23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 TEMMUZ 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR SÖYLEŞİLERİ 9 CMYB C M Y B CELÂL ÜSTER Geçen hafta Kültür ve Turizm Ba- kanõ Ertuğrul Günay’la son yõllar- da gündemde olan kimi konularõ konuşma olanağõ bulduk. Kimi ko- nularõ derken, turizmden çok kültürle ilgili bazõ tartõşmalõ konularõn, bazõ beklentilerin yanõtlarõnõ kendisinden dinledik. Topkapõ Sarayõ içinde, Ab- dülmecid zamanõnda Sarkis Balyan tarafõndan yapõlan ve en son padişah köşkü olan Mecidiye Köşkü’ndeki görüşmemizde Günay, kültür ve tu- rizmin tek bir bakanlõkta toplanma- sõndan ‘korsan’ yayõncõlõkla müca- deleye, İstanbul Atatürk Kültür Mer- kezi’nin hâlâ kapalõ olmasõndan mü- ze ve ören yerlerinin satõş noktalarõ ve gişe sistemlerinin özelleştirilme- sine, Ayazağa Kültür Merkezi pro- jesinin ne zaman gerçekleşeceğine ilişkin sorularõmõzõ yanõtladõ. - Yanılmıyorsam, ilk Kültür Ba- kanlığı 12 Mart döneminde Nihat Erim hükümetiyle kuruldu, Talat Halman ilk Kültür Bakanı oldu. O tarihten bu yana Kültür ve Turizm bakanlıkları zaman zaman bir- leşti, zaman zaman ayrıldı. Son ola- rak, 2003’te bu iki bakanlık yeni- den birleştirildi. Pek çok ülkede Kültür Bakanlığı ayrı bir bakan- lık olarak işlev görüyor. Türkiye’de de ayrı bir bakanlık olması daha sağlıklı sonuçlar vermez mi? Böyle bir tez var. Turizm dünya- sõnõn içinde olanlar da Kültür Ba- kanlõğõ ile birlikte olmaktan çok hoşnut değil. Kültür tarafõ turizmci- lerden zaten hoşnut değil. İki tarafõn da ayrõşma konusunda çeşitli iddia- larõ vardõ, ben konuyu önce ne kadar ilişkisi var çerçevesinde irdelemeye çalõştõm. Kültür, yemek yeme tarzõ- mõzdan tutun da kültür varlõklarõmõ- za, müziğimize kadar pek çok şeyin bütünü. Bir yandan da turizm ülke- si olmaya çalõşõyoruz. Ki bu istihdam açõsõndan, toplumsal barõş açõsõn- dan çok önemli. Turizmin sunumu kültür, ama turizm içinde ne suna- cağõz? Sanat etkinlikleri, arkeolojik değerlerimiz, doğamõz, müziğimiz, güzel sanatlarõmõz. Kültür ile tu- rizm o kadar iç içe ki birbirinden ko- parmak çok zor. Birleştirilirken şöy- le düşünülmüş: Turizmden gelen gelirle kültür varlõklarõ desteklensin. Kültür varlõklarõ desteklendiği ölçü- de de turizmin marka değeri yükse- liyor. Böyle bir iç içelik var. BÜROKRATİK ENGELLER - İki bakanlığın bir arada olma- sı bürokratik engelleri hafifletiyor mu? Bu aslõnda iki bakanlõk. Birbirine alõşmakta güçlük çeken iki bürokra- si vardõ. Yeni yeni uyum sağlamaya başladõlar. İki bakanlõk olduğu için bi- zimki birçok bakan arkadaşõmõzõn yü- künden çok daha ağõr. Ama ben tu- ristimi müzeye götürmezsem ören ye- rine götürmezsem, sadece deniz kõ- yõsõnda güneşletip gönderirsem, bu- rasõnõn Türkiye olduğu çok fark edil- meyebilir. Ama mutfağõma sokabi- lirsem, müziğimi dinletebilirsem, bir sanat etkinliğine götürebilirsem Türkiye turizmi farklõ olmaya, bir marka olmaya başlar. Yükü ağõr olmakla birlikte iki ba- kanlõğõ beraber çalõştõrmakta fayda var, çünkü biz şimdi tek parti iktidarõ olmamõza rağmen bir bakanlõğõn başka bir bakanlõkta işi varsa 3 ay, bir başka bakanlõğõn kapõsõnda dert an- latmak için 3 ay bekliyorsunuz. Tu- rizm ve kültür o kadar iç içe ki her da- kika birbirine gidip gelinecek. O za- man tek bir bakanlõk, tek bir otorite altõnda olmasõnõn yorucu olmakla birlikte faydasõ var, koordinasyon hõz- lanõyor. AKM PROJESİ - İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nin yeniden hizmete açıl- ması konusu kilitlenmiş gibi görü- nüyor. Ne düşünüyorsunuz? Çok üzgünüm. AKM’yi kapatõrken 2008 sanat mevsiminin sonunda içi- ne girilsin, bir an önce tamirat yapõl- sõn ve 2010’un başlangõcõnda perde açõlsõn istiyorduk. Arkadaşlarõmõzõ boşalttõk, Tekel tiyatro binasõna gö- türdük, orada prova yaptõrdõk. Süreyya Operasõ’nõ, Haliç Kongre Merkezi’ni kullanmalarõnõ sağladõk bir an önce içi- ne tadilat girsin diye. Tadilat projesi- ni bu konuda en uzman bilinen Ta- banlõoğlu firmasõ üstlendi. Ki daha ön- ce müellif sõfatõ taşõyan arkadaşõmõzõn devamõ. Çok güzel projeler yaptõlar, kurullardan geçti. - Nasıl bir projeydi bu? Girişinde gençlerin buluştuğu ka- feterya, kitap üniteleri vs. Tepesinde prestijli bir lokanta, boyahanesi dõ- şarda, üniteleri genişlemiş, õsõtmasõ so- ğutmasõ modernleşmiş bir çağdaş sa- nat merkezi. Ve ana bina korunuyor. Ne yazõk ki Kültür Sanat-Sen’deki ar- kadaşlarõmõz yargõya gittiler. Bu fua- yenin herkesin toplanacağõ bir yer ol- masõna itiraz ettiler, Taksim’i buluş- ma yeri mi yapõyorsunuz dediler. Halbuki keşke gençler bir sanat mer- kezinin girişinde buluşsa. Tepesindeki prestijli lokanta için, İstanbul’un zen- ginlerine lokanta mõ yapõyorsunuz dediler. Ve maalesef konunun uzma- nõ olmayan idare mahkemeleri de verdiler kararõ, iptal ettiler. 2010 İLE SORUN - Sanırım, İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı ile de sorun çıktı… 70 milyondu iş bedeli ihale. Yer tes- lim safhasõnda durdu. Ondan sonra yeni proje yaptõk, yeniden itiraz edil- di. Yargõnõn itiraz ettiği konularõ çõ- karan bir proje yaptõk, fakat Ajans’a götürdük yeni projemizi, tabii çok za- man kaybettik. Ajans da böyle basit bir onarõm projesine 50 milyon veri- lir mi diye itirazda bulundu. O basit tadilat bile 50 milyona çõkõyor, hal- buki 70’e põrõl põrõl bir mekân çõka- caktõ ve muhtemelen şimdi kullanõ- lõyor olacaktõ. AKM’nin hâlâ kapalõ kalmasõ bizim aradõğmõzõn tam tersine bir sonuçtur. Evet, çok üzgünüm, bu iki buçuk yõl içinde beni en çok üzen hadise. Bu konuda her türlü çö- züm önerisine açõğõm, ama şu anda o 50 milyonu bulmakta zorlanõyorum, Ajans da böyle bir tavõr içinde, ora- da kilitlendik. AYAZAĞA’DA GÜVENLİK GEREKÇESİ - Ayazağa Kültür Merkezi’nin, yeni projesiyle, İstanbul’un kül- tür yaşamına önemli bir katkı sağ- laması bekleniyor. Projenin, ya- nı başında Harp Akademileri bu- lunduğu için ‘güvenlik gerekçe- si’ne takıldığı söyleniyor… Harp Akademileri ile sõnõr. Da- ha önce Harp Akademileri ko- mutanlarõndan bana da orada çok kaba bir yapõ olduğu itirazõ gelmişti. O kaba yapõyõ toprağa gö- müyoruz. Çok amaçlõ etkinlik salonu, 1000 kişilik bir senfoni salonu vs. Çok güzel bir kültür merkezi. Proje geç- ti kurullardan. Dedim ya, bir bakanlõğõn diğer bakanlõktan iş çõkarmasõ üç ay sürüyor. Ucunda Maliye Bakanlõ- ğõ, Milli Savunma Bakanlõğõ veya Dõşişleri Bakanlõğõ oluyorsa süre üçe katlanõyor. Bugünlerde Genelkurmay’dan olumlu bir işaret aldõm, sanõrõm bir ay içinde bitmiş olacak, kazma vu- rulacak. Genelkurmay’dan gü- venlik açõsõndan olur çõktõğõ an ora- ya kazma vuracak durumdayõz. Ayazağa beni çok heyecanlandõ- yor, 20 yõldõr bitmez tükenmez bir hikâyeydi. Ciddi bir kaynak, ciddi bir proje çõktõ, fakat aylardõr bir belge bekliyoruz. Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay’la kültür alanõndaki güncel konularõ konuştuk ‘Beni üzen olay AKM’ SÖZDEN YAZIYA SÜHEYL BATUM ‘Abes Tartışmalar’ Üzerine Muhakkak okumuşsunuzdur, Prof. Dr. Fazıl Sağlam, Cumhuriyet gazetesinde arka arkaya iki gün, son dönemlerdeki anayasa tartışmaları ile ilgili çok mükemmel iki yazı kaleme aldı. Bu yazılarda, bir Anayasa Mahkemesi raportörünün sözüm ona anayasal savları ile ilgili görüşlerini açıkladı. Hatırlarsınız, bu Anayasa Mahkemesi raportörü, “Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişikliğini iptal etmesi durumunda, hükümetin bu iptal kararını yok sayması ve yayımlamayı reddetmesi” yönünde birtakım ilginç, ilginç olduğu kadar anlamsız, hukuk dışı görüşler ileri sürmüştü. Sayın Sağlam, son derece haklı olarak, bu sözüm ona savı “lime lime etmiş” ve hatta “zırva” nitelendirmesinde bulunmuş. Aynı şekilde Sayın Sağlam, başka bir anayasa hukukçusu tarafından ileri sürülen, yine aynı şekilde, ilginçlikte, hukuk dışılıkta diğeri ile yarışan bir değerlendirmeyi de, yine “lime lime etmiş”. Gerçi ben aynı öğretim üyesinin son dönemdeki ilginç(!) değerlendirmelerini bildiğim için, kendisinin o son değerlendirmesini hiç ciddiye almamıştım bile. Hatırlıyorsunuz; ne o, “Portekiz Anayasasında, Meclis’e, Anayasa Mahkemesinin kararlarını gereğinde askıya alma olanağı sağlayan bir madde varmış” da, bu kurumun adı “askıya alma vetosu” imiş de, bunun aynısı Türkiye’de de kabul edilebilirmiş de... Dediğim gibi bu öğretim üyesinin, Vatan gazetesinde yayımlanan bir röportajında, “AKP tarafından getirilen anayasa değişikliğinde, HSYK içinde artık Adalet Bakanı’nın son derece sembolik bir işleve sahip olduğu” yönünde bir değerlendirmesini okumuştum. Ve artık söylediklerinin hiçbirini ciddiye almama kararını vermiştim. Ve çok da üzülmüştüm, bir öğretim üyesinin, karşılığı ne olursa olsun, bu duruma kendisini düşürmesine. Öğrencileri, eski arkadaşları, eskiden kendisini ciddiye alanlar karşısında bu konumda kalmasına. Evet Fazıl Sağlam, çok güzel açıklamış. Ve ikinci günkü yazısında çok doğru bir nokta üzerinde durmuş. Andrew Arato’nun bu konuda söylediklerine de yollamada bulunarak “Aklın yolu birdir” demiş. Evet gerçekten de, aklın yolu birdir. Evet bir maddenin, bir kuralın yorumlanmasında farklı yorum teknikleri kullanabilirsiniz. Bunun sonucunda aynı maddeyi farklı yorumlayabilirsiniz. Hatta aynı yorum yöntemini kullansanız dahi, farklı yorumlara ulaşabilirsiniz. Bu hukuk açısından son derece olağandır. Haklıdır da... Ama önünüzde bulunan bir anayasa maddesini, hele hele AKP iktidarı tarafından hazırlanan son anayasa değişiklik paketindeki HSYK maddesini okuyup, “Adalet Bakanı’nın oradaki görevlerini sembolik yetkiler olarak tanımlamaya” kalkıyorsanız, işte bu farklı bir şeydir. Yine 1982 Anayasası’nın özellikle 1, 2, 3 ve 4’üncü maddelerini okuyup, sonra da “bu maddelerde, Cumhuriyetin niteliklerinin değiştirilemeyeceği, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği yazıyor, ama bu maddeler gereksiz ve öylesine yazılmıştır, çünkü hiçbir denetimi yoktur” diyorsanız, bu da farklı bir şeydir. Aynı şekilde, bir anayasa hukukçusu iseniz ve bazı şeyleri hiç bilmiyor gibi davranırsanız ya da gerçekten bilmiyorsanız, bu da farklı bir şeydir. Örneğin ABD Anayasasının hiçbir maddesinde “Federal yüksek mahkeme, yasaların anayasaya uygun olup olmadığını denetleyen bir anayasa mahkemesidir” diye bir düzenleme yoktur. Ancak federal yüksek mahkeme kendi içtihadı ile (1803 tarihli kararı) bu yolu kendisine açmıştır. Aynı şekilde Fransız Anayasa Konseyi, 1958 Anayasasında, bir anayasa mahkemesi olarak düzenlenmemiştir. Hatta bu nedenle adı “Mahkeme” olarak değil, “Konsey” olarak düzenlenmiştir. Ama 1971 yılında yine kendi içtihadı ile bu yolu kendisine açmıştır. İşte bir hukukçu olarak, bunları biliyor ama yine de “Türk Anayasa Mahkemesi yetki gaspı yapıyor, askeri vesayetin gereği olarak, bunu yapıyor” derseniz, yine bu çok farklı bir şeydir. Sayın Sağlam’ın sormadığı, belki de yanıtını bildiği için sormak istemediği bir soru ile bitireyim bari. Madem “aklın yolu birdir”, bazı(!) hukukçular, aydınlar(!), gazeteciler, akıllarını ve bilgilerini ya da gerçek bilgileri, neden kullanmıyorlar acaba? Neden dersiniz? “Kültür ve turizm o kadar iç içe ki birbirinden koparmak çok zor. Turizmden gelen gelirle kültür varlõklarõ desteklensin diye düşünülmüş. Tek bir bakanlõk olmasõ yorucu ama faydalõ, koordinasyon hõzlanõyor.” - ‘Korsan’ diye nitelenen yayıncılık, yayın sektö- rünün azımsanmayacak bir bölümünü oluşturuyor. ‘Korsan’ın engellenmesi için bazı önlemler alınıyor, ama önlenemiyor. Bu konuda daha etkili sonuçlar nasıl alınabilir? Mevzuatõmõz iyi, ama uygulamalarõmõzda sõkõntõlar yaşanõyor hâlâ. 2000’den sonra yapõlan düzenlemelerde mevzuat açõsõndan bir sõkõntõmõz yok. Avrupa Birliği ile müzakerelerde fikri haklarõn korunmasõ konusunda yasal ortamda bir sõkõntõ çekmiyoruz. Ama uygulamada bazõ so- runlarõmõz var, çünkü fikri hak kavramõ Türkiye’de pek yer- leşmiş değil. Kol emeğinin bir karşõlõğõ olmasõnõ insanlar kabul ediyor, ama bir düşünce emeği bir kez piyasaya çõk- mõşsa herkesçe kullanõlabilirmiş gibi geliyor, hissediyor. Burada bir bilinç eksikliği var. İzinsiz çoğaltmak bir hõr- sõzlõktõr. Korsan sözcüğü bizim gençlik dünyamõz içinde masum bir sözcüktür. Hõrsõz dememişiz, korsan demişiz. Daha isim koyarken bile sanki bir ödün verilmiş. Okullardan başlayarak bir fikir emeğinin haksõzca bir başkasõna ve- rilmesinin bir çalma olduğunu, bir emek hõrsõzlõğõ olduğunu anlatmamõz lazõm. - Bu bilinç eksikliği yukarılarda da söz konusu de- ğil mi? Bir sanayi oluşmuş. Birkaç kitap değil, tezgâh altõ de- ğil. CD, kaset, albüm, kitap. Şimdi Emniyet bunlarõ ya- kalõyor, fakat yargõ bunlara karar vermekte çok yavaş. O yüzden imha edemiyoruz yõllarca. Biz şu kadar para da de- polar için veriyoruz. Bu bilinç eksikliğinin yanõ sõra bir de ekonomik piyasasõ var. Büyük bir pazar söz konusu. Bu- rada 2 lira, orada 20 lira. Bu makasõn daralmasõ lazõm. Müzelerde özel sektör- Müzeler ve ören yerlerindeki kimi özelleştirme çabalarına bazı eleştiriler var... Müzelere ve ören yerlerine önem veriyoruz, çünkü Türkiye’nin marka değerini yükseltecek. Anadolu’da onlarca katman var ve o katmanlarõn hepsi bizimdir diye düşünüyorum. Hiç ayrõm yapmaksõzõn hepsi bi- zimdir, hepsini insanlõk adõna sa- hiplenelim, insanlõk adõna sunalõm, bu Türkiye’nin değerini çok arttõracak diye bakõyorum. Bize genel bütçeden kazõlar için 500 bin TL ayõrõlõyor, 20 milyona çõkarõyoruz biz bunu. Mü- zeler de öyle. Yeni müzelerimiz, son 10-15 yõlda yapõlanlar bile şu an- da çöküntü durumda. Şimdi var olan müzeleri elden geçirelim, yeni mü- ze projeleri yapalõm diye uğraşõyo- ruz. Benim işim bütün bu alanlarda- ki hizmetin kalitesini yükseltmek. Bunu özel sektörle yaparõm, yerliy- le yaparõm, yabancõyla yaparõm, önemli olan kalitenin yükselmesi. - Satış noktalarından sonra gi- şelerin de özelleştirilmesi için ne di- yorsunuz? Mesela Müze Kart, vatandaşõmõzõn fiyat artõşlarõndan etkilenmesini önledi. 20 lira ver, Türkiye’nin bütün müzelerini gez. Bu kartla mesela Topkapõ Sarayõ’na haftada 5 kez geliyor, eskiden hayatõnda 5 kere gel- miyordu. Müze Kart’tan iyi dönüşler aldõk. Sonra satõş mağazalarõ. Biz burada 5 lira- ya da 5 bin liraya da ürün satõyoruz. Son derece iyi dönüş aldõk, önceki yõllara gö- re iyi gelir elde ediyoruz. - Gişelere gelirsek… Gişelerde personel sõkõntõsõ var, perso- nelin eğitim sõkõntõsõ var. Henüz 20 mü- zemizde turnike var, turnike olan yerde ge- lirin katlandõğõnõ görüyoruz. Her yerde tur- nike olan, gözleme sistemi olan, dijital or- tamda denetimi yapõlan bir standart yakalamaya çalõştõk. Böyle bir sistem kurulumu ko- nusunda bir modernizasyon projesi açtõk. Bu projeye biri- leri talip olacak, 50 yerde bu sistemi kuracaklar ve bunu da 180 gün içinde yapacaklar. İlanõ yeni duyurduk, eylüle kadar süre verdik herkes ha- zõrlansõn diye. Eylülde değer- lendireceğiz ve önümüzdeki yõl başlayacağõz. Böylece gi- şelerdeki personelimizi gü- venlik gibi başka yerlerde de- ğerlendireceğiz. Çağdaş mo- dern bir gişe sistemi kuracağõz. Tabii orada asgari bir ciro şar- tõ koyduk. - Gişe geliri nasıl denetle- necek? 6 yõl sonra bu sistem tekrar bize geçecek ve tüm gişe ge- lirleri önce bize gelecek. Bü- tün gelirler DÖSİM’e yatacak, DÖSİM, firmaya anlaşma kar- şõlõğõnda her hafta payõnõ öde- yecek. 6 yõl sonra ya tekrar ihale edece- ğiz ya da biz işleteceğiz. Bu kaliteyi fev- kalade yükselten bir şey olacak. Şartna- me açõk: Bütün para bize gelecek, biz yap- tõğõ işin karşõlõğõnda ona bir dönüş vere- ceğiz. Böylece hem personel tasarrufu, hem kaçak kontrolü, hem de seviye yük- seltmesi sağlamõş olacağõz.  “Korsan yayõn konusunda mevzuatõmõz iyi, ama uygulamada sorunlar yaşanõyor. Fikri hak kavramõ Türkiye’de pek yerleşmiş değil. Bunun bir emek hõrsõzlõğõ olduğunu anlatmamõz lazõm. Emniyet yakalõyor, ama yargõ karar vermekte yavaş.” “İstanbul AKM’nin hâlâ kapalõ kalmasõ, bizim aradõğõmõzõn tam tersine bir sonuç. Evet, çok üzgünüm, bu iki buçuk yõl içinde beni en çok üzen hadise. Bu konuda her türlü çözüm önerisine açõğõm.”   ‘Korsanlık değil, hırsızlık’ Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Silivri Şu- besi ve Silivri Belediyesi tarafından dün Silivri Sahil Meydanı’nda anayasa değişikliği ve ar- tan terör olaylarına karşı miting düzenlendi. Mitingde Silivri Cezaevi’nde yatan gazeteci Tuncay Özkan ve diğer tutukluların mesajları okundu. Mitingde konuşan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Türkiye’de son dönem- de kutuplaşmanın arttığına dikkat çekerek, “Kardeşçe ve bir arada yaşamak adına yeni- den karanlık güçlere karşı kurtuluş savaşını başlatmalıyız” dedi. ADD Genel Başkanı Tan- sel Çölaşan ise “Anayasa Değişikliği Referan- dumu”nda laik cumhuriyetin oylamasının ya- pılacağını söyledi. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) ADD’den Silivri’de miting
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear