25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 EYLÜL 2013 PERŞEMBE 12 Rusya Devlet Başkanı Putin DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr ‘Kanıtlar ikna edici olursa destekleriz’ Dış Haberler Servisi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye’de yönetimin kimyasal silah kullandığının BM Güvenlik Konseyi’nde açık bir şekilde ispatlanması durumunda ABD’nin olası saldırısını destekleyebilecekleri mesajını verdi. Ancak Putin, Moskova’nın sıklıkla dile getirdiği, Suriye’de Esad yönetimi güçlerinin muhaliflere karşı üstünlük sağlarken bu yönde bir saldırıya girişeceğinin saçma olduğu yönündeki görüşünü de yineledi. Putin St. Petersburg’da bugün başlayan G20 zirvesine ev sahipliği yapması öncesinde Amerikan AP ajansı ile Rus Kanal 10’a verdiği söyleşilerde Batı ile kriz yaratan Moskova’nın yakın müttefiki Şam’a yönelik politikasında daha pragmatik bir dil kullandı. Putin, ABD ile müttefiklerinin BM Güvenlik Konseyi onayı almadan Suriye’ye yönelik saldırının yasadışı olacağını vurguladı. Ancak Rusya liderinin ilk kez, Suriye hükümetinin kendi halkına karşı kimyasal silah kullandığı konusunda tüm şüphelerin giderilmesi, kanıtların ikna edici olması halinde Güvenlik Konseyi’nin onaylayacağı bir askeri saldırıyı destekleyecekleri görüşünü göz ardı etmemesi dikkat çekti. Batı’yı Suriye konusunda tek taraflı hareket etmemesi konusunda uyaran Putin, ABD’nin Suriye’ye BM kararı olmaksızın saldırması durumunda ne yapacaklarına ilişkin bir soruyu, “Durum, güç kullanımı ya da tersini getirirse, bizim de neyi, nasıl yapacağımıza dair fikirlerimiz ve planlarımız var” şeklinde yanıtladı. Suriye yönetiminin kimyasal silah kullandığının kanıtlanmaması halinde meşru iktidar olarak gördükleri Esad yönetimine silah satmaya devam edeceklerini kaydeden Putin, Suriye’ye S300 füze sistemlerinin bazı parçalarının verildiğini ancak sevkıyatın askıya alındığını belirtti. Kerry’ye protesto Haber Merkezi ABD hükümetinin Suriye’ye müdahale için ikna turları devam ederken John Kerry, dün Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’nde bir konuşma yaptı. Kerry’nin, askeri harekât için Amerikalı milletvekillerini ikna etmeye çalıştığı konuşmasına, yapılan bir protesto damga vurdu. Oturumun yapıldığı salonda protestocular, kırmızıya boyadıkları ellerini havaya kaldırdı. Kerry’nin konuşması boyunca eylemlerine devam eden protestoculara herhangi bir müdahalede bulunulmaması dikkat çekti. Kerry, konuşmasında Esad rejiminin elindeki kimyasal silahların ne kadar tehlikeli olduğunu Türkiye ve Ürdün gibi komşu ülkelerin gördüğünü belirtti. John Kerry, “Bu ülkelerin ABD’nin verdiği sözleri tutmasını beklediğini” vurguladı. Komite, Suriye’ye askeri müdahale tasarısını 10’a karşı 7 oyla kabul etti. Suriye’de Kurulan ‘Kurtlar Sofrası’ Doğu Akdeniz’de önceki gün “serçe alarmı” verildi. ABD ve İsrail, Suriye’ye saldırı planını hızlandırırken, denizden gözdağı veren bir füze atışı düzenledi. ABDİsrail ikilisinin “gözdağını” seri biçimde kodlayan Rusya, sıcak gelişmeyi “Burada ben de varım!” dercesine, anında dünyaya rapor etti. “El mi yaman, bey mi yaman” üslubu içinde geri sayım başladı bile. Ama bu korkunç bilek güreşi ne için? Esad güya devrilmeyecek, Suriye’de rejim değişikliği hedeflenmeyecek, iç savaşın bitirilmesi keza asla hedeflenmeyecek; peki ortada görünür bir hedef olmamasına karşın insanlığın yüreğini ağzına getiren bu askeri operasyon denemesine hangi sebeple girişilecek? “Sınırlı” denilerek tanımlansa da kontrol dışına çıkma eğilimi barındıran ve çok büyük yayılma/ tırmanma riski taşıyan müdahale neden yapılacak? ABD Kongresi’nin oylaması beklenirken, gözlemciler ısrarla şimdi bu soruya yanıt arıyor: Müdahalenin kamudan gizlenen/tanımlanmayan gerçek hedefleri nedir? Bu kilit soruya en açık yanıt dün Vatikan çevrelerinin “Avvenire” gazetesinden geldi. “Suriye: Siniklerin (veya hinoğluhinlerin!) hesabı/Siria, il calcolo dei cinici” başlığını taşıyan yazı, askeri operasyona temel teşkil eden ana meselenin beklenebileceği gibi, kimyasal silah kurbanı kadınlar, erkekler ve çocukların dehşet görüntüleri olmadığını ileri sürdü. Katolik pisikoposların gazetesi “L’Avvenire” bu tespitini daha ileri taşıyarak yapılan “sinikhince(!)hesabı” olanca yalınlığıyla şöyle anlattı: “Amerikalı ve İsrailli analizciler korkunç hinliği, laflarını sakınmaksızın açıklıyor. Bir yanda Esad, İran ve Hizbullah; diğer yanda İslamcı fanatiklerle Kaidecilerin savaşının hiçbir tarafa üstünlük vermeyecek şekilde sürmesini istediklerini belirtiyorlar. (İki kesim arasındaki) Çatışma ne kadar uzarsa, bizim için o kadar iyi olur... diyorlar!” Tarafların birbirini yıprattığı bu savaştan, “yan menfaat/etki” olarak, İran’ın nükleer programı üzerinde girişilebilecek diyaloğa karşı ön almanın da, “birilerince” güdülen hedef olduğunu ifade eden gazete; “birileri” ile haliyle isim vermeden İsrail’i kastediyor. İsrail’in özetle, bu meyanda... İran’la tüm diyaloğu engellemenin peşinde olduğunu ima ediyor... İzlenen amaçları: 1. İran’ı yalnızlaştırmak; 2. Irak’ın Şii liderliğinde istikrara kavuşmasını önlemek; 3. Tahran’ın en yakın müttefiki olan Suriye’yi çökertmek ve Lübnan Hizbullahı’nı zayıflatmak olarak sıralayan “Avvenire”; bunların... tek tek ülke realitelerini aşan sistemli muazzam bir çatışma yaratacağını, bu çatışmanın çok uzun sürme riski taşıdığını söylüyor. “Sınırlı müdahale” ile fitillenen sürecin son kertede, “1918 Birinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan tüm Ortadoğu sistemini istikrarsızlık girdabına sürükleyebileceğini” vurguluyor. Katolik dünyasında etkili bir “düşünce kuruluşu” işlevi gören “Avvenire” gazetesi, çıkabilecek tabloyu, Avrupa’da 124 yıl süren 15241648 yılları arasındaki din savaşlarına benzetiyor. “Tıpkı, Avrupa’daki din savaşları için olmuş olduğu gibi” diyerek devam ediyor: “Şiiler ve Sünniler arasında cereyan eden jeopolitik çatışma sonunda bölgenin siyasi panoraması çok güçlü biçimde değişebilir.” Planlanan Suriye saldırısı ardındaki bu çakal hesapları masaya yatıran bir diğer ilginç yazı da, “Reader Supported News” adlı internet sitesinde yayımlanan dünkü Steve Weissman makalesi oldu. “Washington’a Hükmeden Emperyal İddialar/ The Imperial Pretensions That Dominate Washington” başlığını taşıyan değerlendirme de, tıpkı “Avvenire”nin yorumuna benzer şekilde güdülen hedefin ne öldürecek, ne yaşatacak şekilde olmak üzere, Esad üzerinde baskıyı artırmak olduğunu söylüyor! Müdahale yönündeki adımın tam Sünni isyancıların Esad karşısında gerilediği döneme rast geldiğine dikkat çeken Weissman; bombalamayla güdülen maksadın Esad karşıtlarına ve Esad karşıtları ardındaki Suudilere nefes aldırmak ve yeniden biraz umut aşılamak olduğunu kaydediyor... ABD ve İsrail’in hedefi kısaca bu durumda, bölgedeki istikrarsızlığı bilhassa sürdürmek oluyor... Aşırı dinci Esad karşıtlarına asla bir stratejik üstünlük sağlanmak istenmediği için, tarafların birbirini karşılıklı süründürüp, yıpratması özellikle tercih edilen sonuç olarak doğuyor. Gereğinde araya girip, bir süre sonra arkaya çekilmek suretiyle Müslümanlar arası mezhep çatışması “kazananı olmayan şekilde” sürekli canlı tutuluyor. Emperyal çıkarlar işte böyledir. Alabildiğince çakalca yapılan güç hesaplarına dayanır. Aklı olan, hemen en ön sıraya atlayıp çakallara yem olmaz! Putin’in sözlerinden dikkat çeken diğer başlıklar şöyle: ABD Başkanı Obama Amerikalılar tarafından Rusları hoşnut etmek için seçilmedi. Ben de başkalarını memnun etmek için Rus halkı tarafından seçilmedim. İnsanız. Bazen içimizden birinin canı sıkkın olabilir. Putin ülkesinde eşcinsellere yönelik baskıcı politikalar için şunları söyledi: Sizi temin ederim ki bu insanlarla çalışıyorum. Bazen onlara çeşitli alanlardaki başarılarından ötürü devlet ödülleri veriyorum. Kesinlikle normal bir ilişkimiz var. Çaykovski için eşcinsel olduğunu söylüyorlar. Doğruyu söylemek gerekirse kendisini sevme nedenimiz bu değil o büyük bir müzisyen ve hepimiz müziğine bayılıyoruz. Ne var bunda? Putin’in aydınlara uyarısı da şöyle: Devrim evrim değil bazı şeylerin kötüye gitmesine neden olabilir. Aydın kesim bunun farkında olmalı ve toplumun radikal adımlar atmasını, her çeşit devrimi engellenmelidir. Çok devrim, savaş gördük. Onlarca yıldır dingin, uyumlu gelişmelere ihtiyacımız var. Dış Haberler Servisi Amerikan Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nin Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörleri ABD’nin Suriye’ye askeri müdahalesine onay veren bir yasa taslağı üzerinde uzlaştı. Müdahaleyi 60 günle sınırlayan ve kara kuvvetlerinin kullanılmasını yasaklayan taslak gelecek hafta Kongre’ye sunulacak. Tasarıda 60 gün sınırının bir kereye Senato savaşta uzlaştı ABD’li senatörler Suriye’ye 90 güne kadar müdahaleye izin veren tasarıyı onayladı özgü olarak 30 gün daha uzatılabileceği kaydedildi. Senato Dış İlişkiler Komitesi’ndeki ilk oturuma Savunma Bakanı Chuck Hagel ve Genelkurmay Bakanı Martin Dempsey ile birlikte katılan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Komite’ye Esad rejiminin kimyasal silah kullandığının “inkâr edilemez” olduğunu belirtmiş ve ABD’nin konuya ilişkin adım atması gerektiğini söylemişti. Komite toplantısında söz alan Hagel de “Amerika’nın sözleri anlam taşımalı” diyerek harekete geçmeleri gerektiğini vurguladı. Tersi durumda Başkan Barack Obama’nın İran’ın nükleer silah elde etmesini engelleyeceği yönünde verdiği söz de dahil olmak üzere ABD’nin diğer güvenlik politikalarına bağlılığına dair güvenilirliğinin darbe alacağını kaydetti. Obama’nın Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın askeri gücünü zayıflatmayı amaçlayan askeri müdahale planları 9 Eylül’de ABD Kongresi’nde görüşülecek. Söz konusu oturum öncesi Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner ve Eric Cantor plana destek olacaklarının işaretini verdi. Boehner, Esad’ı yalnızca Obama’nın durdurabileceğini söylemişti. Cantor da “Suriye bir süredir Amerika’nın çıkarları ile ortaklarımıza doğrudan tehdit oluşturuyor” demişti. Amaç: Her iki tarafı da yıpratmak ‘Avrupa’nın eski din Savaşları gibi’ bama: Durmak ahlaki olmaz İsveç’te bulunan ABD Başkanı Obama, İsveç Başbakanı Fredrik Reinfedlt ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Kimyasal silahlar konusundaki kırmızı çizgiyi ben değil, dünya belirledi” dedi. Bu nedenle uluslararası kamuoyunun Suriye’deki “kimyasal saldırı barbarlığına” sessiz kalamayacağını söyleyen Obama kimyasal silah yasağının korunmasında ve Suriye’nin saldırısına cevap verilmesinin gerekliliği konusunda kendisinin değil, ABD Kongresi ile uluslararası kamuoyunun güvenilirliğinin söz konusu olduğunu vurguladı. Müdahalenin “asıl sorunu çözmeyeceğini” de ileri süren Obama, “ancak 400 çocuğun öldürülmesi adım atmam gerektiğini düşündürdü. Siviller gaz yüzünden ölürken durmak ahlaki bir tutum olamaz” şeklinde konuştu. O Suriye’de savaş konuşulurken poker oynadı McCain. Akdeniz’e füze gemisi Dış Haberler Servisi Rusya, Akdeniz’deki donanma operasyonlarını devralması için bölgeye bir füze gemisi göndereceğini açıkladı. Rusya’nın söz konusu hamlesi, ABD’nin Suriye’ye askeri müdahaleyi gündemine aldığı bir dönemde gelmesi dikkat çekti. Rus haber ajansı Interfaks, Rus askeri bir kaynağa dayandırdığı haberinde, Moskova’nın Akdeniz’e bir füze gemisi göndereceğini duyurdu. Rusya’nın göndereceği füze gemisi, Suriye kıyılarına yakın Doğu Akdeniz bölgesinde konuşlanacak. Füze gemisinin bu bölgede bulunan Rus donanmasına katılacağı belirtildi. Dış Haberler Servisi 2008’deki ABD başkanlık seçimlerini kaybeden Arizona Eyaleti Senatörü John McCain ABD Dış İlişkiler Komitesi’ndeki Suriye oturumunda akıllı telefonundan poker oynarken görüntülendi. Washington Post’un haberine göre oturumda, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Savunma Bakanı Chuck Hagel ve Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey Suriye’deki kuvvet kullanımını ispatlamaya çalışırken Cumhuriyetçi Senatör McCain telefonunda poker oynuyordu. McCain oturumdan sonra Twitter’daki hesabından “Skandal! 3 saatten fazla süren Senato’daki oturumda iPhone ile oyun oynarken yakalandım. En kötüsü ise oyunu kaybettim” yazdı. Kazananı olmayan süreç SURİYE DIŞİŞLERİ BAKANI WSJ’YE KONUŞTU Türk ve İngiliz savaş uçakları Havada kapışmanın eşiğinden dönülmüş BARKIN ŞIK ANKARA Suriye krizi nedeniyle Akdeniz’in doğusunda yaşanan askeri hareketlilik müttefikleri bile karşı karşıya getiriyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bölgesindeki İngiltere hava üssü Ağrotur’dan kalkan 2 uçağın KKTC hava sahasını ihlal ettiği, bunun üzerine Adana İncirlik’te alarmda bekleyen 2 Türk F16 uçağının “önleme” görevi için havalandığı ortaya çıktı. “Pazartesi günü KKTC toprakları yakınlarında meydana gelen olayda İngiliz ve Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı uçaklar az kalsın havada çatışmaya giriyorlardı” yönündeki iddialar Türk yetkililerce doğrulandı. Radarların, Türkiye tarafından kontrol edilen Magosa şehri yakınlarındaki hava sahasında şüpheli bir hareket tespit etmesinin ardından alınan alarm nedeniyle adanın güneyindeki İngiltere hava üssü Ağrotur’dan İngiliz hava kuvvetlerine bağlı iki savaş uçağı havalandı. İki uçağın KKTC hava sahasını ihlal etmesi üzerine Adana İncirlik Üssü’nden 2 Türk F16 uçağı önleme görevi ile kalkış yaptı. Türkiye tarafından kontrol edilen hava sahasını ihlal edenlerin İngiliz uçağı olduğunun anlaşılması üzerine Türk uçakları önleme görevini gerçekleştirmeden üslerine geri döndü. ‘Saldırı olursa Türkiye’yi de vururuz’ Dış Haberler Servisi Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdad, ABD’nin ülkesine operasyon düzenlemesi durumunda sadece İsrail’i değil, ABD’nin en önemli müttefiklerinden Ürdün ile Türkiye’yi de vuracaklarını söyledi. Mikdad, adı geçen ülkelerin “iki kez düşünmeleri gerektiğini” de belirtti. Amerikan Wall Street Journal gazetesinde dün yayımlanan söyleşisinde, savaşın bir kere başlaması durumunda olacakları kimsenin kontrol edemeyeceğini ifade eden Mikdad, Suriye’ye yönelik herhangi bir saldırının bölgenin tümünde “hatta ötesinde” kaosa yol açacağına inandığını belirterek Türkiye’nin Suriye’ye yönelik operasyona kesin destek verdiğini hatırlattı. Ürdün’ün ise tarafsızlığını açıkladığını vurgulayan Suriyeli bakan “Ancak CIA’nın bu ülkede ve Suudi Arabistan’da yetiştirdiği militanlar, şu an Suriye’de Esad rejimine karşı savaşıyor” dedi. Savaşın Ürdün’den başlaması halinde söz konusu ülkenin çok acı çekeceğini de ileri süren Mikdad “ABD temsilcilerinin aklıselim yolunu seçeceklerini, provokatif eylemlere değil adaletin sesine kulak vereceklerini umuyoruz” şeklinde konuştu. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’yi kişisel olarak tanıdığını belirten Mikdad “Umarım Suriyelileri öldürecek kadar ileri gitmez” dedi. “ABD bölgedeki tek laik ülke olan Suriye ile savaşarak ne kazanacak” diyen Miktad, ABD halkı ve temsilcileri ile diyaloğa hazır olduklarını belirtti. Mikdad, saldırı durumunda kendilerine İran ile Rusya’nın yardıma koşacağını kaydetti. Mikdad “Kendimizi savunmamız için bize Rusya silah veriyor” dedi. Tek laik ülke G20 Zirvesi’ne katılmak için Rusya’ya giden Başbakan Tayyip Erdoğan ise “Türkiye böyle bir şeye her an hazırdır. Suriye kendisi buna ne kadar hazırdır. Bunu bilemem. Onu da özellikle bu konudaki askeri mercilerimiz gayet iyi biliyor. Biz de onlardan aldığımız bilgilerle az çok biliyoruz. Beşşar neye dayanarak, neye güvenerek böyle bir açıklama yapıyor bilmiyorum” diye konuştu. şeye hazırız Erdoğan: Her Alevi bakan Türkiye’ye sığındı Dış Haberler Servisi Bir dönem Esad ailesine en yakın isimlerden birisi olarak bilinen ancak daha sonra görevden alınan eski Suriye Savunma Bakanı General Ali Habib’in Türkiye’ye sığındığı iddia edildi. Suriye Ulusal Koalisyonu’nun üst düzey yetkilisi Kemal el Labvani, “Ali Habib, rejimin baskısından kaçtı ve şu an Türkiye’de. Ancak bu muhaliflere katıldığı anlamına gelmiyor. Bunu bana Batılı bir diplomat söyledi” dedi. Eğer kaçtığı doğrulanırsa Habib, olayların başlangıcından şimdiye kadar Esad’a karşı saf değiştirmiş olan en üst düzey Arap Alevisi olmuş olacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear