20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Kerem Topuz’dan yeni film: ‘Lavinya’ 4 Türk Sinemasının aykırı isimlerinden Kerem Topuz’un merakla beklenen yeni filmi “Lavinya” hayata geçiyor. Hazırlık çalışmalarına daha önce başlanıldığı duyurulan filmin çekimleri, filme adını veren başrolü canlandıracak ‘Lavinya’ nın bulunamaması sebebiyle ertelenmişti. Uzun süren başEDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK rol arayışının ardından ‘Lavinya’sını bulan Kerem Topuz, çekimler için kollarını sıvadı. Ekim ayı itibariyle çekimlerine başlanacak film; tesadüfler neticesinde karşılaşan iki gencin, kendi gerçeklerinden ve geçmişlerinden uzaklaşmak için çıktıkları yolculuğu konu ediniyor. Pazar 13 Eylül 2015 ‘Umudu var büyük insanlığın ir itirafla başlamalıyım bu yazıya. Bütün bir haftayı savaş, ölüm, saldırı, baskı haberleriyle geçirdikten sonra içimin karanlığını yansıtan, hayli olumsuz bir yazı yazmıştım. 35 yıllık bir karanlığı anlatıyordum. Yazdım, bitti. Durdum. Bir saat, iki saat, bir tam gün... İçime sinmeyenin ne olduğunu bulmak için bekledim. Cevabını veremediğim sorular vardı: Bu yazı okuyana ne katacak? Yıllardır bildiğini tekrar etmekten, kanayan yarasına bir çizik daha atmaktan başka neye yarayacak? Umutsuzluğun git gide yayıldığı bir ülkede, kime güç verecek o satırlar? Vazgeçtim. Tarih hep ileri doğru adım atarken, yaşadığımız ülkede umudumuzu kaybetmemize engel olacak hiç iyi bir haber yok muydu? Yaşamakta ayak direrken, “sol mememizin altındaki cevahiri karartmamayı” hatırlatan bir işaret arıyordum ki karşıma ufak bir haber çıktı. Hürriyet’te Razi Canikligil yazmıştı. Pek farkında olmamıştık; çünkü Tanpınar’ın dediği gibi, “Bu ülke evlatlarına kendinden başkasıyla meşgul olmak imkânını vermiyordu”. Umutsuz yaşanmıyor’ B [email protected] Manhattan Projesi ve bu projenin başkanı, “atom bombasının babası” olarak anılan Julius Robert Oppenheimer’ın hayat hikayesi de vardı aralarında. Önünde yepyeni bir dünya açıldı. Soruların tamamını bilemese de, o eşikten geçmişti artık. 1990’da yeniden Türkiye’ye döndüklerinde aklında o cümle belirmişti: “Fizikçi olacağım”. Gazi Anadolu Lisesi’ni bitirip Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü’ne girdi. Zihni apaçık, önünde seçenekler sayısızdı. Fiziğin “harikalar diyarına”, kuantuma merak saldı. Kuantum mu onu seçti, o mu kuantumu bilemedi... Tıpkı Alis’in tavşanın peşinden o deliğe girmesi gibi girdi bu âleme... 1996’da üniversite bitince yolu önBir umut ışığı ce yeniden ABD’ye, Boston Son zamanlarda dünya baÜniversitesi’ne düştü. Sonra yesınında hep iç karartıcı haniden kıta değiştirdi; bu kez berlerle yer bulan Türkiye, Zürih’te, İsviçre Federal Teknik geleceğe umut ışığı tutan bu Üniversitesi laboratuvarlarında, haberi gözden kaçırdı. ODTÜ’den sonra eğitimine StanHenüz 40’ında bir bilim ford ve Harvard’da devam eden fiadamı, Doç. Dr. Mete Atatüre zik profesörü Ataç İmamoğlu ile “imkânsız” kabul edileni baçalışmaya gitti. şardı. Ölçülmez denilen ışık Hâlâ Atomsal, Mezoskopik ve seviyesinin gürültü ölçümüDoç. Dr. Mete Atatüre Optik Fizik Grubu başkanı oldunü gerçekleştirdi. ğu Cambridge Üniversitesi’ne ise Dünyanın önde gelen bi2007’de geldi. Doçent unvanı aldığı bu lim dergileri bu başarıya yer ayırdılar. Bilim insanları 35 yıldır bu ölçümü yap üniversitede, on beş kişilik ekibiyle yeni teknolojiler geliştirme üzerine çalışıyor. maya çalışıyordu. Artlarında o kadar çok başarısız deneme bırakmışlardı ki, böyle Engebeli bir yol bir gürültünün varlığından dahi şüpheye Herkesin hayat yolunda hedefleri var. düşmüşlerdi. Kimi uçsuz bucaksız, kimi makul... O, biBu başarının ardındaki isim, Doç. Dr. linmeyeni öğrenmek istiyordu. Daha önce Mete Atatüre 1975 yılının 19 Şubat’ında söylenmeyeni söylemek, bilinenin sınırını doğdu. Babası siyaset bilimci, annesi resaşıp önünde bir umman gibi uzanan, keşsam. Babasının görevleri nedeniyle süfedilmemiş bilgiye erişmek. rekli hareket halindeydiler. İlkokulu dört Bazı bilim insanları başı sonu belli yol farklı okulda okudu. Geç saatlere dek sohharitalarıyla çıkıyorlar yola. Nereye varabetlerin, tarışmaların sürdüğü, bilim ve caklarını az çok bilerek, yıllarca o menzili sanatın odakta olduğu bir evdi. planlayarak. Mete Atatüre diğer gruptan. Ortaokula başladığında bu kez ev ya da Düz yolu değil, kıyıda köşede kalmış patişehir değil, kıta değiştirdiler. ABD’de bir kaları tercih ediyor. Kuantum teknolojileokula gidiyordu. Notları iyiydi ama haylazdı. Fizik öğretmeni onun ilgisini çekme rine yol açacak yeni sistemlerin peşinde koşuyor. Girdisi çıktısı bol, engebeli yolnin yolunu önüne kitapları dizmekte buldu. Eğer bir hafta sonra bu kitaplardan so da ilerliyor. Onu gazete sayfalarına taşıyan da böyle racağı fizik sorularını doğru bilirse bütün bir yıl boyunca ne derse ne de sınava gire bir yolda edindiği zafer. Anlatmaya baştan başlayalım. 1981 yıcekti. Tam notu hazırdı. lında, Atatüre henüz ilkokula başlamamışÖnünde uzanan bir dünya ken fizikçiler ışığın gürültüsü hakkında bir teori ortaya attılar. Ama cevapları bilemezse sınıfın en Teori şuydu: Tam karanlıkta bile ışığın önünde oturacak, derslerde her şeyden bir gürültüsü var. Işığın şiddetiyle birliksorumlu olacaktı. Kafası karıştı. Pazarte bu gürültü seviyesi artıyor. Lazer ışığılık fena değildi, kabul etti. Sayfalarını kanın gürültüsü ile otomobil farınınki birbirıştırınca gördü ki, kitaplar yalnızca firinden farklı. Tek ortak noktaları, tam kazik problemlerini içermiyordu. II. Dünya Savaşı’nda ilk nükleer silahların üretildiği ranlıkta var olan o seviyenin altına düş memeleri. Ne var ki bu ses hiç kanıtlanamadı. Neredeyse “Ya yoksa” denecek kadar uzak bir ihtimaldi kayıtlara geçmesi… Bir atom tarafından tek tek üretilen ışık taneleri düşünün. Bir de bunların çıkardığı sesi... Ve üstüne o sesi azaltmaya çalışın. Mete Atatüre’nin başardığı buydu. 1981’den bu yana elde edilemeyen o sesi, Atatüre ve ekibi ortaya çıkardılar. Neden bugüne kadar olmamıştı? Neyi farklı yaptılar? Normal atomlarla denenmişti bugüne kadar ve gözlemlemek imkânsıza yakındı. Atatüre ve ekip, atomun özelliklerine çok benzer ama daha verimli çalışabilen yarı iletken nanosistemler kullandılar. Üretilen ışığın şiddetiyle gürültüsü de arttı. Gerçek şu ki, bilim ancak kullanılabilir, hayatımızı kolaylaştıran, bize doğrudan değen bir sonuç ürettiğinde çekiyor ilgimizi.. “Benden sonra tufan” alışkanlığımız burada da devreye giriyor, gelecek kuşaklara bıraktığımız imkânlar umrumuzda olmuyor. Belki de bu nedenle pek çok kişi “Bana ne ışığın gürültüsünden?” diyecek, “Bana ne faydası var, onu söyle”. Oysa bu, matematiksel olarak iddia edilen bir teorinin doğada karşılığını bulması demek. Bir anlamda insanın doğayla konuşması, sorduğu soruya cevap alması demek... Günlerimiz gazetelerin camını çerçevesini indirenleri, gazetecileri ölümle tehdit edenleri, gencecik ölümleri, kapanmayacak yaraları konuşarak geçse de; bu ülkeden insanlığa katkıda bulunanlar da çıkıyor. Dünya yakıp yıkanların değil, canını dişine takıp bilgi kırıntılarının peşinde koşanların ellerinde yükseliyor. Onlardan biri, henüz 40’ında bir bilim adamı, Doç. Dr. Mete Atatüre “imkânsız” kabul edileni başardı. Lakin biz doğayla konuşmaya alışkın değiliz. Hele sorular sormaya hiç. Tam tersine, bizim arzularımıza göre hareket etmesini istiyoruz. HES’lerle yerinden oynattığımız dere yataklarının bu seçimimize biat etmesini, Belediye Meclisi kararıyla yerini değiştirdiğimiz fay hattının talimatlara uymasını bekliyoruz. Hal böyle olunca, YÖK’ün verilerine göre Türkiye kaynaklı uluslararası yayınların dünya içindeki payı yüzde 2’yi bulmuyor. OECD raporuna göre ise ArGe, inovasyon, teknoloji seviyesinde 46 ülke içinde son sıralardayız. Demek istiyorum ki; günlerimiz gazetelerin camını çerçevesini indirenleri, gazetecileri ölümle tehdit edenleri, gencecik ölümleri, kapanmayacak yaraları konuşarak geçse de; bu ülkeden insanlığa katkıda bulunanlar da çıkıyor. Dünya yakıp yıkanların değil, canını dişine takıp bilgi kırıntılarının peşinde koşanların ellerinde yükseliyor. Ne de olsa “umudu var büyük insanlığın umutsuz yaşanmıyor.” Doğaya talimat veriyoruz Eva Mendes üba asıllı ABD’li oyuncu, model ve şarkıcı Eva Mendes, kozmetik markalarının aranılan yüzü. Estée Lauder’ın New Dimenstion güzellik ürünleri kolaksiyonu’nun tanıtımını da yapıyor. 1990’da oyunculuğa başlayan Mendes, özellikle ‘Daha Hızlı Daha Öfkeli’, ‘Hitch’ ve ‘Hayalet Sürücü’ gibi filmleriyle Türkiye’de tanınıyor. Güzelliğinizi annenizden aldığınız söyleniyor mu? Annem geleneklere bağlı bir kadın. En azından bir ruj sürmeden dışarı çıkmaz. Eskiden lüks ve kaliteli ürünleri sahip olabilecek maddi gücümüz yoktu; buna rağmen annem her zaman kendisine çok özen gösteriyordu. Her zaman doğal ve kadınsıydı. Güzellik ritüelinizi nasıl tanımlarsınız? Eva Mendes’in hayatının en önemli kısmı: Annelik K Kendime bir ritüel edinmeyi severim. Çok fazla seyahat ediyorum. Bu yüzden sabahları ve akşamları cilt bakımımı önemsiyorum. New York’ta da Los Angeles’ta da uyansam evde uyguladığım ritüele bağlı kalmaya çalışıyorum. Her kadın gibi kendime bir güzellik ritüeli uyguluyorum ve bunun çok eğlenceli olduğunu düşünüyorum. Kozmetik olarak ne kullanıyorsunuz? Hindistan cevizi yağı. Bu yağı saçlarıma ve cildime uygulayabiliyorum. Çok yönlü kullanabildiğim ürünleri seviyorum. Geceleri saçlarımı beslemesi ve ışıltılı bir görünüm kazandırması için, bu ürünü tercih ediyorum. Saç aksesuarlarının kendini farklılaştırmaya ve tarzını yansıtmaya yardımcı olduğunu düşünüyorum. İlk olarak topuz yapmaya ve saç aksesuarlarını kullanmaya saçlarımın kötü olduğunu düşündüğüm bir gün başladım. Kremsi tondaki allıklara bayılıyorum. Cildimi mükemmel gösteriyor ve doğal hissettiriyor. Cildimin yapısı yorgun olduğumda solgun görünmeme neden oluyor. Krem allık sayesinde cildim canlılık ve ışıltı kazanıyor. Kırmızı halıdaki makyajınıza gelecek olursak, sizce dudaklar mı yoksa gözler mi daha ön planda olmalı? Gözlerime yoğun bir makyaj yapıldığında kendimi daha rahat hissediyorum. Kimi zaman dudaklarıma sadece bir parlatıcı sürüyorum. Genellikle daha belirgin gözler ve nötr tonlarda bir ruj tercih ediyorum. Oyuncu olmanın sizi en çok heycanlandıran noktası nedir? İşimde bir zorlukla karşılaştığım zaman ondan daha fazla keyif alıyorum. Zorlukların üstesinden gelmek için kendi geliştirdiğim yöntemleri uyguluyorum. Tamamiyle kendimi güvende hissettiğim an hiçbir korkum kalmıyor. Bunu başarmak zor olmasına rağmen çaba sarf etmek hoşuma gidiyor. Annelik, hayatınızın büyük bir kısmını kaplıyor mu? Kesinlikle hayatımın en önemli kısmı annelik, her şeyi çok daha ayrıntılı düşünmek gerekiyor. “Kendimle kimi karşılaştırabilirim, hangi şirketlerle çalışmalıyım, hangi reklamları kabul etmeliyim, hangi işleri kabul edersem kızımla daha fazla vakit geçirebilirim?” gibi bir sürü soru sorarım kendime. Acaba kızımı utandıracak mıyım? diye düşünürüm. Benimle gurur duyacağından emin olmak istiyorum. C M Y B İllüstrasyon: Cihat Hazardağlı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear