26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 26 Ekim 2016 6 haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU / TAMER KAYAŞ TASARIM: ZARİFE SELÇUK ‘Savaş planları sızdı’ 7 yıl sonra Kozmik Oda’ya girenlere yönelik operasyon yapıldı. Savcılık, devlet sırrı niteliğindeki bilgilerin ortaya saçıldığı tespitinde bulundu Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast girişimi iddia sı ile başlayıp, Genelkurmay’a bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı’na ait Kozmik Oda’ya girilmesiyle fark lı boyut kazanan soruşturmada gö rev alan polis ve TÜBİTAK çalı ALİCAN ULUDAĞ şanlarına yönelik 7 yıl sonra “kum pas” operasyonu yapıldı. Operasyonda, hakkın da yakalama kararı çıkarılan 45 kişiden 27’si gözaltına alın dı. Seferberlik’te görevli bazı askerlerin Kozmik Oda soruş turması başlamadan 9 ay ön ce Ergenekon kapsamında din lendiğini tespit eden savcılık, Kozmik Oda soruşturmasının “polissavcıasker” üçgeninde bir kumpas olduğunu kaydetti. Savcılık, Kozmik Oda’ya giril mesiyle “Gülen grubu başta ol mak üzere tarikatlar ve cema atlerin devlet içerisindeki kad rolaşmaları ile ilgili veriler ile devletin savaş planlarının 3. ki şilerin eline geçtiğini” kaydet ti. Öte yandan HSYK’nin tale bi üzerine Ankara Batı Cumhu riyet Başsavcılığı, soruşturma savcısı Mustafa Bilgili ile Koz mik Oda’ya giren hâkim Kadir Kayan hakkında dava açtı. Ankara Cumhuriyet Başsav cı Vekili Necip Cem İşçimen’in koordinesinde yürütülen Koz mik Oda Kumpas soruşturma sında dün operasyon için düğ meye basıldı. Savcılık, eski Ge nelkurmay Adli Müşaviri Mu harrem Köse, istihbarattan so rumlu eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yıl mazer ve eski Ankara İstihba rat Şube Müdürü Zeki Güven’in de aralarında bulunduğu 45 ki şi hakkında yakalama kararı çıkardı. Bunlardan 27’si gözal KOZMİK ODA SORUŞTURMASI NASIL BAŞLADI? Kozmik Oda soruşturması, 19 Aralık 2009’da Bülent Arınç’ın evinin bulunduğu Çukurambar’da iki subayın gözaltına alınmasıyla başladı. Kamuoyunda “Arınç’a suikast girişimi” olarak yansıtılan bu gözaltılar sonrasında Seferberlik Tetkik Kurulu Bölge Başkanlığı’nda hâkim Kadir Kayan tarafından bir ay süren arama gerçekleştirildi. Savcı Mustafa Bilgili de Özel Harpçi subayların çalışma odalarında arama yaptı. Genelkurmay ile o dönem yaşanan kriz üzerine, Kadir Kayan Kozmik Oda’da imajını aldırdığı bilgisayarların hard diskini dışarı çıkaramadı. Ancak 2013 yılında “konjonktür” uygun olunca dö nemin Genelkurmay Adli Müşaviri Muharrem Köse’nin talebi üzerine savcı Bilgili, TÜBİTAK bilirkişilerine söz konusu harddisklerin kopyasını aldırdı. 17 Aralık sonrasında soruşturmada savcı değişince, Kozmik Oda dosyasında takipsizlik kararı verildi ve Mart 2015’te “kumpas” soruşturması başlatıldı. tına alındı. Savcılığın kararında, soruşturmanın başlamasına neden olan suikast iddiasına ilişkin ihbarın sahte olabileceği, emniyet görevlilerinin ihbara konu askerleri çok önceden takip ettikleri ve bu kişilere kumpas kurulduğunu gösteren tespitler olduğu vurgulandı. Savcılığın tespitleri n Haklarında soruşturma yapılan askerler, ihbardan 9 ay önce “Ergenekon terör örgütü” şüphesi ile İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından önleyici dinleme/teknik araçlarla izlemeye alındı. n Bazı asker şüpheliler, ihbardan 9 ay önce İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, İstihbarat Daire Başkanlığı ve Ankara İstih barat Şube Müdürlüğü tarafından bilgi sistemleri üzerinden sorgulandı. n İhbardan 67 dakika sonra adı geçen araçlardan birinin Genelkurmay Başkanlığı’na ait olduğu belirlendi. n İhbara konu aracın ihbar günü saat 09:00’da kiralanmasına rağmen, sıradan bir vatandaşın Çukurambar bölgesinde bu aracı fark ederek 14:50’de Keçiören’deki telefon bayiinden “Çukurambar bölgesinde 2 ayrı araçta bulunan kişilerin doğrudan Arınç’a saldırıda bulunabilecekleri” ihbarı hayatın olağan akışına uygun değildir. n Bülent Arınç’a saldırı yapılacağı ihbarını alan güvenlik görevlileri, 1 saat sonra intikal ettiler ve savcıyı da ihbardan 2 saat sonra haberdar ettiler. n Bülent Arınç’a saldırı yapacakları iddia edilen şüphelilerin üstlerinde ve araçlarında, ihbarda iddia edilen saldırı suçunu işlemeye elverişli bomba, ruhsatsız silah, susturucu vs. malzemeler bulunmadı. n Kendisine suikast yapılacak Bülent Arınç’ın ihbarın yapıldığı gün ve saatte nerede olduğu araştırılması gerekirken araştırılmadı. 2014 yılında yapılan araştırmalarda Arınç’ın suikast ihbarının yapıldığı 19 Aralık 2009’da Manisa’da olduğu belirlendi. ‘Seferberlik’ hedefteydi Savcılık, tespitlerin ardından Kozmik Oda soruşturmasına ilişkin şu çarpıcı değerlendirmelerde bulundu: n Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı ve personeli, Ankara İstihbarat ve TEM, İstanbul İstihbarat ve Organize ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı personelinin işbirliği ile 3 Mart 2009’dan itibaren hedefe konuldu. n Bu soruşturma, Bülent Arınç’a saldırı iddialarının araştırılmasından ziyade, Genelkurmay Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı Kozmik Odası’nda başta Fethullah Gülen grubu olmak üzere tarikatlar ve cemaatlerin devlet içerisindeki kadrolaşmaları ile ilgili ne tür çalışmaların yapılmış olduğunun ortaya çıkarılması amacıyla yürütülmüştür. n Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı Kozmik Odasında arama işlemleri gerçekleştirilerek devlet sırrı niteliğindeki evrakın da içerisinde bulunduğu tüm verilere el koymak, Tetkik Kurulu’nu bir kısım faili meçhul olaylarla irtibatlandırmak amacıyla polissavcıhâkim üçgeninde gerçekleştirilen bir kumpas faaliyeti gerçekleştirilmiştir. n Tüm bu kumpas faaliyetleri sonucunda, başta Fethullah Gülen grubu olmak üzere tarikatlar ve cemaatlerin devlet içerisindeki kadrolaşmaları ile ilgili veriler ile devletin savaş planlarına ilişkin devlet sırrı niteliğindeki verilerin dosya kapsamında görevi bulunmayanların eline geçmesinin sağlandığı, Genelkurmay Seferberlik Tetkik Kurulu’nun, kamuoyunda faili meçhul olayların merkezi gibi gösterilerek algı oluşturulduğu ve bu kurumun 2013 yılında lağvedilmesinin sağlandığı, bu şekilde ülkenin milli menfaatlerinin ve güvenliğinin tehlikeye düşürülerek hedeflenen amaçlara ulaşıldığı anlaşılmıştır. l ANKARA Gazetecilerin adliye mesaisi Gazcı polis de FETÖ mağduruymuş n Gezi Parkı direnişinin simgelerinden ‘Kırmızılı Kadın’ olarak bilinen akademisyen Ceyda Sungur’a biber gazı sıkan polis memuru Fatih Zengin, ‘FETÖ’ mağduru olduğunu öne sürerek yeniden yargılanma talep etti. Bozdağ, Gülen için Lynch’le görüşecek n Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Fethullah Gülen’in iadesine ilişkin görüşmelerde bulunmak üzere özel uçakla ABD’ye gitti. Bozdağ, ABD Adalet Bakanı Loretta Lynch ile 15 Temmuz darbe teşebbüsünün bir numaralı faili Gülen’in iadesini görüşeceklerini belirtti. Siyasetçilere operasyon n Burdur’un Bucak İlçe Belediye Başkanı AKP’li Süleyman Mutlu ve eşi Mine Mutlu, önceki gün FETÖ soruşturmasında gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen Süleyman Mutlu tutuklanırken eşi Mine Mutlu ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. n Antalya’nın Kemer ilçesinde FETÖ operasyonu kapsamında İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, aralarında Kemer Belediyesi’nin AKP’li Meclis Üyesi Yunus Nergiz’in de bulunduğu 6 kişiyi gözaltına aldı. n Antalya’da FETÖ soruşturması kapsamında MHP’nin Döşemealtı ilçesinin eski başkanı avukat Mahmut Akar’ın da aralarında bulunduğu 13 kişi gözaltına alındı. Çağlayan’daki ‘Dayanışma Davaları’nda yargılanan gazetecilere, CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ve meslektaşları da destek oldu CANAN COŞKUN Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde dün yine ‘dayanışma davaları’ maratonu vardı. İlk olarak Evrensel Gazetesi yazarı İhsan Çaralan ve Özgür Gündem’in tutuklu Sorumlu Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargıç karşısına çıktı. Çaralan, ‘Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği’ nedeniyle yargılandığını belirterek, “Artan baskılar nedeniyle dayanışmaya katıldım. Türkiye’de basın her zaman baskı altında olmuştur. Şimdi de Terörle Mücadele Kanunu adı altında mahkemelere sürükleniyorlar” dedi. Kızılkaya da “Ağır tecrit koşulları altındayım. Bütün iddialar gazetecilik faaliyeti kapsamında” dedi. Dava 24 Ocak 2017’ye ertelendi. Ertuğrul Mavioğlu ve DİSK 6 DAVAYA BİRDEN GİRDİ Kapatılan Özgür Gündem gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Eren Keskin ile eski Sorumlu Yazıişleri Müdürü Reyhan Çapan dün yargılandıkları altı ayrı dava nedeniyle altı duruşmaya girdi. Keskin ve Çapan hakkında bir tane “terör örgütü propagandası”, üç tane “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve iki tane 301. madde davası vardı. Keskin, Özgür Gündem’in gördüğü baskılara tanık olduğunu, gazete çalışanlarının tutuklandığını, öldürüldüğünü hatırlatarak “Devlet, PKK ile görüştü. O zamanlar bu haber suç değildi. Süreç bitti suç olmaya başladı. Fikirler yayılırsa savaş olmaz” diye konuştu. Davalar ertelendi. Basın İş Başkanı Faruk Eren’in, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ‘Özgür Gündem nöbetçi genel yayın yönetmenliği’ davası ise 24 Ocak’a ertelendi. ‘Atılım’ ertelendi Atılım Gazetesi’nden 16 gazeteci ve yazarın yargılandığı dava İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tutuklu sanıklardan eski Atılım Yazıişleri Müdür Hatice Duman, Sami Özbil, Ali Haydar Saygılı, Erkan Salduz, Fatih Gür, Alp Altınörs, Aydın Akyüz, avukatların talebine rağmen duruşmaya getirilmedi. Tutuklu sanık, gazetenin eski sorumlu yazıişleri müdürü Mehmet Ali Genç, SEGBİS’le verdiği ifadede, haberlerin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Duruş ma 22 Aralık’a erteledi. Evrensel Gazetesi Genel Ya yın Yönetmeni Fatih Polat ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Vural Nasuhbeyoğlu, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, gazetenin internet sitesinde yayınlanan haber nedeniyle yargılandı. Mahkeme ‘suçun maddi unsurları oluşmadığı’ gerekçesiyle beraat kararı verdi. Yeni bir dava Özgür Gündem “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni” kampanyasına katılan sinema oyuncusu Deniz Türkali ile gazetenin Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi. Türkali ve Kızılkaya, “Terör örgütlerinin yayınlarını basmak veya yayınlamak”, “Terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak. Bulana 4 milyon lira ödül lADİL ÖKSÜZ’LE BİRLİKTE ERGENEKON SAVCISI ZEKERİYA ÖZ DE ‘ARANAN TERÖRİST’ SİTESİNE EKLENDİ İçişleri Bakanlığı, 15 Temmuz darbe girişiminin merkezi Akıncılar Hava Üssü’nden kaçarken gözaltına alınan, ancak serbest bırakılınca ortadan kaybolan Adil Öksüz’ü en çok aranan teröristler listesine alarak, başına 4 milyon TL ödül koydu. Öksüz’le birlikte eski savcı Zekeriya Öz’ün arasında bulunduğu 37 kişi de FETÖ kapsamında “aranan terörist” sitesine eklendi. İçişleri Bakanlığı, Terör İhbar Hattı’na bu zamana kadar 487 bin çağrı geldiğini, vatandaşların ihbarları ile 27 teröristin etkisiz hale geti rildiğini açıkladı. Ba Abdullah Aymaz, Ah kanlık, ihbarda bulu met Kara, İsmail Bü nan vatandaşlara top yükçelebi, Mehmet Ali lam 4 milyon 680 bin Şengül, Mehmet Er para ödülü verildiği doğan Tüzün, Musta ni belirtti. fa Özcan, Naci Tosun İçişleri da kırmızı grupta ara Bakanlığı’ndan ya nıyor. Ergenekon so pılan açıklamaya gö ruşturmalarını yürü re, terörden aranan ten, 1725 Aralık ope lar listesine FETÖ’den aranan toplam 37 ye Adil Öksüz rasyonlarının ardından ise yurtdışına ka ni kişi eklendi. Bunlardan 8’i 4 çan Zekeriya Öz ile işadamı milyon TL’ye kadar ödül veri Akın İpek de gri listede yer al len kırmızı listede yer aldı. Ce dı. Öz’ün yakalanmasını sağ maatin Hava Kuvvetleri İmamı layanlara 300 bin TL’ye kadar olduğu öne sürülen Adil Öksüz ödül verilecek. de kırmızı kategoriye konuldu. Bakanlık, aranan terör örgü tü mensuplarının bilgilerinin yer aldığı www.terorarananlar. pol.tr isimli siteye ilişkin verileri de açıkladı. Buna göre Alo 140 Terör İhbar Hattına bugüne kadar 487 bin 962 çağrı geldi. Değerlendirilen ihbarlar kapsamında kırmızı listeden 1, yeşil listeden 5, turuncu listeden 1 ve gri listeden 20 olmak üzere toplamda 27 terör örgütü üyesi ölü olarak ele geçirildi. İhbarda bulunarak terör örgütü üyelerinin etkisiz hale getirilmesini sağlayan vatandaşlara bugüne kadar 4 milyon 680 bin TL para ödülü verildi. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Başka Bir Kent Yok...’ Otoriterleşme ile birlikte onu sürekli kılmanın yolu olarak görülen, laikliğin son direnç noktalarının yok edilmesi aşamasındalar. Özellikle eğitim alanında bakanlıklar, resmî kurumlar aracılığı ile yukarıdan, cemaatler, cami cemaatleri aracılığı ile aşağıdan mahalleler temelinde bir örgütlenme yürütülüyor. Yineliyoruz ama gerçektir; savaş çığlıklarının, şoven milliyetçilik dalgasının, Gülen Cemaati armağanı darbe girişiminin yarattığı hava işleri kolaylaştırmıştır. Bu tablonun laik demokratik Cumhuriyet için çaba gösterenlerde umutsuzluk yaratması, kaçış eğilimini güçlendirmesi doğaldır. HHH Doğaldır da doğru değildir. Bunun bilincinde olanlar farklı, birbirinden kopuk da olsa bir araya gelmeye, ne yapacaklarını, nasıl direneceklerini tartışmaya, birlikler oluşturmaya çabalıyorlar. Ama her nedense bu girişimlerin sinerji yaratmasını sağlayacak temel ilke konusunda bir savrulma ya da işi daha baştan zedeleme çabaları eksik olmuyor. En son Demokrasi İçin Birlik toplantısı da daha başta en temel ilkeyi devre dışı bırakmayı hedefleyen bildik liberal söylemle, hem de açış konuşmasıyla zedelendi. HHH Neymiş; “laiklik çok kullanıldığı için eskimiş, onun yerine sekülarizm denmeli” imiş. O zaman sosyalistler, komünistler, demokratlar, haklı olarak en temel ortak noktanın torpillendiğini, birleştirici, öteki ortak noktaları besleyici ilkenin devre dışı bırakıldığını düşünürler. Sonuç bildirgesinde yeterince vurgulanmamış olsa da laiklik için mücadelenin öneminin anlaşılmış olduğunu varsayarak iyimser olmak mümkün mü bilemedim. Pazarlıkçı, liberal zehir bulaşmamışsa birbiriyle ilişkisiz hareketlerin varlığı, ortak hedeflere yönelmesi, yerel ve ulusal düzeyde gelişen itirazların yığınsallaşmasına yol açabilir. HHH Saldırı nereye yöneliyorsa çıkış oradan olur. Laik demokratik Cumhuriyet, tarihe saplanıp kalmamış aşkın bir aydınlanma temelinde, çağdaş, önü açık bir mücadele ilkesidir. Sosyalistlerin sosyalizmi acil kurtuluş yolu olarak önermelerini engelleme niyetiyle hareket etmeyen, laikliği gericiliğin değil aklın özgürleşmesi olarak anlayan, demokrasiyi kendileriyle sınırlamayı düşünmeyenler bir araya gelebilir, birlikte davranabilir. Tersi “ehveni şer”e razı pazarlıkçılık olacaktır. HHH Durumun parlak olmadığı, iktidar partisinin projesini hayata geçirmek için elverişli koşullarda ilerlediğini kabul etmek gerekiyor. Türkiye her geçen gün bir maceranın derinliklerine sürükleniyor. İktidarının sürekliliği gibi bir hayale kapılmış parti, hukuk dışılığı esas almış, tehlikeli adımlar atıyor. Böyle koşullarda umutsuzluğun yaygınlaşması, özellikle de aydınları etkilemesi doğaldır; kaçış eğilimi ağır basar. Peki, ama nereye? “Başka bir kent yok” demedi mi Kavafis. HHH Bu duygu yüzyıllardır okumuş yazmışları etkileyen, kaçış eğilimini güçlendiren duygudur. Eski Rusya’da 1898’de Çehov, Aşk Üzerine adlı hikâyesinde (Seçilmiş Hikâyeler; Cem Yayınevi; çeviri; Nuri Yıldırım; s.584) kahramanlardan birisine, İvan İvaniç’e şöyle söyletiyordu: “Bugünlerde bizim aydın sınıfın toprağa heves etmesinin iyi bir şey olduğunu söylüyorlar. Şehirden, mücadeleden, hayatın günlük hırgüründen kaçmak... Bu hayat değil, bencillik, tembellik ve kendine özgü bir tür keşişliktir.” İnsani bir duygudur kaçıp “kurtulmak.” Ama sonunda insan olarak yaşanabilecek bir dünya kalır mı elimizde? Diyanet’ten ‘FETÖ yemini’ fetvası 15Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan ‘FETÖ’ soruşturması kapsamında yapılan savcılık sorgusunda “örgüte yeminim var” diyerek konuşmayan cemaat mensupları için cumhuriyet başsavcılıklarının Diyanet’ten fetva aldığı ortaya çıktı. Diyanet de fetva ile örgüt mensuplarını ikna etmek isteyen savcılıklara, “FETÖ mensuplarının örgüte girerken ettikleri yemin geçersizdir. Bildiklerini söyleyerek yeminlerine sadık kalsınlar” yanıtı gönderdi. Soruşturma kapsamında tutuklanan kişilerin “örgüte girerken kendilerine yemin ettirildiğini, örgüt hakkında bildiklerini anlatmaları halinde yeminlerinin bozulmuş olacağını ve çarpılma endişesi taşıdıkları” gerekçesiyle sorulan sorularda susmaları üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı’na başvuran savcılıklar, örgüte girişte edilen yemin hakkında görüş istedi. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu da, söz konusu yeminin hükümsüz olduğunu bildirdi. Savcılık talebine Kuran ayetleri ile cevap veren Diyanet, görüş yazısında “FETÖ/PDY mensupları, İslamın temel ilkelerini açıkça çiğneyen bu yapı hakkında bildiklerini söyleyerek yeminlerine sadık kalmış olurlar” ifadelerine yer verdi. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear