25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 20 AĞUSTOS 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Takke Düştü Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net Türkiye’de yargının iyi işlediğini söylemek uzun süredir mümkün değil. Yargı reformu yıllardır, kamuoyunun gündeminde de bir türlü siyasal iktidarların ajandalarında doğru dürüst yer alamıyor. Siyasal iktidarlar, yargıyı tarafsızlık ve bağımsızlığını ortadan kaldırmak amacıyla gündeme getiriyorlar. 12 Eylül’deki oylamanın amacı da bu. Bir noktayı açıklığa kavuşturmak zorundayız. Şu anda 12 Eylül rejiminin anayasası ile yargı bağımsızlığı zaten büyük bir darbe yemiş durumdadır. Nitekim HSYK toplantısını, siyasal iktidarın kilitlemiş olması da bu gerçeğin bir göstergesidir. Bu durumda 12 Eylül’de sandık başında hayır diyecek olanların söylemek istedikleri şudur: - Aslında biz hayır diyerek, 12 Eylül askeri anayasasının düzenlemesi sürsün demek istemiyoruz. Amacımız kötüyü daha da beter hale getirecek değişikliği önlemek. Evet, yargı bağımsızlığı yok, yargıda olanlar toplumun vicdanını sızlatıyor, zaman zaman. Silivri’de olanlara bakıp da vicdanı sızlamayan kimse var mı bilmiyorum. Diktaların belirleyici özelliklerinden biri de, cenderenin tam olarak sıkışmasının, yargının iktidarca teslim alınıp, halkın ve muhaliflerin ensesinde boza pişirmesinin sağlanmasıyla gerçekleşmesidir. Bir rejimin dikta olup olmadığının göstergelerinden biri de, yargısıdır. Yargının kararları, halkın yaşamını karartıyor, yargı, iktidarın yanında, onun muhaliflerinin özgürlüklerini elinden alma aracı oluyorsa, o zaman orada dikta rejimi var demektir. Bakın bütün diktaların yargılarına, komik bir gösterinin ötesine geçmeyen duruşmalar ve trajik kararlar görürsünüz. Demokrasilerde ise, durum böyle olmadığı gibi hatta tam da tersidir. Yargıdan yakınanlar, daha çok muhalefet değil, iktidar olmaktadır. Çünkü o rejimlerde, yargı iktidarın keyfi icraatları karşısında, hukukun güvencesi olarak dikilmektedir. Başka bir deyişle, yargıdan kimin yakındığı olgusu, rejimlerin turnusol kâğıdı işlevini görür. Yargıdan yakınan halk ve muhalefet ise, söz konusu olan dikta, yakınan iktidar ise, söz konusu olan demokrasidir. Peki, bu ölçütlerin ışığında baktığımızda Türkiye’de durum nedir? Mustafa Balbay’a, Tuncay Özkan’a, Deniz Yıldırım’a, Ufuk Akkaya’ya, Hikmet Çiçek’e, Emcet Olcayto’ya, Mehmet Haberal’a, Fatih Hilmioğlu’na ve tutukluluk yoluyla infaza tabi tutulmuş daha nicesine gidip sorun, nasıl yakındıklarını göreceksiniz. O zaman, içinde bulunduğumuz rejimin demokrasi olmadığını, çünkü demokrasilerde, yargı eliyle yargısız infaz (öyle şey de olur mu demeyin, görüyorsunuz ki, bal gibi oluyor) uygulanmadığını anlarsınız. Bir televizyon programında, Süheyl Batum ve Orhan Bursalı ile söyleşirken, onların uyarısı üzerine birden, bir de madalyonun öbür yüzü olduğunu gördüm ve kendi kendime şöyle dedim: - Çok şükür, henüz her şey bitmemiş, daha son bir şans var, onu sıkı tutmak gerek. Gerçekten öyle olduğunu Orhan Bursalı, Tayyip Erdoğan’ın şu sözlerini anımsatınca, iyice anladım: - Yargının kararları beni çıldırtıyor. Eğer yargı, “bitaraf olan bertaraf olur”, diyen buyurganı çıldırtıyorsa, orada hâlâ umut var demektir. Mesele o umudu, o son şansı doğuran durumu koruyup, üzerine yeni kazanımları bina etmektir. Zaten 12 Eylül’de, o son şansın da elden gitmemesi için sandıkta “hayır” diyeceğim. asirmen@cumhuriyet.com.tr DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Son Umudu Korumak Tutuklu sanõk Aydõn, teğmenlere nasihatte bulunmasõ nedeniyle zindanlarda tutulduğunu söyledi ‘İftira sopalarıyla dövüldüm’ HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasõnda Harp Okulu öğrencilerini Ergenekon örgütü adõna eğitmek ve görev vermekle suç- lanan Neriman Aydın, “Yüksek Türk kültürü değerlerimizi işliyordum. Bu nasihatleri her gence hiçbir kor- ku duymadan yaparım. Ama ben bi- liyorum ki ülkemize yönelik kirli emelleri olan istihbarat ajanlarını ra- hatsız eden düşünceler olduğu için zindandayım” dedi. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi ta- rafõndan Silivri Cezaevi bitişiğinde gö- rülen davanõn 76. duruşmasõnda sa- vunmasõna devam eden Aydõn, tutuk- lu sanõk Teğmen Mehmet Ali Çelebi, tutuksuz sanõklar Eren Mumcu ve Noyan Çalıkuşu’nun aileleriyle dost- luklarõ olduğunu belirterek sanõk teğ- menlerin öz yeğenlerinden farkõ olma- dõğõnõ söyledi. Aydõn, “yeğenlerim” di- ye söz ettiği Çelebi ve Çalõkuşu’nun kendisini ve ağabeyi Kemal Aydın’õ Kara Harp Okulu mezuniyet törenine davet ettiklerini ifade etti. Sanõk teğmenler ile elektronik posta yazõşmalarõnõ okuyan Aydõn, “Yeğenim duygu ve düşüncelerini dile getirmiş ve amca-teyze dediği yakınlarını eş- kıyalığa değil, eşkıya yuvasına değil Türk milletinin gözbebeği Kara Harp Okulu’ndaki kutlamalara davet et- miştir” dedi. “Savcılık sorgumda iftira sopala- rı ile dövüldükçe dövüldüm” diyen Aydõn, “Savcı beyler Türk ordusunun kaç bin mevcudu var bilmiyorum ama tamamını bana sormuşlardır. Bana kin, nefret ve intikam ile nasıl baktıklarını asla unutmayacağım” di- ye konuştu. Aydõn, savunmasõnõ özet- le şöyle sürdürdü: “Zindana atılmak olarak yaşadığım zulümden anlaşılan odur ki yeğenlerime ‘Mustafa Kemal gibi kurmay olun’ nasihatleri yerine ‘AB’nin, ABD’nin askeri olun, mason olun, alçalõn, zina yapõn, ...’ şeklinde mi nasihat etmeliydim? O zaman 18 aydır iftiralarla zindanda unutul- mazdım diye düşünüyorum.” Susurluk raporu bulunamadı Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanõ Ali Balkız, federasyonun eski genel sekreteri Kazım Genç, Ermeni Patriği Mesrop Mutafyan ve Sivas’taki Ermeni Cemaati’nin lideri Minas Dur- maz Güler’e suikast planlarõna ilişkin evrakõn dosyaya geldiğini belirten Mah- keme Başkanõ Köksal Şengün “Ge- nelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve MİT’ten gön- derilen cevap yazılarında ‘suikast planlarına ilişkin istihbari bir bilgi- nin bulunmadığının” anlatõldõğõnõ açõkladõ. Şengün, Emniyet Genel Mü- dürlüğü’nden gelen yazõda ise “Suikast planları için bir ay süreye ihtiyaç ol- duğunun” bildirildiğini söyledi. Rize milletvekili Mesut Yılmaz, 1997 yõlõnda başbakanlõğõ döneminde kendisine sunulan “Susurluk Rapo- ru”nun fotokopisini mahkemenin iste- ği üzerine göndermişti. Mahkeme Baş- bakanlõk’tan raporun aslõnõ istemişti. Başbakanlõk Teftiş Kurulu’ndan gelen yazõda “Susurluk Raporu’nun Baş- bakanlık kayıtlarında bulunmadığı Teftiş Kurulu’nda raporun aslının ol- madığı, ancak istenirse kurulun ar- şivinde bulunan fotokopi belgelerin gönderileceği” kaydedildi. AYŞE SAYIN ANKARA - Ergenekon davasõ kapsamõn- da yargõlanan Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nu, tutuklu bulunduklarõ hastanede ziyaret eden CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM İnsan Hak- larõnõ İnceleme Komisyonu Üyesi Çetin Soysal, Prof. Dr. Haberal ve Prof. Dr. Hil- mioğlu’nun ciddi sağlõk sorunlarõ ile boğu- şurken savunmalarõnõ bile hazõrlamakta zor- landõklarõnõ belirtti. “Ciddi bir yaşam hak- kı ihlali var” diyen Çetin Soysal, önceki gün önce Prof. Dr. Haberal’õ, ardõndan da Hilmioğlu’nu Adalet Bakanlõğõ’ndan aldõğõ özel izinle ziyaret etti. Gazetemiz yazarõ Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’õ, tah- liye edilmemeleri halinde ziyaret edeceğini belirten Soysal, 4 isminde en kõsa sürede tahliyesini beklediğini ifade etti. Soysal, izlenimlerini Cumhuriyet’e anlattõ. ‘Yaşam hakkı ihlali var’ Haberal ve Hilmioğlu’nu tutuklu bulunduklarõ hastanede ziyaret eden CHP’li Çetin Soysal ‘BABAMIN CENAZESİNE GİDEMEMEK BENİ DERİNDEN YARALADI’ TUTUKLULUĞUM 500 GÜNE YAKLAŞTI, HÂL SAVUNMA SIRAM GELMEDİ S oysal, “Haberal, ‘Hâlâ ni- çin yargõlandõğõmõ anlaya- bilmiş değilim’ diyor. Cumhuriyet gazetesinin bom- balanması, Danıştay saldırısının faili olarak değerlendirildiği ve hiç tanımadığı insanlarla aynı fotoğrafın içinde, aynı davadan ‘iftiraya dayalõ’ yargılama süreci yaşadığını anlatıyor. O yargıla- mayı yapan hâkimlerle ilgili aç- tığı davaların Yargıtay tarafın- dan onandığını, ancak Başba- kan’ın bizzat yargıya müdahale ederek, Yargıtay’ı hedef alan açıklamalarından üzüntü duyduğunu anlattı” dedi. Soysal, Haberal’õn ba- basõnõn cenazesine gitme- sine izin verilmemesinden büyük üzüntü duyduğunu anlattõ. Soysal’õn ver- diği bilgiye gö- re Haberal, Başbakan Tayyip Er- doğan’õn 12 Eylül sonra- sõnda tutuk- lu bulunan Kültür Ba- kanõ Er- tuğrul Günay’õn, babasõnõn cenazesine bi- le gidememesi- ni “12 Eylül faşizminin yansı- maları” sözleriyle eleştirirken kendisinin şimdi aynõ durumda olduğunu anlattõ. ‘12 Eylül’den beter’ Soysal, kendisinin 12 Eylül’de “aydınlar dilekçesi”ne imza koy- duğu için yargõlandõğõnõ belirten Haberal’õn “Bugün 12 Eylül sü- recinin çok daha ötesinde bir yargılama süreciyle karşı karşı- yayız” dediğini aktardõ. Soysal, Patalya Otel’de daha önce AKP’nin önde gelen isimlerinin talebi üzerine parti toplantõlarõ gerçekleştirildiğini belirten Haberal’õn “AKP’nin üst yönetimindeki birçok insan o dönem ‘Türkiye’de önemli bir değişim hareketi başlatõl- dõ. İnsanlara eşit yaklaşõla- cak’ diyorlardı. O dönem bunu söy- leyenlerin aksi tutum içinde ol- duklarını göz- lemliyorum” dediğini aktar- dõ. Haberal, Soysal’a Türkçe Ku- ranõke- rim’den iftira ve adaletli yö- netime ilişkin ayetlerden okudu. D aha sonra görüştüğü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun da “siroz” hastasõ olduğu- nu ve hastalõğõnõn son derece ciddi olduğunu belirten CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, üniver- site hastanelerinden “cezaevinde kalması uygun değildir” raporla- rõ verilmesine karşõn Adli Tõp Ku- rumu’nun “siyasi baskılarla, bu raporları görmezden geldiğini” söyledi. Hilmioğlu’nun neredeyse 500 gündür tutuklu olmasõna kar- şõn hâlâ savunma yapamamaktan yakõndõğõnõ belirten Soysal, “Kendisi bundan son de- rece rahatsız, savunma hakkını bile kullanamı- yor, cezaevi koşullarında yaşamı son bulabilir den- mesine rağmen, normal bir hastanede tedavisi sağ- lanamıyor. Sağlık durumu iyi görünmüyor. 500 gündür savun- masını yapa- mamış olması tam bir skan- daldır” dedi. Soysal, Hil- mioğlu’nun kendisine, “Atatürk’ün ‘Türkiye şeyhler, der- vişler, mü- ritler ülkesi olmayacaktõr’ sözlerini üniversi- teye astırmanın bedelini bu şe- kilde ödüyorum” dediğini aktar- dõ. Soysal, Haberal ve Hilmioğ- lu’nun darbe teşebbüsü iddiasõyla yargõlananlarõn dõşarõda bulunma- sõna tepkili olduklarõnõ belirtirken, “Her ikisi de bana ‘esas bu işler- de var olan insanlar, bizimle irti- batlandõrdõklarõ isimler dõşarõda. Tutuklu olarak yargõlanmamõz hu- kuk skandalõ. Elbette ki yargõlan- madan kaçmõyoruz. Ancak tutuk- luluk süresinin bu kadar uzun ol- masõ bir hukuk dõşõ tutum ve davranõş’ değerlendirme- si yaptılar” diye konuştu. Mustafa Balbay ve Tun- cay Özkan’a savunma ha- zõrlamak için bilgisayar verilmemesini de eleştiren Soysal, “Terör örgütünde kan dökmüş insan- lara tanın- mış haklar, Türki- ye’nin önemli gazeteci- lerine, bilim in- sanları- na ta- nınmı- yor” dedi. PERİNÇEK’TEN KUZU’YA YANIT ‘Telefon kayõtlarõ evimde bulunmadõ’ Başsavcı Engin’in açıklaması İstanbul Haber Servisi - İstanbul Cum- huriyet Başsavcõsõ Aykut Cengiz Engin, yaptõğõ açõklamada, bazõ yayõn organlarõnda yer alan “İstanbul Cumhuriyet Başsavcõsõ Aykut Cengiz Engin’in, Merkez Komu- tanlõğõ’nõ telefonla araya- rak ‘Andõç Soruşturmasõ’ sebebiyle ifadeye çağrõ- lan kişilerin rapor alma- larõnõ istediği veya öner- diğine” dair haberlerin doğru olmadõğõnõ belirtti. Engin, “Bizim, Merkez Komutanlõğõ’nõ arayarak bu veya benzeri şekilde bir öneride bulunmamõz kesinlikle söz konusu olamaz. Olay, İstanbul Başsavcõlõğõ’nõn işbölü- mü ve çalõşma talimatlarõ ile Adalet Bakanlõğõ ge- nelgeleri doğrultusunda bazõ kamu görevlileri hakkõnda yapõlan soruş- turmalarda Başsavcõ Ve- kilinin de görevli olma- sõndan ibarettir” dedi. Öz: Dosya hâlâ bende İstanbul Haber Servisi - İstanbul Cum- huriyet Savcõsõ Zekeriya Öz, adliyede gazetecile- rin, “soruşturma dosya- sõnõn İstanbul Cumhuri- yet Başsavcõvekilliği’ne gönderilip gönderilme- diği” yönündeki sorularõ üzerine, söz konusu dos- yanõn hâlâ kendisinde olduğunu bildirdi. Kafes dosyası Malatya’da MALATYA (Cumhuriyet) - Malat- ya’da yayõnevindeki ci- nayetlerle ilgisi olabile- ceği gerekçesiyle İstan- bul 12. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nden istenen “Kafes Eylem Planõ” da- va dosyasõ ve ek klasör- leri, Malatya 3. Ağõr Ce- za Mahkemesi’ne ulaştõ- rõldõ. Davanõn bugün ya- põlacak 28. duruşmasõnda mahkeme heyeti dosya ve ek klasörlerini incele- mesi sonucunda “Kafes Eylem Planõ” ile “Zirve Yayõnevi” davalarõnõn birleştirilmesi konusunda görüş bildirecek. Basın örgütleri protesto edecek İstanbul Haber Servisi - Türkiye Gaze- teciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sen- dikasõ (TGS) ve Türkiye Gazeteciler Federasyo- nu’nun da aralarõnda bu- lunduğu çok sayõda basõn kuruluşu, gazetecilerin cezaya dönüşen tutuklu- luk sürecini bugün Siliv- ri’deki İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde protesto edecek. TGC’den yapõlan yazõlõ açõklamada, “Gazeteci arkadaşlarõmõz yalnõz de- ğildir, yalnõz bõrakõlma- yacaktõr” denilerek, “Amacõmõz Türkiye’nin AİHM’in adil yargõlama kurallarõyla bağdaşma- yan uygulamalarõna karşõ kamuoyunun dikkatini çekmektir” denildi. Halkoylamasında “evet”ler kazanırsa ne olacak? İktidar partisi ve yanlıları, 13 Eylül sabahının tam demokratik Türkiye için bir milat olacağını söyleyerek yanıtlıyorlar bu soruyu. Darbecilerden hesap sorulacağını söyleyenler de var. Darbelerin önünün kapanacağından söz edenler de... Yalaka takımı, daha da hızlı olduğu için, ihracatın uçacağının, ekonominin düze çıkacağının kehanetini de yapıyor. YÖK’ün hizaya getirilmesiydi, YAŞ’ın “teamülleri göz ardı etmesiydi” derken, sırada olan Yüksek Hâkimler ve Savcılar Kurulu da, dersini alarak, meraklılarına, “evet”çiler çoğunluk sağlarsa yargının ne olacağını bugünden kanıtları ile sergiledi. HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, yaz kararnamesi görüşülmeye başlandığı zaman, bütün iyi niyeti ile söylediklerini haftalarca yineledi. Adalet Bakanı ile atama ve terfi konularında anlaşmazlık olmadığını bildirdi. 1300’e yakın yargıç ve savcının adlarının yer aldığı yaz kararnamesinde, 138 hassas isimden söz edildiği için, sıranın onlara, dahası içlerinden Erzurum, Beşiktaş ve Diyarbakır’da görev yapanlara gelinceye kadar çalışmaların doğal akışında gitmesi, deneyim sahipleri için sürpriz değildi. Öz evlatlar Ama ne zamanki, sıra Bakanlığın “öz evlatları” denilebilecek o isimlere geldi. Sokaktaki adamın çok sevdiği deyimle, takke düştü. Anladığımız kadarı ile, HSYK üyeleri, bu meslektaşlarının arasında bulunan ve Ergenekon mahkemelerinde yargıçlık yapanlardan bir bölümünün yerlerinin değiştirilmesini kendilerinin istediklerini de söyleyerek yer değiştirilmesinden yana görüş bildirirken, kurulun başkanı olan Adalet Bakanı ile müsteşarı, en küçük bir yer değişikliğinin mahkemelerin ayarını bozacağını düşünerek, bu görüşleri benimsemiyor. 7 üyeden oluşan HSYK’nin doğal üyeleri olan Adalet Bakanı ile müsteşarı, benimsemeseler de “Çoğunluk 2’ye karşı 5 oy ile karar veremez mi?” diyorsanız yanılırsınız. Başbakan her ne kadar oylama sonuçlarını demokrasinin vazgeçilmezi saydığını meydanlarda haykırmış olsa da, o sözlerin “kıymeti harbiyesi” parlamentoda kendi partisi çoğunlukta olduğu süre için geçerlidir. Güncel olayımızda, Adalet Bakanlığı’nın göndermiş olduğu kararname taslağında, Bakan ile üyeler arasında anlaşmazlık çıkınca kopartılan kıyametin koro şefliğini, bizzat Başbakan Erdoğan üstlenmedi mi? Başbakan, Kocaeli mitinginde, HSYK’nin tutumunun ideolojik olduğunu söyleyecek kadar kendisini kaybediyor... O söyleyince yalaka medyanın sözde demokratlarının HSYK’nin çoğunluk görüşünü “Korsan Kararname” olarak damgalaması, dahası, HSYK üyelerini de Ergenekoncu olarak ilan etmesinin etik yanı var mıdır? 13 bin 483 yargıç ve savcının oluşturduğu (*) dev kadronun içinde Adalet Bakanı Sadullah Ergin, sadece o 24 ismin mi adil karar vereceklerine güveniyor ki, onlar yerlerinden kımıldatılırsa, söz konusu mahkemelerde adaletin ibresinin değişeceği gibi bir kuşku yayılıyor? Soruları çoğaltabilirsiniz. Ama, Adalet Bakanı’nın, istediği sonucu alamadığı için taslak kararnameyi HSYK gündeminden çektiğini söyleyerek çalışmaları boykot etmiş olmasının yanıtını hukuk ölçütlerine de, mantık kurallarına da sığdıramazsınız. “Taslak kurulun gündemine girdikten sonra kurulun malıdır. Gündemden çıkartılması kurul kararı ile olur” diyen Kadir Özbek, haksız mıdır? Özbek, Adalet Bakanı’nın bu tutumunu, gol atamadığı için küsüp, topu da koltuğunun altına alarak oynamıyorum diyen mızıkçı çocuklara benzetiyor. Savcı ve yargıçlarla özel diyaloglar kurmaktaki becerisini, YAŞ atamaları sırasında patronundan aldığı direktifi yerine getirmek için gece yarısı özel uçakla Hatay’dan Ankara’ya gelerek sergilenen Sadullah Ergin, görevini kötüye kullanmakla kalmamış, sessiz bir sivil darbeye de imza atarak, yaz kararnamesini de kilitlemiştir.Yazının başlığını niçin “Takke Düştü” olarak seçtiğimi sizler de anlamış olmalısınız.İktidar kendi istediği gibi hareket edecek bir Yüksek Hâkimler ve Savcılar Kurulu arıyor. (*) 2009 resmi rakamlarına göre, Adalet Bakanlığı kadrosunda 14 bin 634 hâkim ve savcı var. Bu kadronun 3 bin 483’ü boş. İstanbul Haber Servisi - Ergenekon davasõnõn tu- tuklu sanõklarõndan İşçi Partisi (İP) Genel Başkanõ Doğu Perinçek, AKP milletvekili Burhan Ku- zu’nun Ankara Büyükşehir Belediye Başkanõ Me- lih Gökçek’le yaptõğõ telefon görüşmesi kaydõnõn Doğu Perinçek’in evinde ele geçirildiğine yönelik açõklamalarõnõ yalanladõ. Perinçek, “21 Mart 2008’de Ankara’da İşçi Partisi Genel Merke- zi’nde, İstanbul İl Merkezi’nde yapılan arama- larda, Burhan Kuzu ile Melih Gökçek arasında- ki veya başkalarına ait tek bir telefon konuşma- sının ses kaydı, metni veya bununla ilgili her- hangi bir kayıt bulunmamıştır. Ergenekon da- valarında da savcıların bu yönde hiçbir iddiası olmamıştır” dedi. Perinçek, Kuzu’nun iddialarõ- na ilişkin dün yaptõğõ yazõlõ açõklamada, Kuzu’nun Habertürk televizyonunda katõldõğõ bir programda, kendisinin Gökçek’le yaptõğõ telefon konuşmasõnõn Ergenekon soruşturmasõ sõrasõnda Perinçek’in evinde yapõlan aramalarda ele geçirildiği yönünde- ki iddialarõnõ anõmsatarak “Evimde, parti genel merkezinde ve İstanbul İl Merkezi’nde yapılan aramalarda el konan ve arama tutanaklarına geçmiş 2 binin üzerinde yoğun disk, binlerce belge ve 19 binden fazla telefon dinlemelerinin sorumluluğunu kabul ettim. Hepsinden onur duyuyorum ve hiçbir suç bulunmadığı yargı sü- recinde de ortaya çıkmıştır. Konuyu kovuştu- ran ‘Islak İmzalõ Kâğõt Parçasõ’ davasında da böyle bir iddia yok” değerlendirmesi yaptõ.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear