28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 31 AĞUSTOS 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Cemaat Demokrasisi soner@cumhuriyet.com.tr AVM’LERDE CİRO YÜZDE 10 ARTTI Alõşveriş Merkezleri temmuz ayõ ciro endeksi, geçen yõlõn aynõ ayõ- na göre yüzde 10 arttõ. Alõşveriş Merkezi Yatõrõmcõlarõ Der- neği (AYD) ile Akademetre Research tarafõndan ortaklaşa açõkladõğõ verilere göre ziyaretçi endeksi Türkiye genelin- de yaz aylarõnda normal seyrini göstererek geçen yõlda- ki seviyesini korurken, Anadolu ziyaretçi endeksi yõlõn ilk yarõsõndaki İstanbul verilerine göre daha yüksek olan artõş trendini korudu. Bir önceki aya göre yüzde 3 ar- tan Anadolu müşterisi, bir önceki yõlõn seviyesinden yüz- de 11 daha fazla ziyaret gerçekleştirdi. ECZACIBAŞI-MONROL’A AB SERTİFİKASI Nükleer tõp alanõnda faaliyet gösteren Eczacõbaşõ-Monrol’un Gebze üretim tesisi, AB-GMP (Good Manufacturing Practices-İyi Üretim Uygulamalarõ) sertifikasõ aldõ. Eczacõbaşõ-Monrol’dan yapõlan açõklamada, söz ko- nusu sertifika ile SPECT (Single Photon Emission Computed To- mography) ürünlerinin AB ülkelerinde ruhsatlanmasõ projesinin en önemli aşamalarõndan birinin geçildiği kaydedildi. Eczacõ- başõ-Monrol Genel Müdürü Hasan Ulaş Özcan’õn, pro- jenin bundan sonraki aşamasõnda ürünlerin ruhsat- larõnõn alõnmasõ işlemini yõl sonuna kadar tamamla- mayõ hedeflediklerini söyledi. İnternet kullanan 10 kişiden yaklaşõk 2’sinin alõşverişini sa- nal ortamda yapmayõ tercih etmesiyle e-ticaret 2010’un ilk 7 ayõnda 8.5 milyar TL’ye dayandõ. ANKA’nõn Bankalararasõ Kart Merkezi verilerinden yaptõğõ hesaplamalara göre, yerli ve ya- bancõ kartlarõn yurtiçi kullanõmõyla e-ticaret ilk 7 ayda geçen yõlõn aynõ dönemine göre yüzde 51.4 arttõ. Geçen yõlõn ilk 7 ayõn- da 10 milyar 478 milyon TL olan tüketicinin mektup, te- lefon ve internet üzerinden yaptõğõ işlem tutarõ geçen yõlõn aynõ dönemine göre yüzde 31 artarak yõlõn ilk 7 ayõnda 13 milyar 724 milyon TL’ye ulaştõ. Sonucu kabullenmeyen Kamu-Sen, mutabakat metni taşõyan bir anlaşma olmadõğõ gerekçesiyle Uzlaşma Kurulu’na başvuracak Memur yeni yol arayõşõnda MURAT KIŞLALI ANKARA - Kamu-Sen Genel Baş- kanõ Bircan Akyıldız, kamu çalõşan- larõ toplu görüşmelerinde Memur- Sen’in kabul ederek hükümet ve Ka- mu İşveren Kurulu ile imzaladõğõ Mu- tabakat Metni’nin, Kamu-Sen ve KESK’in üye sayõlarõ dikkate alõndõ- ğõnda kamu çalõşanlarõnõn çoğunluğunu temsil etmeye yeterli olmadõğõnõ söy- ledi. Anlaşmanõn yeniden gözden ge- çirilmesi için uzlaşma kuruluna baş- vurmayõ ve yargõya gitmeyi planlayan Kamu-Sen’e KESK’ten yalnõzca eylem için destek geldi. Memur-Sen’in, toplu görüşme- lerde, en fazla sayõda üyeye sahip konfederasyon olarak hükümet ve Kamu İşveren Kurulu ile mutabakat imzalamasõ, yetki tartõşmasõnõ gün- deme getirdi. Toplu görüşmelerin yürütülmesine ilişkin 4688 sayõlõ Kamu Görevlileri Sendikalarõ Yasasõ’nda “En çok üye- ye sahip konfederasyon temsilcisi toplu görüşme heyetinin başkanıdır” hükmü yer almasõna karşõn, diğer konfederasyonlarõn kabul etmemesi du- rumunda Heyet Başkanõ’nõn tüm kon- federasyonlar adõna mutabakat metni imzalayõp imzalamayacağõna dair açõk bir ifade bulunmuyor. Yasanõn “Top- lu görüşmenin sonuçlanması ve mu- tabakat metni” başlõklõ 34. madde- sinde sadece “Toplu görüşme en geç on beş gün içinde sonuçlandırılır. Bu süre içinde anlaşmaya varılırsa, dü- zenlenen mutabakat metni taraf- larca imzalanır” hükmü yer alõyor. Belirlenen şartlarda bir mutabakata imza atmayacaklarõnõ söyleyen Kamu- Sen Başkanõ Akyõldõz, şöyle konuştu: “Türkiye’de 2 milyon 461 bin memur var, bunların 1 milyon 860 bin civarındakiler sendikalı olabili- yor. Yaklaşık 1 milyonu sendikalı. 390 bini Memur-Sen’e, 370 bini Kamu-Sen’e ve 230 bini KESK’e üye. Memur-Sen çoğunluğu temsil edemez. Bu gerekçeyi öne çıkartarak imzalanan mutabakat metninin ya- sadaki mutabakat metni değil, sa- dece bir konfederasyon ile hükümet arasında bir metin olduğu ve ço- ğunluğu temsil etmediği gerekesiy- le Uzlaştırma Kurulu’na başvura- cağız. Kurul ‘Burada bir mutabakat var, neyi uzlaştõracağõz’ diyerek baş- vuruyu kabul etmezse yargıya baş- vuracağız ama o da uzun süreç alır. Hukuki süreci hızlandırmak için gayret sarfedeceğiz, bu süreçte KESK ile görüşmeyi de düşünüyo- ruz.” KESK Başkanõ Evren ise şunlarõ söyledi: “Yasada konfederasyonlardan bi- ri imzalar, diğeri imzalamazsa ne olacağı konusunda bir açıklık yok. Ama sonuçta hükümet zammı açık- ladığı için yasaya göre Uzlaştırma Kurulu devreden çıkmış oluyor. Biz KESK olarak artık Uzlaştırma Kurulu’na gitmeyiz. Sendikalar ol- masaydı, toplu görüşme yapılma- saydı bu zamlar yine olacaktı. Bu ya- pılan tam bir sarı sendikacılık ör- neği. Biz toplu görüşmenin kadük ol- duğunu düşünüyoruz.” Evren, referandum konusundaki ta- võrlarõ ile ilgili olarak da “Biz sadece oyumuzun rengini açıklamıyoruz. Kitle örgütlerinin bunu açıklamasını doğru bulmuyoruz. Biz bir taraftan AKP’nin referandum sürecindeki demokratik olmayan tutumuna onay vermiyoruz. Öbür taraftan 12 Eylül Anayasası’na onay vermi- yoruz. Üyelerimizin sandıkta terci- hini belirtmesini veya sandığa gidip gitmemeye kendilerinin karar ver- melerini bekliyoruz” diye konuştu. Japonya’dan yen krizine müdahale Ekonomi Servisi - Aşõrõ değerlenen yene karşõ harekete geçmesi için bas- kõ altõnda olan Japon Merkez Banka- sõ olağanüstü toplanarak bir dizi önlem açõkladõ. Japonya Merkez Bankasõ ti- cari bankalara verdiği borç miktarõnõ 10 trilyon arttõracak. Böylece, finan- sal kuruluşlar için düşük faizli borç programõnõn büyüklüğü 20 trilyon yenden 30 trilyon yene ulaşacak. Merkez bankasõ, Japon iş çevreleri- ne fazla kredi sağlanabilmesi için, özel bankalara daha büyük miktarda fon aktarõlmasõnõ kararlaştõrõrken, Ja- pon hükümeti de 920 milyar yen tu- tarõnda bir canlandõrma paketi açõkla- dõ. Aşõrõ değerlenen yenden dolayõ Ja- pon şirketlerin üretimini yurtdõşõna kaydõrmasõndan ve Japonya’daki iyi- leşmenin baltalanmasõndan korkuluyor. Avrupa’dagüvenpatladõ Almanyafakirleşiyor Avro kullanan 16 ülkeyi kapsayan Avro bölgesinde ekonomik güven endeksi, ağustosta son 2.5 yõlõn en yük- sek seviyesine çõktõ. Avrupa Komis- yonu, temmuzda 101.1 olan güven en- deksinin ağustosta 101.8’e yükseldi- ğini bildirdi. Böylece endeks, 2008 Mart ayõndan bu yana en yüksek de- ğere ulaşmõş oldu. Ekonomiye güven endeksinin yükselmesindeki temel neden, işsizlikle ilgili endişeler hafif- lerken tüketici güveninde toparlanma yaşanmasõ oldu. Bölgede ekonomi, ikinci çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 1 büyüme kaydetti. Kriz ve işsizlik nedeniyle eve kapanmalara maç heyecanõ eklendi; pazar yüzde 20 büyüdü Sıkıldıkça çekirdek çitledik Mali durumu en kötü yurttaşõn dahi alabildiği kuruyemişte, pazarõn 2.5 milyar dolara ulaşmasõ, yatõrõmlarõn artmasõna neden oldu. MURAT GÜLDEREN İşsizlik ve domuz gribi gibi ne- denlerle insanlarõn eve kapanma- sõ, ekonomik krize bağlõ olarak ya- şanan stres ve dünya kupasõ maç- larõ, Türkiye’de kuruyemiş sektö- rünü yüzde 20 oranõnda arttõrdõ. Pazar büyüklüğü 2.5 milyar do- lara yükselirken kişi başõ tüketim de 3 - 3.5 kilograma çõktõ. En dü- şük gelirli insanlarõn dahi rahatlõkla alabildiği kuruyemişin sektörel bazda önemini krizde daha iyi anlayan sek- törün önde gelen oyuncularõ yatõrõm- larõna hõz verdi. Peyman Eskişehir’de 12 milyon Avro’luk yatõrõmla faaliye- te geçirmeye hazõrlandõğõ üretim tesi- siyle kapasitesini büyük oranda arttõr- maya ve 2011’de halka açõlmaya ha- zõrlanõrken, Papağan Kuruyemiş de Çorlu’da kurduğu fabrikayla pazarda- ki payõnõ arttõrmayõ hedefliyor. Tüm Kuruyemiş Sanayici ve İşa- damlarõ Derneği (TÜKSİAD) Genel Başkanõ ve Põnar Kuruyemiş Yönetim Kurulu Başkanõ Hasan Hüseyin Ka- rapınar, Türkiye’de 250 bin tonluk ku- ruyemiş pazarõnõn olduğunu belirterek bunun 80 - 100 bin tonunu ayçekirde- ğinin, 40 bin tonunu fõstõğõn, 25-30 bin tonunu fõndõğõn oluşturduğunu kaydetti. Dünyada İran ve Lübnan’dan sonra en çok kuruyemiş tüketen ülkenin Türkiye olduğunu belirten Karapõnar, şöyle konuştu: “Ülkemizde kişi başı 3 kilogram kuruyemiş tüketimi ya- pılıyor. Bu oran dünyada ise bir ki- loyu geçmez. Bizde kuruyemiş artık kültürün bir parçası oldu. 2011 yı- lında paketli kuruyemiş markaları- nın bu pazardan 650 milyon TL’lik pay alacağını öngörüyoruz. 750 mil- yon TL olan toplam ayçekirdeği pazarından ise paketlilerin aldığı pay 300 milyon TL’yi buluyor. 500 milyon ihracat ve 150 milyon it- halatla ülke ekonomisine yük ge- tiren değil, ülke ekonomisinin yükünü çeken bir sektörüz. Ay- rıca Gaziantep Üniversitesi Naci Topçuoğlu Meslek Yüksekoku- lu Gıda İşleme Bölümü’nde ‘Kuruyemişçilik Bölümü’ açıl- masına ilişkin protokol imza- landık. Gelecek eğitim döne- minde sektöre nitelikli eleman- lar yetiştireceğiz.” Yatırımlar hız kazandı E skişehir’deki 16 bin metrekarelik ikinci üretim tesisini 10 milyon Avro’luk yatõrõmla açmaya hazõrlanan Peyman’õn ortaklarõndan Esas Holding’in Yönetim Kurulu Başkan Yardõmcõsõ Emine Sabancı Kamışlı, “Bu yıl 100 milyon dolar ciro hedefliyoruz. Kuruyemiş pazarında hızla büyüyor olmamız, 2011’de halka açılmaya karar vermemizi sağladı” dedi. 45 binin üzerinde satõş noktasõnda hizmet veren Peyman’da 200 kişilik üretim, 300 kişilik satõş elemanõ bulunuyor. Kamõşlõ şunlarõ söyledi: “Ayçiçeği ucuz olduğu için kolay ulaşılabilir bir ürün. Bizim sayemizde diğer markalar da yeni yatırımlara yönelerek rekabette ön plana çıkmaya çalışıyor. Ayçiçeği hem tüketicinin hem de çiftçinin gündemine tekrar girdi. Türkiye’de yılda 120 bin ton hasat elde ediliyor. Ancak bu yıl 200 bin ton ürün rekoltesine ulaşılacağı düşünülüyor.” Kapasite ikiye katlandı Papağan Kuruyemiş Yönetim Kurulu Başkanõ Kani Emekçi de şirket olarak geçen yõl yüzde 30 oranõnda büyüdüklerini söyleyerek “Bunda Dünya Kupası ve bizim Coca-Cola’yla yaptığımız işbirliği etkili oldu. Coca-Cola kendi ürünlerine promosyon olarak bizim ürünü bantladı. Bu da satışımıza ciddi katkıda bulundu. Ayda 5 milyon paket olan fabrika kapasitemizi taleple birlikte 7 milyona çıkardık. 2009’da 20 milyon lira ciro yaptık. Bu yıl bu rakamı da 40 milyona çıkarmayı hedefliyoruz. Şu an 15 ülkeye ihracatımız var. Son altı aydır Türkiye’nin en büyük zincir marketlerine de girdik” dedi. 2002 yõlõnda İkitelli’de 300 metrekarelik bir üretim tesisinde devraldõklarõ Papağan Kuruyemiş’i 9 bin metrekarelik Çorlu tesisine taşõdõklarõnõ belirten Emekçi, yeni ve inovatif ürünlerle Türkiye’de kuruyemiş anlayõşõnõ değiştirmek istediklerini dile getirdi. E-TİCARET 8.5 MİLYAR TL’YE DAYANDI Ortada mutabakat metni niteliği taşõyan bir anlaşma yok. Uzlaştõrma Kurulu’na başvuracağõz. Kurul başvuruyu kabul etmezse yargõ yoluna gideceğiz. Bu süreçte KESK ile de görüşmeyi düşünüyoruz. Bu sürece dahil olmamõz mümkün değil. Çünkü, bu toplu görüşme sürecini kabul etmek anlamõna gelir. Ancak Kamu-Sen ile 25 Kasõm’da daha güçlü bir eylem örgütlenebilirse, gerçek toplu pazarlõk o zaman başlar. KAMU-SEN: YA UZLAŞTIRMA YA YARGI KESK: DAHİL OLMAYIZ, ÇÖZÜM EYLEM Çekirdek en ucuz vakit geçirme ve eğlence aracı. Almanya’da fakirliğin 2009’da bir önceki yõla oranla arttõğõ bildirildi. Wi- esbaden kentindeki Federal İstatistik Dairesi tarafõndan yapõlan açõklamada, fakirleşme tehdidi altõndaki vatan- daşlarõn oranõnõn geçen yõl, 2008’e oranla 0.2 puan artarak yüzde 14.6’ya yükseldiği belirtildi. Almanya’nõn batõsõndaki ve doğu- sundaki eyaletler arasõnda bu konuda büyük bir fark olduğuna da dikkat çe- kilen açõklamada, Berlin dahil olmak üzere ülkenin doğusundaki eyaletler- de her 5 kişiden biri fakirlik tehdidi al- tõndayken, bunun batõdaki eyaletlerde yüzde 13 oranõnda olduğu kaydedildi. Cepheleşmeyi, gerilimleri katlayan referandum sonuçları için yadsınamayan, bir anlamda birleşilen tek gerçek, yapılmak istenen değişikliklerin sonuçta yüklenen büyük anlama göre fazlasıyla “hafif” kaldığı. AKP iktidarının kendini güvenceye alma, üst yargıyı ele geçirme operasyonunda suç ortaklığı yapma fiilini örtbas etmek isteyen eski solcular, 2. cumhuriyetçilerin, makyaj olarak getirilmiş muhalefetin de itirazı olmayan değişiklikler uğruna, sözde demokratikleşme adına “Yetmez ama evet” sloganı ile yürüttükleri kampanyaları bu gerçeği fazlasıyla çıplak sergilemekte... Zaten Başbakan Erdoğan, ‘Evet’çiler cephesi ortak koro halinde asıl demokratik sivil anayasa değişikliğine sonradan sıra geleceği müjdesi ile toplumu aptal yerine koymayı seçmiş durumdalar. Yakın günlerde kimi liberal sitelerde uyananlar, ya da “hayır” demeyi bulundukları cephe nedeniyle savunabilmeleri söz konusu olmasa da, boykota yönelik eğilimlere katkıda bulunmak isteyenler, işte bu gerçeği sorguluyorlar; “AKP bu kadar güçlü bir desteği, ittifak cephesini arkasına almışken, gerçekten demokratik bir anayasa için neden çaba göstermedi? Çoğunluk iktidar gücü ile diktatoryal eğilimlerine, tuzaklarına aracı mı oluyoruz” soruları giderek daha bir netleşiyor... En başından “AKP’nin derdinin 12 Eylül askeri darbe anayasasını gerçekten değiştirmek, demokratik açılımlarla sivil anayasa yapmak değil, iktidarını ayakta tutabilmek, ömrünü uzatabilmek için kamu kurumlarını, en son üst yargıyı ele geçirmek olduğunu” söyleyenler için de, art niyetli proje, anayasa değişikliği içeriğinden çok referandum projesi bütünü içinde yapılmak istenen atak daha büyük tehdit. Referandum süreci ile gerçekleştirilen yeni ittifaklar, baskılarla gelinen yeni toplumsal süreç... Hani Başbakan Erdoğan kendilerinin varlık nedenlerini korumaya çalışan yargıçların, iş dünyasının meslek örgütlenmelerini bile meydanlarda kitlelere yuhalatıyor ya... Simge olan sözcükleriyle “Bitaraf olan bertaraf olur” deyip, gelecek daha güçlü iktidarlarında yok etmekle tehdit ediyor ya.. Gizli, açık tehditlerin ardından göz göre göre, zorla “evet” oyu ilanları arttırılıyor ya... Demokrasiye açılım adına, Meclis çoğunluğunun, sivil diktatoryal eğilimler, kurumları ele geçirmeden operasyonlarında kullanılmasında tehlikeli bir dönemeç, adım; kendisi çok çıplak gerçek demokratik ilkelerle çatışan referandum operasyonunun “evet”le varılabilecek sonuçlarından çok, ürkmemiz gereken asıl başka sonuçları da var... Bu anayasa referandumunda cumhuriyet tarihimizde ilk kez görülen çok boyutlu başka çarpıklıklar yaşanmakta. Başbakan Erdoğan farklı nedenlerle “hayır” oyu çağrısı yapan siyasi partiler, sivil toplum örgütlenmelerini tehlikeli bir cephe oluşturmakla suçlamaya, kamuoyu önünde karalamaya çalışıyor ya.. Aslında “baskın yapanındır” stratejisiyle, “Evet”çiler cephesinin nasıl tehlikeli, insan hakları, demokrasiye aykırı bir ittifak cephesi yaratmış olduğunu gözler önünden kaçırmayı seçiyor... Demokrasilerde siyasi partiler, sendikal meslek örgütlenmeleri, dernekler şemsiyesinde sivil toplumsal örgütlenme söz konusudur. Yasaların denetiminde, iç demokrasileri iyi işlemese de demokratik örgütlenmeyi, seçimle gelmiş yönetimleri, yasalar içinde üyelerine mali hesap vermeyi öngörür. Yani Başbakan’ın söylediğinin aksine sivil toplum örgütlenmelerinin, üyelerine, topluma çıkarları doğrultusunda görüş bildirmek, yanlış yönlendirmelerde hesap vermek sorumlulukları da söz konusudur. Bu nedenle son referandumda olduğu üzere her sivil toplum örgütü için, kendi üyelerine hesap verme koşuluyla “evet, hayır, çekimser, görüş bildirmeme” karar ve gerekçeleri demokratik haktır. Başbakan’ın iktidar gücünü kullanarak yaptığı ağır eleştiriler, şantaj kapsamındadır. “Evet”çiler cephesinde oluşan tablo ise insan hakları, demokratiklikle yüzde yüz çatışmayı da sergiliyor. Çünkü işin içinde dinci, ırkçı, tarikatçı, cemaatçi, mezhepsel örgütlenmeler, aşiretler, tarikatlar.. kampanyanın odağında, büyük ağırlıktalar... Gülen cemaati, Milli Görüş’ün fetva çağrılarının ötesinde, Türkiye örgütü, parası belirsiz “evet” afişlemeleri ile donanmış durumda.. Gerçi yeni dünya sömürü düzeni çarklarında halklar, ırklar, dinler ayrımcılığında birbirlerine kırdırılırken, yaratılan kavram kargaşasında cematlere, tarikatlara, aşiretlere, mezheplere “sivil toplum” örgütlenmesi adının verilmesi sadece bir moda değil, demokratik, insan haklarından yana gelişmenin önünde en büyük tuzak... İnsanlık tarihinde, elbette günümüzde de bu örgütlenmelerin gücü, silaha bulaşmamışlarla sivil kimlikleri yadsınamaz.. Ancak demokrasi çarkları içinde yeri olacak sivil toplum örgütlenmelerinde, yasal, devlet aygıtları tarafından denetlenen, seçimlerin yapıldığı demokratik ilkelerin geçerli olması söz konusudur. Cumhuriyetimizin, demokrasimizin geleceği işte bu demokratik olmayan büyük güçler ittifakının tehdidi altındadır...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear