Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 2010 SALI
12 EKONOMİ
CMYB
C M Y B
Osmanlı, Avrupa’daki Rönesans ve
Reformasyon dönemlerini izleyen Aydınlanma
Çağı’nın her türlü teknolojik buluşları ve
bunun sonucu olan endüstri devriminden
uzak kalmıştı. Fransız devrimini gerçekleştiren
ulusal burjuva Osmanlı’da yoktu. Var olan
burjuva, gönül bağı bulunan milletlerle işbirliği
içinde olan azınlıkların oluşturduğu burjuva idi.
Onlar da vatanı satmak için hazır bekliyorlardı.
Günümüz Türkiyesi’ne baktığımızda
Batı’nın icatlarını en fazla tüketen
toplumlardan biri olarak üretmeyen,
madenlerini peşkeş çekmiş, üretim yapan
birimlerini yabancıya satmış, buluşları
olmayan, üretim kapasitesini kullanamayan
bir ekonomi. Burjuva sınıfı da bir “bertaraf”
sözcüğünden hemen tırsan ve ülkenin
geleceği ile ilgili kayıtsız kalan bir sınıf haline
gelmiş. Bir anlamda işbirlikçi burjuva olmuş.
Bu burjuva sınıfı için demek ki vatanın
bölünmesi önem arz etmemektedir.
Osmanlı ordusu endüstri devrimi
sonucunda kendini yenileyememiş ve Avrupa
ordularında gerçekleştirilen büyük teknik ve
lojistik başarılara uzaktan bakmıştır. Sultanlar
savaşa çıkmamış ve ordunun içindeki
‘milletleri titreten duygu’ yok olmuştur. Bu
nedenle de Osmanlı orduları 19’uncu yüzyıl
boyunca girdiği her savaştan yenik çıkmıştır.
Bugünkü ordumuzun haline baktığımızda;
teknik donanım olarak Batı’ya bağlı, en önemli
cihazları kullanmanın teknolojik yöneticisi
Amerika. Ancak bizim ordumuzda olan,
Osmanlı sultanlarının savaşa çıktığındaki
duygu; şehitlik duygusu, Atatürk’ün ordusu
olmanın gururu ve ülke sevgisi. Ama teknik
bakımdan Batı’ya bağlı ordumuzu bu
duygudan koparmak için profesyonel ordu,
bedelli askerlik, sayı azaltma gibi önlemler
düşünülürken, bir de halkın gözündeki büyük
güven ve sevgisini de yok etme gayretleri...
Fransız Devrimi’nin Avrupa arenasına
getirdiği milliyetçilik hareketleri, Osmanlı’nın
Balkan ve Ortadoğu topraklarında yaşayan
ulusların bağımsızlıklarını almalarına yol
açmıştır. Ancak bu duruma Fransız devriminin
katkısı ne kadar çoksa Osmanlı’nın teokratik
devlet olmasına rağmen hoşgörülü
yönetiminin de payı büyüktür. Üzerinde
egemenlik kurulan bölgelere devletin gerekli
maddi ihtiyaçları karşılandığı sürece
müdahale edilmemiş, kültürel ve dinsel baskı
uygulanmamıştır.
Bugün dünyamızda küreselleşmeye paralel
olarak küresel aktörlerin işine gelen milliyetçi
akımların oluşturulması, kendi ülkelerinin
menfaatleri için yeni dünya stratejisi haline
gelmiştir. Kendileri ülkelerinden bir karış
toprak vermeyi düşünmedikleri halde
başkalarının topraklarına göz dikerken, ulus
devlet anlayışını yok etmeye çalışmaktadırlar.
Bugün Kürt milliyetçiliği bunun sonucudur.
Yarın bir Kürt devleti kurulsa Batı ileride
menfaati doğrultusunda bu devleti de
Zazaistan ve Kürdistan olarak bölmekten
çekinmeyecektir. Bin yıldır aynı kaderi
paylaşmış, aynı kazanda kaynaşmış Türk ve
Kürtleri bölmek bir yeni milliyetçilik akımıdır.
Ülkeyi yönetenler ya bunun farkında değiller
ya da gaflet ve delalet içindedirler.
Osmanlı’nın yüksek kademe yöneticileri
ülke sorunlarını anlayacak ve çözecek
yetenekte ve ruhta insanlar değildi. Bugün de
aynı durum söz konusu. Liyakat yerini tarikata
bırakmıştır.
Osmanlı’nın parçalanmasının en büyük
sebeplerinden biri ekonomik ve mali
durumunun bozulması ve büyük dış borçlar
idi. Dış borçlar, ülkenin Batı’nın denetimine
girmesine yol açmıştı. Ülke bu borç
belasından ve kapitülasyonlardan ancak
Atatürk’ün önderliğindeki Kurtuluş Savaşı
sonucunda kurtulmuştur.
Bugün de borçlarımız neredeyse gayri safi
milli hasılamıza ulaşmaktadır. Burada hemen
çok bilmiş iktisatçılar “Dünyamızda borçlu
olmayan yok, kötü olan borçlu olmak değil,
borcu çevirememektir” diyeceklerdir. Ama siz
bor madeninizi, krom madenlerinizi
çıkartabiliyorsanız, üretici bir toplumsanız
borç önemli değil. Tüketen, hem de çılgınca
tüketen bir toplumsanız dış borçlar çok ama
çok önemlidir.
Osmanlı’nın dinsel bir nitelik göstermesi,
devletin dinin içinde olması reform ve yenilikçi
hareketleri baltalamıştır. Öte yandan
İslamiyetin öğretisi, insana doğayı tanıma,
araştırma ve her alanda etkin yaşamayı değil,
iç dünyasını zenginleştiren, onun duygularını
hoşlaştıran ve iç âlemi süsleyen bir öğreti
olduğu için, Osmanlı henüz Aristo devrini bir
çöp bile geçmemiş durumda idi.
Bugün iç âlemimize coşku veren güzel
dinimiz, din baronlarının elinde güç ve ülkeyi
satma ve toplumu kandırma aracı olarak
kullanılmakta ve bu da Türk toplumuna büyük
zarar vermektedir.
Ülkemizi Osmanlı gibi parçalanma
sürecinden geri çevirecek, ülkeyi yönetenlere
“Dur bir dakika, Kurtuluş Savaşı’nı yapan
millet benim, haddini aştın” diyecek,
Atatürk’ün güvendiği halkımız olacaktır.
Osmanlı’nın Parçalanma Sebepleri
Şu Anda Aynıyla Vaki
M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
Mevduatın yarısı
dört bankada
Bankacõlõk sektöründe aktif
büyüklüğü, kârlõlõğõ,
özkaynaklarõ açõsõndan liste
başõnda yer alan Ziraat
Bankasõ, Garanti Bankasõ,
İş Bankasõ ve Akbank, 2010
yõlõ Haziran ayõ itibarõyla
560 milyar 394 milyon
TL’ye ulaşan mevduatõn
yüzde 57.2’sini topladõ.
Aktif büyüklükleri toplamõ,
bankacõlõk sektörünün
yüzde 54’ünü oluşturan 4
banka, kârlõlõkta sektörün
yüzde 62.5’ini bünyesinde
barõndõrdõ. Türkiye
Bankalar Birliği’nin
yayõmladõğõ Türkiye’de
Bankacõlõk Sistemi
Raporu’na göre bankacõlõk
sektörünün toplam
özkaynaklarõ 30 Haziran
2010 itibarõyla geçen yõlõn
aynõ dönemine göre yüzde
22.2 artõşla 114 milyar 544
milyon TL’ye ulaştõ.
Havacılık 4 milyar
dolar kâr etti
Dünya genelinde 230 ha-
vayolu şirketini temsil
eden Uluslararasõ Hava
Taşõmacõlõğõ Birliği (IA-
TA), bu yõlõn ikinci çeyre-
ğinde, havayolu şirketle-
rinin 3.9 milyar dolar net
kâr elde ettiğini açõkladõ.
Geçen yõl ikinci çeyrekte
havayolu şirketleri 881
milyon dolar net zarar
açõklamõştõ. Bölgeler
arasõnda IATA açõklama-
sõnda, Avrupalõ şirketle-
rin kârõnõn artmasõnda
1.3 milyar dolar tutarõn-
daki varlõk satõşõnõn etki-
si olduğu, bu satõşlarõn
olmamasõ durumunda za-
rar yaşanacağõ ifade
edildi. Açõklamada, ikin-
ci çeyrekte yakõt fiyatla-
rõnõn durağan bir seyir
izlediği ve geçen aylara
göre talepte yavaş bir to-
parlanma yaşandõğõ da
vurgulandõ.
4 yõlda toplam 59.8 milyar lira ceza kesen hükümet, trafikte tahsilat konusunu artõk şansa bõrakmayacak
Cezadan kaçõş yok
Yalnızca
hükümete
yakın
olanın sesi
duyulmasın
İSTANBUL (AA) - Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği
(TOBB) Başkanvekili ve İstanbul
Ticaret Odasõ (İTO) Yönetim
Kurulu Başkanõ Murat Yalçın-
taş, Türkiye’de iş âleminin sesi-
nin rahat ve gür çõkmasõnõn, yurt-
dõşõnda da Türk iş âleminin net şe-
kilde organize olma-
sõnõn tek sebebi-
nin TOBB’nin
güçlü, etkin
ve verimli bir
kurum olma-
sõndan kay-
naklandõğõnõ
söyledi.
Yalçõntaş,
Türkiye İhracat-
çõlar Meclisi Yöne-
tim Kurulu üyesi ve Makine Ta-
nõtõm Grubu Başkanõ Adnan
Dalgakıran’õn TOBB yapõsõnõn
değiştirilip sembolik bir teşkila-
ta dönüştürülmesine yönelik açõk-
lamalarõna ilişkin açõklamasõnda,
Türkiye’de iş dünyasõnõn menfa-
atleri adõna yapõlacak en son şe-
yin TOBB’nin varlõğõnõ tartõş-
mak olduğunu ifade etti. Böyle bir
açõklamanõn bir işadamõndan gel-
mesinin Türk iş dünyasõ açõsõndan
talihsiz olduğunu dile getiren
Yalçõntaş, “... ‘TOBB aradan çe-
kilsin, iş dünyasõ küçük gruplar
halinde örgütlensin, her grup
kendi menfaatini savun-
sun ve her kim galip çõ-
karsa onun dediği ol-
sun’ demek, Türk özel
sektörünün birliğine
ve etkinliğine yapıla-
bilecek en büyük kö-
tülük herhalde. Sadece
lobisi güçlü olanın, sesi
çok çıkanın, hükümete yakın
olanın sesini duyuracak değil;
Türkiye’deki sesi az duyulan iş
dünyası gruplarının da sesini
duyuracak teşkilata ihtiyaç var-
dır. Bu teşkilat da TOBB’dir”
değerlendirmesinde bulundu.
Ekonomi Servisi - Türkiye
Doğalgaz Dağõtõcõlarõ Birliği Der-
neği (GAZBİR) Başkanõ Mehmet
Kazancı, Enerji Piyasasõ Düzen-
leme Kurulu’nun (EPDK) belir-
leyeceği tarifelerde makul ve
mantõklõ kararlarõn verilmemesi
durumunda, 2015 yõlõna kadar
elektrik ve doğalgaz dağõtõm sek-
töründe konsolidasyon olacağõnõ
ve zayõf şirketlerin satõlacağõnõ ya
da el değiştireceğini söyledi.
Kazancõ, gazetecilerle yaptõğõ
sohbette doğalgaz dağõtõm ve
elektrik sektörüne dönük bu yõl
önümüzdeki 5 yõlõ belirleyen bir
tarife düzenlemesi yapõlacağõnõ,
EPDK’nin bu düzenlemeye iliş-
kin vereceği kararõn, sektörün
yaşayõp yaşamayacağõnõ ortaya
koyacağõnõ söyledi.
EPDK’nin piyasadaki arz gü-
venliğini sağlamasõ, tüketicilerin
makul fiyatla ve emniyetli gazõ te-
min etmeleri için bir denge oluş-
turmasõ gerektiğini vurgulayan
Kazancõ, “Ne tüketiciyi rahatsız
edecek ne de dağıtıcı şirketi
rahatsız edecek değil, makul,
ortada bir fiyat buluşması la-
zım” dedi.
Türkiye’de “gaz pahalıdır,
gaza zam gelecek” lobisi de
oluştuğunu belirten Kazancõ, bu-
nun aboneliklerini aşağõya dü-
şürdüğünü ifade etti.
“Ben gaz sektöründe büyük
bir fiyat artışı beklemiyorum”
diyen Kazancõ, dünyada yaşa-
nan küresel ekonomik kriz son-
rasõnda Avrupa’da gaz tüketimi
yüzde 25 oranõnda düşerken, bu
oranõn Türkiye’de yüzde 10’da
kaldõğõna dikkati çekti.
Yalçõntaş:
Türkiye’deki sesi az
duyulan iş dünyasõ
gruplarõnõn da sesini
duyuracak bir teşkilata
ihtiyaç vardõr. Bu
teşkilat da
TOBB’dir.
GAZBİR’den elektrik
ve gaz fiyatı uyarısı
Ekonomi Servisi - Türkiye
ile Suriye’nin vizeyi karşõlõklõ ola-
rak kaldõrmasõ, iki ülkenin bir-
birine yolladõğõ ziyaretçi sayõla-
rõna olumlu şekilde yansõdõ. Tu-
rizm Gazeteci ve Yazarlarõ Der-
neği’nin (TUYED) Suriye Tu-
rizm Bakanlõğõ ve Kültür ve Tu-
rizm Bakanlõğõ’ndan derlediği
verilere göre Suriye’yi ziyaret
eden Türk sayõsõ 2010 Ocak-
Temmuz döneminde geçen yõlõn
aynõ dönemine oranla yüzde 170,
Türkiye’ye gelen Suriyeli ziya-
retçi sayõsõ yüzde 113 arttõ.
Verilere göre sayõlar dalgalõ
seyir izlese de Suriye, Türkle-
rin en sõk ziyaret ettiği ilk üç ül-
ke arasõndaki yerini korumayõ
başardõ. Suriye’ye giden Türk
ziyaretçi sayõsõ 2005’te 380
bin 830’a, 2006’da 336 bin
310 bine geriledi. 2007’de bu
sayõ 454 bin 822’ye ulaşõrken,
2008’de 33 binlik düşüşle 421
bin 829 kişi oldu. Geçen yõl Su-
riye’yi ziyaret eden Türklerin
sayõsõ yeniden artõşa geçerek
505 bin 829’a ulaştõ.
Geçen yõlõn ocak-temmuz dö-
neminde 349 bin 457 Türk Su-
riye’yi ziyaret ederken, vizele-
rin kaldõrõlmasõndan sonra bu ra-
kam 943 bin 533’e yükseldi. Bu
yõlõn ocak-temmuz aylarõnda
Türkiye’ye gelen Suriyeli sayõ-
sõ da yüzde 113’lük artõşla 482
bin 156’ya ulaştõ.
Vizeler kalktı, ziyaretçi
sayıları katlandı
Ekonomi Servisi - 2006-2009 yõllarõ
arasõnda vergi, yargõ, idari ve diğer alan-
lardan olmak üzere toplam 59.8 milyar li-
ra ceza tahakkuk ettiren hükümet, trafik ce-
zalarõnda tahsilatõ sõkõ tutmaya hazõrlanõyor.
Gelirini arttõrmak için ceza kesmeye yük-
lenen AKP, trafik cezalarõnda bir-iki ay için-
de parayõ alabilecek bir sistem oturtuyor.
Kameralõ takipten sonra Emniyet ve Ka-
rayollarõ Genel Müdürlükleri ile Gelir İda-
resi Başkanlõğõ arasõnda kurulacak “elek-
tronik ağ” trafik cezalarõ ve köprü-oto-
yollardan kaçak geçenlere kesilen cezalarõn
tahsilinde yeni bir dönem başlatacak.
İlgili kuruluşlar nezdinde yürütülen
çalõşmalara göre trafik para cezalarõ,
köprü ve otoyollardan kaçak geçenlere uy-
gulanan geçiş ücreti idari para cezalarõ ve
Karayollarõ Taşõma Kanunu idari para ce-
zalarõnõn manuel bilgi girişi yerine “Em-
niyet, Karayolları ve Gelir İdaresi ara-
sında kurulacak elektronik ağ” ile ta-
kip ve tahsili projesi yõl sonuna kadar ta-
mamlanacak. Elektronik ağa yönelik alt-
yapõ oluşturulurken, yõl sonuna kadar
belirlenecek bölgede online ceza siste-
minin test çalõşmasõ da yapõlacak.
Mevcut sistemde, trafik ceza tutanaklarõ
ile geçiş ücreti idari para cezalarõ, çuvallar
halinde tebligat ve tahsilat için vergi dai-
relerine geliyor. Bu nedenle kesilen trafik
cezalarõnõn vatandaşa tebliğ edilmesi işle-
mi de bazõ durumlarda 1.5-2 yõlõ buluyor.
Elektronik Ağ Projesi’nde, Gelir İdaresi
Başkanlõğõ, Emniyet Genel Müdürlüğü,
Karayollarõ Genel Müdürlüğü ve PTT ara-
sõnda elektronik bir ağ oluşturulacak.
Emniyetin ya da Karayollarõ’nõn kestiği
ceza tutanaklarõ, elektronik ortamda Gelir
İdaresi Başkanlõğõ Bilgi İşlem Merkezi’nde
de görülecek. Başkanlõk, vatandaşõn bu ce-
zalarõ bir ay içinde ödeyip ödemediğine ba-
kacak. Daha sonra tahsilat için harekete ge-
çerek tahsilat işlemlerini yürütecek.
Bu arada elektronik tebligat devreye gi-
recek. Bu şekilde trafik cezalarõ ile geçiş üc-
reti idari para cezalarõnõn çok daha hõzlõ şe-
kilde tebliği ve tahsili sağlanacak.
Gelirini arttõrmak için cezalara yüklenen hükümet, trafik cezalarõnda
sorunsuz tahsilat için yeni bir döneme hazõrlanõyor. Ceza tutanaklarõ,
düzenlendiği anda sisteme düşecek. Tahsilat bir ay sonra yapõlabilecek.
Fiyata
yansıtıyoruz
İş Bankasõ Kültür
Yayõnlarõ Genel
Müdürü Ahmet Sal-
can, “İngiliz ve
Amerikan yayõnev-
leriyle ortak proje
kapsamõnda dört
renkli kuşe kâğõda
basõlmõş ve genel-
likle ciltli çeviri ki-
taplarõmõz Uzakdo-
ğu’da basõlõyor. İn-
giliz yayõnevleriyle
birlikte çalõşõyoruz.
Onlarõn kitabõ basõ-
lõrken aynõ anda ki-
tabõn Türkçesi de
basõlõyor. Eğer bir
kitabõn İngilizcesi
ve diğer dillerle ay-
nõ anda Türkçesi de
basõlõyorsa maliyet
çok düşüyor ve bu-
nu kitap fiyatlarõna
yansõtõyoruz. Ama
bir kitabõn tek başõ-
na Türkçesi basõla-
caksa bu durumda
çok yüksek fiyat ve-
riyorlar” diyor.
Türkiye’de
pahalı
Alfa Yayõnlarõ Yö-
netmeni Rana Alpöz
de, yemek kitaplarõ,
sanat kitaplarõ, mi-
toloji kitaplarõ, ço-
cuk bakõmõ ile ilgili
seriler, resimli tarih
kitaplarõ, şehir reh-
berleri, CD’li ve ku-
tulu dil öğrenim ki-
taplarõ ile bazõ ço-
cuk kitaplarõnõ
Çin’de bastõrdõkla-
rõnõ ve bunun için
ortak basõm anlaş-
masõ imzaladõklarõ-
nõ söylüyor. Alpöz
şöyle konuşuyor:
“Bu anlaşmada o
kitaptan kaç tane
almak istediği-
miz ve bir adet
kitap için ne
kadar ödeyece-
ğimiz belirtili-
yor. Çin’deki
ucuz işgücünün
yanõ sõra bu yön-
temle de masraflar
çok alt düzeyde tu-
tuluyor.”
Çin’in ucuz işçiliği yayõncõlõk sektörünü de kendine çekti, artõk Uzakdoğu gözde
PELİN ÜNKER
Devlet politikalarõ sonucunda ki-
tap kâğõdõ üretimi yapõlamayan Tür-
kiye’de zaten yayõncõlõkta kullanõ-
lan tüm ara girdiler Uzakdoğu’dan
gelirken kitaplarõn Çin etiketine bir
de matbaalar eklendi.
Yayõnevleri Çin’de baskõ yaptõr-
dõklarõnõ kabul etmekle birlikte, bu-
nu daha çok ortak üretim olarak ma-
liyeti yüksek çeviri kitaplarda tercih
ettiklerini ve böylece kitap okuyu-
cusunun da durumdan faydalan-
dõğõnõ öne sürüyor.
Türkiye Yayõncõlar Birli-
ği Genel Sekreteri Metin
Celâl, özellikle baskõsõ
pahalõya gelen prestij
kitaplar, bazõ çocuk ki-
taplarõ ve seyahat reh-
berlerinin bu yöntemle
üretildiğini belirterek
“Bir yayıncı kendi di-
linde örnek kitabı oluş-
turduktan sonra bunu di-
ğer ülkelerden yayıncılara
tanıtıyor ve yeterince ortak
bulduğunda da bu kitabı en uy-
gun fiyatı bulduğu ülkede üretti-
riyor” diyor. Yayõnevlerinin ko-
nuyla ilgili görüşleri ise şöyle:
Çocuk kitapları riskli
Can Yayõnlarõ Sahibi ve Yöneti-
cisi Can Öz şunlarõ ifade ediyor:
Çin’de işçilik öylesine ucuz ki,
yüksek baskı adedi veya kaliteli iş,
dolayısıyla yüksek oranda işçi
zamanı gerektiren her türlü bas-
kıda Çin veya Hindistan’da bas-
kı yaptırmak daha ucuza geliyor.
Taşıma ve sigorta masrafları da
işin içine girince bile Çin’de 50 bin
adetlik bir baskıyı yüzde 10 daha
ucuza getirmiş oluyorsunuz. Za-
ten kitabın maliyet kalemleri ara-
sında baskı ve kâğıt genelde yüz-
de 10 ile yüzde 20 arası bir etki
ediyor. Çok yüksek adetli baskı-
lar (50 bin ve üzeri) ile çok kali-
teli renkli kitapların baskıları
için Çin tercih ediliyor. Bazı çok
basılan ve renkli çocuk kitapları
(ki bunlar genelde kalitesiz ki-
taplar) piyasaya daha ucuza sü-
rülebiliyor ancak bu gözle görü-
lür bir fiyat denge değişimi ya-
ratmıyor henüz.”
İkaros-Karşõ Yayõnlarõ Yönet-
meni Özcan Erdoğan da Uzakdo-
ğu menşeli malzemelerin sağlõk
açõsõndan özellikle çocuklar için
tehlikeli olabileceğine işaret ediyor.
Erdoğan: “Bu kitaplar her ne ka-
dar ucuz maliyetler düşünülerek
basılsa da kültür yayıncılığı yapan
ve her bir kitabı bizler gibi bin, en
fazla iki bin adet basanlar için
böyle bir yol pek o kadar cazip de-
ğil. Ancak, büyük yayıncıların
çok satan on binli rakamlarla te-
laffuz edilen basımları için man-
tıklı bir yol. Öte yandan kanse-
rojen olduğu tespit edilen 77 ürü-
nün toplatılmasını açıkladıktan
sonra bunların içinde Uzakdoğu
menşeli kırtasiye malzemeleri,
kâğıt, mürekkep vb. ürünlerin
de sayılması çok büyük bir tehli-
keye işaret ediyor. Bu şekilde bir
basım söz konusu ise bunun önü-
ne geçilmesi, bu diğer zararlı
ürünlerin neler olduğunun da
yetkililerce açıklanması gerekir”
diye konuşuyor.
Kitaplar da Çinli oldu
YERLİ DE ÇİN YOLCUSU
İstanbul’daki büyük kitabevlerinden alınan
bilgiye göre, yayınevlerinin kitaplarını
Uzakdoğu ülkelerinde basma eğilimi hayli yaygın.
Özellikle Çin’deki ucuz emek ve düşük baskı
maliyetleri, yayınevlerini bu ülkeye çekiyor. En fazla
tercih edilen yüksek tirajlı popüler kitaplar olurken
Türk yazarların kitaplarının da buna dahil olduğu
belirtiliyor. Kitabevleri özellikle ilk baskıda 100 bin - 200
bin gibi yüksek tirajla piyasaya sunulan kitaplarda bu
yöntemin uygulandığına dikkat çekiyor. Ancak söz
konusu kitapların basım bilgileri arasında bu ibareler
yer almıyor. Yayınevleri ise Çin’de baskı
yaptırdıklarını kabul ederken bunu daha çok
ortak üretim olarak maliyeti yüksek çeviri
kitaplarda tercih ettiklerini belirtiyor. Öte
yandan, çocuk kitaplarının da Çin
menşeli olup olmadığı merak
konusu.
Yayõnevleri, taşõma ve
sigorta masraflarõna rağmen
Çin’de 50 bin adetlik bir
baskõyõ yüzde 10 daha ucuza
getirmiş oluyor. Kendi matbaasõ
olan yayõncõlar bile “Aynõ
kalitede bu fiyata yapmamõz
mümkün değil” diyerek
Uzakdoğu’yu tercih ediyor.