20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 30 Aralık 2015 EDİTÖR: CAN DOKER Tahir Elçi’yi vuran mermi o değilmiş! IR DİYARBAK İZİM İÇİN BAROSU: B EĞİL SÜRPRİZ D Dört Ayaklı Minare’nin önünde yaptığı basın açıklaması sonrası öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi ile ilgili olay yerinde bulunan deforme mermi çekirdeğinde Elçi’nin vücut izi tespit edilmedi. Mermi, YDGH’li Yakışır’a sıkılan mermi çıktı. deki mermi çekirdeği Başkanımız TaHatay, Mersin, Adana, Osmaniye ve Gaziantep baro başkanları, Diyarba yeti cina Elçi r Tahi anı Başk su Baro kır lama Açık di. iste nin aydınlatılmasını a da, soruşturma aşamasında yargılam rba Diya olan fı tara ın ve soruşturman ve dan atlar avuk subu men su Baro kır diğer barolardan bağımsız bir heyetin oluşturulması gerektiği belirtildi. Ay sı ama kalm hul meç faili rıca, “Cinayetin yürü ma ştur soru bir li etki ve adil için ler delil n edile elde e tülerek, bir an önc alıve aşamaları kamuoyuyla paylaşılm amın katli la may ştur soru dır. Tarafsız bir ı sorumluları ortaya çıkarılmalı ve yarg r. alıdı anm sağl i eler verm önünde hesap Bu soruşturmayı faili meçhul bırakma ayacağımızı ve katliamın takipçisi olac ildi. ğımızı kamuoyu ile paylaşırız.” den haber 7 Uluslar ve Kaderleri ek sık kullanılan, sol literatürün de sağlam klişelerinden biri sayılan “ulusların kaderlerini tayin hakkı” nötr bir teorik çıkarsama gibidir. Bu tezin ayrılma hakkını da birleşme, bir arada kalma hakkını da içerdiği varsayılır. Ama daha çok ayrılma konusunda bir tonlama da sezilir. Teorinin gri alanından yeşil alana geçildiğinde ise tablonun pek de yeşil olmadığı, zaman zaman karardığı görülecektir. İşin doğrusu pratikte ayrılmaların daha çok başka güçlerin istekleri, plan ve projeleri doğrultusunda olduğudur. HHH Sözü uzatmayalım; yakın tarihimizden örnekler ayrılmaların, bölünmelerin daha çok büyük güçlerin emperyal projeleri doğrultusunda gerçekleştiğini gösteriyor. Kuşkusuz burada emperyal bir proje ile denk düşebilecek ayrılmaların da olduğunu, olabileceğini kabul etmeliyiz. Örneğin Kürtlerin Kuzey Irak’ta ayrılmaya doğru hızla ilerlemeleri Irak’ın üçe bölünmesi projesiyle uyum gösterebilir ya da Suriye’deki gelişmeler bu yönde evrilebilir. Bizi daha yakından ilgilendiren ise bu gelişmelerle de bağlı olan Türkiye’deki gelişmeler. Bu konuya Kürt siyasi hareketinin son “özyönetim” çıkışı üzerinde fikir cimnastiği yaparak gireceğiz ister istemez. Çünkü tarafların gerçek niyetleri konusunda tam bir açıklık bulunmuyor. Yeniden kurulacak “çözüm masası” için tartışma malzemesi mi söz konusu, yoksa köprüler kimilerinin söylediği gibi çoktan atıldı mı bilemiyoruz. Bu tartışmanın silahların gölgesinde çatışma ve ölümlerin eşliğinde yapılıyor olması da cabasıdır. HHH Solda Kürt siyasi hareketinin her söylediğini onaylamayı devrimciliğin olmazsa olmazı sayan bir anlayışın epeyce taraftarı var. Bu zulme uğrayan bir halkın yanında olmak gibi haklı bir temele de dayanıyor. Yine de konunun serinkanlılıkla ele alınması gerekiyor. Sol, Kürt siyasi hareketinin her söylediğini tartışmasız onaylayamaz. Çatışmalı bir ortamda artan baskılarla Kürt siyasetinin taleplerini birbirinden ayırmak, açık, net bir çizgiyi ortaya koymak zorunludur. En azından solun bu konuyu duygusallığın ötesinde tartışması gerekliliğini kabul etmekte yarar var. HHH Sol, Kürt siyasi hareketinin bileşenleri ve eğilimleri konusunda CHP’ye yönelttiği eleştiriyi yinelemek, yani “sağa kayarak sağı kazanmak” gibi bir yanlışı onaylamamak durumundadır. Kürt siyasi hareketinin özerklik ya da ayrılma yönündeki taleplerine ise hiç kuşkusuz, “sizin böyle bir hakkınız yoktur” diyecek değildir. Ama bu talepleri tartışmasız onaylaması, tüm Türkiye’yi kapsayacak talepler olarak öne sürülmesine itiraz etmemesi de mümkün değil. Metin Çulhaoğlu’nun İleri Haber’de yaptığı çözümlemeyle bitireyim yazıyı da bu karmaşık konunun tartışılması sonraki yazılara kalsın. HHH Çulhaoğlu, “Türkiye’de ademi merkeziyetçi temelde, bir tür eyalet sistemine benzeyen ve her biri çalışma yaşamından (işçiişveren ilişkileri) eğitime (müfredat, kızerkek aynı okulda okuma), sağlığa (sağlık hizmetleri), hukuka (medeni hukuk dahil), kamusal yaşama vb. ilişkin önemli kararlar alabilen idari birimlerden oluşan bir yapılanmayı” sol açısından kabul edilebilir bulmuyor. Görüldüğü gibi konu teorinin gri alanındaki klişelerle kolayca çözülebilecek bir konu değil. Liberallerin ulus devlet düşmanlığının gölgesinde kalmayacak bir tartışma gerek bize... P 5 barodan açıklama iyarbakır’ın Sur ilçesinde 28 Kasım günü çatışmalarda zarar gören tarihi Dört Ayaklı Minare’nin önünde basın açıklaması yaptığı sırada öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ile ilgili olay yerinde bulunan ve incelenmek üzere Ankara’ya gönderilen deforme mermi çekirdeğinde Elçi’ye ait vücut izi tespit edilemedi. Çekirdeğin sokakta yaralanan polis memuru S.T.’nin YDGH’li Uğur Yakışır’a sıktığı mermilerden biri olduğu belirlendi. Diyarbakır Barosu Başkanı Elçi’nin öldürüldüğü sokakta bulunan deforme mermi çekirdeğinin Ankara Jandarma Kriminal Laboratuvarı’nda yapılan incelemesi tamamlandı. İncelemede deforme mermi çekirdeği üzerinde Tahir Elçi’ye ait vücut sıvısı tespit edilemediği belirtildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen krimi D Olay yerinde bulunan ve incelenen çekirdeğin sokakta yaralanan polis memuru S.T.’nin YDGH’li Uğur Yakışır’a sıktığı mermilerden biri olduğu belirlendi. nal raporuna göre, 11 numaralı delil olan çekirdeğin Yenikapı Sokak’ta yaralanan polislerden S.T. üzerine kayıtlı Çeska marka silahtan çıktığı kaydedildi. Çekirdek üzerinde herhangi bir vücut sıvısı tespit edilemediği belirtilen raporda, 9 ve 16 numara ile kaydedilen 2 mermi çekirdeğinin gömlek parçasına (kurşunun dış kaplaması) dair analiz de yer aldı. Raporda 11 numaralı delil dışında gönderilen 2 mermi çekirdeği gömlek parçasının ise 7.62 milimetre çapında Kalaşnikof marka tüfekten atıldığının tespit edildiği kaydedildi. Raporda uzun namlulu silahtan atılan 2 mermi çekirdeği gömlek parçasının mukayeseye elverişli olmadığı ifade edildi. hir Elçi’nin vurulduğu yerden çok uzak bir noktada bulunmuştu. Bu deforme mermi çekirdeği, çok önemli bir delilmiş gibi medyaya servis edildi. Oysa biz bu mermi çekirdeğinin Tahir Elçi’nin vurulduğu noktadan çok geride, neredeyse sokağın başında bulunduğunu biliyorduk ve bunu açıklamıştık. Kriminal raporda çıkan sonuç da bizim dediğimiz gibi çıktı. Bulunan delillerin hiçbirinde Tahir Elçi’nin katledilmesine ilişkin bir bulguya rastlanmadı.” l DHA Baro: sürpriz olmadı Diyarbakır Barosu Soruşturma Komisyonu’nda görevli avukatlar ve Baro Başkan Yardımcısı Ahmet Özmen, sonucun kendileri için sürpriz olmadığını vurgulayarak şunları söyledi: “Bu sonucu bekliyorduk. Çünkü el ODTÜ’deki mescit tartışmasını ilahiyatçı profesör takip ediyor... İşte ODTÜ ‘takipçi’leri SİNAN TARTANOĞLU ODTÜ’de mescidin yetersiz olduğunu ve öğrencilerin cezalandırılmasını isteyen YÖK üyelerinden biri ilahiyatçı. Biri de 2007 AKP milletvekili adayı çıktı DTÜ’deki mescit tartışması sürüyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Gereği neyse bunun da YÖK tarafından yapılması gerekir. Tabii ki bizler bunun da takipçisi olacağız” sözleri ile devreye girmesinin ardından YÖK de çalışmalarını hızlandırdı. ODTÜ’de mescidin yapılmasını ve öğrencilerin cezalandırılmasını takip edecek YÖK üyelerinin İbrahim Hatipoğlu ve Durmuş Günay olduğu öğrenildi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, mescit üzerinden tartışmanın başlamasının ardından devreye girmiş ve “iki YÖK üyesini” konu ile inceleme yapmak üzere görevlendirmişti. Sözkonusu iki YÖK üyesi, ODTÜ’de incelemele Star’ın yalan haberine 3 bin TL’lik tazminat ALİCAN ULUDAĞ O rini tamamladıktan sonra YÖK Başkanı Saraç’a bir rapor sunmuş, raporun ardından Saraç konu ile ilgili bir komisyon kurmaya karar vermişti. İlk incelemecilerin ve daha sonra kurulan komisyon üyelerinin Prof. Dr. İbrahim Hatipoğlu ve Prof. Dr. Durmuş Günay olduğu öğrenildi. Hatipoğlu da Günay da eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından YÖK üyeliğine atandı. Hatipoğlu ve Günay, YÖK Başkanı Saraç’ın görevlendirmesi ile ODTÜ’de yerinde incelemeler yaptı. Mescit tartışmasının sadece bir tarafı ile görüşen üyeler, 16. mescidin düzeltilmesini ve genişletilmesini isteyen ve bu yüzden saldırıya uğradıklarını iddia eden ODTÜ’de neler yaptılar? nkara 27. Asliye Hukuk Mahkemesi, Fuat Avni’ye atfen sahte yazışmalar yayımlayarak, CHP’li Haluk Koç’un kasedi olduğunu iddia eden iktidara yakın Star gazetesini mahkum etti. Mahkeme, gerçeğe aykırı haberle Koç’un kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle gazetenin 3 bin TL manevi tazminat ödemesine hükmetti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “aşkını” ilan eden Ethem Sancak’ın patronu olduğu Star gazetesi, 18 Şubat 2015’te “CHP’den 45 kişinin +18 kasedi var” ve “Haluk Koç ve Hakan Şükür satmaz çünkü...” başlıklı iki habere imza attı. Haberde, Sümeyye Erdoğan’a suikast iddiasında olduğu gibi Fuat Avni’ye atfen sahte yazışmalar kullanıldı. Haberde, Koç’un da kasedi olduğu iddia edildi. Koç, haberler üzerine avukatı Celal Celik aracılığıyla Star gazetesi hakkında 20 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın dün karar duruşması yapıldı. Star gazetesinin avukatları, söz konusu haberin “basın özgürlüğü” kapsamında olduğunu iddia etti. Mahkeme, duruşma sonunda Star gazetesinin Haluk Koç’a 3 bin TL manevi tazminat ödemesine hükmetti. Daha önce de Sancak’a ait Akşam, Star ve Güneş gazeteleri, Fuat Avni ve Oran arasında geçtiği iddia edilen sahte yazışmalar yayımlamış, Sümeyye Erdoğan’a suikast savını ortaya atmıştı. İstanbul Savcılığı, başlattığı soruşturmada, yazışmaların sahte olduğuna ilişkin bilirkişi raporu aldırmıştı. Savcılık, Akşam ve Güneş gazetesi yöneticileri hakkında dava açmıştı. l ANKARA A öğrencileri dinledi. İki üyenin YÖK Başkanı Saraç’a sundukları raporda, “öğrencilerin yerleşkede başka ibadet alanlarının da bulunduğunu fakat çok büyük bir alana kurulu olan üniversitelerinin diğer mescitlerine gitmelerinin zor olduğunu, çok yürümeleri gerektiği, zaman kaybına ve hatta bu yüzden derslerine yetişememelerine yol açtığını aktardıkları” belirtildi. Hatipoğlu ve Günay, incelemelerinin ardından tartışmalara konu olan mescidin “çok küçük, yetersiz ve kadınerkek ayrı ibadetin yapılabilmesi için uygun olmadığına” karar verdi. Raporu inceleyen YÖK Başkanı Saraç, Hatipoğlu ve Günay’ın da yer aldığı bir komisyonun kurulmasına karar verdi. l ANKARA Sarin davasında 12 yıl hapis Önce tahliye edilen ardından hakkında yakalama kararı çıkarılan Suriyeli sanık Hytham Qassap, 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı, 5 Türk sanık ise beraat etti uriye’deki El Kaide örgütüne bağlı Ahrarı Şam ve El Nusra Cephesi’ne bomba yapımı için bazı kimyasal maddelerin temin edilmeye çalışıldığı ihbarını alan Adana polisi, 28 Mayıs 2013’te operasyon düzenledi. Gözaltına alınan biri Suriyeli 5 kişi tutuklanırken 1 kişi de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Şüphelilerle birlikte ele geçirilen maddenin “sarin gazı” olmadığı anlaşılınca tutuklanan Türk vatandaşı sanıklar, 17 Temmuz’da tahliye edildi. Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 1’i tutuklu 6 sanık hakkında dava açıldı. Tutuklu sanık “Abu Salah” kod adlı Suriyeli Hytham Qassap (37) hakkında “terör örgütüne üye olmak” ve “terör örgütüne silah sağlamaya teşebbüs” suçlarından 25 yıla kadar, tutuksuz Halit Usta, Halit Ünalkaya, İbrahim Akça, Bekir Karaoğlan ve Raif Ay için ise “terör örgütüne silah sağlamaya teşebbüs” suçlamasıyla 15’er yıla kadar hapis cezası istendi. 2.5 yıl sonra yeniden başlayan davanın dün yapılan 6. celsesinde mahkeme heyeti, firari Qassap’ı gıyabında terör örgütü üyeliği suçundan 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Suriyeli ile ona yardım ettiği ileri sürülen tutuksuz 5 Türk sanık ise kimyasal madde temin etme suçundan, suçun hazırlık aşamasında kalması ve fiilin kanunda suç olarak tanımlanmaması nedeniyle beraat etti. S Adana’daki davada firari Suriyeli Hytham Qassap’a yardım ettiği öne sürülen 5 Türk sanık, suçun hazırlık aşamasında kalması nedeniyle beraat etti. BMM idare amirlerinin Meclis’te uygulanacak yeni güvenlik önlemlerini belirlemek amacıyla yaptığı toplantıda, basın mensuplarına saat 20.00’den sonra kulis yasağı getirilmesi gündeme geldi. TBMM Başkanlık Divanı onayına sunulacak “Güvenlik Eylem Planına” AKP, CHP ve MHP’li idare amirlerinin imza koyduğu belirtildi. Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD) plana yazılı açıklama ile tepki gösterdi. Gazetecilerin “güvenliği tehdit eden yapı” olarak görülmesinin son derece düşündürücü olduğu belirtilen açıklamada “Bu öneri, parlamento muhabirlerinin basın özgürlüğünü engelleme riski barındırmaktadır. Parlamento muhabirleri, Meclis’te halkın haber alma hakkı adına bulunmaktadır” denildi. Meclis’te iktidar kulisinde gazeteciler HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e, konuyla ilgili soru sormak istedi. Ancak, Meclis görevlileri, kameramanların izin alması gerektiğini belirterek, müdahale etmek isteyince Önder sinirlendi. Önder, “Ben idare amiriyim; izin veriyorum, gelin arkadaşlar” diyerek soruları yanıtladı. Önder, gazetecilere kulis yasağının antidemokratik ve kabul edilemez olduğunu söyledi. AKP Milletvekili Metin Külünk de Meclis kulislerinin basına açık olması gerektiğini söyledi. l ANKARA / Cumhuriyet Meclis’te kulis yasağına tepki T Erdem: Özür bekliyorum “S arin gazı” iddialarını Rus televizyonuyla paylaştığı için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından “vatan haini” ilan edilen CHP Milletvekili Eren Erdem karar üzerine, haklılığının tescillendiğini söyledi. Cumhuriyet’e konuşan Erdem, “Hâkimin kararı, hukukumuz açısından umut vericidir. En büyük temennim, Sansür tartışması Eren Erdem 2013’te serbest bıraktıkları hükümlünün yakalanarak cezasını çekmesidir. Cumhurbaşkanı’nın vatan haini ithamına, hâkim gereken cevabı vermiştir. Erdoğan’dan özür bekliyorum. Gereken davaları açacağım. Bundan sonra hesap vermesi gerekenler, linç operasyonu yürütenlerdir. Hepsi hesap verecek” dedi. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear