Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 5 EYLÜL 2010 PAZAR
14 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
TürkvatandaşlõğõnageçenAmerikalõyazarJamesCemRyan’agöreCIA’nõnTürkiyeoperasyonusürüyor:
Laiklik olmadan demokrasi olmaz
James Cem Ryan ilginç bir kişilik. Türkleşmiş
bir Amerikalõ. Eşi de Türk. Uzun zamandõr
Atatürk Türkiyesi’nin yok olmaya başladõğõ
kaygõsõ içinde. ABD Başkanõ Obama’ya bu
kaygõlarõnõ dile getiren tam dört mektup yazdõ.
Bu mektuplarõ onun internet sitesinde okuduktan
sonra Ryan’la bir araya geldik. Ryan’a göre ABD
Merkezi Haberalma Örgütü CIA Türkiye’de
programlõ şekilde laik cumhuriyeti yõpratma
kampanyasõ sürdürüyor. Hatta AKP’yi de iktidara
getirerek bu programõ başarõyla sonuçlandõrmak
hedefi olduğunun da altõnõ çiziyor.
- Siz Başkan Obama’ya dört mektup yazdınız.
Bunları yazmaktaki amacınızı ayrıntısıyla
anlatır mısınız?
J.R.- ABD Anayasasõ’nda vatandaşlarõn
hükümet üyelerine mesaj, mektup yazma gibi
ifade özgürlüğünü destekleyen bir hak var. Bu
mektuplarõ yazmamõn esas nedeni de bir süredir
ABD’nin Türkiye’ye yaptõklarõndan ciddi
rahatsõzlõk duymam. ABD Merkezi Haberalma
Örgütü CIA mensuplarõ tarafõndan yazõlan pek
çok yazõ, kitap okudum. Vardõğõm sonuç pek çok
kötülüğün yapõldõğõ. Ama dikkatimi çeken bu
kitaplarda İkinci Dünya Savaşõ’nõn bitiminden bu
yana Türkiye’de yapõlanlarõn hiçbir şekilde yer
almamõş oluşu. Internetten CIA’nõn 1980
darbesindeki parmağõyla ilgili bilgiler
alabilirsiniz. Ama CIA’nõn nasõl bir fesat yuvasõ
olduğunun anlatõldõğõ, Naomi Klein’in “Şok
Doktrini” de dahil olmak üzere, bu kitaplarda
bunlardan hiç söz edilmiyor. “Şok Doktrini”nde
CIA’nõn insanlara nasõl beyinsel işkenceler
yaptõğõ anlatõlõyor. Ama Türkiye’den, sadece 1
Mart tezkeresinin TBMM’den geçirilmediği
dõşõnda, hiç söz yok. Bunun nedenlerini merak
etmeye başladõm.
- Bu konuda bir sonuca ulaştınız mı?
Nedenleri ne olabilir?
- Bence Türkiye operasyonu sürüyor. Geçmişte
olanlarõ incelediğimde bugün Türkiye’de neler
olup bittiğini anlayabiliyorum. 12 Eylül 1980
darbesinin mimarlarõ AKP’nin Anayasa
Mahkemesi tarafõndan kapatõlmasõ davasõ
açõldõğõnda bu sefer yargõ darbesiyle ilgili yazõlar
yazmaya başladõlar.
Hatõrlayõn, bu insanlar geçmişte “Bizim
çocuklar başardı” ifadesini de kullanmõşlardõ.
Bugün ABD’de artõk komünizme karşõ destek
gereksinimi yok. ABD, bugün petrole gereksinim
duyuyor. Bu petrolün boru hatlarõyla dağõtõlmasõ
gerekli onlar için. Bir zamanlar Türkiye
Anadolu’yu Avrupa’ya birleştiren köprü olarak
nitelenirdi.
Bugün ise ona sadece boru hattõ olarak
bakõlõyor. Başkan Obama da Türkiye’yi ziyareti
sõrasõnda Başbakan Erdoğan’a, “Türkiye bir
enerji hattı olacak” demişti. Bu sözleri ikinci
mektubumda Başkan Obama’ya hatõrlattõm. Bir
ülke için enerji hattõ olmak pek de övünülecek bir
durum olmasa gerek. Herhangi bir hattan söz
edersek lağõm borusundan da söz edebiliriz.
Bakõn, enerji hatlarõ her zaman sabotaj
tehlikesine açõktõr. Birileri bu boru hatlarõnõ rehin
almak isteyebilirler. Rusya’da Başbakan Putin
bunu her zaman yapõyor. Kendisine söylenen her
şeyi yapan bir hükümet ve kuzu gibi uysal bir
halk olunca da hiç sorun çõkmõyor ve petrol akõşõ
sürüyor.
- Başkan Obama ya da yakın çevresinden bu
mektuplarınıza herhangi bir cevap aldınız mı?
- Mektuplarõn ABD’ye ulaştõğõna dair posta
alõndõsõnõ aldõm. Ama şimdiye kadar hiçbir cevap
çõkmadõ. Bakõn, dõş basõnda Türkiye ve
Atatürk’le ilgili inanõlmaz dezenformasyon
yazõlarõ yayõmlanõyor. Geçenlerde “The
Economist” dergisinde Türkiye’yle ilgili bir yazõ
vardõ. Yazõda Atatürk’ten “acımasız bir
diktatör” olarak söz ediliyordu. Başkan
Obama’nõn, Hõristiyan demokrasisinden söz eder
gibi Müslüman demokrasisiyle ilgili sözlerini de
hatõrlayõnca ona son mektubumu da yazdõm. Bir
kere demokrasinin dinle ne ilgisi var. Laiklik
olmadan demokrasi olmaz. Öbür dünyaya gitmek
istiyorsanõz size bol şanslar. Ama biz bu dünyada
yaşõyoruz.
Din metalaştı
- Sizce yakın geçmişte ve bugünABD
yönetimleri neden din üzerinden siyaset ve
diplomasi yapıyor?
- Kapitalizm her şeyi ürün haline getirdi. Buna
din dahil. Din ABD için çok iyi bir ürün. ABD
Başkanõ her konuşmasõnõ, “Tanrı sizleri ve
ABD’yi kutsasın” diye bitirir. ABD dolarõnõn
banknotlarõ üzerinde “Tanrı’ya iman ederiz” (In
God we trust) yazar. Oysa ABD, bir şeriat devleti
değil. Ancak şeriat devletinde bu ibareler
kullanõlabilir. Bugün Türkiye’de dini bütün
olduğunu söyleyen bir hükümet var. Bu hükümet
döneminde ponpon kõzlara basketbol milli
takõmõnõn maçõnda gösteri yaptõrõlmadõ, Başbakan
ve bakanlar kurulu üyeleri maçõ izledikleri için...
Bugün kadõnlar otomobil ve çeşitli ürün
reklamlarõnda meta olarak kullanõlõyor.
Gördüğünüz gibi artõk günümüzde her şey
metalaştõrõldõ. Din de bugün çok rağbet görüyor.
Çünkü herkes cennete gitmek istiyor. ABD’de de
bu böyle. Üstelik Amerikalõlar kendileri gibi olan
insanlarõ severler. Pazar günleri herkesin kiliseye
gitmesi onlarõ çok rahatlatõr.
- Peki, ABD’nin hızla Hıristiyan köktendinci
bir devlet haline gelmekte olduğu duygusu sizde
uyanıyor mu?
- Oldu bile. Bugün Amerikan seçmeni dini
eğilimlerine göre oy veriyor. Çalõşma hayatõnõn
nasõl olduğu, kadõnõn kürtaj olup olmama
konusunda tek başõna karar verme hakkõ olup
olmadõğõ hiç kimsenin umurunda değil. George
W. Bush böyle seçmenlerin oyuyla başkan
seçildi zaten. Diyebilirsiniz ki, Bush Harvard’da,
Yale’de okumuştu. Evet, ama Harvard’da,
Yale’de okumuş ondan çok daha kaliteli bir sürü
insan var ABD’de. Bush birinci dönem
seçildiğinde Florida Eyaleti seçimlerinde işe hile
karõşmõştõ. Florida ABD’nin en dinci
eyaletlerinden birisidir. Orada Bush, mahkeme
kararõyla seçildi. Bir anlamda ABD’de yargõ
yoluyla darbe yapõldõ. Beni en çok şaşõrtan da
Demokrat Parti Başkan Adayõ Al Gore’un işin
üzerine gitmeyişi oldu. Herhalde o kadar ağõr bir
görevi pek üstlenmek istemedi. Hakkõnõ arayarak
belki de istenmeyen tartõşmalara çanak
tutabileceğini hesapladõ. Bilmiyoruz tabii. Ama
tercihinin küresel õsõnmayla uğraşarak Nobel
Ödülü almak yönünde olduğu kesin. Öyle de oldu
zaten. Demin de dediğim gibi bugün artõk her şey
metalaştõrõldõ.
- Siz Obama’ya o dört mektubu yazdınız. Bu
Türkiye’de duyuldu. Merkez basından kimse sizi
arayıp söyleşi yapmak istedi mi?
- Aydõnlõk ve Bütün Dünya dergileri buna
dikkat çeken yayõnlar yaptõlar. Ama konuya en
çok dikkat çeken Yeni Şafak gazetesinden Taha
Kıvanç (Fehmi Koru) oldu. Taha Kõvanç
benimle ilgili bir makale yazdõ. Ancak benim gibi
geçmişi olan birinin neden böyle davrandõğõnõ
anlayamadõğõnõ ve şaşõrdõğõnõ da ekledi. Yazõnõn
ikinci bölümünde bir CIA ajanõndan söz
ediyordu. Bunun ilgisini pek anlayamadõm. Belki
benimle CIA arasõnda bağlantõ kurmaya çalõştõ.
Bunun üzerine ben de kendisine o geçmişime
karşõn neden böyle davrandõğõmõ anlatan bir
cevap verdim. Merkez medyadan beni
aramamalarõnõn nedeninin belki de hükümetle
başõmõ derde sokmamak olduğu gibi iyimser bir
düşünceye de kapõlmadõm değil.
Ergenekon ‘Alice Harikalar
Diyarında’ya benziyor
- İyi de, şimdi tam da hükümetin boy hedefi
halinde olan Cumhuriyet’e konuşuyorsunuz...
- Merkez medyanõn beni aramamasõnõn
nedenini düşünürken benim gibi birisi kendi
internet sitesine Obama’ya yazdõğõ o mektuplarõ
açõkça koyduğuna göre beni neden korumaya
çalõşsõnlar diye düşündüm. Belki de kendilerini
korumak için benim gibi askeriyeden gelme
birinin yanõna yanaşmaktan çekinmişlerdi.
Evet, ben hiçbir zaman subay olmadõm. Ama
orduda yetişen herkes daha sonra ülkesine hizmet
etmeye devam ederken bir noktada hâlâ orduyla
bağlarõnõ sürdürür. Ben, o mektuplarla bana
yanaşmaya çekinip kendilerini tehlikeye atmak
istemeyen kişilere kõyasla ülkeme en iyi şekilde
hizmet ettiğimi düşünüyorum.
Başkan Obama Türkiye’yi ziyaret ettiğinde bir
arkadaşõm bana “aydın” olduklarõnõ düşündüğü
14 kişinin listesini vermişti. Onlara mektubumun
Türkçe çevirisini gönderdim. Birkaçõ bana geri
döndü. Birisi de benim yapmak istediğimi
anladõğõnõ ama mektubu gazetesinde
basamayacağõnõ, gazete yönetiminin buna izin
veremeyeceğini söyledi.
- Ergenekon davasını izlemek için altı kez
Silivri’ye gittiğinizi biliyorum. Ergenekon
davasıyla ilgili neler düşünüyorsunuz?
- Ergenekon davasõ ABD’de sözünü ettiğim
örtülü istihbarat savaşlarõyla ilintili diye
düşünüyorum. Yani bundan amaç ABD’nin
yüksek çõkarlarõna tehlike olarak kabul edilen
hükümetlerin ya da kurumlarõn ya da kişilerin
istikrarsõzlaştõrõlmasõ ve karalanmasõ.
Ergenekon davasõ Alice Harikalar
Diyarõnda’ya benziyor. Alice’i Kupa Kõzõ
yargõlõyor. Mahkemeye “Önce mahkeme karar
alacak sonra deliller toplanacak” diyor. Bunun
üzerine Alice Kupa Kõzõ ve maiyetine, “Siz oyun
kartlarından başka bir şey değilsiniz,” diye
bağõrõnca kartlar yerlere saçõlõyor, Alice de
karabasanõndan uyanõyor.
Bakõn, Silivri’de sanõklar sürekli yargõçlara
ifade veriyor. Ortada savcõ yok. Zaman zaman
yargõç sanõklara kõzõyor. Ama o yargõç aynõ
zamanda davada karar vermekle yükümlü. Bu
durumda yargõç baştan önyargõlõ olmaz mõ
sanõklara karşõ? Ben oraya ilk gittiğimde o
insanlarõn böyle bir şova dönüşmüş bir
mahkemede ifade vermek zorunda olduklarõnõ
görünce dehşete kapõldõm.
Ergenekon çetesinden söz ediliyor. Bana
Ergenekon çetesinin nerede olduğunu gösterecek
biri var mõ? Ha, belki bir Ergenekon barõ vardõr.
Ben İrlanda asõllõ olduğum için bir gün gidip
orada iki tek atabilirim.
- Sizce Ergenekon fikri nereden çıkmış
olabilir? Bir tahmin yürütüyor musunuz?
- Tabii. ABD’de. Gladio türü bir oluşum.
Sovyetler Birliği’ne karşõ NATO ülkelerinde
kurulmuştu. Toprağa gömülü silahlardan söz
ediliyor. Onlar NATO silahõ. ABD Genelkurmay
Başkanõ Mullen Türkiye’ye geldi. Bilirsiniz,
Nâzım Hikmet her zaman gülen Amerikalõ
Amiral Williams’õ yazmõştõ. Belki birileri Amiral
Mullen’e 2003’te Kuzey Irak’ta Türk subaylarõn
başõna çuval geçiren General Ray Odierno’yu
sorar. Mullen neden ABD silahlarõnõn Türkiye
üzerinden çekilmesi için buraya geldi. Bunu da
sormak lazõm. Ona Kürtlerin elindeki silahlarõ da
alõrsan hepsini Türkiye’den geçirebilirsin demek
lazõm.
Ülkemin Fethullah Gülen’e kucak açmasõ akõl almaz bir durum
- Peki, siz AKP
hükümetinin ve Gülen
hareketinin geleceğini
nasıl görüyorsunuz?
- Pennsylvania ABD’nin
en güzel eyaletlerinden
birisidir. Quaker’larõn
önderi, barõşçõ bir insan
olan William Penn’in
kurduğu bu eyaletin günün
birinde Fethullah Gülen
gibi birisinin karargâhõ
haline gelmesi inanõlmaz
bir şey.
CIA’nõn Gülen’in yeşil
kart alabilmesi için imza
vermesini hiçbir zaman
düşünemezdim. Üllkemin
böyle bir insana kucak
açmasõ benim için akõl
almaz bir durum. Bir
zamanlar Humeyni’ye
kucak açtõğõ için Fransa’ya
çok kõzmõştõm. Ama günün
birinde benzer bir işi
ülkemin yapacağõ aklõmõn
ucundan geçmezdi. Ayrõca
ben herkesin önünde
ağlayan insanlardan da hiç
hoşlanmam.
Bakõn, CIA nereye
bulaştõysa her şeyi yüzüne
gözüne bulaştõrmõştõr.
Bugünkü ABD Savunma
Bakanõ Robert Gates
CIA’nõn Rusya macerasõnõn
büyük beyniydi. Ama
Rusya’nõn ekonomik olarak
çökeceğini hesaplayamadõ.
- 12 Eylül’de yapılacak
Anayasa değişikliği
referandumunun sonuçları
sizce ne olur?
- Bu referandum George
Orwell’in ‘1984’ isimli
kitabõnõn Türkiye’deki bir
denemesidir. 1984’te
“Savaş barıştır, barış da
savaş” cümlesi vardõr.
Dilin politikleştirilmesi.
İşte, burada da böyle oluyor
şimdi.
Milyonlarca eğitimsiz
insanõn gözünün boyanmasõ
amaçlanõyor. Referandum
çok önemli. Çünkü bir
anlamda hükümet için
güvenoylamasõna
dönüştürüldü. Demokratik
süreç öylesine manipüle
edildi ki tabii ki
referandumda oyum
hayõrdõr. İçişleri Bakanõ
Beşir Atalay, Başbakan
Erdoğan’õn TÜSİAD’a
referandumdaki oyunu
açõklamasõ için baskõ
yapmasõndan sonra şöyle
söyledi: “Seçmenin sandık
başına gidip oy vermesi
demokrasidir.”
Yani demokrasi sadece
verilen oya mõ indirgenmiş
oluyor? Demokrasi bir
kurumdur.
ABD’ninistikrarsõzlaştõrma
faaliyetleri
- Demin ABD’nin ülkelerde
istikrarsızlaştırma
faaliyetlerinden söz ettiniz.
Buna örnekler verir misiniz?
- Birinci istikrarsõzlaştõrma
İkinci Dünya Savaşõ’ndan sonra
Irak’ta olanlardõ. Bunun
ardõndan Güney Amerika
ülkelerinde benzer olaylar
tezgâhlandõ. Buna en güzel
örnek Şili’de Pinochet
darbesidir. Bütün bu olaylar
aynõ model üzerine
kurgulanmõştõr. “Şok Doktrini”
adlõ kitabõnda Naomi Klein
bunu bütün çõplaklõğõyla anlatõr.
Eski kullanõlan kaba saba
yöntemler bugün artõk terk
edildi. Baba Bush dönemiyle
birlikte şoklar daha inceltilmiş
olarak insanlara yaşatõlmaya
başlandõ. Örneğin hedef seçilen
ülkeler IMF’ye ve Dünya
Bankasõ’na muhtaç hale
getirildi. Özelleştirmeler aldõ
başõnõ gitti. Bu ülkeler
ekonomik olarak bağõmlõ hale
getirildi. Türkiye’de yapõldõğõ
gibi sendikasõzlaştõrma
hareketleri olağanlaştõrõldõ.
İnsanlar toplum içinde
itibarsõzlaştõrõldõ.
Geçen yõl eşimle Tayland’a
gitmiştik. Bir tarafta
bakõyorsunuz harika, bembeyaz
gökdelenler, alõşveriş
merkezleri. Öte yandan üç
kuruş paraya yaşamaya çalõşan
insanlar... Türkiye’de de böyle
oldu. Şok programõ Türkiye’ye
mükemmel biçimde uygulandõ.
İnsanlarõn hafõzalarõnda
Türkiye’nin kuruluş ilkeleri
silinmeye çalõşõldõ. Atatürk
insanlar için kabul edilemez
hale düşürüldü. Başarõlõ da
olundu. Bakõn, 2007
seçimlerinden önce milyonlarca
insan ellerine Atatürk posterleri,
bayraklar alõp yürüdü. Bugün
bu insanlar nerede? Şili’de
Pinochet’nin yaptõğõ ilk icraat
sokaklarõ çöplerden yani ona
muhalefet edenlerden
temizlemek olmuştu.
Onlarõ stadyumlarda
öldürerek yok etti. CIA,
Pinochet’ye milyarlarca dolar
para verdi. Ama Pinochet en
azõndan süresinin sona erdiğini
görünce sürgüne gidip kendini
yok etme yürekliliğini gösterdi.
Ama bu yürekliliği ve saygõnlõğõ
bile gösteremeyecek pek çok
insan ortada dolaşõyor. Bunlar
belki de hükümetlerin
bordrosundan para alõyordur.
Ama zamanõ gelince
öldürülmeleri gerekmektedir,
tõpkõ Saddam Hüseyin gibi...
P
O
R
T
R
E
JAMES CEM RYAN
West Point ABD Harp Akademisi mezunu.
Columbia Üniversitesi’nde edebiyat masterini,
ardõndan da doktorasõnõ yaptõ. New York’ta HB
Stüdyosu’nda tiyatro ve diksiyon dersleri aldõ.
www.brighteningglance.org/index.html adlõ
internet sitesinde öykülerini, şiirlerini ve
makalelerini yayõmlõyor. İstanbul’da yaşayan bir
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşõ.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
-Unutmayın ki Erdoğan daha Başbakan olmadan,
“Demokrasi bir araçtır. Gereken anda o araçtan
inilir” dememiş miydi?
- Evet, demokrasi bir araçtõr, tõpkõ “Alice Harikalar
Diyarında” kitabõnda olduğu gibi... Kitapta Humpty
Dumpty, “Söylediğim söz tam da ne demek
istediğimdir. Söylediğim her söz neyi kastettiğimi
anlatmaktadır” der.
Evet, kimi demokrasiyi araç, kimi sistem, kimi de
özgürlük olarak tanõmlar. Çoğu da demokrasinin ne
olduğunu bilmez. Bildikleri kelimenin sadece “demo”
hecesidir.
Bakõn, Atatürk 1920’lerin başõnda büyük zorluklarla
demokrasiyi uygulamayõ hedeflemiş, halkõn iradesi
fikrini kullanmõş, karşõsõndaki muhalefete rağmen
barõşçõ orta yol bulmaya çalõşmõştõr. Sonunda da
Cumhuriyet’i kurmayõ başarmõştõr. Kadõn-erkek
eşitliğini sağlamõştõr.
Bugün Türkiye’de yapõlan sadece ülkeyi
istikrarsõzlaştõrmak, Atatürk’ü silmek değil neredeyse
yüz yõlõ bulan demokrasi tarihini silmektir. Ben zaman
zaman hatalar yapõyorum.
Obama’ya sadece mektup değil, Niyazi Berkes’in
ve Yaşar Kemal’in kitaplarõnõ da göndermeliydim.
Çünkü bunlarõ okursa bu ülkenin nerelerden nerelere
geldiğini anlayacak.
Bugün Türkiye’de olanlara bakõn. Halka evet oyu
verdirmek için buzdolaplarõ, torba torba erzak, kömür
dağõtõlõyor. Bu rüşvettir. Rüşvet vermek de ağõr suçtur.
- Eminim Hanefi Avcı’nın kitabını
biliyorsunuzdur. Kitapta Gülen hareketinin yargı ve
polise iyice sızdığını yazmasını nasıl karşıladınız? Ne
biçim bir Türkiye’ye doğru gidiyoruz?
- Ne biçim bir Türkiye’ye doğru gittiğimizi
referandum sonuçlarõ bize gösterecek. Ama hükümet
kanadõnõn mitinglerde kullandõğõ dile bakõp
şaşõrõyorum. Birisinin boyunun uzun ya da kõsa
oluşundan kime ne? Yani, uzun boylu birisi karşõnõza
çõkõnca toparlanõp kendinize çekidüzen vermek
zorunda mõ kalacaksõnõz?
12 Eylül 1980 darbesinin mimarlarõ Anayasa
Mahkemesi’nde AKP’nin kapatõlmasõ için dava
açõldõğõnda bu sefer yargõ darbesiyle ilgili yazõlar
yazmaya başladõlar. Bu insanlar geçmişte de
“Bizim çocuklar başardõ” demişlerdi.
Silivri’ye ilk gittiğimde insanlarõn
böylesine şava dönüşmüş bir mahkemede
ifade vermek zorunda olduklarõnõ görünce
dehşete kapõldõm.
Demokrasinin anlamını bilmeyen ‘demokratlar’
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr