Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
CMYB
C M Y B
Celâl Üster, Francis
Carr adlı bir
Shakespeare uzmanının
“önemli” bir buluşundan
söz ediyordu. Carr,
Shakespeare ile
Cervantes’in yapıtlarını
Francis Bacon’ın
yazdığını ileri sürmüş.
Carr’ın savına temel olan gerekçeleri, kanıtları
uzun uzadıya aktaracak değilim. Bir-ikisinden
kısaca söz edeyim:
Don Quijote’nin tam 33 yerinde, kitabın gerçek
yazarının “Cid Hamet Benengeli” olduğu
söyleniyormuş. “Hamet”, “Hamlet’in bir harf
eksiğiymiş. “Engeli” ise “England” (İngiltere)
olabilirmiş. “Bacon”ın adını rakamlara
dönüştürürsek 33 sayısını elde edermişiz.
Masonlukta da 33 derece varmış.
Bacon 33. derece Masonmuş.
Don Quijote’de Sancho Panza
3300 kırbaç yiyormuş, bu da
100 tane 33 edermiş.
Demek ki,
Shakespeare’in
oyunlarını da,
Don
Quijote’yi de
Francis Bacon yazmış!
Celâl, “işte edebiyat
hafiyeliği diye buna
denir!” diyor. “Şimdi, ben
asıl bu tür hafiyelerin
bizde de
türemesinden korkarım!”
Korkunun ecele faydası yok, sevgili Celâl. Kulak
kesil ve dinle. Dinle de öğren Shakespeare’in
oyunlarını asıl kimin yazdığını.
Shakespeare’in oyunlarını Fuzuli yazmıştır.
İşte kanıtları:
“Romeo” beş harftir, “Juliet” altı harf.
“Leyla” da beş harftir, “Mecnun” da altı harf
Yetmez mi?
Bir kanıt daha:
“Fuzuli” adındaki harflerin hiçbiri “Shakespeare”
adında yoktur. Buna karşılık “William”da iki “i”, iki
de “1” bulunmaktadır.
Feylesofça bir ima:
“Onun yapıtlarını ben
yazmadım bilin; ama
aslında biz ikimiz aynı
kişiyiz.”
Bu tartışılmaz
kesin kanıtlara bir de
ek:
“To be or not to
be”... Bilindiği gibi İngilizcede “ö” harfi yoktur. Bu
yüzden, Fuzuli “töbe”yi “tobe” olarak yazmak
zorunda kalmıştır. “To be or not to be”den
kastettiği “tövbe etmek ya da etmemek”tir.
Oldu olacak, birkaç edebiyat gizini daha açığa
çıkaralım.
Homeros’un Odysseia’sını da, İliada’sını da
Melih Cevdet Anday yazmıştır.
Homeros altında kalacak değil ya, o da Kolları
Bağlı Odysseus ile Troya Önünde Atlar’ı yazıp
altlarına Melih Cevdet imzasını atmıştır.
Savaş ve Barış‘m yazan Erol Toy’dur. Kitap kalın
olduğu için kendi adını da şişmanlatıp Toy’u
Tolstoy yapmıştır.
Malraux’nun Ümit’im (hemen bildiniz) Ahmet
Ümit yazmıştır. Marguerite Duras’yı Perihan
Mağden, Arthur Rimbaud’yu Bayburtlu Zihni,
Ernest Hemingway’i Tarsus Lisesi’nden emekli
coğrafya öğretmeni Hıdır Özbenek yaratmıştır.
Kanıtları mı? Sürüsüne bereket. Yeter ki
aramasını bilesin.
Başa dönelim. Shakespeare’in oyunlarını bir ara
Christopher Marlowe’un yazdığı söylenirdi. Şimdi
Francis Bacon’ın adı ortaya atıldı.
Peki, Shakespeare bir şey yazmadı mı
gerçekten?
Yazmaz olur mu? Arif Sağ‘ın Yol
Ver Dağlar’mı kim yazdı
sanıyorsunuz?
AHMET HAŞ M gibi
BİR GÜNÜN
BAŞINDA
ARZU
Akşam, yine Akşam,
yine Akşam
Bugün de artık Fotomaç
alsam
Hamlet’i Kim Yazdı?
12 Ağustos
Geçen gün “Medya May-
munları Derneği”nde arkadaş-
larla oturmuşuz, her zamanki
“Biat” karakterlerimizle ara-
mızda yalakalık yarışı yapıyo-
ruz. çimizden hiç ummadığım,
yılların yandaşı bir yalakadaşım
birden bire tutup: “Yaaa arka-
daşlar, Silivri’de yatanları çok
mu görmezden geliyoruz?” de-
mesin mi?.. Olur şey diil yani-
ii!.. Silivri mi?.. Yatan mıııı?.. Ben
bir anda; “Ne dedin yoğurt
mu?” demişim. Ne de olsa be-
nim bildiğim kadar Silivri’nin yo-
ğurdu meşhurdur. Yoğurt ya-
tarsa ne olur, süt yattığında
peynir olur, yoğurt dediğin za-
ten yatmıştır. Bir de hatırladığım
kadar Adnan Hoca’nın oralar-
da bir sarayı vardı, sahi zaman
zaman da sahte ürün imal eden
atölyelerin basıldığı bir yerdi bil-
diğim kadar. Benim kadar her
şeyi bilen bir “bilirkişi”nin ilk ak-
lına gelenler bunlar. Aca-
ba Silivri’yi Silifke ile mi
karıştırdı bu kırık kalem
dostum?..
15 Ağustos
1.85 boyuyla ve o boyunu her
daim aşan icraatlarıyla yüce in-
san Başbakanımız hazretlerinin
“Evet” mitinglerinde gözlem ya-
pıyorum. Kendileri her zaman-
ki gibi gene çok haklı. Bazen
inanın ben de geceleri yastık al-
tındakilere başımı koyup yattı-
ğımda “Başbakan neden her
daim bu kadar haklı” diye ken-
di kendime soruyorum. Ama kim
ne derse desin kendisi “Dersim”i
çok iyi çalışıyor!.. Örneğin ge-
çen gün Dersim’i zamanında
bombalayanın CHP olduğunu
söyledi. smet nönü bu işin de
sorumlusuymuş. Aslında ben
ondan daha fazlasını beklerdim.
Dersim’i yakan bu partinin da-
ha da eskilere giderek lk kuru-
cu başkanının Romas mpara-
toru Neron olduğunu ve CHP’nin
zamanında Roma’yı da yakan
parti olduğunu da söylerdim.
C.D.
Bildiğiniz
gibi, ünlü
işadamı
Toygun Erarman, kısa bir süre
önce atlara olan ilgisini artık
paraya çevirmek istediğini
söylemiş ve bu amaçla, bîr
futbol kulübü patronu gibi
çalışıp dünyanın en iyi ve en
pahalı atını kendi renklerine
bağlayıp Veiiefendi’nin kralı
olacağını açıklamıştı. şte
Toygun Bey bu amaçla , en
güvendiği adamlarını dünyanın
dört bir yanına göndermiş ve
yeryüzünün en kaliteli atını
dörtgözle beklemeye
başlamıştı. Birkaç gün sonra
dare Müdürü Şakir Gönyetutar
müjdeli haberi getirmekte
gecikmedi. Dünyanın en pahalı
ve kaliteli atı bulunmuştu.
Toygun Bey’in içi içine
sığmıyordu. Hemen at alındı ve
Veliefendi’deki ilk yarışa
katılması sağlandı.
Fakat, yarış başlar başlamaz
garip birşey oldu ve yeni
alınan at arka ayaklarının
üstünde zıplayarak zarif dans
hareketleri yapmaya ve çok
düzgün bir ıslıkla Rus Milli
Marşını çalmaya başladı...
Öbür atlar yarışı bitirdiklerinde
Toygun Bey’in atı Mozart’ın
Türk Marşı‘na geçmişti...
Toygun Erarman gerçeği
bypas ameliyatından
sağsağlam çıktıktan sonra
öğrenebildi: Evet, gerçekten de
dünyanın en pahalı ve kaliteli
atı alınmıştı ama, değeri
hızından değil, Moskova Devlet
Sirkinde yaptığı muhteşem
gösterilerden geliyordu. O bir
gösteri atıydı. Hem de 1
Numaralı gösteri atı...
...ama adt Tıp tarihine geçmeyecek!
Çünkü, yıllar boyu yaptığı çalışmalar so-
nucu AIDS aşısını bulan doktor bayan Arzu
Yavrukuş her bayan gibi fareden acayip korktuğu için, buluşu-
nu kobay fareler üzerinde deneme cesaretini hiç bir zaman bu-
lamadı. Ve her bayan gibi kıskanç ve kaprisli olduğu için de bu-
luşunu erkek meslektaşlarıyla paylaşma düşüncesini bile kabul et-
medi. Eee... O zaman hiçbişey değişmedi... Peki biz bu haberi
niye yaptık acaba?.. Kızmazsanız bişey daha söyliycez: AIDS’e
çare bulan bayan doktor kısa boylu, şişko, acayip tipsiz bi ka-
dındı... Biz onu kendi zevkimiz için böyle çizdik... Hatta, adı bi-
le Arzu Yavrukuş değil, Meşakkat Kabaoğiu idi... Zaten biz onu
böyle çizmesek hanginiz bu habere bakardınız ki...
TAR HTEN
HABERLER
Türk doktor
AIDS’e çare
buldu
1989
1995
MEDYADA
HAFTANIN
ELEMANI
Y Y P BULUT
Doğru dürüst soru sormadan
Başbakan’la saatler süren röportaj
yaptığı için.
Veliefendi’de skandal