20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 30 Aralık 2015 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK Kılıçdaroğlu: TÜRGEV değil GÖTÜRGEV Kılıçdaroğlu, S. Arabistan’dan yapılan bağışın belgesini açıkladı lideri Kemal Kılıçdaroğlu, daha önce gündeme getirdiği Suudi Arabistan’dan TÜRGEV’e yapılan 99 FIRAT milyon 999 bin 990 KOZOK dolarlık bağışın belgesini açıkladı. Kılıçdaroğlu, grup konuşmasında, “TÜRGEV’e 99 milyon dolar para geldiğini söylemiştim. En nihayet bunun belgesi... Beni mahkemeye verdiler, biz de makbuzun tarihini ve numarasını hâkime verdik. ‘Bunu ilgili bankadan isteyin, gerçekten var mı yok mu?’ Vakıflar Bankası, mahkemeye yazıyı göndermiş. 99 milyon lirayı TÜRGEV’in hesabına yatırmışlar. Artık adı TÜRGEV değil götürgev” dedi. Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı Vakıfbank’ın Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilen resmi yazıda, şu ifadelere yer veriliyor: “İlgili kayıtlı yazınıza istinaden davacı TÜRGEV adına bankamız nezdindeki 00158048013239675 numa haber 5 CHP ralı hesabın 01.01.2012201.12.2013 tarihleri arasındaki hesap hareketleri incelenmiş; söz konusu hesaba, 26.04.2012 tarihinde 99.999.990 USD (doksandokuzmilyondokuzyüzdoksandokuzbindokuzyüzdoksanamerikandoları) ‘Royal Protocol Trf Dan Gön.’ açıklaması ile yatırıldığı tespit edilmiştir.” Ölü bebekler, kurşun gibi kelebekler Savcıya talimat Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın savcıya “gizli ibareli” talimatının belgesini de gösterdi. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı’nın yazısını “Biliyorsunuz, bizim bir diktatör bozuntumuz var. Cumhuriyet Savcılığı’na gizli ibareli yazı yazıyor. Yazı ne, efendim diyor. Cumhurbaşkanı’na yönelik “Sayıştay: Kaçak Saray Hileli” diye bir yazı çıkmış. Kanuni işlem yapın, sonucundan da ba bana bilgi verin diyor. Kimsin sen? Senin savcıya talimat vermeni kim, hangi yasa öngörüyor” sözleriyle eleştirdi. Kılıçdaroğlu kürsüden şehit evinin gazetelere yansıyan fotoğrafını gösterdi. HENDEKLERİ SAVUNAN TÜRGEV: PARAYI ALDIK ADALETTEN YANA DEĞİLDİR ÜRGEV Yönetim Kurulu Başka C HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, özyönetim talebinin çerçevesinin çizildiği 14 maddelik bildirgenin açıklandığı Demokratik Toplum Kongresi ile ilgili olarak, “Hendekleri kimse savunamaz, savunan insan adaletten, hukuktan özgürlükten yana değildir. Burada öngörülen 14 madde, AKP yetkilileriyle ne zaman nerede görüşüldü, çıkıp bir anlatsınlar” dedi. Erdoğan’a yönelik “tarafsızlık” eleştirilerini sürdüren Kılıçdaroğlu, “Diktatör bozuntusuna soruyorum, hadi paraları sıfırladın, namus ve şeref kavramını da mı sıfırladın?” diye konuştu. nı Arzu Akalın, Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı belgenin daha önce kendileri tarafından kamuoyuyla paylaşıldığını ileri sürerek, “Kendisini TÜRGEV’e bağış yapmaya davet ediyoruz” dedi. Akalın, “Evet, söz konusu bağışı biz aldık ve bu bağışı almamız ve buna benzer bağışlar almamızda hukuken hiçbir sakınca yok” dedi. T Notalar şiddete karşı İzmir’de belediyelerin kadın danışma merkezlerinde danışmanlık hizmeti alan 30 gönüllü kadın ve ünlü yan flütçü Şefika Kutluer ile İzmir Devlet Senfoni Orkestrası kadın müzisyenlerinin de katıldığı ‘Notalar Şiddete Karşı’ konseri Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde büyük ilgi gördü. Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu da son şarkıda sahneye çıkıp kadınlarla eşlik etti. l İZMİR/DHA Sedat Laçiner Laçiner serbest SELVİ KILIÇDAROĞLU çı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik operasyon kapsamında gözaltına alınan ve aralarında eski Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner’in de bulunduğu 28 kişiden 8’i önceki akşam savcılık sorgularının ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Dr. Laçiner de dahil 20 kişi ise, iki kişinin ifadesinin alınmaması sebebiyle dün tekrar adliyeye götürüldü. İkinci kez Çanakkale Adliyesi’ne çıkarılanlar arasında bulunan Laçiner, avukatı aracılığıyla bir mektup gönderdi. Laçiner mektubunda dört gündür gözaltında tutulduğunu belirterek “Erdoğan’ı ve hükümet politikalarını sert bir dille eleştirdiğim için gözaltına alındım” dedi. Laçiner’le birlikte 11 kişi dün serbest bırakıldı. l Haber Merkezi merkezÇanakkale li 10 kentte Fethullah CHP’nin yeni İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat: Kılıçdaroğlu’nun tarif ettiği profil benim MİYASE İLKNUR ntalya Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 18 Kasım’da Doğu Garajı ve Güllük Caddesi’ndeki iki dershaneye baskın yaptı. Anafen Dershanesi’nin Güllük Şubesi’ne giden polisler, öğretmenlerin araçlarının aranması sırasında, dershane avukatı İbrahim Eren Çakıroğlu ile tartıştı. Yere yatırılıp ters kelepçe takılarak gözaltına alınan avukat, 3 saat sonra serbest bırakıldı. Baro Başkanı Alper Tunga Bacanlı, polsler hakkında suç duyurusunda bulundu. Bir güvenlik kamerası tarafından çekilen görüntüler, suç duyurusuna da delil olarak sunuldu. l ANTALYA/DHA Avukata ters kelepçe A stanbul örgütünün 35. olağan kongresinde rakibine 29 oy fark atarak il başkanı seçilen Cemal Canpolat’a biz sorduk o anlattı. Son haftaya girildiğinde bile 20’ye yakın aday adayı vardı. Ama son gün iki adaya düştü. Bu aday bolluğunu neye bağlıyorsunuz? Bunu CHP’nin parti içi demokrasiyi her şeye rağmen yaşatma arzusuna bağlıyorum. Parti içinde baskı gruplarının çabalarına rağmen bir demokrasi pratiği var ve bu tabana yansıyor. Son 1015 yıldan beri parti içi demokrasiyi uygulama konusunda örgütümüz çok korkak ve ürkek alıştırıldı. Parti içi baskı gruplarından korkmaya ve genel merkezden kendilerine dikte ettirilen adayları seçmeye alıştırıldı. Ama bu dönem ilçe başkanları inisiyatif kullandı. İlçe başkanları mı yoksa belediye başkanları mı inisiyatif kullandı? Belediye başkanları artık kendi çalışma alanlarına dönecek dedim. Hadi ilçe başkanlarını seçtiniz, il başkanını da seçtiniz artık örgütün her şeye hâkim olduğu bir dönem başladı İstanbul’da. Bundan böyle örgüt kendi yetki ve alanında kalacak belediyeler de kendi alanlarına çekile İ cek. Kendi plan ve projelerini İstanbul’a damga vuracak hizmetlerini üretmeye odaklanacaklar. Biz de il olarak bunu merkezden koordine edeceğiz. Bu konuda başıboşluğa bir son vereceğiz. Siyaseti dizayn etmek belediyelerin değil örgütün görevidir. Aksi söz konusu olmaz, buna müsaade etmeyeceğiz. Kılıçdaroğlu, İstanbul il başkanını ilçe başkanlarına tarif ederken, “İş dünyası ile de bağları olacak ama kentin çeperi ile de ilişki kuracak, medyada bizi en iyi şekilde temsil edecek, emek dünyası ile de bağları bulunacak bir isim” demişti. Siz bu tarife uyuyor musunuz? İşte tarif edilen tam da benim. Sokağa inmeme gerek yok ben zaten sokaktan geldim. Toplumun en alttakilerinden biri olarak hayata başladım. Yarı aç yarı tok büyüdüm. Ben yaşamın her alanında kavga vererek kazandım. Hapis yattık, ‘gemi kaçıran adam’ diye sicilimize işlendi. Ben sokağı biliyorum. Sendikacılık yaptım. Otuz beş yıl önce kurduğum şirketim var. Otuz beş yıldan beri de iş dünyasındayım. Dönem dönem çok acımasız saldırılarla karşılaştım. Benim her şeyim açık, her şeyim şeffaf. Her ne kadar genel merkezde bazı yöneticiler genel başkanın be kadro seçimi konusunda başarısız olduğu da bir gerçek. Bu dönem örgüt bu kadroyu seçmelidir. Genel merkez kadrosunun başarılı olmadığı gerçeğini söylemek zorundayız. Artık örgüt İstanbul’da olduğu gibi devreye girmelidir. Kurultayda size karşı tavır alanlarla bir hesaplaşma mı var? CHP’de kişiler üzerinden hesaplaşma değil ideolojik bir hesaplaşma yapmak daha doğru olur. CHP artık kendi kanatları üzerine oturmalıdır. CHP’nin feodal ilişkilerle, o kazandı ben kaybettim, ben kazandım o kaybetti anlayışla büyümediğini gördük. Artık CHP iki yapı üzerine oturmalıdır. Bir; partiyi merkeze çekmek, hatta sağa çekmek isteyenler, iki; yüzünü sola, emeğe, ötekileştirenlere, işsizlere dönmelidir. Biz tercihimizi koyduk kongrede. Tüzükte kadın kotasına rağmen sizin listenizde buna uyulmadığı görülüyor. Bunu sehven mi atladınız yoksa oy hesabıyla mı kadın sayısı az tutuldu? Listeyi ben yapmadım. İlçe başkanlarına bıraktım. Onlar da listeyi hazırlarken ilçelerin taleplerine yer vermek için sanırım sayıyı atladılar. Yoksa kadınları yok sayma gibi bir düşüncemiz asla olamaz. l İSTANBUL Anlayış değişmeli Sokaktan geldim Cemal Canpolat ni il başkanı olarak görmek istemediğini söyleyip başka adayları öne çıkarmaya çalıştılarsa da genel başkanın tarif ettiği profile uyduğum için örgüt bizi seçti. Kılıçdaroğlu’nun sizi istemediğine dair söylenti vardı. Doğru muydu? Bazı genel başkan yardımcılarının ilçe ve belediye başkanlarını arayıp bu sözleri söylediği doğruydu. Ama ben Sayın Genel Başkanın bu sözleri söylediğine inanmam. Daha doğrusu inanmak istemiyorum. Genel Başkanın adı çok kullanıldı bu seçimde. Genel başkan bunu hak etmiyor. Bizim genel başkanla bir sorunumuz yok. Ben sayın Genel Başkanı kişisel olarak başarısız görenlerden değilim. Ama ehrin ortasında bir kafenin kaldırıma serpilmiş küçük ve yuvarlak masalarından birinde oturuyoruz. Hava soğuk ama güneşli; çay içiyoruz, kek yiyoruz ve derin derin iç çekiyoruz. Yaşadığımız ülke cayır cayır yanıyor; biz için için küle dönüyoruz. Üç kişiyiz. Son iki seçimde onlar HDP’ye oy vermişler; ben vermemişim. Bendeki kaygı onlardaki umudun; onlardaki umut bendeki kaygının üzerinde hep irice bir gölge. O gölgede hep birlikte epey bir üşümüşüz; şimdi donuyoruz. Artık hemfikiriz; Kürtler devlet kurmak istiyorlar. Ortadoğu’nun karışıklığıyla hükümetin zaaflarını arkalarına alacaklar ve bu ülkeden ne yapıp edip irice bir lokma koparacaklar. O lokmayı koparırken de hem bizim hem de kendilerinin canını yakacaklar; çok yakacaklar. Niyetleri artık kendi tarihlerini kendileri yazmak; hatta bu ülkenin tarihine de okkalı bir imza atmak. Devlet kurmalarına ve kendi tarihlerini yazmalarına hatta o imzayı atmalarına hiçbirimizin itirazı yok. Dirayetimiz şu noktadan sonra halkların kendi kaderini tayin hakkına saygı duymakla mühürlü. Görüyoruz, bir halk daha gelecekte sorgulayacağı çok ağır bedeller ödeye ödeye ve hata üstüne hata yapa yapa, her şeyi yaka yaka canhıraş kendi tarihini yazmaya çalışıyor. Bize de oturduğumuz yuvarlak masalarda kendi tarihimizi kendi ellerimizle silmenin bedelini ödemek ve vicdanlarımızı yangınlardan kurtarmak kalıyor. Omuzlarımızda ölü bebekler, ayaklarımızın dibinde ensesinden vurulmuş cesetler; tepemizde leş kargası gibi uçuşan hırslar, ihtiraslar, hesaplar... Onlar savaşacaklar biz de oturduğumuz yerden ceset sayacağız ve devamlı vicdan muhasebesi yapacağız. Bir bebek, iki bebek, üç bebek... Kısa ömürlü kucak dolusu kelebek. Gittikçe daralan ve kararan alanlarımızda istediğimiz kadar “Ama çocuklar ölüyor” diye çığlık atalım; batıdan doğuya aslen hiç ulaşmayan o uzun yolları çaresiz adımlarla aşalım... Hararetle savaşanlar ve kendi iktidarlarının geleceğine odaklananlar, tenezzül edip de bize dönüp bakmayacaklar bile. Kıymeti bir türlü anlaşılamamış, açtığı yoldan gidilmesi gereken yere ulaşılamamış Cumhuriyet, içten aldığı darbelerle günbegün çöküyor. Bu çöküşün keyfini sürenler ve göz diktikleri zaferler uğruna, ayaklarının altında dolanan korunmasız her şeyi tek tek tanrılara kurban verenler, birbirleriyle savaşa savaşa insanlık adına ne varsa hepsini hızla tüketmekteler. Biz kurtarılmış gibi görünen ama aslında vazgeçilmiş, hükmü silinmiş, yerle bir edilmiş mahallemize saklanmışız. Olan bitene müdahale edemediğimiz için acı çekmekteyiz. Ve birbirimize devamlı o nafile soruyu sormaktayız. “Biz nerede hata yaptık?” Biz geçmişte yapılan hataların suçluluk duygusuyla oyalanarak hata yaptık. Biz o duyguyla oyalanırken yeni hatalar yapmayı doğal sayarak hata yaptık. Kandırılmayı bir varoluş şekliymiş gibi kabul ederek hata yaptık. Hatalarımızdan zerre kadar ders almayarak hata yaptık. En fenası da şüphe edeceklerimize inanarak ve aslen inandıklarımızdan şüphe ederek hata yaptık. O yüzden şimdi kekten bir lokma alıyoruz: Beş yaşındaki çocuğun ensesinden giren kurşun kursağımızdan çıkıyor. Çaydan bir yudum içiyoruz: Kırk günlük bebek, kurşun gibi ağır bir kelebek olup omuzlarımıza konuyor. Tüm sorular ve hatalar korkunç bir savaşın hoyratlığında bir kez daha anlamsız kalıyor. Ş Sorunumuz yok Hrant Dink davasına devam edildi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetinde Yargıtay’ın hakkında görevi ihmalden ağır cezada yargılanmasına karar verdiği dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz’ün duruşmasına devam edildi. Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve sanık Ali Öz’ün yer almadığı duruşmaya, Dink ailesinin avukatları katılmazken sanık Ali Öz’ün avukatı Ali Sürmen hazır bulundu. Sürmen, 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin müvekkili ve diğer 6 asker hakkında 2011 yılında verdiği cezanın Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından bozulduğunu anımsatarak “Yargıtay’ın cezayı bozma gerekçesi enteresan. Yargılamaya devam kararı doğru değil” dedi. Mahkeme, 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin Yargıtay’dan dönen dosyayla ile ilgili kararının beklenmesi için duruşmayı mart ayına erteledi. l DHA/ CHA Önce örgüt C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear