Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2010 SALI
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Erdoğan, Şanssızlıktır
Kendisini siyaset olarak sürekli geçmişte arayan bir
adam.
Geçmişle özdeşleşen bir siyasi kişilik.
8 yıllık icraatını bir yana bırakarak, son zamanlar-
da kullandığı ana siyasi malzemelerine bakın: Dersim,
Menderes, kefen bezi, soy sop, defter dürme/ber-
taraf etme...
Hiçbirinin tutar tarafı yok. Hepsi yanlış! Hem tarih-
sel içerik hem siyasal hem de Türkiye’nin bugünü ve
geleceği için yanlış.
Ben o kişiye adam gibi siyaset adamı derim ki, ül-
keyi sarıp sarmalar, omuzlarına alır ve ileri taşır, yo-
lunu açar.
Söylemi, Dersim, Menderes, kefen, defter dürme,
soy sop vb. içeriğinde olan bir liderden ülke için ne
beklemeliyiz?
Hiçbir şey!
Dersim’i, Alevi ve Kürtlerin evet oylarını almak için
kullanıyor. Neredeyse taptığı DP’nin kurucusu ve Cum-
hurbaşkanı Celâl Bayar, o zaman Başbakan! O za-
manki CHP içindeki sonraki bütün DP’lilerin desteği
var. O tarihte, ülke bütünlüğünü ve ulusal birliği sağ-
lamak birinci derecede önemli görülüyor. Bugün
onaylamayacağımız yanlışlıkları, o zamanki koşullar
içinde düşünmek gerekir.
Avrupalı ulus devletlerin, ulus devlet sürecinde ye-
dikleri büyük haltların, yaptıkları katliamların ve sa-
vaşların yanında, geç bir uluslaşma yaşayan Ana-
dolu’daki yansımaları, belki de en alt düzeyde olmuştur.
Birileri kalksa da karşılaştırmalı bir çizelge hazırlasa!
Bir ülke liderinin, bugün kalkıp da CHP liderliğini suç-
lamasının ciddi amacı olabilir mi? Bugün kendi hü-
kümeti, kime karşı ve ne amaçla silahlı savaşı sür-
dürüyor? PKK ile onlarla masaya oturdun iddiasını la-
netle reddediyor?
Peki Menderes’i neden seçim malzemesi yapıyor?
Menderes keşke sağ olsaydı, RTE’ye acaba ne derdi?
Bence şöyle: “Benim diktatörlük heveslerim yanlıştı, kö-
tü yönlerime değil iyi yönlerime sahip çık. Mesela senin
ve adamlarının çocukları, babalarının siyasi koltuklarını lev-
ye olarak kullanıp zenginleşmesinler...” gibi.
Menderes’in beyaz idamlığını ikide bir diline dola-
mak, kefenimi yanımda taşıyorum, demek, bir de-
mokrasi kazası insanı siyasi malzeme olarak kullan-
mak ve idamlıktan siyasi çıkar ve istikbal ummak, son
derece ayıp değil mi, bu hangi vicdana sığar, bir ha-
kiki Müslüman buna yeltenir mi?
Bunun ahlaki yükünü ve yönünü manevi kişiliğinde
hiç duyumsamıyor mu?
Ayrıca, idamlığımı yanımda taşıyorum, söylemiyle,
Menderes döneminden siyasi olarak ne ders aldığı-
na bakacak olursak, şunları görüyoruz: Anayasa çiğ-
nemek, diktatörlük hevesliliği, muhalefeti yok etme gi-
rişimi!
Evet, cuk oturuyor: Referandumda hayır diye-
ceklerin bertaraf olacaklarını söylemesi, herhalde
Menderes’ten aldığı en büyük yanlış ders ve ilham ol-
sa gerek!
Diğer önemli ders de, Menderes gibi ülkeyi bizden
ve onlardan diye ikiye bölmek, bütün kurumlara yan-
daş yığmak olsa gerek: Menderes’in Vatan Cephe-
si’ni iyi çalışmış!
Peki ya kafatasçılığına ne diyeceğiz?
Erdoğan, Türkiye için büyük bir şanssızlıktır.
Türkiye’nin bir dizi zorlukları var.
Hiçbir Avrupa ülkesinin karşı karşıya bulunma-
dığı zorluklarla Türkiye boğuşuyor.
İçerideki zorluklarımız ne kadar büyük ve karmaşıksa,
dışarıdaki zorluklarımız da o kadar büyük ve zor..
Bıraktık, ülkeyi geleceğe, ileriye taşımayı...
Erdoğan, bu büyük sorunların üstesinden gelecek
kıratta bir lider olmadığını gösterdi...
O Türkiye’yi değil, kendi cemaatini, kendi dini
ideolojik hedeflerini, kendi yandaşlarını düşünüyor.
Kendi mutlak iktidarını ve yönetimini düşünüyor.
Ülkeyi ikiye üçe bölecek bütün politikaları da dev-
reye sokuyor...
Erdoğan, Türkiye için yanlış bir adamdır...
NOT: Fetogulli hazretlerinin acaba referandumda
ölüleri bile yeryüzüne çağırıp sandık başında oy kul-
lanması gerektiğini söylemesinin nedeni nedir? Veya
Hanefi Avcı’nın kitabına hemen bir yalanlama gön-
dermesine, kendisinin siyasal kişiliği gizleyerek bir “fi-
kir adamı” pozisyonuna yatmasına ne demeli?
Çünkü, 1) Hukuk ve yargıya atılan kancanın bir nu-
maralı sahibi kendisidir. Yüksek yargıya darbe, cemaatin
en önemli projesidir! Türkiye’yi Silivri tutsaklığına çe-
virmenin kestirme yoludur, referandumla yargıyı de-
virmek... 2) Hanefi Avcı, cemaati faş etmiştir! Ayrıca,
Baykal’ı da aldatmış ve “bizim çocukların işi değil” de-
miştir. Cemaatin çocukları, Avcı’nın devlet içinde tarif
ettikleridir!
KCK, iddialarõ yalanlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sert tepki gösterdi
‘Öcalan ile görüşüldü’
DİYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - BDP Genel Başkanõ
Selahattin Demirtaş, Mardin’in
Nusaybin ilçesinde yaptõğõ ko-
nuşmada boykot kararõnõ geri al-
ma koşullarõnõ açõkladõ.
Nusaybin’de havai fişekler ve
terör örgütü PKK flamalarõyla
karşõlanan Demirtaş, “Tayyip
Erdoğan’ın mitinglerinde se-
rinletici gaz sıkıyorlar, bizim
mitinglerimizde biber gazı sıkı-
yorlar. Bunun hesabını sandık-
larda soracağız” diye konuştu.
Boykotun kendileri için yeni bir
anayasa anlamõna geldiğini belir-
ten Demirtaş “Erdoğan’a diye-
ceğiz ki, sen bizi tanımıyorsan
biz de seni tanımıyoruz. Sen
boş konuşursan, biz de sandık-
ları boş göndereceğiz. Ve sen
bu copları başımıza çalıyorsan,
bizde bu sandıkları senin başı-
na çalıyoruz diyeceğiz” dedi.
AKP’nin meydanlarda kafa
karõştõrdõğõnõ ifade eden Demir-
taş, “Eğer Erdoğan seçim ba-
rajını yüzde 5’e indirse, tutuk-
lu arkadaşlarımız serbest ka-
lırsa ve yeni bir anayasada
Kürt sorununu çözeceğini bu
meydanda söylerse, biz bunu
sizlerle tartışırız. Bunun dışın-
da asla sandığa gitmek yok”
diye konuştu. AKP iktidarõnõn
bütün telefonlarõ ve konuşmalarõ
dinlediğini belirten Demirtaş,
halktan telefonda boykot çağrõsõ
yapmasõnõ ve bunu da AKP’nin
duymasõnõ istedi.
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Büro-
su) - Terör örgütü PKK, devletin bazõ or-
ganlarõnõn hükümetin bilgisi dahilinde
İmralõ’da Abdullah Öcalan’la görüşül-
düğü iddialarõnda õsrar ediyor.
KCK’nin örgüte yakõnlõğõyla bilenen in-
ternet sitesi ANF üzerinden yaptõğõ açõkla-
mada, terör örgütünün lider kadrosundan
Murat Karayılan’õn “Öcalan ile görü-
şüldüğü” yönündeki ifadelerinin “kesin-
likle gerçek” olduğu belirtildi. Açõklama-
da, Öcalan’la görüşüldüğü iddialarõnõ ya-
lanlayan Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan’a da sert tepki gösterilerek şöyle de-
nildi: “Erdoğan, son derece seviyesiz ve
kışkırtıcı bir üslupla konuşmaktadır.
Devletin bazı yetkililerinin önderliği-
mizle diyalog içerisinde olduğu yönün-
deki açıklamayı bir iftira ve referan-
dum sürecini etkilemeye dönük uydu-
rulmuş bir yalan olarak tanımlamıştır.
AKP hükümeti ve Başbakan salt MHP
tabanından oy almak için reddedici üs-
lubuyla kendisini tarih karşısında bü-
yük bir yalancı durumuna düşürmekte-
dir. Hükümete yandaş olan basın da
gerçekleri çarpıtarak geliştirdiğimiz sü-
reci doğru anlama ve yansıtma yerine,
çeşitli yalan-yanlış yorumlarla süreci sa-
bote etmeye yönelik bir yayın politikası
izlemektedir. Bu durum Kürt sorunu
karşısında AKP’nin nasıl çıkarcı ve iki-
yüzlü yaklaştığını açıkça ortaya koy-
maktadır. Salt oy kaygısıyla hareket
eden kamuoyunu ve Kürt halkını aldat-
maya dönük bu politikalarla hiçbir so-
nuç alınamayacağı açıktır. AKP hükü-
metini sorun karşısında ciddi olmaya ve
sorumlu davranmaya davet ediyoruz.”
DTK EŞBAŞKANI AHMET TÜRK
‘Özerk
Kürdistan’ı
esas aldık’DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Daimi
Meclisi’nin Diyarbakõr’da hafta sonunda 2
gün süren toplantõsõndan, devletin terör örgütü
lideri Abdullah Öcalan’la görüşmesi için
çağrõ yapõlmasõ kararõ çõktõ. Kararlarõ açõkla-
yan Ahmet Türk, “Özerk Kürdistan” öne-
risini esas aldõklarõnõ açõkladõ.
DTK’nin 2 gün süren 101 kişinin katõldõğõ
Daimi Meclisi toplantõsõ sonucunda alõnan ka-
rarlar, basõn toplantõsõyla açõklandõ. Merkez
Kayapõnar ilçesinde düzenlenen toplantõda ka-
rarlarõ açõklayan Türk, PKK’nin “eylemsizlik”
kararõnõ “cesurca” bulduklarõnõ belirtti. Türk,
“Hükümeti, devleti ve tüm kamu otoriteleri-
ni bir kez daha askeri ve siyasi operasyonla-
rı fiili olarak durdurmaya çağırıyoruz. Geç-
mişte kaçırılmış olan fırsatların bir daha te-
kerrür etmemesi için bölgedeki tüm sivil
toplum kuruluşlarının devlet ve hükümeti
adım atmaya zorlayacak bir yol izlemeleri
gerektiği açıktır” diye konuştu. Terör örgütü
lideri Öcalan’dan “sayın” diye söz eden Türk,
“Öcalan’ın çözüm sürecinde rol oynayabil-
mesi için müzakere koşullarının sağlanması,
yeni bir demokratik anayasanın hazırlan-
ması, haksız ve hukuka aykırı siyasi saikle
tutuklu bulunan, barış grubu üyeleri dahil
olmak üzere, Kürt siyasetçilerin bırakılma-
sı, hiçbir demokratik ülkede bulunmayan ve
temsilde adaleti zedeleyen yüzde 10 seçim
barajının kaldırılması, Terörle Mücadele
Yasası başta olmak üzere tüm antidemokra-
tik yasaların yürürlükten kaldırılması gün-
demlerinin 13 Eylül 2010’un ve sonraki
günlerin temel gündemleri olacağına dair
her türlü şüpheden uzak açık bir şekilde ta-
ahhüt edilmelidir” dedi.
DTK’nin son kongresinde Kürt sorununun
çözümü için “Demokratik Türkiye, Özerk
Kürdistan” önerisinin dile getirildiğini anõm-
satan Türk, Daimi Meclis’in de bunu esas aldõ-
ğõnõ anlattõ. Demokratik özerklik projesinin,
ayrõştõrõcõ değil, gönüllü birlikteliği esas alan
bir birlikte yaşama projesi olduğunu savunan
Türk, şöyle devam etti: “DTK, birlikte yaşa-
mayı esas alan Demokratik Özerklik proje-
si ile ilgili olarak bir çalıştay düzenleyecek
ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşacaktır.
