Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
24 AĞUSTOS 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
Referanduma sunulan anayasa
değişikliklerinin ekonomiyi, iş hayatını
ilgilendiren hükümleri iyice anlaşılmış mıdır,
diye sorsak bunu okumayan binlerce işadamına
rastlarız. Ama işadamlarından bazıları da
korkudan veya başka nedenden ötürü pek
gerek de olmadığı halde “iki kez evet diyeceğim”
şeklinde beyanlarda bulunmaktadır.
Anayasa değişikliklerinin en önemli
yeniliklerinden biri kamu denetçiliği sistemidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
bağlı olarak kurulacak Kamu Denetçiliği Kurumu
idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceleyecek.
Herkes bilgi edinme ve kamu denetçisine
başvurma hakkına sahip olacak. Kamu
başdenetçisi TBMM tarafından dört yıllığına
seçilecek. Kurumun çalışma esasları için kanun
çıkarılacak. Gerekçesi de şu şekilde ifade
edilmiştir. “....Pek çok Avrupa ülkesinde işletilen
bu müessesenin, idarenin işleyişi konusunda
standartlar oluşturacağı, ilkeler belirleyeceği ve
önemli katkılar sunacağı düşünülmektedir. Kamu
denetçiliği kurumunun kurulup faaliyete
geçirilmesi, Avrupa Birliği Müktesebatının
Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal
Programı’nın da bir gereğidir...”
Değişikliklerin bir diğer önemli maddesi
yurtdışı yasağının uygulanış biçimi ile ilgili.
Artık vergi borcu olanların yurtdışına çıkış yasağı
vergi idaresinin kararı ile olamayacak.
“Vatandaşın yurtdışına çıkma hürriyeti ancak suç
soruşturması veya kovuşturması sebebiyle
hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir” hükmü
yurtdışı yasağının ancak mahkeme kararı ile
olacağını düzenliyor. Bu 100 bin lirayı aşan vergi
borcu olanlara otomatik yurtdışı yasağının
uygulanmasını önleyecek. Ancak bu hükmü
abartmamak lazım. Vergisini düzenli ödeyen
insanlar için bu pek bir şey ifade etmiyor. Ancak
zorunlu sebepler nedeniyle vergi borcunu
ödeyemeyene bir ceza niteliğinde olan yurtdışı
yasağının kalkmış olması önem arz eder. Vergi
borcunu ödememekte ısrar eden iyi niyetli
olmayan mükelleflere de bu ödül olacaktır.
Dolayısıyla anayasa değişikliklerinin ülkenin
geleceğini etkileyecek başka esaslı maddelerini
şirin göstermek amacıyla bu hükmü öne
çıkarmak ve abartmak şeker dağıtmaya benzer.
Vergi borcunu hiç aksatmadan ödeyen kişi için
zaten yurtdışı yasağı kavramı yabancı bir
kavram. Borcunu ödememekte ısrar eden için
rahatsız edici. O da ülkenin demokratik
yaşamını etkileyecek bir değişiklik kabul
edilmezse yurtdışı yasağı da devam etsin gitsin,
çok da önemli değil. İşadamı şunun farkına
varmalıdır ki bu değişiklikler ülkenin gelecekteki
pozisyonuna zaten birçok yasaklar getirecek.
Vergi borcundan dolayı yasak olsa ne olmazsa
ne. İşadamlarımızın bunun farkında olması
gerekir.
Anayasa değişikliğinin diğer önemli addedilen
değişikliği de memurlara, diğer kamu
görevlilerine ve emeklilere toplusözleşme
yapma hakkı tanınmasıdır. Mevcut anayasada
toplu görüşme şeklinde olan bu hak
toplusözleşmeye dönüştürülmektedir. Bakanlar
Kurulu’nun onay yetkisi kaldırılmakta, Hakem
Kurulu nihai onay mercii haline gelmektedir.
Toplusözleşme yapma hakkı grev hakkı ile
taçlandırılmadığı için bu değişikliği çok fazla
önemsemek mümkün değildir. Sadece bir
prosedür değişikliği söz konusudur. Ayrıca bu
madde değişikliğini tamamlamak için ayrı bir
madde anayasamızın 128. maddesine “Ancak,
mali ve sosyal haklara ilişkin toplusözleşme
hükümleri saklıdır” hükmü ilave edilmiştir.
Diğer önemsenen bir değişiklik de ekonomik
ve sosyal politikaların oluşturulmasında
hükümete istişari nitelikte görüş bildirmek
amacıyla ‘Ekonomik ve Sosyal Konsey’in
kurulmasıdır. Hükümete danışmanlık veren o
kadar kurum ve kuruluş var ki, mutlaka
faydalı olacak bu konseyin vatandaşın
ekonomik sıkıntılarına, işsizliğe, açlığa
bugünden yarınına ilaç olacak bir durumu
olmayacaktır. İşadamları da vatandaş da bunu
aman aman diye bir şey sanmasın.
Anayasanın 10. maddesi olan eşitlik ilkesine
aşağıdaki hükümler ilave edilmiştir.
“Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine
aykırı olarak yorumlanamaz.” “Çocuklar, yaşlılar,
özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve
yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak
tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” Bu
husus sosyal devlet anlayışının bir gereğidir.
Zaten yapılması gereken budur. Dolayısıyla bu
hüküm de uygulamanın ve anlayışın anayasaya
yazılmasını göstermektedir. Hiçbir kimse dul,
yetime, gaziye, malule yapılacak sosyal
yardımlara eşitlik ilkesine aykırı diye bir iddiada
bulunmaz. Milletimiz zaten bu yönüyle asil bir
millettir. Faydalı ama abartılacak bir hüküm
değildir. Bu da bir anlamda tamamlama
hükmüdür.
Geriye ne kaldı? Hepimizi endişeye sokan
kuvvetler ayrılığı ilkesini zayıflatan, siyasi
iktidarlara otoriter olma fırsatı veren
değişiklikler... İşadamı bunu mu ekonomimiz
için faydalı buluyor da iki kez evet diyor. Allah
akıl fikir versin diyelim...
Anayasa Değişikliklerinin Ekonomik ve Mali Hükümleri
M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Dengeler Oynak...
Adı “küreselleşme” olarak süslenmiş tek kutuplu
dünya, yeni dünya düzeni sömürü çarklarının
işletilişinde, piyasalar düzeninde iflas, düşlerin düş
kırıklığına dönüşmesi çok hızlı oldu... İdeolojilerin
yıkıldığı, tek ideolojinin varsayıldığı, buna göre de
insan hakları, demokrasi, devletler algılamasından
başlayarak insan yaşamına ilişkin tüm kavramların
tersyüz edildiği yeni dünya düzeninde, eşitsiz,
haksız yöntemlerle de olsa küreselleşme,
zenginleşmeden sonuçta tüm insanlığın yaşamına
pay düşeceği varsayılmıştı.
Yaşamın gerçeği tam tersi oldu; güç, zenginlik
sınırlı ülke, merkez, çokuluslu şirket elinde
toplanırken, insan için üretim, ekonomi algılamaları
da terk edilince milyarlarca dünyalının yaşamı
yoksunluk, yoksunlukla birlikte geriye, düzen dışına
püskürtülmüş oldu. Kuralsız düzenin refleksi,
insanlık, uygarlık adına kazanımların, evrensel
hukuk, insan hakları, demokrasinin katledilmesi,
pervasız savaş suçlarının işlenmesi, vahşetin
egemen kılınması, terör, ırklar, dinler savaşları
ekseninde kuralsız savaşlarının hortlatılması,
insanlığın yüzyıllar gerisine püskürtülmesiydi.
Dünyanın oynak düzeninde yaşananları,
yaşatılanları, Türkiye’ye emperyal çıkarlar adına
biçilen rolleri, AKP iktidarının yaratılış gerekçelerini,
dış dengelerdeki oynaklıkların Türkiye’ye
uzantılarını doğru okuyamadığımızda, Türkiye’de
canımızı çok fazla yakan düzenin oynaklıklarında
da taşları yerlerine oturtmak, gerçek insan hakları,
demokrasi, özgürlükler boyutunda sağlıklı
sonuçlara varmak.. hele de yükselen değerler(!),
medyatik güdülemeler nedeniyle iyice zorlaşıyor.
Bu ne mene çelişkidir ki.. Dün televizyon haber
kanallarımızda, canlı yayında saatlerce Filipinler,
Manelya’daki polis operasyonunu izledik. Makineli
tüfek seslerini duyduk, iki Çinli rehinenin
öldürülüşüne tanıklık ettik. Uzmanlardan
operasyondaki yanlış adımları dinledik.. İşine geri
dönmek için ağır silahlarla donanmış, cinnet
getiren emekli polisin cinayetlerini, heyecanlı bir
korku filmi izler gibi izlemekle, terör cinayetinde
suç ortaklığına soyunmuş olduk.
ABD’nin Irak işgalinde, ışıklı atari oyunu
heyecanında izlediğimiz silahların hedeflerine
varışlarını, bilinmeyen sayıda Iraklının ölümüne,
daha çok sayılarda yaralanmalarına, katlanan
sayılarla gelecekte kanser başta her türden
hastalığa mahkûm edilişlerini izlediğimiz gibi. Irak’a
“demokrasi” ihracı adına gerçekleştiren üstün
silahlı güçlerin işgalinde, Bağdat’ta Saddam
heykelinin devrilmesi için harcadıkları çabanın, aynı
saatlerde Kuzey Irak, Kerkük’te kamu dairelerine
baskın yapılarak öncelikle tapu, nüfus kayıtlarının
yakılmasının anlamlarını sorgulamadan.
Kimi gazetelerin manşetlerine de girdiği üzere,
televizyonların ana haberlerinde haklı önemli yeri
kapan “kırmızı kitapta tehdit temizliği”ni nasıl
okuyacağız? Yenilenen Milli Güvenlik Siyaset
Belgesi’ne, Dışişleri tarafından hazırlanan metinde,
geçmişte öncelikli tehdit görülen Rusya, İran, Irak,
Yunanistan tehdit olmaktan çıkarılıyormuş..
Dışişleri’nin “komşularla sıfır sorun” sloganını, insan
hakları, demokrasi, barış adına yadsıma söz
konusu olabilir mi?
İyi güzel de ABD Kuzey Irak’ta askerlerimizin
başına neden çuval geçirdi? Çok kısa bir zaman
dilimi içinde neler değişti ki.. Dönemin ABD
Başkanı Irak’ta yanında olmayan ülkelerin, son
dakikada tezkereyi geri çeviren Türkiye başta
olmak üzere cezalandırılacaklarını, Irak’ın petrol
savaş ganimetlerinden pay alamayacaklarını ilan
etmişken... Bugünlerin Başkanı Kuzey Irak
Kürdistanı’na sahip çıkma, güvenliğinden sorumlu
olma görevini Türkiye’ye yüklüyor.
Irak’ı bir enkaz yığını olarak terk ederken,
Ortadoğu petrolünün maliyetini düşürmeye yönelik,
yol açtığı bataklıkta Iraklıları, mezhepler, ırklar,
cemaatler üzerinden birbirlerini kesip biçtikleri terör
ortamında çaresiz bırakırken... Ortadoğu çıkarlarını
korumada merkez üs yaptığı Kuzey Irak’ta istediği
güvenlik garantisi için Türkiye’nin Kürt ve PKK
siyasetlerinde kökten değişiklikleri önkoşul olarak
dayatıyor. PKK terörünü sonlandıracak, gerçekçi
bir Kürt açılımına, ülkemizdeki sorunların
çözümüne kim karşı çıkar ki? ABD’nin yeni
Ortadoğu projeleri, çıkarları, bizim bu özlemlerimiz,
ülke çıkarlarımız, sorunlarımızla çakışıyor mu?
Ermeni açılımı zorlamasında, büyük devletler
temsilcileri başlarında, iki ülkenin taraflarına zorla
imzalatılan metin önlerinde çaresiz yüz ifadelerini
unutmak olası mı? Kıbrıs sorunu çözüm
dayatmasında, AB ülke liderliklerinin dayatması,
Kuzey Kıbrıs referandumu travması, sonuçlarına
hiç girmeyelim. Yunanistan, büyük ekonomik
krizde, borçlarla boğuşurken askeri harcamalarını
çok anlamlı daraltmak zorunda iken, karasular
savaşımını havada maliyeti büyük rakamlı askeri
uçak kitlenmesi yönteminden vazgeçmek, iki
ülkenin de çıkarına, sevindirici. Yunanistan’ın AB
siyasi baskılarıyla çözüm arayışları gündemden
düşürülebilse..
AKP hangi ölçeklerde ülke çıkarlarını kolluyor?
Hangi ölçeklerde siyasi iktidarının çıkar
hesaplarında boyun eğiyor?..
soner@cumhuriyet.com.tr
Yasadaki kesin hükümlere karşõn orta vadeli plandan da orta vadeli mali plandan da hâlâ ses seda yok
AKP mali yasalarõ deliyor
PELİN ÜNKER
12 Eylül’de yapõlacak referandum ve da-
ha sonra gündeme gelmesi beklenen olasõ
bir erken seçim için harcama olanaklarõnõ ge-
niş tutmaya çalõşan AKP Hükümeti’nin
Orta Vadeli Plan (OVP) ve Orta Vadeli Ma-
li Planõ (OVMP) bir türlü açõklamamasõ gi-
derek artan tepkilere neden oluyor. Bilim in-
sanlarõ ve maliyeciler, referandum öncesi ke-
senin ağzõnõ açan hükümetin durumu sak-
lamak için bütçe gerçekleşmeleri konu-
sunda da açõklama yapmadõğõnõ ve eylüle er-
telediğine dikkat çekiyor.
Bilindiği gibi 5018 sayõlõ Kamu Mali Kont-
rol Yasasõ’na göre Ekim’in 17’sinde bütçenin
sunulmasõ, bütçe risklerinin belirlenmesi ge-
rekiyor. Buna göre, Bakanlar Kurulu’nun
OVP’yi Mayõs’õn 17’sine kadar, Yüksek
Planlama Kurulu’nun da OVMP’yi Haziran’õn
15’ine kadar açõklamasõ gerekiyordu. Ancak
bu yapõlmadõ. Üstelik ne OVP ne de
OVMP’nin tarihiyle ilgili ufukta herhangi bir
işaret gözükmüyor. Bu geciktirme, bütçe
takviminin sõkõşacağõ ve bütçe sürecinin en
önemli aşamasõ olan bütçe hazõrlama aşama-
sõnda kamu idarelerinin devre dõşõ kalmasõna
meşruiyet kazandõrõlacağõ anlamõna geliyor.
Gazi Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü Öğ-
retim Üyesi Prof. Dr. Aziz Konukman, hü-
kümetin tutumunun yasaya aykõrõ olduğunu
belirterek, “OVP ve OVMP niyet belgele-
ridir. Hükümetin yol haritasını gösterir.
Hükümet referandum öncesi harcama
niyeti ortaya çıkacak diye bunları açık-
lamıyor. Harcamaları arttıracak mı, ye-
ni bir vergi gelecek mi bunlar bilinmesin
istiyor” dedi.
Muhalefetin ve sendikalarõn konuya tepki-
siz kaldõğõna da dikkat çeken Konukman,
“Bütçe büyüklükleri ortada yokken hü-
kümet memur zammına neye göre itiraz
edecek? Hükümet referandumdan ‘evet’ çı-
karsa büyük ihtimalle muslukları açacak,
kendisini destekleyen kesimlere kaynak ak-
taracak” diye konuştu.
SBF Maliye Bölümü Öğretim Üyesi ve TE-
PAV Danõşmanõ Hakkı Hakan Yılmaz da du-
rumun hükümete karşõ güvensizlik yarattõğõ-
nõ belirterek “Bunlar geçen yıl da kriz var
diye geç açıklanmıştı. Bu sene de ‘Mali ku-
ralla ilgili bir düzenleme var. Her ikisi bir-
leştirilecek’ dendi ama ikisi de hâlâ açık-
lanmadı. Hükümet bazı harcamaları öne
çekebilir. Bütçe yoluyla yerel yönetimlere
kaynak aktarma konusunda harcamalar
yaratılabilir” dedi.
Son iki yõldõr Mali Milat Yasasõ nedeniy-
le vergi gelirlerinin ağustosa kaldõğõnõ be-
lirten Yõlmaz, maliyenin harcamaya mahsus
kõsmõ açõklayabileceğini ancak bunu tercih
etmediğini, dolayõsõyla bütçe gerçekleşme-
lerini Eylül’ün 15’inden sonra ancak göre-
bileceğimizi söyledi.
Ekonomistlere göre, geçen yõl kriz
öne sürülerek geciktirilen orta vade-
li planõn ve orta vadeli mali plan bu yõl da halen açõklan-
madõ. Bunun bir bahanesi olamaz. Hükümet, referandum-
da “evet” oyu toplama kaygõsõyla yasalarõ yok sayõyor.
Yasaya aykırı Aziz Konukman, “Başta mu-
halefet partileri olmak üzere
emekten yana tüm örgütler özellikle toplu görüşme aşama-
sõndaki memur sendikalarõ hükümetin bütçe sürecindeki bu
yasadõşõ tutumu hakkõnda suç duyurusunda bulunmalõ” dedi.
Sendikalara çağrı Hakkõ Hakan Yõlmaz’a gö-
re, bütçe sonuçlarõnõn he-
nüz açõklanmamasõ hükümetin bazõ harcamalarõ öne çekebilme
ihtimalini arttõrõyor. Buna göre, bütçe yoluyla yerel yönetimlere
kaynak aktarma konusunda harcamalar yaratõlabilir.
Musluklar açılacak
S T A N D A R T & P O O R ’ S
AKP mali tampon
oluşturmada isteksiz
Ekonomi Servisi - Ulus-
lararasõ kredi derecelendir-
me kuruluşu Standard and
Poor’s (S&P) yayõmladõğõ
raporda, gelecek yõl tem-
muz ayõnda yapõlacak genel
seçimler öncesinde Türk
hükümetinin, gelecek için
mali tampon oluşturmada,
iç talepteki bu mevcut to-
parlanmadan yararlanma
konusunda gönülsüz oldu-
ğu izlenimi edinildiği be-
lirtildi. Kuruluşun kredi uz-
manõ Frank Gill, raporda-
ki değerlendirmesinde,
“Bunun yeri-
ne yetkililerin,
bizim Türki-
ye’nin artma-
ya devam
eden cari
açıklarını da-
ha da şiddet-
lendireceğini
düşündüğü-
müz, ayrıca
artan bütçe ve
cari açıklarla
beraber ülke-
nin rekabet
edebilirliği ve
kredi itibarı
konusunda
soru işaretleri
doğuran, da-
ha uyumlu orta vadeli
mali tutum izlemeye yö-
neldiklerini düşünüyoruz”
görüşüne yer verdi. Türki-
ye’nin 2010’da uyguladõğõ
göreli olarak uyumlu mali
politikasõnõn dõş açõklarõn
artmasõna katkõda bulun-
duğu ve yõlõn yedi ayõnda
kredi stokunun yüzde 17’ye
yükselmesine yol açtõğõna
dikkat çekilen raporda,
“2009’da GSYH’nin yüz-
de 2.3’üne denk düşen ca-
ri açık oranının, 2010’da
GSYH’nin yüzde 5’ine
yükseleceğini tahmin edi-
yoruz” denildi. Raporda
yer alan bazõ önemli ifade-
ler ise şunlar oldu:
Türkiye’de döngüsel
olmayan bir mali politika
yerleştirilirse, uzun vadede
Türkiye’nin kredi itibarõ-
nõn ve kredi notunun iyi-
leşmeye devam edeceğini
düşünüyoruz.
İlk çeyrek GSYH ger-
çekleşmesi ve S&P tahmin-
lerine göre GSYH’nin reel
anlamda yüzde 6.4, nominal
olarak yüzde
12 büyüyerek
2008’deki re-
kor seviyenin
üzerine çõk-
masõ bekleni-
yor.
Faiz dõşõ
harcama veri-
si hükümetin
önden yükle-
meli mali ya-
põnõn güçlen-
dirme için söz
konusu topar-
lanmadan ya-
rarlanmadõğõ-
na işaret edi-
yor.
Hükümet,
2010’da GSYH’nin yüzde
27.9’u seviyesinde olan har-
cama hedefini tutturama-
yabilir. Bu 2010’da
GSYH’nin yüzde 0.8’i ola-
rak hedeflenen kamu sek-
törü faiz dõşõ harcama he-
definin de az miktarda aşõ-
lacağõna işaret edebilir.
Bu yõl uygulanan görece
uyumlu mali politika dõş
açõklardaki artõşa ve 2010’un
ilk yedi ayõnda yüzde 17’ye
ulaşan kredi stoku artõşõna
katkõda bulunuyor.
HSBC, Nedbank’ı
almak istiyor
Ekonomi Servisi - İngiliz bankacõlõk devi
HSBC, Güney Afrikalõ Nedbank’õn yüzde 70’ini
satõn almak için Old Mutual ile görüşüyor.
Gerek HSBC, gerek Nedbank’ta kontrol hisse-
sinin sahibi Old Mutual sigorta şirketlerinden ya-
põlan açõklamalarda, iki şirket arasõnda Nedbank’õn
yüzde 70 hissesinin satõşõyla ilgili görüşmeler ya-
põldõğõ belirtildi.
Old Mutual, bankanõn bugünkü piyasa değeri göz
önüne alõndõğõnda hisselerin değerinin 6.84 milyar
dolarõ bulabileceğini açõkladõ.
Öte yandan, küresel şirket birleşme ve satõn al-
ma aktivitesinde büyük hareketlilik yaşanõyor.
Geçen hafta açõklanan birleşmelerin toplamõ 90 mil-
yar dolarõ buldu.
200 bin kişinin
izleyeceği tahmin
edilen Dünya Basketbol
Şampiyonası maçlarının
oynanacağı İstanbul, İzmir,
Kayseri ve Ankara’daki otellerin
büyük çoğunluğu doldu.
Standard &
Poor’s,
Türkiye’deki
toparlanmanõn
mali tampon
oluşturmak için
bir fõrsat
yarattõğõnõ
ancak hükümetin
isteksiz
olduğunu
belirtti.
YÜZDE 70 HİSSESİNE TALİP
300 milyon TL
getiren şampiyona
Ekonomi Servisi - 2010
Dünya Basketbol Şampiyo-
nasõ’nõn, Türkiye’ye 300 mil-
yon lira gelir yaratmasõ plan-
lanõyor. Şampiyonanõn ana
sponsoru olan Turkcell’den
yapõlan yazõlõ açõklamada,
28 Ağustos-12 Eylül 2010 ta-
rihlerinde 24 ülkeden
basketbol takõmõnõn
katõlõmõyla gerçekle-
şecek şampiyonanõn,
konaklama, ula-
şõm, bilet satõş-
larõ, turist har-
camalarõ, tesis
yatõrõmlarõ, ak-
tiviteler, spon-
sorluklar, rek-
lamlar ve operasyon ka-
lemlerinde yapõlacak
harcamalarla yaratacağõ
ekonominin yaklaşõk
300 milyon lira (159
milyon 500 bin Avro)
olarak hesaplandõğõ kay-
dedildi.
Maçlarõn oynanacağõ
İstanbul, İzmir, Kayse-
ri ve Ankara’daki otel-
lerin büyük bölümünün
şimdiden dolduğu ve
şampiyonayõ takip et-
mek isteyenlerin komşu
illere yönlendirilmeye
başlandõğõ belirtilen
açõklamaya göre, sade-
ce İstanbul’da şampiyona
nedeniyle 30 bin kişi rezer-
vasyon yaptõrdõ. Şampiyona
maçlarõnõn yapõlacağõ 4 ile,
toplam 100 bin turistin gel-
mesi beklenirken takõmlar,
oyuncular, sponsor şirket-
ler, basõn ve sporseverler 44
milyon Avro’luk bir konak-
lama ekonomisi oluşturuyor.
200 bin kişinin izleyeceği
tahmin edilen maçlar için, bi-
letlerin yüzde 80’inin satõl-
dõğõ belirtilen açõklamada,
toplam bilet satõşõndan 8 mil-
yon Avro gelir beklendiğine
işaret edildi.