20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 13 Eylül 2015 haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK 8 Ezmeden reformlara devam ab merkez güçleri arasında moda ama... Ocak 2015’te SYRİZA listesinden Patras milletvekili seçilen Sia Anagnostopulu, sol kanadın ayrılması sonrası bir ay görevde kalan son Çipras hükümetinde Avrupa İşlerinden sorumlu bakan oldu. Panthenion Üniversitesinde tarih profesörü ve doktorasını 19. yüzyılda Batı Anadolu’da Rum yerleşimleri kousunda hazırlamış olan, Türkiye’yi çok yakından izleyen, iyi Türkçe bilen ve yeniden milletvekili adayı olan Sia Anagnostopulu ile 23 Eylül’de Yunanistan’da yapılacak seçimleri ve SYRİZA’yı konuştuk. Çipras neden erken seçim kararı aldı? Sia Anagnostopulu: Benim de katıldığım iki neden öne sürdü. SYRİZA kendi içinde bölünmüştü. Seçmen nezdinde tüm güvenilirliğini yitirmiş eski sistemin partilerinin desteği olmadan hiçbir kanunu meclisten geçiremez duruma düşmüştük. İkinci neden, seçmenlere verdiğimiz sözle ilgili. 25 Ocak seçimi öncesinde seçmenlere Yunanistan’da hem iktisadi hem siyasal durumu değiştirecek namuslu bir reform için pazarlık yapma sözü vermiştik. AB kurumlarıyla bu pazarlık temmuz ayındaki anlaşma ile sonuçlandı. Bu anlaşma bizim için son derece ısdıraplı. Buna halkın onay vermesi, bu anlaşmayı isteyip istemediğini ve kiminle yola devam etmeyi arzuladığını belirtmesi lazım. Biz sol bir parti olarak, nihai karar vericinin halk olduğunu savunuyoruz. 5 Temmuz’da halkoylamasında seçmenlerin çoğu Troyka ile anlaşmaya hayır dedi. Ardından Çipras “son derece ısdıraplı” dediğiniz anlaşmayı kabul etti. Bu çelişkiyi bugün seçmeninize nasıl izah edeceksiniz? S.A: Bu anlaşma Yunan halkına söz verdiğimiz, bizim arzuladığımız bir anlaşma hiç değil. Bu denli daraltıcı önlemlerle bir iktisadi kalkınma gerçekleştirmek mümkün değil. Şöyle bir ikilemle karşı karşıya kaldık. Ya imzalamayacağız ve bu katı neoliberal politikalara karşı hemen alternatif politikaları uygulayacağız. Ama üretimi destekleme, canlandırma olanağı olmadan, mali açıdan tamamen tıkanmış bir durumda Avro’dan çıkıp drahmiye geçmek, Yunan toplumunu çok daha büyük bir felaketin içine sürüklemek olacaktı. İkinci seçenek, imzalayıp, zaman ve alan kazanmaktı. Devlet iflasın eşiğindeydi. Bir yıldan beri AB kurumlarından bir kuruş yardım gelmemişti ve bu arada biz borçları ödemeye devam ettik. Zaman kazanmaktan başka çaremiz yoktu. 5 Temmuz’da reddedilen anlaşma altı ay geçerliydi, yeni anlaşma ise bize üç yıllık bir perspektif tanıyor. Ücretler ve emekli maaşlarında yeni genel kesintiler yapmak zorunda değiliz. Biraz toparlanınca, anlaşmanın bazı bölümlerini yeniden müzakere edebileceğiz. 50 milyar Avro özelleştirme son derece hayalci bir hedef. Ayrıca Yunanistan’ı toplum olmaktan çıkaracak bir hedef bu. Tarım sektörünün hayatta kalmasını sağlamak için, anlaşmanın ilgili maddelerini müzakere etmeliyiz. Sonuçta AB kurumları değil, biz uygulayacağız bu reformları. Yoksullara, korunaksızlara en az dokunması, sosyal adalete uygun uygulanması temel ilkemiz olmaya devam edecek. SYRİZA’nın önde gelen isimlerinden Anagnostopulu, Cumhuriyet’e konuştu: Seçimlerden sonraki politikamız en kırılgan sosyal sınıflara saldırmadan, iktisadi ve idari yapıyı dönüştürmek 25 ‘Ulusal mutabakat hükümetine karşıyız’ Sia Anagnostopulu, bir ay görevde kalan son Çipras hükümetinde Avrupa İşlerinden sorumlu bakan oldu. Çipras artık ılımlı bir dil kullanıyor ipras en popüler lider olmaya devam ediyor ama iki ay öncesine göre kamuoyu yoklamalarında popülaritesinin yarısını yitirdi. Bu Çiprası’ın artık hızlı bir düşüş eğliminde olduğunu mu gösteriyor? S.A: Çipras’ın popülaritesini kaybetmesi, esas olarak Yunanlıların siyasete ilgisiz kalmaya başlamalarıyla alakalı. SYRİZA çok büyük heyecan yaratmıştı. Bu heyecan çok azaldı. Çipras şimdi çok daha ılımlı bir dil Neoliberal politika paketini uygulamayı kabul ederken, neyi kazandınız? SYRİZA’nın bölünmesine yol açtı? S.A: Bu borç yükünün altından kalkılmasının mümkün olmadığı artık genel kabul görüyor. Bu konuda önemli gelişmeler olacak önümüzdeki aylarda. Bu sadece Yunanistan’ı değil, bütün Avrupa ülkelerini ilgilendiriyor. İtalya’da benzer bir sorunla karşı karşıya. Finans güçlerinin dayattığı borcun dokunulmazlığı dogması sarsılıyor. Borcun eksiksiz ve zamanında ödenmesi uğruna sosyal devletin bütün kurumlarının yıkılmasının bedeli her yerde çok ağır olacak. Buna karşı mücadele asıl şimdi başlıyor ve bunda SYRİZA ve Aleksis Çipras’ın payı yadsınamaz. Evet, partimiz bölündü. Bu yüzden seçimlere gidiyoruz. Parlamentoda anlaşma oylanırken, hayır oyu veren milletvekilleri bize ağır hakaretlerde bulundular. Hepsi bizim yıllardır birlikte mücadele verdiğimiz yoldaşlarımızdı. Onları şimdi hasım olarak görmek zor ve acı verici. Halbuki hepimiz anlaşmayı onaylama konusunda parti içinde toplandığımızda hemfikirdik. Çipras meclis grubunu topladı ve şu soruyu sordu: “Bunu imzalamaktan başka bir yol öneren varsa, söylesin, onu izleyeceğim.” Aldığı tek yanıt, “Şimdi AB’den çıkmamız felaket olur,” oldu. Sol siyasetçiler gayet iyi bilirler: Kapitalist güçler bir kırılmadan, kopuştan kaçınmıyorlarsa, ona hazırlar, bizi yok edecek tüm sikullanmak zorunda. Bu da insanlara heyecan vermiyor. Gelecek haftaki seçimde katılım daha düşük olabilir mi? S.A: Evet. Katılım oranının düşmesi bekleniyor. Bu Altın Şafak gibi aşırı sağ ve uç partilere yaramaz mı? S.A: Evet, yarayabilir. Altın Şafak, liderleri hakkında yasadışı çete suçlamasıyla dava devam etse de, hâlâ civarında yüzde 6 oyla üçüncü parti gözüküyor. Başka nev zuhur partiler de var. Bu da belirsizliği arttırıyor. lahlara sahipler demektir. Ben, solun ve Yunan halkının bu vesileyle yok olmasını kabul edemem. Ama bu anlaşmanın sonuçlarının da aynı olacağını iddia ediyor Lafazanis ve Halk Birliği adayları? S.A: Biz sol bir anlayışla bir modernizasyon politikası uygulanabileceğini savunuyoruz. Eski sistemin partilerinin ekonominin ve devletin modernizasyonundan anladıkları, sosyal devleti yok etmek. Ama ayrıcalıkları da korumak. Hedefimizi gerçekleştirmek elbette kolay değil. Anlaşmanın en yıkıcı bazı maddelerini yeniden müzakere etmemiz gerekecek. Ağır neoliberal baskı altında, daha adil bir toplum yapısı kurmak için mücadele vereceğiz. Aynı zamanda eski sistemin partilerinin 40 yılda kurdukları sistemi baştan ayağa değiştirmek zorundayız. Ahbapçavuş kapitalizmi, devletin içinde oluşmuş beylikler düzeni Yunanistan’da demokrasiyi felç eden en önemli etmen. Devlet tamamen Yeni Demokrasi ve PASOK etrafında kenetlenmiş aileler ve onların kurduğu beylikler tarafından ele geçirilmiş durumda. Sizin iktidara gelmeniz bunu değiştirmedi mi? S.A: Çok az. Kamu görevlilerinin bir kısmı bu çıkar şebekelerinin etkisinden kurtuldu ama bu yeterli değil. Devletin çelik çekirdeğine hâlâ bu aileler, bu baronluklar hâkim. Devlet yapısını bu güçlerin elinden kurtarmadıkça solun hedef ve ilkelerine uygun reformları gerçekleştirmek zor, hatta imkansız. Avrupa sollarının nezdinde SYRİZA eski cazibesini yitirdi. Yeni bir sol dalganın öncüsü gibi algılanmıyor. S.A: Avrupa solları SYRİZA ve Halk Birliği arasında bölündü. Bu maalesef doğru. PODEMOS bizi destekliyor. AB kurumlarıyla anlaşma imzalamamızı desteklemişti. Bizim mücadelemiz bütün Avrupa sol hareketlerini ilgilendiriyor. Borç, herkesin başındaki büyük problem. Biz bir büyük adım attık. Bu sadece Yunanistan’ın değil, Avrupa’nın sorunu. Avrupa solunun şimdi bunu hep birlikte üstlenmesi gerekiyor. Sosyal devletin, sosyal adalet mekanizmalarının borç baskısı altından bütünüyle ortadan kaldırılması, toplumların toplum olma niteliklerinin kaybolması demek. Elbette reformlar yapmak gerekiyor. Yunanistan’da, solda, kamu idaresinin baştan ayağa ele alınması, vergi toplanması, ahbap çavuş ilişkilerinden çıkılmasını onyıllardır savunuyoruz. Bunlar büyük reformlar. Reform şart ama eski sistemin partilerinin yaptığı gibi bütün olumsuzlukları halk kesimlerinin sorumluluğunda gösterip, sistemden yararlananları koruyarak yıkım politikaları uygulamak değil bizim reform anlayışımız. En kırılgan sosyal sınıflara saldırmadan, bu sürdürülemez iktisadi ve idari yapıyı dönüştürmek politikamızın ana hattını oluşturmaya devam edecek. SYRİZA’NIN HALKTA YARATTIĞI BÜYÜK HEYECAN AZALDI Son kamuoyu yoklamaları SYRİZA’nın birinci parti olmaya devam edeceğini, ama Yeni Demokrasi ile arasındaki farkın az olacağını gösteriyor. Her durumda 25 Ocak’taki oy oranının epey gerisinde kalacağa benziyor SYRİZA. Bu durumda koalisyon kaçınılmaz olacak. AB çevrelerinin arzusu SYRİZA ve Yeni Demokrasi’nin bir ulusal mutabakat hükümeti kurması. Çipras 9 Eylül’de diğer parti liderleriyle televizyonda katıldığı tartışmada koalisyon çağrısında bulunan Yeni Demokrasi’nin liderinin önerisini reddetti? Kiminle koalisyon yapacaksınız? S.A: Muhafazakârlarla sosyaldemokratların katıldığı ulusal mutabakat hükümeti fikri bu aralar AB merkez güçleri arasında her yerde moda. Biz kesinlikle karşıyız. Siyaseti ideolojisizleştirmek, onu öldürmektir. Her yerde bundan aşırı sağ partiler kazançlı çıkıyor. Bir iktidar ve karşısında güçlü bir muhalefet olmalı. Sol ve sağ arasındaki farkları törpüleyip, işi teknik bir yönetim sorununa dönüştürmek, siyaseti, dolayısıyla demokrasiyi felç etmek demek. Yeni Demokrasi ile koalisyon yapmayacağız ama PASOK’la, Potami ile koalisyon yapabiliriz. Ama bu partilerin bakanlarının devleti kontrol eden ailelerden, baronlardan gelmemeleri, onları temsil etmemeleri koşuluyla. Halk Birliği’yle olmaz Halk Birliği ile koalisyon yapar mısınız? S.A: Halk Birliği’nin bunu isteyeceğinden emin değilim, ayrıca inandırıcı olmaz. Eskiye döneriz, o zaman seçmenler bu seçim niye yapıldı diye haklı olarak sorarlar. Yunan toplumuyla oyun oynamak demek olur bu. Halk Birliği bizden daha solda değil. Sol içinde farklı bir çizgiyi temsil ediyor. KKE’ye (Yunan Komünist Partisi) daha yakın mı? S.A: Tam öyle değil. AB’den, Avro’dan hemen çıkmamız şart değil diyorlar. KKE ise onlara çok ağır saldırıyor. Hiçbir biçimde onlarla işbirliğine girmek istemiyor. Sanırım KKE oylarının bir kısmının Halk Birliği’ne gitmesinden korkuyor. Halk Birliği son kamuoyu yoklamalarında mecliste temsil edilmek için gerekli yüzde 3 civarında gözüküyor. Meclise girememe ihtimalleri var. Akar: 3 büyük krize komşu tek ülkeyiz SERTAÇ EŞ NATO ASKERİ KOMİTE GENELKURMAY BAŞKANLARI KONFERANSI ‘İncirlik’te kapasite artırımı görülebilir’ Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanı Orgeneral Philip Breedlove, düzenlediği basın toplantısında terörle mücadele konusunda Türkiye’nin yanında olduklarını, PKK ve diğer gruplarla ilgili her ülkenin kendisini koruma hakkına sahip olduğunu söyledi. İncirlik Üssü’nü cuma günü ziyaret ettiğini aktaran Breedlove, üste işbirliğinin “olağanüstü” olduğunu söyledi. Özellikle istihbarat toplanması ve TürkAmerikan hava kuvvetlerinin hedeflere yönelmesinde çok kuvvetli bir bağ gördüğünü dile getiren Breedlove, önümüzdeki birkaç ay içinde İncirlik Üssü’nde kapasite artırımının görülebileceğini de aktardı. Breedlove, Rusya’nın Suriye’deki varlığına ilişkin bir soru üzerine de endişeyle izlediklerini belirterek, “Rusya’nın Suriye’de ne yapacağını gerçekten anlamıyoruz“ dedi. NATO Askeri Komite Genelkurmay Başkanları Konferansı’na dün İstanbul’da devam edildi. Konferansın dünkü bölümünde açılış konuşmalarını, NATO Askeri Komite Başkanı Orgeneral Petr Pavel ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar yaptı. Akar, konferansın doğru zamanda doğru yerde toplandığını belirterek, “Türkiye şu anda NATO’yu etkileyen üç büyük krize komşu olan tek NATO üyesidir. Bu krizlerden kastım Suriye, Irak, Ukrayna krizleridir. NATO’nun güney ve doğu kanatlarında ortaya çıkan bu tehditler sizin de bildiğiniz gibi sadece bölgeyi değil aynı zamanda kü Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar açılış konuşmasını yaptı. resel güvenlik ortamını da etkilemektedir. Bu nedenle NATO’nun güvenlik ve emniyetini bu ortam içerisinde nasıl güvence altına alacağını tartışmanın da tam vaktidir” diye konuştu. Akar, “PKK terör örgütü bölgesel güvenliğe de bir tehdit teşkil etmektedir. Suriye ve Irak’taki durumdan faydalanan PKK uluslararası camianın gözünde meşruiyet kazanmaya çalışmaktadır. Bu esnada, yaşlı, kadın, erkek ve çocukları öldürmeye, acımasızca saldırılar düzenlemeye masum insanların hayatını almaya devam etmektedir” dedi. Konferansın ardından iki komutan basın toplantısı düzenledi ve soruları yanıtladı. Akar, Irak’ın kuzeyine PKK için bir askeri harekat yapılıp yapılmayacağı sorusuna, “Şartlar çerçevesinde gerekli tedbirleri alacağız” yanıtını verdi. Suriye’deki gelişmeler konusunda NATO’nun Türkiye’ye sürekli destek verdiğini belirten Akar, Patriotlar için müttefiklerle müzakere ve temasların sürdüğünü, hava füze savunma konusunda gelecekte de destek alacaklarını dile getirdi. Suriye’den Türkiye’ye yönelik mülteci sorunun sürekli tırmandığını anlatan Akar, “Dahası DAEŞ, PKK/ PYD terör örgütleri de bölgedeki güvenlik için önemli bir tehdit olarak karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear