20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 13 Eylül 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 20 epimiz o fotoğrafı gördük. Suriyeli küçücük bir kız çocuğu genç bir polisle oyun oynuyor. Kızın yüzündeki sevinç tarifsiz. Dünyanın bir yerinde çekilmiş bir fotoğraf ama bize de ulaşmış. Ben bu fotoğrafı gördüğümde hüngür hüngür ağlamaya başladım. Günlerdir tuttuğum gözyaşlarım denetimden çıktı. Yurdum için ağladım, yurdumda iktidar hırsıyla deliren bir devlet örgütü ile gene iktidar hırsıyla ne yaptığını bilmeyen bir terör örgütü arasında kalan ve yaşamlarını yitiren bütün küçücük çocuklar için ağladım. Hiçbirimiz iyi değiliz! Derin bir çaresizlik içinde debelenip duruyoruz. Anneyiz, bir an gözlerimizi kapatıp tek kurşunla başından vurulan çocuğumuzun ölü bedenini kokmasın diye derin dondurucuda beklettiğimizi düşünüyoruz. Ve her dakika o dolabın başına gidip çocuğumuzun ölü bedenini öperek uyandırmaya çalışıyoruz. Bir cehennemde yaşamaya çalışıyoruz. Tamam artık hiçbir haber programı izlemeyeceğim, hiçbir ölüm haberine bakmayacağım! Çareler üretmeye çalışıyoruz, cehennem ateşini hissetmemek için. Ama ateş bizi buluyor. Pazara gidiyoruz, her zaman alışveriş yaptığımız tezgâhların bir kısmı bomboş. “Neden” diye soruyoruz, boş tezgâhın komşusu tezgâhtan biri canı sıkkın şöyle diyor: “Onlar Doğu’dan gelmişlerdi, korktular bugün tezgâh açmadılar.” Donup kalıyoruz. Yeniden bu yüzyılda Kerbela olayını yaşayan Doğu ve Güneydoğu düşüyor aklımıza. Marketin evlere servis yapan gencecik çalışanına sıkı sıkı tembihliyoruz: “Aman, sakın Kürtçe konuşma. Cep telefonunu açma.” Çünkü telefondaki annesi olabilir ve o sadece Kürkçe biliyor. Tembihi yaptığımızda yüzü sararıyor ve siz onun annesi yerine kendinizi koyuyor H Kimse yok mu? ava sıcaklıklarında rekor üstüne rekor kırılıyor. 1995 mesela dünyada rekor yılıydı. O zamanlar gazetelerde rekor haberini okuyanlar, “Hakikaten çok sıcak bir yıldı” diye yorum yaparlardı. Sonradan anlaşıldı ki, dünya çapında kırılan rekor, bir derecenin onda birinden azdı ve hava sıcaklığındaki bu değişimi hissetme olasılığımız pek yoktu. Yine de bu durum, yorum yapmamızı elbette engellemedi. Rekorlar sonraki yıllarda sürdü. 1997, 1998, 2005, 2010 yıllarında yeni rekorlar kırıldı. Son olarak 2014 yılı, 1880’den bu yana dünyanın yaşadığı en sıcak yıl olarak tarihe geçti. Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) ile Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’nde (NOAA) çalışan bilim insanları ortak açıklama yaptılar: “İklim değişikliği çağımızın en büyük tehlikesi.” 2015 nasıl olacak henüz bilmiyoruz. Fakat temmuz ayı tüm rekorları altüst etti. “Muhtemelen son 4 bin yılın en sıcak temmuz ayıydı” dedi uzmanlar. Küresel sıcaklıklar artıyor. Sıcaklıklar arttıkça buzullar eriyor. Deniz seviyesi yükseliyor. Tatlı su seviyelerinde gerileme, nehirlerin debilerinde düşüşler yaşanıyor. Göller kuruyor. Zamansız yağışlar, seller, hortumlar yaşanıyor. Orman yangınları artıyor. Doğal felaketler de öyle. HHH İstanbul’da hortumlara tanık oluyoruz. Türkiye genelinde sel felaketleri giderek artıyor. Sonuncusunu Artvin’de yaşadık. Göller kuruyor. Haritalarda masmavi görünen Akgöl bu yıl tümüyle kurudu. 407 dekarlık göl, flamingo, turna, angut gibi kuşlara ev sahipliği yapıyordu. Akdeniz ısınma nedeniyle tropikalleşmeye başladı. Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’nda görülen zehirli balık türleri Süveyş Kanalı yoluyla Akdeniz’e geçmeye başladılar. Mavi Çizgili Papağan Balığı (Scarus Ghobban) ile Pasifik Aslan Balığı (Pterois Miles) türleri artık kıyılarımızda görülebiliyor. HHH Geçen hafta Boğaziçi Üniversitesi’nde iklim değişikliği konusunda uluslararası bir toplantı yapıldı. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nden (IPCC) uzmanlar, iklim değişikliği hakkındaki 5. Değerlendirme Raporu’nu anlattılar. Slovenya Üniversitesi’nden Lucka Bogataj dedi ki, “20812100 tarihlerinde deniz seviyesindeki yükseliş özellikle Türkiye gibi Akdeniz bölgesindeki ülkeleri olumsuz yönde etkileyecek.” Yani? Deniz kıyısındaki kimi kentlerin bazı bölümleri sular altında kalabilecek. Peki deniz seviyesi 50 cm yükselirse mesela, İstanbul’da nereler sular altında kalacak? İzmir’de hangi semtler denizin yükselişinden etkilenecek? Ya Mersin’de? Bu soruların yanıtları Şehircilik ve Çevre Bakanlığı’nda var mı? HHH IPCC, Şehircilik ve Çevre Bakanlığı’nda İklim Değişikliği Dairesi’ne sormuş, “Türkiye’de iklim konusuyla ilgilenen hangi bilim insanları var” diye. Sorunun nedeni belli. Türkiye’deki bilim insanlarıyla işbirliği yapmak, bilgi alışverişinde bulunmak. Şöyle bir yanıt verilmiş IPCC’ye: “Kimse yok.” İlginç değil mi? Ben de çevrecilere “Şehircilik ve Çevre Bakanlığı’nda iklim konusunda uzman var mı” diye sordum. Şöyle bir yanıt verdiler: “Kimse yok. Olsaydı, Türkiye’de bu alanda çalışan bilim insanlarını bilirlerdi.” Hava sıcaklıkları rekor üstüne rekor kırıyor. Şehircilik ve Çevre Bakanlığı ise “kendi havasında.” H Cehennem yurdum artık sunuz. Daha üç gün önce sadece ve sadece Kürtçe konuştuğu için öldürülen bir gencin haberini almış. Bu anne yüreği gurbete çalışması için yolladığı çocuğunun sesini duymadan nasıl yaşar? Kutsal kitaplar, cehennemi, hiç bitmeyen kocaman bir yangın olarak tarifler. Şimdi biz de bitmeyen bir yangında yaşıyoruz bir arkadaşımın dediği gibi. “Çünkü arabasının çevresini sarıp arabayı epeyce bir hırpalamışlar.” Aldıkları hazdan gözü dönmüş bir güruh elinde ateş ülkeyi bir yangın yerine çeviriyor. Devletten izin almışlar! Öte yandan artık misyonunu tamamlamış bir terör örgütü, içlerinde illa ki ajan provokatörler vardır, en çok da kendi halkına zarar veriyor. Onlar da dağdaki iktidarlarını yitirmek istemiyorlar. Ve epeydir sloganları “yaşasın ölüm!” oldu. Adeta devletten izinli kıtalarla birlikte cehenneme sürekli ateş topları fırlatıyorlar. Bu arada gencecik bir garson, elinde çorba kâsesi nereden geldiği anlaşılamayan bir kurşunla yere yıkılıyor. Oysa bir ay önce bu işi bulduğu için nasıl da sevinmişti. Sabahları nasıl da heyecanla ayağa fırlayıp çorbacıyı ilk açan olmak için nasıl da hızlı hızlı yürümüştü. Şimdi öldü. Hayalleri neydi hiç kimse bilmiyor. [email protected] Ölüm uzak olsun sizden. Cehennemde yaşarken cehennem ateşinin neden hiç sönmediğine dair bilgiler de ediniyoruz. Mesela, Hürriyet gazetesine yapılan baskınlardan sonra işadamları belli yazarlara telefon edip geçmiş olsun demişler. “Ama ne olur bizi deşifre etmeyin. Korkuyoruz.” Vay canına, “istikrar diye diye” siz bu yönetimi başımıza çıkardınız. Bu zamanda bile devletle göbek bağınızı koparmadığınız için (bizdeki özel sektör devletle büyür) elbette korkuyorsunuz. Aslında hayatımızı cehennem kılan biraz da sizlersiniz. Peki bu cehennem ateşi hiç söndürülemez mi? Söner, ne zaman ki biz bütün konforlarımızdan vazgeçip Cizre de bizim, Bodrum da bizim dediğimizde söner! Not: Kürt siyasi hareketinin saygın ismi Leyla Zana “çocuklar ölmesin biz ölelim” diyerek ölüm orucuna başlama kararı aldı. Çağrısı bence en çok terör örgütüne. Bir kadın olarak, bir yurttaş olarak bu eyleminde bizi yanıbaşında hissetsin istiyorum. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÖMER MADRA Birbirimizle ve doğa ile yeniden tanışmak olonyalizmin sona ermesinden sonraki dönemlerde bir ülkede yaşayan insanlar topluluğunun başına gelebilecek en büyük felaketlerden biri istila ve işgale uğramak, öteki de iç savaş cehennemine savrulmak olsa gerek. Yakın dönem için konuşulacaksa, doğu komşumuz Irak birinci; güney komşumuz Suriye de ikinci durum için “mükemmel” birer örnek olarak gösterilebilir. İnsanlık tarihinin en eski medeniyetlerinden ikisine beşiklik eden bu yerler, bildiğimiz anlamda birer ülke olmaktan çoktan çıkmış durumdalar. Bir daha eskisi gibi olabileceklerini düşünen de pek yok dünyada. Türkiye de, işin ilginç yanı, demokrasi tarihinin her bakımdan en başarılı seçimlerinden birini gerçekleştirmesinin hemen ardından şaşılacak bir süratle her iki örneğe de uygun düşebilecek “çifte kavrulmuş” bir felaket durumuna doğru serbest düşüşe geçmiş görünüyor. Kaos ve anomi halinin hüküm sürdüğü bir hal bu. Vahşet ve dehşetle yoğunlaşan bir kan deryasının ortasında bir yandan Irak’taki mezhep çatışmasına benzer bir etnik çatışmaya sürüklendiği, öbür yandan Suriye üzerinden bölge çapında bir uluslararası savaşın içine çekilmekte olduğu söylenebilir. Ne var ki, bundan çok daha büyük bir felaket durumu yaşanmakta. İşin kötüsü, ülkedeki bu korkunçluklar yüzünden, yeryüzündeki büyük felaketi göremez haldeyiz. Bu 4’lü felaketi özetleyelim: Ağaçlar elden gidiyor: Dünya Kaynakları Enstitüsü insanlığın, medeniyetin başladığı dönemden bu yana, gezegen üzerindeki ağaçların yarısını yok ettiğini hesapladı. Ağaç örtüsünün en yoğun olduğu tropik bölgelerde sadece geçen yıl Güney Kore ülkesinin tamamı büyüklüğünde bir ağaçlık alan yok edilmiş. Ağaçlar bu gezegen üzerindeki en hayati ve dolayısıyla en önemli organizmalar sayıldığına göre, bu “gelişme”nin bayağı dehşet verici olduğunu söyleyebiliriz. Denizler elden gidiyor: BM okyanusların durumu üzerine yapılmış ilk kapsamlı araştırmayı tamamladı. İnsanlığın, denizleri yıkımdan ve deniz canlılarını yok oluştan kurtarmak için zamanının bitmek üzere olduğu resmen açıklandı. Denizler dünya yüzeyinin neredeyse dörtte üçünü kapsıyor. Dünya nüfusunun yarıdan fazlası (3.5 milyar insan) yiyecek, enerji ve gelir kaynağı olarak denizlerin “eline bakıyor”. Yani, bu “gelişme” de çok ürkütücü! İnsanlık elden gidiyor: Şiddet ve açlıktan kaçarak Avrupa’ya sığınmak isteyen insanların göç dalgası II. Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük boyuta ulaştı. Sadece geçen yıla göre bu yıl yüzde 40 artış var! İklim değişikliği konusunda bu yıl Paris’te sıkı önlemler alınmazsa sıcaktan, kuraklıktan, açlıktan, kıtlıktan, sel ve taşkınlardan ve bir de “işlemeyen devletler”den dolayı, önümüzdeki 35 yıl içinde göçmen sayısının milyonları, hatta 200 milyonu dahi bulabileceği hesaplanıyor! Ürkünç. Hayvanlar ve bitkiler elden gidiyor: Endüstriyel kirlenme yüzünden yeryüzündeki deniz kuşlarının yüzde 90’ının mide ve bağırsaklarında plastik parçaları bulunduğu açıklandı. Bazı kuşların midelerinden, bozulmamış oyuncak kamyonlar bile çıkmış! Özellikle küresel iklim değişikliği sebebiyle gene önümüzdeki 35 yıl içinde yeryüzündeki tüm bitki ve hayvan türlerinin en az dörtte birinin sonsuza kadar ortadan kalkacağı saygın bilim dergilerinde yayımlandı. Nefretlik bir durum! Sonuç: Neoliberalizmin ve küresel kapitalizmin hepimizi getirdiği son nokta burası. Chris Hedges’ın geçenlerde yazdığı gibi, “Gerek birbirimizle, gerekse ekosistemle olan ilişkilerimizi kökünden yeniden biçimlendiremezsek” ne ülkede ne de yeryüzünde bu kâbusu dağıtabiliriz. Sıkı mücadele gerekiyor. Her şey bize bağlı. K ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] HARBİ SEMİH POROY 13 EYLÜL 2015 SAYI: 32848 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç Akın Atalay İcra Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Tanıtım ve Halkla İlişkiler Genel Koordinatörü Ayşe Cemal Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı T.C. OSMANİYE 2. İCRA DAİRESİ TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2015/347 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV.’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 07/09/2015 1. İhale Tarihi: 27/10/2015 günü, saat 14:00 14:10 arası. 2. İhale Tarihi: 27/11/2015 günü, saat 14:00 14:10 arası. İhale Yeri: Akyar mevkii D400 karayolu üzeri Öncüler Tuğla Fabrikası yanı Park 80 Yediemin Otoparkı OSMANİYE MERKEZ / OSMANİYE No: 1 Takdir Edilen Değeri TL.: 198.000,00 Adedi: 1 KDV: % 18 Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri): 80GG160 plakalı, 2012 model, MERCEDES marka, ÇEKİCİ AXOR 1840 LS 4X2 (375,40) Tipli, 45794800230796 Motor No’lu, NMB37540812108753 Şasi No’lu, yakıt tipi dizel, vites tipi yan otomatik, rengi beyaz. Satışa konu araç Mercedes Axor 1840 LS 36 tipli (375,40) tipli olup araç üzerindeki bütüm camları, aynaları farları sinyal lambaları lastikleri tavan ve taban döşemeleri koltukları, vites kolu takograf cihazı oto radyosu mevcuttur. Lastikler kullanılabilir durumdadır. Kaportanın muhtelif yerlerinde küçük çizikler mevcuttur. Aküsü boşalmış olduğundan takviye yapılarak motoru çalıştırılmıştır. Ruhsatı yok. Kontak anahtarı vardır. (İİK m.114/1,114/3) *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 141705) Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.06 04.53 05.19 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.35 13.07 16.38 06.20 12.52 16.22 06.44 13.14 16.45 Akşam 19.28 19.11 19.33 Yatsı 20.49 20.31 20.51 C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear