25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2010 SALI 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Erdoğan, Şanssızlıktır Kendisini siyaset olarak sürekli geçmişte arayan bir adam. Geçmişle özdeşleşen bir siyasi kişilik. 8 yıllık icraatını bir yana bırakarak, son zamanlar- da kullandığı ana siyasi malzemelerine bakın: Dersim, Menderes, kefen bezi, soy sop, defter dürme/ber- taraf etme... Hiçbirinin tutar tarafı yok. Hepsi yanlış! Hem tarih- sel içerik hem siyasal hem de Türkiye’nin bugünü ve geleceği için yanlış. Ben o kişiye adam gibi siyaset adamı derim ki, ül- keyi sarıp sarmalar, omuzlarına alır ve ileri taşır, yo- lunu açar. Söylemi, Dersim, Menderes, kefen, defter dürme, soy sop vb. içeriğinde olan bir liderden ülke için ne beklemeliyiz? Hiçbir şey! Dersim’i, Alevi ve Kürtlerin evet oylarını almak için kullanıyor. Neredeyse taptığı DP’nin kurucusu ve Cum- hurbaşkanı Celâl Bayar, o zaman Başbakan! O za- manki CHP içindeki sonraki bütün DP’lilerin desteği var. O tarihte, ülke bütünlüğünü ve ulusal birliği sağ- lamak birinci derecede önemli görülüyor. Bugün onaylamayacağımız yanlışlıkları, o zamanki koşullar içinde düşünmek gerekir. Avrupalı ulus devletlerin, ulus devlet sürecinde ye- dikleri büyük haltların, yaptıkları katliamların ve sa- vaşların yanında, geç bir uluslaşma yaşayan Ana- dolu’daki yansımaları, belki de en alt düzeyde olmuştur. Birileri kalksa da karşılaştırmalı bir çizelge hazırlasa! Bir ülke liderinin, bugün kalkıp da CHP liderliğini suç- lamasının ciddi amacı olabilir mi? Bugün kendi hü- kümeti, kime karşı ve ne amaçla silahlı savaşı sür- dürüyor? PKK ile onlarla masaya oturdun iddiasını la- netle reddediyor? Peki Menderes’i neden seçim malzemesi yapıyor? Menderes keşke sağ olsaydı, RTE’ye acaba ne derdi? Bence şöyle: “Benim diktatörlük heveslerim yanlıştı, kö- tü yönlerime değil iyi yönlerime sahip çık. Mesela senin ve adamlarının çocukları, babalarının siyasi koltuklarını lev- ye olarak kullanıp zenginleşmesinler...” gibi. Menderes’in beyaz idamlığını ikide bir diline dola- mak, kefenimi yanımda taşıyorum, demek, bir de- mokrasi kazası insanı siyasi malzeme olarak kullan- mak ve idamlıktan siyasi çıkar ve istikbal ummak, son derece ayıp değil mi, bu hangi vicdana sığar, bir ha- kiki Müslüman buna yeltenir mi? Bunun ahlaki yükünü ve yönünü manevi kişiliğinde hiç duyumsamıyor mu? Ayrıca, idamlığımı yanımda taşıyorum, söylemiyle, Menderes döneminden siyasi olarak ne ders aldığı- na bakacak olursak, şunları görüyoruz: Anayasa çiğ- nemek, diktatörlük hevesliliği, muhalefeti yok etme gi- rişimi! Evet, cuk oturuyor: Referandumda hayır diye- ceklerin bertaraf olacaklarını söylemesi, herhalde Menderes’ten aldığı en büyük yanlış ders ve ilham ol- sa gerek! Diğer önemli ders de, Menderes gibi ülkeyi bizden ve onlardan diye ikiye bölmek, bütün kurumlara yan- daş yığmak olsa gerek: Menderes’in Vatan Cephe- si’ni iyi çalışmış! Peki ya kafatasçılığına ne diyeceğiz? Erdoğan, Türkiye için büyük bir şanssızlıktır. Türkiye’nin bir dizi zorlukları var. Hiçbir Avrupa ülkesinin karşı karşıya bulunma- dığı zorluklarla Türkiye boğuşuyor. İçerideki zorluklarımız ne kadar büyük ve karmaşıksa, dışarıdaki zorluklarımız da o kadar büyük ve zor.. Bıraktık, ülkeyi geleceğe, ileriye taşımayı... Erdoğan, bu büyük sorunların üstesinden gelecek kıratta bir lider olmadığını gösterdi... O Türkiye’yi değil, kendi cemaatini, kendi dini ideolojik hedeflerini, kendi yandaşlarını düşünüyor. Kendi mutlak iktidarını ve yönetimini düşünüyor. Ülkeyi ikiye üçe bölecek bütün politikaları da dev- reye sokuyor... Erdoğan, Türkiye için yanlış bir adamdır... NOT: Fetogulli hazretlerinin acaba referandumda ölüleri bile yeryüzüne çağırıp sandık başında oy kul- lanması gerektiğini söylemesinin nedeni nedir? Veya Hanefi Avcı’nın kitabına hemen bir yalanlama gön- dermesine, kendisinin siyasal kişiliği gizleyerek bir “fi- kir adamı” pozisyonuna yatmasına ne demeli? Çünkü, 1) Hukuk ve yargıya atılan kancanın bir nu- maralı sahibi kendisidir. Yüksek yargıya darbe, cemaatin en önemli projesidir! Türkiye’yi Silivri tutsaklığına çe- virmenin kestirme yoludur, referandumla yargıyı de- virmek... 2) Hanefi Avcı, cemaati faş etmiştir! Ayrıca, Baykal’ı da aldatmış ve “bizim çocukların işi değil” de- miştir. Cemaatin çocukları, Avcı’nın devlet içinde tarif ettikleridir! KCK, iddialarõ yalanlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sert tepki gösterdi ‘Öcalan ile görüşüldü’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - BDP Genel Başkanõ Selahattin Demirtaş, Mardin’in Nusaybin ilçesinde yaptõğõ ko- nuşmada boykot kararõnõ geri al- ma koşullarõnõ açõkladõ. Nusaybin’de havai fişekler ve terör örgütü PKK flamalarõyla karşõlanan Demirtaş, “Tayyip Erdoğan’ın mitinglerinde se- rinletici gaz sıkıyorlar, bizim mitinglerimizde biber gazı sıkı- yorlar. Bunun hesabını sandık- larda soracağız” diye konuştu. Boykotun kendileri için yeni bir anayasa anlamõna geldiğini belir- ten Demirtaş “Erdoğan’a diye- ceğiz ki, sen bizi tanımıyorsan biz de seni tanımıyoruz. Sen boş konuşursan, biz de sandık- ları boş göndereceğiz. Ve sen bu copları başımıza çalıyorsan, bizde bu sandıkları senin başı- na çalıyoruz diyeceğiz” dedi. AKP’nin meydanlarda kafa karõştõrdõğõnõ ifade eden Demir- taş, “Eğer Erdoğan seçim ba- rajını yüzde 5’e indirse, tutuk- lu arkadaşlarımız serbest ka- lırsa ve yeni bir anayasada Kürt sorununu çözeceğini bu meydanda söylerse, biz bunu sizlerle tartışırız. Bunun dışın- da asla sandığa gitmek yok” diye konuştu. AKP iktidarõnõn bütün telefonlarõ ve konuşmalarõ dinlediğini belirten Demirtaş, halktan telefonda boykot çağrõsõ yapmasõnõ ve bunu da AKP’nin duymasõnõ istedi. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Büro- su) - Terör örgütü PKK, devletin bazõ or- ganlarõnõn hükümetin bilgisi dahilinde İmralõ’da Abdullah Öcalan’la görüşül- düğü iddialarõnda õsrar ediyor. KCK’nin örgüte yakõnlõğõyla bilenen in- ternet sitesi ANF üzerinden yaptõğõ açõkla- mada, terör örgütünün lider kadrosundan Murat Karayılan’õn “Öcalan ile görü- şüldüğü” yönündeki ifadelerinin “kesin- likle gerçek” olduğu belirtildi. Açõklama- da, Öcalan’la görüşüldüğü iddialarõnõ ya- lanlayan Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan’a da sert tepki gösterilerek şöyle de- nildi: “Erdoğan, son derece seviyesiz ve kışkırtıcı bir üslupla konuşmaktadır. Devletin bazı yetkililerinin önderliği- mizle diyalog içerisinde olduğu yönün- deki açıklamayı bir iftira ve referan- dum sürecini etkilemeye dönük uydu- rulmuş bir yalan olarak tanımlamıştır. AKP hükümeti ve Başbakan salt MHP tabanından oy almak için reddedici üs- lubuyla kendisini tarih karşısında bü- yük bir yalancı durumuna düşürmekte- dir. Hükümete yandaş olan basın da gerçekleri çarpıtarak geliştirdiğimiz sü- reci doğru anlama ve yansıtma yerine, çeşitli yalan-yanlış yorumlarla süreci sa- bote etmeye yönelik bir yayın politikası izlemektedir. Bu durum Kürt sorunu karşısında AKP’nin nasıl çıkarcı ve iki- yüzlü yaklaştığını açıkça ortaya koy- maktadır. Salt oy kaygısıyla hareket eden kamuoyunu ve Kürt halkını aldat- maya dönük bu politikalarla hiçbir so- nuç alınamayacağı açıktır. AKP hükü- metini sorun karşısında ciddi olmaya ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz.” DTK EŞBAŞKANI AHMET TÜRK ‘Özerk Kürdistan’ı esas aldık’DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Daimi Meclisi’nin Diyarbakõr’da hafta sonunda 2 gün süren toplantõsõndan, devletin terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’la görüşmesi için çağrõ yapõlmasõ kararõ çõktõ. Kararlarõ açõkla- yan Ahmet Türk, “Özerk Kürdistan” öne- risini esas aldõklarõnõ açõkladõ. DTK’nin 2 gün süren 101 kişinin katõldõğõ Daimi Meclisi toplantõsõ sonucunda alõnan ka- rarlar, basõn toplantõsõyla açõklandõ. Merkez Kayapõnar ilçesinde düzenlenen toplantõda ka- rarlarõ açõklayan Türk, PKK’nin “eylemsizlik” kararõnõ “cesurca” bulduklarõnõ belirtti. Türk, “Hükümeti, devleti ve tüm kamu otoriteleri- ni bir kez daha askeri ve siyasi operasyonla- rı fiili olarak durdurmaya çağırıyoruz. Geç- mişte kaçırılmış olan fırsatların bir daha te- kerrür etmemesi için bölgedeki tüm sivil toplum kuruluşlarının devlet ve hükümeti adım atmaya zorlayacak bir yol izlemeleri gerektiği açıktır” diye konuştu. Terör örgütü lideri Öcalan’dan “sayın” diye söz eden Türk, “Öcalan’ın çözüm sürecinde rol oynayabil- mesi için müzakere koşullarının sağlanması, yeni bir demokratik anayasanın hazırlan- ması, haksız ve hukuka aykırı siyasi saikle tutuklu bulunan, barış grubu üyeleri dahil olmak üzere, Kürt siyasetçilerin bırakılma- sı, hiçbir demokratik ülkede bulunmayan ve temsilde adaleti zedeleyen yüzde 10 seçim barajının kaldırılması, Terörle Mücadele Yasası başta olmak üzere tüm antidemokra- tik yasaların yürürlükten kaldırılması gün- demlerinin 13 Eylül 2010’un ve sonraki günlerin temel gündemleri olacağına dair her türlü şüpheden uzak açık bir şekilde ta- ahhüt edilmelidir” dedi. DTK’nin son kongresinde Kürt sorununun çözümü için “Demokratik Türkiye, Özerk Kürdistan” önerisinin dile getirildiğini anõm- satan Türk, Daimi Meclis’in de bunu esas aldõ- ğõnõ anlattõ. Demokratik özerklik projesinin, ayrõştõrõcõ değil, gönüllü birlikteliği esas alan bir birlikte yaşama projesi olduğunu savunan Türk, şöyle devam etti: “DTK, birlikte yaşa- mayı esas alan Demokratik Özerklik proje- si ile ilgili olarak bir çalıştay düzenleyecek ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşacaktır. DTK, ilk günden itibaren yaptığı çağrılarla Kürt sorununun çözümünde ciddi bir so- rumluluk üstlenmiş bulunmaktadır. DTK, devlet, hükümet, sayın Abdullah Öcalan ve PKK başta olmak üzere çözüme katkı suna- bilecek herkesle diyalog ve müzakerede bu- lunmayı amaçlamaktadır, bu konuda inisi- yatifli bir politika izleyecektir.” Türk, İmralõ ve Kandil’e gidip gitmeyecekle- ri yönündeki soruya “Elbette. Bu konuda ta- raflarla görüşme çabalarımız olacak. Bu ko- nuda taleplerimiz de olacak. Artık Türkiye bir kırılma noktasına geldi” diye yanõt verdi. KCK, PKK liderlerinden Kara- yõlan’õn “Öcalan ile görüşüldüğü” yönündeki ifadelerinin “kesinlikle gerçek” olduğunu belirtti. Açõkla- mada, Erdoğan’õn MHP tabanõn- dan oy almak için görüşmeyi ya- lanladõğõ ileri sürüldü. Demirtaş, “Eğer Erdoğan seçim barajõnõ yüzde 5’e indirirse, tutuklu arkadaş- larõmõz serbest kalõrsa ve yeni bir anayasada Kürt so- rununu çözeceğini bu mey- danda söylerse, biz bunu sizlerle tartõşõrõz” dedi. ‘BDP boşuna bekliyor’ ERDEM GÜL ANKARA - AKP’den, refe- randumda son kararõ vermek için Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn 3 Eylül’deki Diyarbakõr mitinginde vereceği mesajlarõ beklediklerini açõklayan BDP’ye, “Boşuna bekleme” yanõtõ geldi. Diyarbakõr milletvekilleri Ab- durrahman Kurt ve Kutbettin Arzu, Cumhuriyet’in “Başba- kan’ın mesajı ne olacak” so- rusunu şöyle yanõtladõlar: Kurt: BDP yeni bir mesaj için boşuna bekliyor. Bize göre bu ülkeye verilecek en büyük mesaj, referandumda oylanacak paketin kendisidir. Kürtler için de öyle. Biz başõndan itibaren boy- kotun burada tutmayacağõnõ, bölge insanõnõn paketi destekle- diğini, evet oyu vereceğini söy- ledik. Şimdi bu söylediğimiz gerçekleşiyor. DTP de bahane arõyor. Onun için şimdi çõktõlar çõtayõ yüksek tutuyorlar. ‘Baş- bakan yeni anayasa sözü ver- sin’ gibi şartlar öne sürüyorlar. Yeni anayasayõ biz zaten çok uzun zamandõr söylüyoruz, Baş- bakan da tüm mitinglerinde söy- lüyor. Arzu: Başbakan zaten dü- şündüğünü ve söylemesi gere- kenleri referandum meydanla- rõnda söylüyor, mesajlarõnõ ve- riyor. Başbakan’õn vereceği me- saj barõştõr, demokrasidir, öz- gürlüktür, farklõlõklarõn bir zen- ginlik olduğudur, herkesin ken- disini ifade edebilme hakkõdõr. AKP’nin yurttaşı kumpasa alan uygulamaları önceleri mahalle baskısıyla dışa vurmuştu. Devlet- siyaset-medya üçgeninde yaratılan güç tek parti faşizmine dönüşmüş, “Ergenekon” sürecindeki telefon dinlemeleri ise Türkiye’yi bir korku imparatorluğuna sürüklemişti... Referandum süreci ise bir tehdit zincirine dönüştü!.. Ülkeyi yönetenler kafa karıştıran uydurma anketleri kullanarak yurttaşlar, bağımsız medya ve iş çevreleri üzerinde terör estiriyor!.. Tehditler yalnızca “oy vermezseniz görürsünüz”ün sınırını çoktan aştı!.. Ne yazık ki hükümet içinde “hayır” diyeceklerin aklıyla alay eden, hatta yurttaşın vatan sevgisinden kuşku duyanlar bile bulunuyor. Başbakan ise pervasızlığın zirvesinde, “Bertaraf” tehdidini kullanarak “hayır” diyeceklerin muhtemel sonunu işaret ediyor... Sanmayın ki sindirme stratejisi bunlarla kalıyor! Günlerdir Doğu ve Güneydoğu’yu dolaşıyorum. Mahalle baskısının faşizme dönüşmesi ülkenin her sokağında suratımıza çarpıyor... Bürokrasi korkuyor, memurlar oylarını belli etmekten çekiniyor... Ödenek kumpasındaki müteahhitler, ipotek kölesi çiftçiler, açlık sınırındaki işçiler hatta yoksullaştır-köleleştir stratejisinin kurbanı sıradan insanlar bile dinlenecekleri, takip edilecekleri endişesiyle renklerini belli etmekten kaçınıyor. İktidarın bürokrasi, medya ve siyaset üzerinden savurduğu tehdit, Başbakan’ın son günlerdeki öfkesine eklendiğinde refarandum sürecinin AKP açısından hiç de iyi gitmediği anlaşılıyor!.. Bu yüzden devletin trilyonlarca liralık kaynağı “köylere yardım” adı altında savruluyor! Muhtarlar aracılığıyla kırsalda para dağıtılıyor!.. Valiliklerin, belediyelerin, sosyal yardımlaşmanın kaynakları “Evet” propagandası uğruna sokağa dökülüyor!.. Tüm bunlara karşın AKP’liler, faşizan baskıların sandıklarda bir öfke patlamasına dönüşeceği kaygısını yaşıyor! Yani referandum işkencesinin bir bumeranga dönüşme ihtimali giderek yükseliyor!.. AKP, devlet-Öcalan diyaloğunu yalanlamaya çalışırken dolaştığım Güneydoğu illerinde yurttaşın kafasının iyice karıştığını gördüm... BDP ve PKK’ye destek veren çevreler ne yapacaklarını şaşırmışlar. Özellikle devletin Öcalan’la diyalog kurduğu şeklindeki iddialar “boykot” kararının “Evet”e dönüştüğü şeklinde yorumlanıyor! Yani diyaloğun içeriğiyle ilgili net bir açıklama yapılmaması hem AKP’nin hem BDP’nin aleyhine işliyor!.. BDP ise bu karambolde tabanını canlı tutabilmek için çırpınıyor. Dün Mardin’in Nusaybin ilçesinde konuşan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 12 Eylül’de yapılacak referandumla ilgili aldıkları boykot kararında ısrarcı olduklarını söylemiş... Demirtaş boykottan vazgeçebilmek için AKP’ye üç koşul dayatmış. İşte sözleri: “Erdoğan seçim barajını yüzde 5’e indirirse, tutuklu arkadaşlarımız serbest kalırsa ve yeni bir anayasada Kürt sorununu çözeceğini bu meydanda söylerse, bunu sizlerle tartışırız. Bunun dışında asla sandığa gitmek yok.” CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu önceki akşam bir TV kanalında yaptığı konuşmada, seçim barajının düşürülmesi konusunda hükümetten adım beklediklerini söyledi. Oysa AKP, barajın düşürülmesi halinde Doğu ve Güneydoğu’daki oyların büyük bölümünün BDP’ye gideceğini biliyor. Bu yüzden barajın düşürülmesi konusunda hükümetten bir adım beklemek hayalden öteye gitmiyor... Cezaevindeki 1600’den fazla BDP yanlısının serbet bırakılması da en azından referandum öncesinde olanaklı görülmüyor. Habur’dan giren PKK’lileri önce serbest bırakan sonra da tutuklayarak sözde “açılım” sürecini yüzüne gözüne bulaştıran AKP ikinci bir skandala imza atmaktan kaçınıyor!.. Demirtaş’ın üçüncü koşulunun gerçekleşme olasılığının olmadığını anlamak için ise Başbakan’ın son günlerdeki tavrına bakmak yetiyor! Geriye çok önemli bir soru kalıyor; peki, BDP halen koşul dayatıyorsa Öcalan’la kim, hangi konuda, nasıl bir diyalog kurdu ve de anlaştı?.. Söyler misiniz, Kürt sorunu karanlık bir kuyuya dönüştü derken haksız mıyım acaba?.. Ankara-İmralı hattını irdeleyen iddiaların ardından koparılan yaygara da gösteriyor ki, birileri Kürt sorununun geldiği nokta konusunda yalan söylüyor!.. PKK’nin Kandil’deki sorumlusu Murat Karayılan, “Devlet Öcalan’la diyalog kurdu”açıklamasını yaparken yaşananları “Artık açıklanmasında bir sakınca görmediğimiz önemli bir gelişme”diye nitelemişti!.. Kandil Dağı’ndan yükselen bu ses büyük yankı buldu... AKP Genel Merkezi Karayılan’ı yalanlamak için yaptığı açıklamada PKK’den ilk kez “terör örgütü” diye söz etmedi! Başbakan Erdoğan ise sanki “diyalog” açıklamasını MHP yapmış gibi Devlet Bahçeli’ye yönelik, içinde “alçaklık” da geçen ağır bir yanıt verdi! Dün ise yeni bir gelişme oldu. Devletin Öcalan’la anlaştığına ilişkin açıklama bu kez de PKK birimlerinin çatı örgütü olan KCK’den yani “Kürdistan Topluluklar Birliği”nden geldi. İşte o açıklama... Okuyunuz ve birilerinin devlet-Öcalan diyaloğu konusunda yalan söyleyip söylemediğini sorgulayınız: “Erdoğan, devletin bazı yetkililerinin önderliğimizle (Öcalan) diyalog içerisinde olduğu yönündeki açıklamayı bir iftira ve referandum sürecini etkilemeye dönük bir yalan olarak tanımlamıştır. Karayılan arkadaşımızın yaptığı açıklama kesinlikle gerçektir. AKP hükümeti MHP’den oy almak için kendisini tarih karşısında büyük bir yalancı durumuna düşürmektedir. Yandaş basın da süreci sabote etmeye yönelik bir yayın politikası izlemektedir. Bu durum Kürt sorunu karşısında AKP’nin nasıl ikiyüzlü yaklaştığını açıkça ortaya koymaktadır.” Kürt sorununun bir an önce çözülmesinden yanayım. Kardeş kanı artık dökülmesin, analar ağlamasın!.. Üstelik ülkeyi yönetenler eğer Öcalan’la bir diyalog kurdularsa bunu bir yurttaş olarak da bilmek isterim. Aksine gizli kapaklı yapılan girişimlerin salt referandum öncesinde Kürt yurttaşların ağzına bir parmak bal çalma eylemi olduğuna inanmaya devam edeceğim. Diyalog Yalan mı?..Boykot Çözüm mü?..Tehdit Söker mi?.. TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com obursali@cumhuriyet.com.tr ? SP’nin olaylı iftarının ardından 18 gözaltı İstanbul Haber Servisi - SP İstanbul İl Başkanlığı’nın dü- zenlediği olaylı iftarda Genel Başkan Numan Kurtulmuş’a saldırı girişiminde bulunan 18 kişi gözaltına alındı. Kurtul- muş, “İnternet sitelerinden örgütlendiler, bize tehdit tele- fonları geldi. Birtakım derin odaklar öyle anlaşılıyor ki Saa- det Partisi’ni karıştırmaya çalışıyorlar” dedi. Protestolarla ilgili olarak NTV’ye konuşan Kurtulmuş, if- tar sofrasında kimsenin tasvip edemeyeceği olaylar ya- şandığını söyledi. İftarda yabancı misafirlerin de bu- lunduğunu belirten Kurtulmuş, “Tam da Kuran okunurken saldırı oldu. Saldırının hiçbir şekilde ma- kul görülecek tarafı yok. Tabanımızın büyük bir kıs- mı yanlışlıkları görüyor. Salonda da insanların ek- seriyeti sükûnetini korumuştur. Kimse sabrımızı test etmeye kalkmasın, tavrımızı aynen koruyacağız. Er- bakan’ı taraf olarak görmemek lazım. Çirkin bir tab- lo var ancak buraya hemen gelinmedi. Daha ön- ce internet sitelerinden örgütlendiler, bize teh- dit telefonları geldi. Birtakım derin odaklar SP’yi karıştırmaya çalışacaklar yine” dedi. Numan Kurtulmuş: Tehdit telefonları aldım BDP Genel Başkanõ boykot kararlarõnõ geri alma koşullarõnõ açõkladõ Demirtaş’tan üç şart
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear