Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 5 EYLÜL 2013 PERŞEMBE 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK mitingde, dini birtakım Arapça sözler yazılı büyük ebatta yeşil bayraklarla donanmış kalabalıklar tekbir getirerek, şeriatla yönetilen din cumhuriyeti eşiğinde olduğumuzu haykırarak sokakları, meydanları doldurdu ve bu gösteri 12 Eylül darbesinin başlıca nedenlerinden biri oldu... Tabii bugün şeriat devleti hasretiyle yananlar, Konya’daki laik rejim aleyhine yapılan mitingi, laik cumhuriyetin sonunun geldiğini haykıranları öylesine makul ve mazur gösteriyorlar. Bugün de AKP mitinglerinde yeşile olan aşkını bilenler, RTE’yi konuşacağı kimi meydanlarda yeşil bayraklarla karşılıyorlar. HHH RTE’nin yeşile aşkı ecdat mirası. Osmanlı da yeşile âşıktı, hayrandı. Son zamanlara kadar ay yıldızlı albayrak yerine İslamı, şeriatı sembolize eden yeşil bayraklara sevdalıydı. Bugünkü iktidar yeşile aşkını binlerce ağacı katlederek, ama yerine milyonlarcasını diktikleri gibi hâlâ ve asla doğrulanmayan bir yalan söyleyebiliyor... Yalanı saptamak, kanıt aramak için yurdun dört bir tarafını dolaşmaya da gerek yok. Şayet başkentte iseniz bugün Atatürk Orman Çiftliği’ne, bir zamanlar ağaçlarla donanmış o güzelim topraklara gidiniz. Binlerce elma ağacının yok edildiğini, Atatürk’ün büyük emellerle yarattığı yeşil alanların yerini yine bozkırın soğuk suratlı topraklarına terk edildiğini... ... RTE, öylesine hayran ve de âşık ki yeşile, büyüklük hastalığının meyvesi kocaman bir Başbakanlık binası yapmak için başkentin burnu dibindeki yeşile de çevreciğe de kıydığını göreceksiniz. HHH RTE’nin emrine bağlı TV’lerden sürekli söylediği çevrecilik, yeşile aşk derecesinde hayranlık baştan aşağı övünme tutkusunun eseri. İşine geldi mi ne yeşil, ne çevre... Umursamaz bile. Başka konularda da kanıtlanabilir bir karakter sorunu... Örneğin RTE, gerçeği tersinden okumaya ve savunmayı o denli sanat haline getirmiştir ki... Yakın günlerden bir örnekle doğasındaki bu gerçeği kanıtlayabilirsiniz... 2012’de şayet Suriye, saldırmak cüretinde bulunursa savunmayı gerektirecek önlemlere izin veren tezkereyi; Esad’a karşı açılacak (katılmaya hasret) savaşta Suriye’ye saldırmak için yeterli olduğunu savunabilmektedir. Bu yalanı pek çok çevre, siyaset icabıdır diye sindirebilmektedir. HHH Hâlâ halkın saltanatını devireceği korkusuyla yaşıyor. Bütün yurdu bir anda saran Gezi eylemlerini, halkın gözündeki asıl amaçlarından soyutlamak için her gün her vesileyle Taksim Meydanı’ndaki birkaç ağacın katledilmesine bağlıyor. Brezilya’daki toplum hareketlerinin aynısını; AKP iktidarı Türkiyesi’ni kıskanan dış güçlerin ülkemizde de başlattığı gibi yine kendi söylediği, ancak kendinin ve çevresinin inandığı yalan bir gerekçeye bağlıyor... Ama halk hareketi korkusu... İçine sinmiş... Darbeyi artık bir ulusal konuda bile görüş açıklayamayan uslu mu uslu, özel mi özel konuma getirdiği, askerden beklemiyor. Halkın kendine karşı en azından direnmeye geçeceğini de hiç ummuyorken; Gezi eylemlerinde halk; öyle sandığı gibi kendisine hayran, ne derse, yaparsa helal anlayışında olmadığını kanıtlayınca... Öyle korku sardı ki beyefendiyi. Durup durup Gezi Parkı’na ve gerekçesini, anlamını çarpıttığı Gezi eylemlerine saldırıyor. HHH Şimdi de kılık kıyafet özgürlüğüdür diye başı kapalı, ama vücudunun her yeri oynak giysili kadınların yalnız halkı değil, laik devlet çağdaşlığını temsil eden Millet Meclisi’nde de boy göstermesi hazırlığı içinde. Çağdaş kadın, laik kadın, başı açık kafası hür kadın... Türbanı yutturmak için ağzından düşmeyen kaba gerekçeler... Bir iki yıldır, zaten orta ve yükseköğrenime girmesini sağladıkları başı örtülü kadın motifini TBMM’ye de getirmek için önce yetkili yetkisiz AKP’lileri, dini bütün kimi biçareleri konuşturdular. Zemin hazırladılar. Laf uzadı uzadı ve tabii tek otoriteye, ağzından çıkanın çoğu zaman yasalaştığı RTE’ye dayandı. Canım ben de türbanlının Meclis’e girmesi yanlısıyım ama... Meclis’te uzlaşma olmuyor, tepki engelliyor gibi kışkırtıcı sözler söyledi. Öylesine sinsi propaganda işlettiler ki bakın çevrenize bir iki kişi dışında, türbanlı iki gözü, burnu ve ağzı açık kadını Meclis’te görmeye karşı olana pek rastlayamazsınız... Eh nihayet eşi başı bağlı Meclis Başkanı Cemil Çiçek fetvayı verdi: “O olgunluğa eriştik!” dedi. Meclis’te türbanlı kadın olacağına göre başı takkeli, sarıklı, cüppeli erkek vekil neden olmasın? Kadın –erkek eşitliğine aykırı değil mi bu? Çoğu gitti azı kaldı. Ha gayret! 28 Şubat ‘mezhep’ davası oldu ALİCAN ULUDAĞ İstanbul’daki mahkeme, BÇG ile ilgili 1997’de verilen takipsizlik kararını kaldırırken ‘TSK içindeki mezhepçi yapılanmanın yeterince araştırılmamasını’ gerekçe olarak gösterdi Halk Cephesinde Buluşmaya... Bu hükümet değişmeyecek mi? On bir yıl oldu, yetmez mi? On bir yıl daha mı? AKP bir seçim kazanmıştı. Halkımızın en az yüzde kırkının desteğini almıştı. Ötekiler ise daha alt sıradaydılar, CHP’ler, MHP’ler, BDP’ler... İşte yeni seçim kapımızda. Aynı sonuçlar mı alınacak? Tayyip beylerin hükümeti iktidarda kalacak mı? Kalması için hiçbir neden yok... Ama çekilip gitmesi için öyle çok ki... Her şeyden önce halkın başkaldırma olaylarına gösterdiği acımasızlık... Ne olmuş, birkaç yüz kişi şu bu bahanelerle toplanmış, Taksim’de, Eminönü’nde, Kadıköy’de şarkılar türküler söyleyerek yeni haklar, yeni özgürlükler aramaya çıkmış. Özgürlük mü der iktidar, işte serbestsin, istediğini yazıyor konuşuyorsun, daha ne istiyorsun? Demek yeterli olmuyor, gençlik yığınları başka şeyler istiyor, özlüyor. Önce iktidardakilerin en kısa sürede çekip gitmesini. Seçimlerde tam bir adalet uygulanmasını. Yüzde onluk sınırın kaldırılmasını, hiç olmamasını... İnsanımız istediğine oy versin ve bu oylar sayılsın, değerlensin. Toplumun yaşamında bir yol göstericisi olarak da değer kazansın. Bu satırları yazan kişi yaşadığı genel seçimlerde hep yenilmiş biridir. Oy verdikleri değil de vermedikleridir ön yerleri kapışan. Niye? Bu niyeyi o da kendisine sorar durur. Niye halkımız kendi yararına olanı değil de tam karşısındakine olanak sağlar? Devletin baştan başa her yerini halk sevgisine ters düşenlerle doldurur. Ben 46’da, 50’de, daha sonraki seçimlerde hep Kemalist ilkeleri savunan partilere ve liderlere oy verdim. Ama hep yenik düştüm. Bir kez daha öyle mi olacak? Ne yapmalı da bir yurttaşlık gücü oluşturmalı. Hani bir zamanların Vatan Cephesi gibi değil. Yeni bir cephe, bir halk cephesi kurulmalı. Şimdi de iktidar dışında yurtseverlik anlayışını savunan siyasetçilere seslenmek istiyorum? Toplanın, bir araya gelin, aranızdaki kimi farkları bir yana itin. İlk genel seçimde birlikteliğiniz başarılı sonuçlar verecektir. Sen, o, ben gibi parçalara ayrılan yığınlar kolay dağılır, kolay çöker. Türkiye’de izlenecek tek yol var, Kemalist çizgideki partilerin ortak adaylarla üstünlük kazanmayı bilmeleri. Seçim bir yandan geçim sorunudur. İyi geçim özleniyorsa elinde oy silahı var. O barışçı direnişte kazanmayı bilmelisiniz. Bu seçim olmadı, haydi daha sonrakine deyip durursak sonunda anlarız hep boş sözlerle yerimizde saydığımızı... ANKARA 28 Şubat davası, mahkeme kararıyla, “darbeye teşebbüs yargılaması” olmaktan çok, “mezhep” araştırmasına dönüştü. 28 Şubat davasının sürmesi için Batı Çalışma Grubu’yla (BÇG) ilgili 1997’deki takipsizlik kararını kaldıran İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, kararında “Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki mezhepçi (Alevi askerler kastediliyor) yapılanmanın faaliyetleri konusunda yeterli inceleme yapılmamıştır” gerekçesini öne sürdü. Bu kararla, 28 Şubat davasını gören Ankara’daki mahkeme, “TSK içindeki mezhepçi yapılanma ile ilgili” kovuşturma yürütmek zorunda kalacak. Oysa dönemin Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, buna ilişkin Hasan Celal Güzel’in şikâyetine, “Bu iddia TSK’yi bölmek amacını taşıyor” diyerek takipsizlik kararı vermişti. 28 Şubat döneminde bazı BÇG belgeleri ortaya çıkınca Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Hasan Celal Güzel, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, Harekât Başkanı Çetin Doğan, Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Koramiral Aydan Erol hakkında hükümeti devirmeye teşebbüs iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu. Güzel, dilekçesinin ekinde, “Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki mezhepçi yapılanma” baş lıklı birçok general, subay ve astsubayın isimlerini içeren imzasız bir belgeyi de savcılığa teslim etmişti. Başvuruyu inceleyen DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, ortada suç olmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti. Mezhepçi yapılanmaya ilişkin belgenin TSK tarafından hazırlanmadığını savunan savcı Yüksel, “Bu belge gerçekdışı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bölmek amacını taşıyan bir belgedir” sonucuna varmıştı. Bu takipsizlik kararına yapılan itirazı ise İstanbul 4 No’lu DGM reddetmişti. 16 yıl sonra 28 Şubat sürecine ilişkin yeniden soruşturma başlatan özel yetkili savcı Mustafa Bilgili’nin, bunun için öncelikle DGM’nin verdiği takipsizlik kararını mahkemeden kaldırtması gerekiyordu. Ancak savcı Bilgili, bu kararı kaldırmadan 103 kişi hakkında dava açtı. 28 Şubat davasının iddianamesini kabul eden Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, bu sırada takipsizlik kararının kaldırılmadığını fark etti. Usul hatasını gidermek isteyen mahkeme, savcılık aracılığıyla İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak takipsizlik kararının kaldırılmasını istedi. Başvuruyu görüşen 12. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul 4 No’lu DGM’nin takipsizliğe verilen itiraza ret kararını oybirliğiyle kaldırdı. İLGİ AZALDI 28 Şubat’ta üçüncü gün 28 Şubat davasının 3. duruşması 1308 sayfalık iddianamenin okunması ile devam etti. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma başlangıcında sanıklara, tahtadan sanık sandalyesinde rahat oturmaları için minder dağıtıldı. Minderin sanık yakınları tarafından temin edildiği belirtildi. İddianame okunurken müşteki avukatı Mustafa Polat, eski Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman’ın tahliye edilmesine itiraz etti. Polat, Çevik Bir’i kastederek “Kemal Gürüz’ün yanında oturan şahıs beni tehdit etti” dedi. Polat mahkemeye verdiği dilekçede, kendisinin “Akşam eve rahat gidebilecek misin?” sözü ile tehdit edildiğini öne sürdü. Bunun üzerine Çevik Bir’in avukatı, müvekkili hakkında verilen dilekçede, şikâyetin davanın insicamının bozulmasına yönelik olduğunu belirterek başvurunun engellenmesini istedi. Mahkeme heyeti, Mustafa Polat’ın dilekçesini reddederken dilekçeyi Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. 16 yıl sonra fikir değişti Hasta tutuklular için yürüdüler İstanbul Haber Servisi Demokratik Halklar Federasyonu (DHF) üyeleri Kandıra F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan ağır kalp hastası siyasi tutuklu Abdullah Kalay’ın serbest bırakılması için basın açıklaması ve oturma eylemi yaptı. Galatasaray Meydanı’nda dün akşam saatlerinde bir araya gelen DHF üyeleri adına yapılan açıklamada Kalay’ın kalbinin yüzde 65’nin çalışmadığı, hapishanede tutularak tedavisinin engellendiği belirtildi. İki kolu da yok ama... Ergin Aktaş, Adli Tıp’ın ‘cezaevinde hayatını yalnız idame ettiremez, bakıma muhtaç’ raporuna karşın salıverilmiyor CANAN COŞKUN KCK davasından müebbet hapis cezası alan Ergin Aktaş, iki kolunun olmaması ve Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde hayatını tek başına idame ettiremez” raporuna karşın Terörle Mücadele Şubesi’nden rapor istendiği için tahliye edilmiyor. Aktaş’ın avukatı Gülizar Tuncer, infaz savcılığının tek başına takdir hakkı olmasına karşın Terörle Mücadele Şubesi’nden toplum güvenliği için tehlike oluşturup oluşturmadığıyla ilgili rapor istediğini belirterek “Ergin Aktaş, Erzurum E Tipi Cezaevi’nden Metris Cezaevi’ne ring aracıyla getirildi. Bu insanların ATK’den rapor alma süreçleri bir işkence. Rapor verildi ama salıverilmiyor. Şu anda arkadaşlarıyla kalıyor ve onlar bakıyor. Ama arkadaşları bakmasa kim bakacak” dedi. Sol kolu dirseğine yakın yerden, sağ kolu ise bilekten kesilmiş durumda olan Aktaş, konuşmakta zorluk çekiyor ve unutkanlık yaşıyor. AİLELER ÖZLEM GİDERDİ Duygusal anlar Duruşmaya verilen kısa arada sanıklar aileleri ile özlem giderdi. Aileler sanıkların bulunduğu bölüme kadar gelerek sohbet etti. Bu sırada duygusal anlar yaşandığı görüldü. Emekli Tuğgeneral Refik Zeytinci kızının doğum gününü duruşma salonunda kutlayabildi. Başbuğ: Mücadeleye devam ÇYDD’De el konulan harDDiske ilişkin bilirkişi raporu DosYaYa sunulDu n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ergenekon davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, el yazısıyla yazdığı mesajı fotoğrafı adına açılan Twitter hesabından paylaşıldı. Başbuğ mesajında şu ifadelere yer verdi: “Göndermiş oldukları mektuplarla ve attıkları email’ler, tweet’lerle bizlerden desteğini esirgemeyen ve bizlere büyük güç veren herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Sizlerle beraber haksızlıklara karşı yürütmekte olduğumuz mücadeleye devam edeceğiz.” ‘Sahte verilerle suçlandılar’ İstanbul Haber Servisi Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) yönelik 2009 yılında yapılan Ergenekon operasyonu sonucu açılan davanın “sonradan yüklenen” dijital verilere dayandığı, bilirkişi raporuyla ortaya çıktı. Mahkemeye raporu sunan ÇYDD avukatı Hüseyin Ersöz, faillerin tespiti için suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti. Ersöz, “Mahkemenin yapması gereken ÇYDD davasında isnatları düşürerek beraat kararı vermek, gerçek faillerin tespiti için girişimde bulunmaktır” dedi. ÇYDD’ye yönelik soruşturma kapsamında 13 Nisan 2009’da Prof. Dr. Türkan Saylan’ın da evi aranmıştı. Yıllarca kanserle mücadele eden Saylan, operasyonun ardından kısa bir süre sonra 18 Mayıs’ta yaşama veda etti. ÇYDD yöneticileri avukat Nur Gerçel, Prof. Dr. Ayşe Yüksel ve Prof. Dr. Filiz Meriçli hakkında ise dava açıldı. Poyrazköy davasıyla birleştirilen dava İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor. ra takılarak yüklendiği ve sonrasında silindiği ifade edildi. Harddisk’in kapatıldıktan sonra ve adli imajının alındığı tarihten önceki bir zamanda tahrifata uğradığı ifade edildi. Raporda şu değerlendirme yer aldı: “Tahrifat, ÇYDD sabit diskinin başka bir bilgisayara bağlanmak suretiyle diske dosya ve klasörlerin kopyalanmasını, bunların tarih ve zamanlarıyla oynanmasını ve de son olarak silinmelerini içermektedir. Avukat Ersöz, Arsenal’e ÇYDD iddianamesinde bahsi geçen bütün dokümanların hepsinin bu dosyalar arasında olduğu bilgisini vermiştir. Arsenal, böylesi aşırı yoğunluktaki bir dosya sistemi tahrifatı ile daha önce hiç karşılaşmamıştır ve de analizlerimiz devam etmektedir.” Bilirkişi Koray Peksayar’ın hazırladığı 13 Temmuz 2013 tarihli raporda da benzer tespitler yapıldı: “Sabit diskin takılı bulunduğu bilgisayarın son kez kapatıldığı 10/04/2009 tarihi saat 20.48:18’den sonra başka bir bilgisayara takılarak bu dosya ve dizinlerin sabit diske kaydedildikleri anlaşılmıştır. Bu kayıt işlemlerinin 10 Nisan 2009 , saat 20.48:18’den çok önceki tarihleri gösterecek şekilde yapıldığı ve daha sonra da kaydedilen bu dosyaların silindiği tespit edilmiştir.” Acarlar’ın talihsizliği bitmiyor n AYDIN (Cumhuriyet) Aydın’ın Acarlar Beldesi’nde son 20 ayda seçilen 3 belediye başkanı öldü. Acarlar’ın son yerel seçimlerde işbaşına gelen AKP’li Yunus Şentürk 20 Ocak 2012’de kanser hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmişti. Şentürk’ün yerine gelen CHP’li Adnan Yıldız da 7 Eylül 2012’de kalp krizi sonucu ölmüştü. Yıldız’ın yerine başkan seçilen AKP’li Cafer Yıldırım, dün öğle saatlerinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Belediye meclisi önümüzdeki günlerde yeni başkanını seçecek. Hasan Celal Güzel fenalaştı Suç atmak için... Avukat Hüseyin Ersöz, iki raporun da söz konusu verilerin, dernek yöneticilerini suçlayabilmek için, el konulduktan sonra harddiske yüklendiğini ortaya koyduğunu belirtti. n ADANA (AA) Eski bakanlardan Hasan Celal Güzel, Adana’da rahatsızlandı. Alınan bilgiye göre, Güzel, kentten ayrılırken havalimanında fenalaştı. Güzel, ambulans uçakla Ankara’ya gönderildi. Kalbinden rahatsızlandığı bildirilen Güzel’in tedavisi, getirildiği Güven Hastanesi’nde devam edecek. ‘Nusret’ Kadıköy İskelesi’nde Taciz iddiası ortalığı karıştırdı n ADANA (Cumhuriyet) Adana’da bir yıldır kiraladıkları evde ailesiyle oturan Suriyeli A.T’nin (19) aynı sokaktaki N.D. adlı kadına tacizde bulunduğu iddiası, mahalleliyi ayağa kaldırdı. Mahalle sakinleri “Biz kucak açtık, onlar namusumuza göz dikti. Suriyelileri istemiyoruz” diye bağırarak eve saldırmak istedi. Bu sırada kimliği açıklanmayan bir kişi, pompalı tüfekle eve iki el ateş etti. Ölen ya da yaralanan olmadı. Olay yerine gelen polis, kalabalığı güçlükle sakinleştirdi. Pompalı tüfeği ateşlediği öne sürülen bir kişiyle Suriyeli A.T. gözaltına alındı. PKK VE KÜRT BÖLGESİ YÖNETİMİ UZLAŞAMADI MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın isteğiyle Erbil’de yapılması planlanan Kürt Ulusal Konferansı, yine ertelendi. Kasım ayına ertelenen konferansın erteleme gerekçesi Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nde yapılacak seçimler olarak gösterilse de Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ve PKK arasında kongre modeli ve delege dağılımı nedeniyle kriz yaşandığı belirtildi. Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın isteğiyle, Türkiye, Suriye, Irak ve İran’dan Kürtlerin katılımıyla Erbil’de yapılması planlanan Kürt Ulusal Konferansı için geçen yıldan beri çalışma yapılıyor. Önce 25 Ağustos’ta ardından 15 Eylül’de toplanacağı açıklanan konferans bu kez 25 Kasım’a ertelendi. Konferansın Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nde yapılacak seçimler nedeniyle ertelendiği belirtilse de Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ve PKK arasında kongre modeli ve modelin nasıl olacağı ile delege dağılımı nedeniyle sorun yaşandığı bildirildi. Veriler sonradan yüklendi ÇYDD avukatı Hüseyin Ersöz, suçlamalara dayanak olan dijital verilerin bulunduğu derneğin Kadıköy Şubesi’nde el konulan harddisk’i bilirkişiye inceletti. ABD’li adli bilişim şirketi Arsenal Consulting Inc, 30 Ağustos 2013’te raporunu tamamladı. Raporda, harddisk’in son olarak 10 Nisan 2009 günü saat 20.48’de kapatıldığı, suç delillerinin ise bu tarihten sonra, harddisk başka bir bilgisaya n İstanbul Haber Servisi Çanakkale Deniz Zaferi’nde büyük payı olan efsanevi mayın gemisi Nusret, dün Kadıköy İskelesi’ne yanaşarak yurttaşların ziyaretine açıldı. Gemide, yurttaşlara Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı görevliler eşlik ediyor. n ANKARA (AA) Şans Topu’nda 5 +1 bilen 3 kişi, 199 bin 875’er TL kazandı. Numaraların 3, 10, 13, 20, 24 + 14 olarak belirlendiği çekilişte 5 bilenler 1131’er TL, 4 + 1 bilenler 210’ar TL, 4 bilenler 16 TL 80’er kruş, 3 + 1 bilenler 14’er TL, 3 bilenler 2’şer TL, 2 + 1 bilenler 4 TL 80’er kuruş ve 1 + 1 bilenler 2 TL 80’er kuruş alacak. 3 kişiye 199’ar bin lira