DTK, ilk günden itibaren yaptığı çağrılarla
Kürt sorununun çözümünde ciddi bir so-
rumluluk üstlenmiş bulunmaktadır. DTK,
devlet, hükümet, sayın Abdullah Öcalan ve
PKK başta olmak üzere çözüme katkı suna-
bilecek herkesle diyalog ve müzakerede bu-
lunmayı amaçlamaktadır, bu konuda inisi-
yatifli bir politika izleyecektir.”
Türk, İmralõ ve Kandil’e gidip gitmeyecekle-
ri yönündeki soruya “Elbette. Bu konuda ta-
raflarla görüşme çabalarımız olacak. Bu ko-
nuda taleplerimiz de olacak. Artık Türkiye
bir kırılma noktasına geldi” diye yanõt verdi.
KCK, PKK liderlerinden Kara-
yõlan’õn “Öcalan ile görüşüldüğü”
yönündeki ifadelerinin “kesinlikle
gerçek” olduğunu belirtti. Açõkla-
mada, Erdoğan’õn MHP tabanõn-
dan oy almak için görüşmeyi ya-
lanladõğõ ileri sürüldü.
Demirtaş, “Eğer Erdoğan
seçim barajõnõ yüzde 5’e
indirirse, tutuklu arkadaş-
larõmõz serbest kalõrsa ve
yeni bir anayasada Kürt so-
rununu çözeceğini bu mey-
danda söylerse, biz bunu
sizlerle tartõşõrõz” dedi.
‘BDP boşuna bekliyor’
ERDEM GÜL
ANKARA - AKP’den, refe-
randumda son kararõ vermek
için Başbakan Tayyip Erdo-
ğan’õn 3 Eylül’deki Diyarbakõr
mitinginde vereceği mesajlarõ
beklediklerini açõklayan BDP’ye,
“Boşuna bekleme” yanõtõ geldi.
Diyarbakõr milletvekilleri Ab-
durrahman Kurt ve Kutbettin
Arzu, Cumhuriyet’in “Başba-
kan’ın mesajı ne olacak” so-
rusunu şöyle yanõtladõlar:
Kurt: BDP yeni bir mesaj
için boşuna bekliyor. Bize göre
bu ülkeye verilecek en büyük
mesaj, referandumda oylanacak
paketin kendisidir. Kürtler için de
öyle. Biz başõndan itibaren boy-
kotun burada tutmayacağõnõ,
bölge insanõnõn paketi destekle-
diğini, evet oyu vereceğini söy-
ledik. Şimdi bu söylediğimiz
gerçekleşiyor. DTP de bahane
arõyor. Onun için şimdi çõktõlar
çõtayõ yüksek tutuyorlar. ‘Baş-
bakan yeni anayasa sözü ver-
sin’ gibi şartlar öne sürüyorlar.
Yeni anayasayõ biz zaten çok
uzun zamandõr söylüyoruz, Baş-
bakan da tüm mitinglerinde söy-
lüyor.
Arzu: Başbakan zaten dü-
şündüğünü ve söylemesi gere-
kenleri referandum meydanla-
rõnda söylüyor, mesajlarõnõ ve-
riyor. Başbakan’õn vereceği me-
saj barõştõr, demokrasidir, öz-
gürlüktür, farklõlõklarõn bir zen-
ginlik olduğudur, herkesin ken-
disini ifade edebilme hakkõdõr.
AKP’nin yurttaşı kumpasa alan
uygulamaları önceleri mahalle
baskısıyla dışa vurmuştu. Devlet-
siyaset-medya üçgeninde yaratılan
güç tek parti faşizmine dönüşmüş,
“Ergenekon” sürecindeki telefon
dinlemeleri ise Türkiye’yi bir
korku imparatorluğuna
sürüklemişti...
Referandum süreci ise bir tehdit
zincirine dönüştü!.. Ülkeyi
yönetenler kafa karıştıran
uydurma anketleri kullanarak
yurttaşlar, bağımsız medya ve iş
çevreleri üzerinde terör estiriyor!..
Tehditler yalnızca “oy vermezseniz
görürsünüz”ün sınırını çoktan aştı!..
Ne yazık ki hükümet içinde “hayır”
diyeceklerin aklıyla alay eden, hatta
yurttaşın vatan sevgisinden kuşku
duyanlar bile bulunuyor.
Başbakan ise pervasızlığın
zirvesinde, “Bertaraf” tehdidini
kullanarak “hayır” diyeceklerin
muhtemel sonunu işaret ediyor...
Sanmayın ki sindirme stratejisi
bunlarla kalıyor! Günlerdir Doğu ve
Güneydoğu’yu dolaşıyorum.
Mahalle baskısının faşizme
dönüşmesi ülkenin her sokağında
suratımıza çarpıyor...
Bürokrasi korkuyor, memurlar
oylarını belli etmekten çekiniyor...
Ödenek
kumpasındaki
müteahhitler,
ipotek kölesi
çiftçiler, açlık
sınırındaki işçiler
hatta yoksullaştır-köleleştir
stratejisinin kurbanı sıradan insanlar
bile dinlenecekleri, takip edilecekleri
endişesiyle renklerini belli etmekten
kaçınıyor.
İktidarın bürokrasi, medya ve
siyaset üzerinden savurduğu tehdit,
Başbakan’ın son günlerdeki
öfkesine eklendiğinde refarandum
sürecinin AKP açısından hiç de iyi
gitmediği anlaşılıyor!..
Bu yüzden devletin trilyonlarca
liralık kaynağı “köylere yardım”
adı altında savruluyor! Muhtarlar
aracılığıyla kırsalda para
dağıtılıyor!..
Valiliklerin, belediyelerin, sosyal
yardımlaşmanın kaynakları “Evet”
propagandası uğruna sokağa
dökülüyor!..
Tüm bunlara karşın AKP’liler,
faşizan baskıların sandıklarda bir
öfke patlamasına dönüşeceği
kaygısını yaşıyor!
Yani referandum işkencesinin bir
bumeranga dönüşme ihtimali
giderek yükseliyor!..
AKP, devlet-Öcalan diyaloğunu
yalanlamaya çalışırken dolaştığım
Güneydoğu illerinde yurttaşın kafasının
iyice karıştığını gördüm...
BDP ve PKK’ye destek veren
çevreler ne yapacaklarını şaşırmışlar.
Özellikle devletin Öcalan’la diyalog
kurduğu şeklindeki iddialar “boykot”
kararının “Evet”e dönüştüğü
şeklinde yorumlanıyor!
Yani diyaloğun içeriğiyle ilgili net bir
açıklama yapılmaması hem AKP’nin
hem BDP’nin aleyhine işliyor!..
BDP ise bu karambolde tabanını
canlı tutabilmek için çırpınıyor. Dün
Mardin’in Nusaybin ilçesinde konuşan
BDP Genel Başkanı Selahattin
Demirtaş, 12 Eylül’de yapılacak
referandumla ilgili aldıkları boykot
kararında ısrarcı olduklarını söylemiş...
Demirtaş boykottan vazgeçebilmek
için AKP’ye üç koşul dayatmış. İşte
sözleri:
“Erdoğan seçim barajını yüzde 5’e
indirirse, tutuklu arkadaşlarımız
serbest kalırsa ve yeni bir
anayasada Kürt sorununu
çözeceğini bu meydanda söylerse,
bunu sizlerle tartışırız. Bunun
dışında asla sandığa gitmek yok.”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu
önceki akşam bir TV kanalında yaptığı
konuşmada, seçim barajının
düşürülmesi
konusunda
hükümetten adım
beklediklerini
söyledi.
Oysa AKP,
barajın
düşürülmesi halinde Doğu ve
Güneydoğu’daki oyların büyük
bölümünün BDP’ye gideceğini
biliyor. Bu yüzden barajın düşürülmesi
konusunda hükümetten bir adım
beklemek hayalden öteye gitmiyor...
Cezaevindeki 1600’den fazla BDP
yanlısının serbet bırakılması da en
azından referandum öncesinde
olanaklı görülmüyor. Habur’dan giren
PKK’lileri önce serbest bırakan sonra
da tutuklayarak sözde “açılım”
sürecini yüzüne gözüne bulaştıran
AKP ikinci bir skandala imza atmaktan
kaçınıyor!..
Demirtaş’ın üçüncü koşulunun
gerçekleşme olasılığının olmadığını
anlamak için ise Başbakan’ın son
günlerdeki tavrına bakmak yetiyor!
Geriye çok önemli bir soru kalıyor;
peki, BDP halen koşul dayatıyorsa
Öcalan’la kim, hangi konuda, nasıl
bir diyalog kurdu ve de anlaştı?..
Söyler misiniz, Kürt sorunu karanlık
bir kuyuya dönüştü derken haksız
mıyım acaba?..
Ankara-İmralı hattını irdeleyen
iddiaların ardından koparılan yaygara
da gösteriyor ki, birileri Kürt
sorununun geldiği nokta konusunda
yalan söylüyor!..
PKK’nin Kandil’deki sorumlusu
Murat Karayılan, “Devlet Öcalan’la
diyalog kurdu”açıklamasını
yaparken yaşananları “Artık
açıklanmasında bir sakınca
görmediğimiz önemli bir
gelişme”diye nitelemişti!..
Kandil Dağı’ndan yükselen bu ses
büyük yankı buldu... AKP Genel
Merkezi Karayılan’ı yalanlamak
için yaptığı açıklamada PKK’den
ilk kez “terör örgütü” diye söz
etmedi!
Başbakan Erdoğan ise sanki
“diyalog” açıklamasını MHP yapmış
gibi Devlet Bahçeli’ye yönelik,
içinde “alçaklık” da geçen ağır bir
yanıt verdi!
Dün ise yeni bir gelişme oldu.
Devletin Öcalan’la anlaştığına ilişkin
açıklama bu kez de PKK birimlerinin
çatı örgütü olan KCK’den yani
“Kürdistan Topluluklar Birliği”nden
geldi. İşte o açıklama... Okuyunuz ve
birilerinin devlet-Öcalan diyaloğu
konusunda yalan söyleyip
söylemediğini sorgulayınız:
“Erdoğan,
devletin bazı
yetkililerinin
önderliğimizle
(Öcalan) diyalog
içerisinde olduğu
yönündeki açıklamayı bir iftira ve
referandum sürecini etkilemeye
dönük bir yalan olarak tanımlamıştır.
Karayılan arkadaşımızın yaptığı
açıklama kesinlikle gerçektir. AKP
hükümeti MHP’den oy almak için
kendisini tarih karşısında büyük bir
yalancı durumuna düşürmektedir.
Yandaş basın da süreci sabote
etmeye yönelik bir yayın politikası
izlemektedir. Bu durum Kürt sorunu
karşısında AKP’nin nasıl ikiyüzlü
yaklaştığını açıkça ortaya
koymaktadır.”
Kürt sorununun bir an önce
çözülmesinden yanayım. Kardeş
kanı artık dökülmesin, analar
ağlamasın!..
Üstelik ülkeyi yönetenler eğer
Öcalan’la bir diyalog kurdularsa bunu
bir yurttaş olarak da bilmek isterim.
Aksine gizli kapaklı yapılan
girişimlerin salt referandum
öncesinde Kürt yurttaşların ağzına bir
parmak bal çalma eylemi olduğuna
inanmaya devam edeceğim.
Diyalog Yalan mı?..Boykot Çözüm mü?..Tehdit Söker mi?..
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
obursali@cumhuriyet.com.tr
? SP’nin olaylı iftarının ardından 18 gözaltı
İstanbul Haber Servisi - SP İstanbul İl Başkanlığı’nın dü-
zenlediği olaylı iftarda Genel Başkan Numan Kurtulmuş’a
saldırı girişiminde bulunan 18 kişi gözaltına alındı. Kurtul-
muş, “İnternet sitelerinden örgütlendiler, bize tehdit tele-
fonları geldi. Birtakım derin odaklar öyle anlaşılıyor ki Saa-
det Partisi’ni karıştırmaya çalışıyorlar” dedi.
Protestolarla ilgili olarak NTV’ye konuşan Kurtulmuş, if-
tar sofrasında kimsenin tasvip edemeyeceği olaylar ya-
şandığını söyledi. İftarda yabancı misafirlerin de bu-
lunduğunu belirten Kurtulmuş, “Tam da Kuran
okunurken saldırı oldu. Saldırının hiçbir şekilde ma-
kul görülecek tarafı yok. Tabanımızın büyük bir kıs-
mı yanlışlıkları görüyor. Salonda da insanların ek-
seriyeti sükûnetini korumuştur. Kimse sabrımızı test
etmeye kalkmasın, tavrımızı aynen koruyacağız. Er-
bakan’ı taraf olarak görmemek lazım. Çirkin bir tab-
lo var ancak buraya hemen gelinmedi. Daha ön-
ce internet sitelerinden örgütlendiler, bize teh-
dit telefonları geldi. Birtakım derin odaklar
SP’yi karıştırmaya çalışacaklar yine” dedi.
Numan Kurtulmuş:
Tehdit telefonları aldım
BDP Genel Başkanõ boykot kararlarõnõ geri alma koşullarõnõ açõkladõ
Demirtaş’tan üç şart