar bağıra bağıra söylemiştik. “Yapmayın. Bu girişim, (haydi daha da açık yazayım bu darbe) sadece ATATÜRK Cumhuriyeti’nin değil, ufacık da olsa kırıntıları kalmış olan parlamenter sistemin de yıkımı anlamına gelir” diye haykırmıştık. Bizim gibi demokrasinin safını tutanlar, sadece hazırlık ve tasarım aşamasında değil, 16 Nisan 2017 günü yapılan hileli oylamanın sonuçlarının “kuzu kuzu” kabullenilmesi aşamasında da kendilerini paraladılar. Neden? Çünkü yapılan şey bir “teknik” değişim, şekilsel bir “revizyon”un ötesindeydi. Bir darbe ile demokrasinin “tüm kalelerinin, tüm burçlarının, tüm tersanelerinin, tüm fabrikalarının, atölyelerinin üzerinden buldozerle geçmek”ti. Sanayisinden medyasına, sivil toplumundan adliyesine, irili ufaklı tüm kurumlarının ve aslında demokrasi denen seçeneğin “berhava” edilmesiydi. Dediklerimiz bir bir yaşandı... Ve geldik bugüne. En somut örneğini pandemi ile mücadele sürecinde yaşamıyor muyuz? Bir Sağlık Bakanı var ülkenin. Aslında herkesin (hâlâ) eski anlamda “Bakan” zannettiği bir makamın temsilcisi. İnsanlarda öyle bir izlenim uyandırıyor. Sanki bir “Bakanlığı” var da, onun bünyesinde birileri çalışıyor da, kararlar alınıyor..filan. Aslında bir “Kabine Sekreteri” bir de Bilim Kurulu var. Masanın etrafında çok sayıda değerli (kinaye ile yazmıyorum bunu. Yerden göğe kadar o unvanlarını hak eden hocalarımız bunlar) bilim insanları sıralanmış ve durum değerlendirmesi yapıp “Bakan Bey”e sunuyorlar ve bir karar alınıyormuş gibi bir “sanal” izlenim. Oysa gerçek, “Yeni Rejim”in, yani “Tek Adam Rejimi”nin damgasını taşıyor. Alnına koca puntolarla vurulmuş damgasını. Hem de, gizli saklı da değil, alenen ilan ediliyor bu “yeni işleyiş.” Nasıl mı? Şöyle: Sağlık Bakanı bir tıp doktoru. Bilim Kurulu’nda da çok değerli prof.’lar, doç’lar, Dr.’ler oturuyor. Ama hiçbirinin (Bakan dahil ben değil, kendisi söylüyor) karar yetkisi yok. Hatta, iki günde bir tekrarlıyor bunu Sayın Bakan. Adeta ben sadece “buralara bakıyorum” demeye getiriyor. Soruyorlar Bakan’a: AVM’lerin açılmasına Bilim Kurulu ile siz mi karar verdiniz? Yanıtlıyor: Hayır. Zaten kapatmak için de karar verilmemişti ki. Sayın Cumhurbaşkanımız... Soruyorlar: Futbol? Yanıtlıyor: Sayın Cumhurbaşkanımız… Soruyorlar: AVM’lerden sonra camiler de?... Yanıtlıyor: Sayın Cumhurbaşkanımız... Soruyorlar: Bayramda da sokağa çıkma yasağı? Yanıtlıyor: Sayın Cumhurbaşkanımız... “E o zaman.......” diye devam sorusu sormuyor (soramıyor) kimse tabii. Ne yazık ki. Aslında sadece o değil, tüm bakanlar, tüm bürokratlar, hepsi aynı şeyi yapıyor. 3 cümlelik bir uzun açıklama ya da uzun bir cevap metninde 33 kez “Sayın Cumhurbaşkanımız” sözünü tekrarlamaktan öteye gidemiyorlar. Her şey “oraya” bağlı. “Orası” karar veriyor her şeye. Bunun adı demokrasi olamaz. Yeni Rejim’in demokrasiyi ve hukuku, adaleti ve (son süreç bize gösterdi ki) hatta bilimi bile böylesine kayıtsız şartsız tekeline almasından memnun olanlar da “Biz çoğunluğuz nasıl olsa... Ve bir şikâyetimiz yok. Siz de tatava etmeyin” tavrı da cabası. Son “pandemi ile mücadele” sürecinde de Sağlık Bakanlığı’nın “Bilimsel Yayın Denetimi Bakanlık onayı” kararı alınması da işin, deyim yerindeyse “tuzu biberi” niteliğinde. Bilim Akademisi’nin değerli üyelerince bu konuda bir “feryat” niteliğindeki bildiride, anayasanın “Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama yayma ve bu alanlarda araştırma hakkına sahiptir” diyen 27’nci maddesi ile “Üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilirler...” diyen 130’uncu maddesine atıflar bulunuyor. Göğüs hastalıkları alanında değerli çalışmaları ile tebarüz eden Toraks Derneği de, bu “itiraz”a sesini ekleyerek “Bilim insanlarının çalışmalarının ve yönteminin politik irade tarafından denetime tabi tutulması kabul edilemez bir tutumdur. Ayrıca hangi çalışmalara hangi kriterlerle onay verilip verilmeyeceği konularında şeffaf bir tutum sergilenmemesi...” diye de önemli bir “kuşkuya” (arızaya) daha dikkat çekiyor. Şimdi, akıllara şu geliyor. Acaba toplam bilimsel çalışma ve emek birikimleri belki de yüz binlerce yıla yaklaşan onca bilim insanının çalışmaları da, acaba klasörler halinde “Saray”a götürülüp “o masa”ya mı sunulacak? Olur mu olur? Burası Türkiye. Cevap ne olur? Burası Türkiye. Virüse bir gün galebe çalacağız mutlaka. Ama kendimizce “gerçek bir başarı öyküsü” ve gerçek bir “normalleşme” zaferi ilan etmek istiyorsak, bizi böyle bir mücadele de bekliyor. Demokrasiye, parlamenter rejime, kısacası “çağdaş dünyaya” geri dönüş mücadelesi. Zor, ama imkânsız değil. Asıl sorun, “Ben nereden bileyim? Ben bir naçiz Bakanım.. Ben bilmem yukarısı bilir” zihniyetinde. İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti’yi tahliye eden Özcan hakkında soruşturma izni verildi O hâkime soruşturma ZEHRA ÖZDİLEK İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerif Zindaşti ve 3 adamı hakkında tahliye kararı veren hâkim Cevdet Özcan hakkında, “görevi kötüye kullanmak” ve “rüşvet almak” suçlarından soruşturma izni verildi. Bakırköy 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararda, “Bilinçli olarak verdiği hukuka aykırı kararla şüphelilerin kaçmasına imkân sağlayarak mesleki kıdem ve deneyiminden beklenen basireti göstermeyip yargı yetkisini kötüye kullanmak suretiyle mesleğin şeref ve onuruna olan genel saygı Zindaşti ve 7 adamı polisle girdiği çatışma sonrası gözaltına alındı. ve güveni sarstığı... ” vurgusu yapıldı. Özcan’ın dosyası Yargıtay’a gidecek ve Özcan ilgili ceza dairesinde hâkim karşısına çıkacak. Zindaşti ve 3 adamı için 19 Ekim 2018 yapılan “tutuklu luk incelemesi” başvurusunu değerlendiren İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimi Cevdet Özcan tahliye kararı vermişti. Uyuşturucu ticareti ve terör örgütü yöneticiliği gibi birçok suçtan kaydı bulunan Zindaşti ile 3 adamı, tahliyenin ardından yurtdışına kaçmıştı. Özcan hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan ve işadamı Doğan Kasadolu’nun “ihbar eden”, Orhan Ünğan’ın ise müşteki sıfatıyla yer aldığı iddianamede, Özcan’ın Zindaşti’yi tahliye etmesi karşılığında rüşvet aldığı öne sürülmüştü. Bakırköy 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nin soruşturma nın açılmasına ilişkin verdiği gerekçeli kararda HSK Müfettişi tarafından alınan hâkim ve savcıların ifadelerine yer verildi. ‘Takdir yetkisini aştı’ İfadelerde hâkim ve savcılar Cevdet Özcan’ın Zindaşti ve adamlarının dosyası için kendilerini aradığını veya ziyaret ettiğini söylemişti. Kararda, Cevdet Özcan’ın üstlendiği konum gereği bağımsızlık, tarafsızlık, doğruluk ve tutarlılık, dürüstlük, eşitlik, ehliyet ve liyakat ilkeleri doğrultusunda görev yapması gerekirken takdir yetkisini aştığı belirtildi. Özcan’ın so ruşturma dosyasındaki mevcut delil durumu ile bağdaşmayacak şekilde tahliye kararı verdiğine değinilen kararda, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca bu karara yapılan itirazı reddetmesi, kararı itirazen inceleyecek olan hâkime de verdiği kararın iki şüpheli (Zindaşti ve Ekrem Öztunç) bakımından mevcut delil durumu ile bağdaşmadığını ve itirazın bu şüpheliler bakımından kabul edilebileceğini belirtmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, bilinçli olarak verdiği hukuka aykırı kararla şüphelilerin kaçmasına imkân sağlamıştır” denildi. l İSTANBUL ABB Başkanı Yavaş, Melih Gökçek hakkında suç duyurusunda bulundu Arıtma tesisinin parası ortada yok Mansur Yavaş Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Meclisi’nde AKP ve MHP’li üyelerin oylarıyla, Tatlar Arıtma Tesisi’nin ve su borularının yenilenmesi işi için kredi kullanılmasının görüşülmesi talebi ertelendi. Eski ABB Başkanı Melih Gökçek döneminde tesisin yenilenmesi amacıyla Büyükşehir Belediye Meclisi’nden 2007 ve 2009 yılında 536 milyon lira borçlanma yetkisi alındığı, bu paranın başka işlerde kullanıldığı ortaya çıktı. ABB Başkanı Mansur Yavaş, arıtma tesisinin yapılması için kredi alınmasına karşın işin yapılmaması nedeniyle, Gökçek hakkında “görevi kötüye kullanma” ve “çevrenin taksirle kirletilmesi” suçlarından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. ‘1 dinozor parası’ Yavaş’ın şikâyetinde, Gökçek’in asbestli borulara dair sosyal medya hesabından yaptığı, “220 km. asbestli boru döşenmesi kilometresi her şey dahil 37 bin TL’den 8 milyon 140 bin TL’dir. Koca ASKİ’nin 8 milyonu yok mu? Niye algı yönetimi yapıyorsun Sayın Yavaş?” paylaşımını da anımsattı. Yavaş suç duyurusunda, “Şüphelinin paylaşımında belirttiği rakam gerçeği yansıtmamaktadır. Bu rakam Melih Gökçek Başkan Yavaş, Melih Gökçek’e geçmişte yaptırdığı dinozor heykellerini hatırlattı. şüphelinin geçmişte aldığı dinozorlardan sadece bir tanesinin parasıdır. Şüphelinin bu paylaşımı yapmaktaki amacı müvekkilin başarısız olduğu izlenimini uyandırarak itibarının zedelenmesini sağlamaktır. Paylaşımdaki rakamlar gerçeği yansıtmıyor olsa da söz konusu yatırımların yapılmamış olması bir gerçektir. Bu yatırımların yapılamamasının sorumlusu ise şüphelidir” dedi. ‘Tesis onarılmadı’ Suç duyurusunda, Gökçek’e Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nden su yatırımları ve Tatlar Arıtma Tesisleri’nin revizyonu için 2007 ile 2009 yılında 536 milyon lira kredi onaylanmasına rağmen toplum sağlığının hiçe sayıldığı belirtilerek şunlar kaydedildi: “Şüphelinin Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde, belediyenin borçlanmasına ilişkin meclis kararlarından birkaç örnek vermek gerekirse; 15.01.2009 tarihinde 500 milyon TL borçlanmasına, 13.02.2009 tarihinde ASKİ Genel Müdürlüğü’nün yatırımları için 60 milyon TL borçlanmasına, en önemlisi de 14.05.2007 tarihinde ‘Gerede Sistemi ile Tatlar Geri Dönüşümlü Su Projesi’ için 536 milyon TL borçlanılmasına karar verilmiştir. Fakat yukarıda belirttiğimiz rapordan da açıkça görüleceği üzere alınan bu para Tatlar Atıksu Arıtma Tesisi için kullanılmamıştır. Söz konusu borçlanma ile Tatlar Atıksu Arıtma Tesisi’ne yönelik bir iyileştirme yapılmamıştır.” l ANKARA / Cumhuriyet ÜMRANİYE’DE MAAŞLAR ÖDENEMEYECEK DURUMDA Belediye 1 yılda borca battı HAZAL OCAK AKP’li Ümraniye Belediyesi olağanüstü meclis toplantısı yaptı. Meclis gündemine 100 milyon liralık borçlanma teklifi geldi. Koronavirüs nedeniyle gelirlerin düştüğü, giderlerin arttığı belirtilerek “belediyenin kamu hizmetlerinin devamının sağlanması, mal ve hizmet alımlarından kaynaklanan tüm borçların ödenebilmesi amacıyla borçlanma yoluyla gelir elde edilmesi gerektiği” ifade edildi. Borçlanma talebi CHP’li üyelerin “ret” oyuna karşın AKP’li meclis üyelerinin oylarıyla kabul edildi. Ümraniye Belediyesi CHP Grup Başkan Vekili Filiz Öztürk Çelik, “2004 yılından bu yana üç dönemde AK Partili Başkan Hasan Can tarafından yönetilen ve kâğıt üzerinde borcu olmayan Ümraniye Belediyesi yine AK Partili belediye başkanı olan İsmet Yıldırım döneminin birinci yılında borçlanma talebiyle meclise konu olmuştur. Belediye çalışanlarının maaş ve sigorta primlerinin Filiz Öztürk Çelik ödenemez noktaya gelindiği Yıldırım tarafından ifade edilmiştir” dedi. Öztürk CHP Grubu olarak meclise sundukları koronavirüs günlerinde faaliyetleri durdurulan işyerleri için kiraların ertelenmesi, borçların faizlerinin silinmesi, anaparanın taksitlendirilmesi, emlak vergilerinde artış yapılmaması gibi önerilerinin ise gündeme dahi alınmadığını söyledi. İBB’ye niyet AKP’ye kısmet! Eski AKP milletvekili Metin Külünk, Marmaray’ın Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na bağlı TCDD tarafından işletildiğini unutarak, Twitter hesabından Marmaray’daki yoğunluğun videosunu paylaştı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni (İBB) hedef gösterdi. Külünk, sosyal medya hesabından “Burası İstan bul/Marmaray. Bu nasıl bir ciddiyetsizlik ve de nasıl bir aymazlıktır! Kamu ve yerel yöneticilerin çok başarılı yönetilen bir süreçte sorumluluklarının daha da farkında olarak ve tehlikenin henüz geçmediğini unutmadan hükümetimizin titizliğine ayak uydurmaları gerekmektedir” diye yazdı. İBB Beyaz Masa’dan Külünk’e verilen yanıtta “Metin Bey Merhaba, Marmaray işletmesi Ulaştırma Bakanlığı TCDD tarafından yapılmakta olup, @Marmaraytcdd ile iletişime geçmenizi rica ederiz. İyi günler dileriz” denildi. Marmaray’dan yapılan açıklamada ise sis nedeniyle deniz ulaşımının durması nedeniyle yolcu yoğunluğu oluştuğu belirtildi. l Haber Merkezi VALİDEBAĞ KORUSU YİNE GÜNDEMDE Üsküdar Belediyesi’nin önceki günkü meclis toplantısında Validebağ Korusu’nun bakım ve onarımı için ilçe belediyesine tahsisinin yapılması oyçokluğuyla kabul edildi. Validebağ Gönülleri gazetemize yaptığı açıklamada “Önceki deneyimlerinden Üsküdar Belediyesi’ni yeterince tanıyor ve kesinlikle güvenmiyoruz. Validebağ Korusu'nun bakım ve temizlik ihtiyacı için Üsküdar Belediyesi'ne tahsis yapılmasına gerek yoktur” dedi. İNŞAAT İŞLERİ İÇİN İHALE İLANI Yeşilbaşak Olea Zeytin Ve Zeytinyağı Tarım Gıda Hayvancılık İnşaat Nakliye Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından uygulanmakta olan Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı (13. Etap) kapsamında Aydın İli Çine İlçesi Gökyaka Mah. Çine OSB 14. Cad. No:7’de gerçekleştirilecek Butik Zeytinyağı Üretim ve Depolama Tesisi Tamamlama Projesi kapsamında inşaat işi ihalesi yapmaktadır. İhaleye katılım koşulları, isteklilerde aranacak teknik ve mali bilgileri de içeren ihale dosyası www.yesilbasakolea.com.tr internet adresinden görülebilir. Ancak, ihale dosyası Aydın İli Çine İlçesi Gökyaka Mah. Çine OSB 14. Cad. No:7 adresinden temin edilebilir. Teklif teslimi için son tarih ve saat: 05.06.2020/ Saat:14:00 Gerekli ek bilgi ve açıklamalar www.yesilbasakolea.com.tr ’de yayınlanacaktır. Teklifler 05.06.2020 tarihinde saat 14:00 ’de ve Aydın İli Çine İlçesi Gökyaka Mah. Çine OSB 14. Cad. No:7 adresinde yapılacak oturumda açıklanacaktır. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1165031) TÜRKİYE ÇİMSEİŞ İddialar yargıya taşındı MUSTAFA ÇAKIR Türkİş’e bağlı Türkiye Çimento Seramik Toprak ve Cam Sanayii İşçileri Sendikası (Türkiye Çimseİş) hakkındaki iddialar yargıya taşındı. O dönemde Türkiye Çimseİş Sendikası Ankara Şube Başkanı olan Burhanettin Arduç, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunduğu suç duyurusu dilekçesinde sendikaya ait otel ile tatil sitesinin inşaat ve tadilat işlerinin sendikanın Genel Başkanı Zekeriye Nazlım’ın ablasına ait şirkete yaptırıldığını ileri sürdü. Alanya’daki bazı taşınmazların sendikaya satışının genel başkanın akrabaları üzerinden gerçekleştirildiğini iddia etti. Nazlım’ın sendika genel başkanı seçilebilmesi için iki defa boş, bir defa da 500 bin liralık bedel karşılığında Nazlım’a senet verdiğini savundu. Bu iddiaların gündeme gelmesi üzerine sendikanın Ankara Şubesi’nin kapatıldığını söyleyen Arduç karara itiraz edeceğini bildirdi. Dilekçede, Nazlım hakkında kamu davası açılması talep edildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bilirkişi raporuna dikkat çekerek takipsizlik kararı verdi. Bilirkişi raporunda, “Herhangi bir usulsüzlüğe, sendikanın zarara uğratıldığına dair maddi bulguya rastlanmadığı” belirtildi. Arduç, benzer iddialarını Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) de iletti. Alanya Cumhuriyet Başsavcılığı, “evrakın gereği için soruşturma defterine kaydedildiğini” bildirdi. l ANKARA BAŞSAVCILIKTAN AÇIKLAMA Erbaş’ın sözlerine soruşturma yok Ankara Barosu’nun, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” suçu işlediği iddiasıyla Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hakkında yaptığı suç duyurusu, “soruşturmaya yer olmadığı” kararıyla sonuçlandı. Ankara Barosu, Erbaş’ın salgın hastalıkları eşcinsellikle ilişkilendiren ifadeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Barosu’nun duyurusunu değerlendirdi. Savcılığın, inceleme sonucunda verdiği “soruşturmaya yer olmadığı” kararında, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın yasaların kendisine verdiği yetkiler doğrultusunda, İslam’ın emir ve yasaklarının yer aldığı cuma hutbesini okuduğu ifade edildi. l ANKARA/ Cumhuriyet FAHRETTİN ALTUN HABERİ BİK, Evrensel’den savunma istedi Basın İlan Kurumu (BİK), Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi’nde yaptırdığı kaçak yapıyla ilgili CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in sözlerini haberleştiren Evrensel gazetesinden savunma istedi. CHP’li Özel, Altun’un fiilen kontrol altına alamadığı basın kuruluşlarını baskıyla kontrol altına almak olduğunu söyledi. l İSTANBUL / Cumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear