23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ 2010 CUMA 18 SPOR Annesi Mediha’ymış.. Babası Sedat’mış... Kendisi de Emir’miş... İşte bu nedenle Turgay Demirel, Emir Preldzic’in apar topar Türk vatandaşlığına geçmesinden pek memnunmuş. Varsın ulusal takımda oynamasınmış. Bosnalıymış, Müslümanmış falan filan... Öp bizi Turgay! Yemezler.. Aldattın hepimizi. Kandırdın bakanları. Yanlış yönlendirdin Bakanlar Kurulu’nu ve yalnızca Emir’e (dolayısıyla Emir’in menajerlik ortaklığına) büyük paralar kazandıracak bir operasyonu yaptırdın kocaman kocaman adamlara. Bence... Çok ayıp ettin! Hani vardı ya.. “Eğer ısıtirsen iyi edirsen.. ” diye başlayan bir fıkra... Hah! İşte oradaki gibi: Bence sen ‘ayıp edirsen’ Turgay! Ulusal takım dümenine Fenerbahçe’nin bir oyuncusunu Türk’leştirdin. Kandırdın Bakanları ve Başbakan’ı. Oldubittiye getirdin Emir’in vatandaşlık işini ve bu yolla hem Fenerbahçe’ye büyük bir kıyak yaptın hem de himayendeki Emir’e: Böylece Fenerbahçe ‘devşirme’ kontenjanından fazladan bir yabancı oyuncu oynatabilecek, Emir ise kontratını yenileyecek. Gelsin paralar! Sahi.. Kimdir bu çocuğun menajeri? Emir’in yeni statüsünün bu oyuncuya sağlayacağı milyon dolarlık fark, kimler arasında nasıl bölüşülecektir? Yurtdışında çalışan bazı menajerlere giden paraların, ‘yol, su, elektrik olarak’ geri geldiği bilinen bir gerçektir. Kimler pay alacaktır bu nimetlerden? Slovenya’ya Emir’in bonservisi için 10 milyon dolar vermeye hazırmışız ama kime nasıl ve neden verileceği belli olmayan bu paranın garantisi yoktu. Emir bir yıl sonra NBA’e gidip bir daha da geri gelmese, bu paranın hesabını kimden soracaktık? Bence.. FIBA zorluk çıkararak Turgay’ı büyük bir sorumluluktan kurtarmış oldu. Yoksa.. Eyvah, eyvah! CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü bu konuyu da içeren bir soru önergesini Meclis’e sunmuş. Bence.. Bakanlar ve Başbakan bu soru önergesinin kimden geldiğine değil, gerçekten yanıtlanması gereken sorular içerip içermediğine bakmalılar. Yani.. Eğer Turgay Bakanlar Kurulu’nu (bilerek ve isteyerek) yanılttıysa, bu konuda particilik yapılmamalı. Araştırılmalı... O soru önergesine şu detayları da ekleyebiliriz: Yıllar öncesinden belli olan bu şampiyonaya devşirilecek oyuncu neden son dakikaya bırakıldı? Emir ulusal takıma sınıf atlatacak bir oyuncu mudur yoksa ondan çok daha iyileri daha ucuza devşirilebilir miydi? Bu oyuncunun ana adı, baba adı, dini ve derisinin rengi çok mu önemlidir ki Turgay Demirel böyle bir açıklama yapmıştır? Şu sıralarda vatandaşlığa geçmesi gündemde olan Shumpert’in ve Wright’ın başvurularında Turgay’ın ‘dil, din, ırk’ kriteri dikkate alınacak mıdır? Biliyorsunuz: Bunlar siyah ve Hıristiyan. Üstelik her ikisi de Amerikan vatandaşı. Ne yapacağız şimdi? Turgay mutlu olsun diye bunların sülalelerinde harem ağaları veya Arap bacılar mı arayacağız? Emir’in annesi Mediha’ymış. Babası Sedat’mış... Açıklamaya bak! Hani..‘Özürü kabahatinden büyük’ diye bir söz vardır ya? Buyrun işte! Turgay’dan sizlere fıkra gibi bir örnek... Ayıp Oluyor, Ayıp! B A S K E T Y O R U M / A H M E T K U R T Kartal avantajı kaptı Siyah-Beyazlõlar, geriye düştüğü Plzen deplasmanõndan 1-1’lik skorla ayrõldõ DAKİKA COŞKUN GÜLBAHAR 90 E L E Ş T İ R İ ARİF KIZILYALIN Arda Yetmedi 76’ncı dakika bayram, 90’ıncı dakika hüsran... İşte dünkü G.Saray-OFK Belgrad maçının en kısa özeti. Evet, Sarı - Kırmızılı ekip dün çok önemli bir fırsatı kaçırdı UEFA Avrupa Ligi elemelerinde. Zayıf Sırp rakibi önünde iki farklı skor avantajını bulmasına karşın 10 dakika dişini sıkamayan G.Saray, Avrupa macerasını ateşli Belgrad gecesine bıraktı. Kâbul, sadece futbol değil, yaşamın içindeki ilk adımlar hep zordur. G.Saray da bu zorluğu yaşayacaktı. Ama gaflete düşüp maçı bırakmak neyin nesi anlamak güç. İlk 10 dakikadaki yavan futbol, sahadaki 11’in birbirini tanımamasından kaynaklanıyor olabilir. Nitekim bu sıkıntıyı Arda’nın önderliğinde aştılar ve genç kaptanlarıyla 1-0’ı buldular. Eğer sakat Baros’un yerine oynayan Mehmet Batdal biraz hareketli olabilse tur bileti daha ilk devrede cebe girerdi. Ama goller kaçınca G.Saray’ın da saman alevi gibi bir parlayıp bir sönen futbolu skora yansımadı. İkinci bölümde Harry Kewell’ın oyuna katılımı Sarı - Kırmızılıların hücum alternatiflerini çoğaltacak, yeni transfer Pino’nun ortasında kaptan Arda skoru 2-0’a taşıyacaktı. Normalde G.Saray gibi büyük ölçekli bir takım buradan maçı da turu da bırakmaz. Ancak öyle iki garip gol geldi ki anlatmak güç. İlkinde savunmadan sekip ağlara giden bir frikik, ikincisinde kornerden gelen bir kafa golü. ‘Rakibi küçümsemek mi’ dersiniz, ‘Önlem almamak mı’ bilemiyorum ama bir çuval incirin 5 dakikada ‘berbat’ olması ‘ayıp’ kaçtı... Öncelikle G.Saray, aşırı top kaybı yapan Mustafa Sarp - Ayhan - Barış üçlüsüne çözüm bulmalı. Yine sağ kenarda aksayan Sabri’ye de... Görünen o ki 20 günlük hazırlık süreci yetmemiş Rijkaard ve öğrencilerine. Şimdi müzelerinde bulunan UEFA Kupası’nın devamı olan Avrupa Ligi’nde çok büyük efor harcamalılar. Ama görünen o ki dün geceki tempo da futbol da anlayış da bu turu getirmez. Arda gibi diğerleri de sorumluluk almalı. G.SARAY: 2 - BELGRAD: 2 STAT: Ali Sami Yen HAKEMLER: Nicolai Vollwuartz (6), Torben Jensen (6), Jakob Bille (6) G.SARAY: Aykut (6), Sabri (5), Neill (6), Servet (6), Hakan (6), Barış (5 (dk. 83 Cana) Mustafa (5), Ayhan (5), Serdar (5) (dk. 59 Pino 6), Arda (7), M. Batdal (5) (dk. 68 Kewell) OFK BELGRAD: Saranov (5), Mijatovic (4), Kecojevic (4), Zeravica (5) (dk. 67 Krstic), Milic (4) (dk. 80 Ivac), Petkovic (5), Rodic (5), Markovic (5), Simic (5), Trivunovic (6), Nikolic (4) GOLLER: Dk. 26 ve dk. 76 Arda, dk. 80 Krstic, dk. 85 Ivac SARI KARTLAR: Simic, Markovic (Belgrad); Neill (G.Saray) Her Şey Aynı Son yılların aksine ‘Avrupa’da zirve’ hedefiyle açmadığı sezonun ilk resmi maçını dün taraftarı önünde oynadı Galatasaray. Zayıf rakibi karşısında yüksek bir topa sahip olma oranı tutturan Sarı - Kırmızılılar, geçen yıl kaldığı yerden devam ediyor gibiydi. Sabri, Ayhan, Mustafa; hepsi gayretliydi ancak eksik noktaları, G.Saray’a hücuma çıkışlarda sıkıntı yarattı. Kaptan Arda’nın attığı iki gol, herkesi mutlu etmişti ki, son dakikalarda yenilen goller bütün planları alt üst ettiği gibi G.Saray’ın tur şansını da zora soktu. Oyuncuların kondisyon eksikliği ve G.Saray’ın sahada eksik oynuyormuş gibi görünmesi, rakibin hırslanmasına neden oldu. G.Saray, dün geceki maçta berabere kalarak taraftarlarını da hayal kırıklığına uğrattı. Gözle görülen eksiklikler giderilmezse, Sarı - Kırmızılıları yine zorluklarla dolu bir sezon bekliyor, bizden söylemesi... G.Saray’a soğuk duşG.Saray’a soğuk duş Aslan evine yabancõ SEZGİN GELMEZ Geçen sezon sahasõnda oynadõğõ karşõlaşmalarda öne geçmesine karşõn skoru koruyamayan G.Saray, bu geleneğini dün de sürdürdü. Sarõ - Kõrmõzõlõlar, UEFA Avrupa Ligi 3. ön elemede ilk maçta Ali Sami Yen Stadõ’nda OFK Belgrad ile 2-2 berabere kalarak turu tehlikeye attõ. Sõrbistan ekibi karşõsõnda hazõr gözükmeyen G.Saray, 2-0 öne geçmesine karşõn skoru koruyamadõ ve kalesinde 2 gol gördü. Özellikle savunmada yapõlan hatalar dikkat çekerken teknik direktör Rijkaard’õn mücadele sonrasõnda futbolcularõnõ uyardõğõ öğrenildi. G.Saray’õn yediği 2. golde hata yapan kaleci Aykut, karşõlaşma sonrasõnda büyük üzüntü yaşadõ. TARAFTARDAN ÜSTÜNEL’E DESTEK - G.Saray 2010-11 sezonunun ilk resmi maçõnõ dün Ali Sami Yen Stadõ’nda oynarken Sarõ - Kõrmõzõlõ taraftarlar hafta içinde yönetim kurulu üyeliğinden istifa eden Haldun Üstünel’e destek verdi. Kapalõ tribünde açõlan ‘Seni seviyoruz Haldun Üstünel’ pankartõ dikkat çekti. RIJKAARD: DÜŞ KIRIKLIĞI G.Saray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, “Hayal kırıklığı yaşadık. Çünkü galibiyeti hakettiğimiz bir karşılaşmaydı. Daha profesyonel olmamız gerekiyor. Vakite oynamalıydık. Takım olarak iyi bir futbol sergiledik” dedi. Kaptan Arda da, “Kötü oynamadık. Rövanş maçında daha dikkatli olmalıyız” şeklinde konuştu. GÖRÜŞ / DOĞAN HASOL Suada mı, G.Saray Adası mı? Zaman zaman basında Suada’ya ilişkin haberler çıkıyor. ‘Suada’, eski G. Saray Adası!.. Şu anda kulüpçe kiraya verilmiş durumda. Dikkatimizi çeken bir haber başlığı: “Suada’da kumar iddiasına takipsizlik.” Haber şöyle: “İstanbul’un gözde eğlence merkezlerinden Suada’da kumar oynandığı iddiasıyla açılan soruşturmada, takipsizlik kararı verildi.” G. Saraylılar karara ne kadar sevinseler azdır diye düşünüyorum. Başka bir haber: “Suada’da Polat-Üstünel Zirvesi.” (İstifa öncesi son görüşme). Haberin yanında da adayı gösteren bir fotoğraf var; altyazısı şöyle: “Suada, İstanbul Boğazı’nda bulunan gözde eğlence mekânlarından biri…” Koyu bir G. Saraylı olan Güneri Civaoğlu yazıyor: “Suada’da Aşk-ı Memnu’nun ‘Veda’ gecesindeyiz.” Bir haber daha: “Aşk-ı Memnu’nun bu akşam yayımlanacak final bölümü için Suada’da düzenlenecek yemeğe koltuk değnekleriyle katılacağı öğrenilen Beren Saat, bir ay boyunca değneklerle yürüyecek.” (Hürriyet web sitesi 24.06.2010). “Aşk-ı Memnu dizisinin finalinde gözyaşı sel gibi aktı… Dizi ekibi ve davetliler, duygusal final bölümünü Suada’daki dev organizasyonla izledi.” (Milliyet 25.06.2010) Bir haber de Sözcü gazetesinden: “İstanbul sosyetesinin eğlence mekânlarından ..…’nın sahibi ..... hakkında, Suada’nın işletmesini üstlendiği dönemde ‘kaçak inşaat yapmak’ ve ‘imar kirliliğine neden olmak’ suçlarından 16 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.” (01.07.2010) Adada yapılmış olan kimi eklemelerin Boğaz’a, da G. Saray’a da yakışmadığını daha önce yazmıştım. Şimdi olayın bir de yargı boyutu söz konusu demek ki… Ayrıca bu durum mal sahibi kulübe nasıl yansır acaba? Ali Rıza Kardüz de “Mısır Apartmanı’ndaki 360’ın Suada’daki şubesine gittim” dedikten sonra şunları yazıyor : “Kuruçeşme’deki G.Saray Adası’na şimdi Suada diyorlar. Boğaz yolundan geçerken adaya gidip gelenleri görürdüm de gitmişliğim olmadığından orada neler olup bittiğini merak eder dururdum. Geçen akşamüzeri bir arkadaşımızın daveti ile adaya gidince şaşırdım kaldım. Meğer ne çok lokanta varmış… G-Balık, Suda Kebap, Mezzaluna, Clementine, Mirror Yunan Meyhanesi ve 360 isimli lokantalar denizin ve de adanın ortasındaki havuzun etrafına masalarını dizmiş, müşteri ağırlıyor.” (Milliyet, 10.07.2010) Görüldüğü gibi Suada’nın her şeyi tamam… Bir tek yeşil enerjisi eksikmiş; şimdi o da tamamlanıyor. Bakınız nasıl? “Akenerji Suada’ya yeşil enerji satacak” başlıklı gazete haberinin devamı şöyle: “Akenerji, Reina ve Suada gibi mekânların işletmecisi Su Entertainment Group ile sözleşme imzaladı. Grubun tüm işletmelerinin enerjisi bu aydan itibaren Akenerji tarafından temin edilecek” (Milliyet, 10.07.2010). G. Saray Adası artık iyiden iyiye Suada oldu; kulübün gururu gerçek adı tarihe karışmak üzere. Bir soruyla bitirelim: Başka bir kulübün böyle bir adası olsaydı nasıl kullanırdı acaba? Merak bu ya… Selmi Andak Çok değerli bir insanı daha sonsuzluğa uğurladık geçen hafta. Selmi Andak’ın yüreği insan sevgisiyle, müzikle ve G. Saray ile doluydu. Kulüp marşının bestecisi de odur. Kendisini ve ‘Sanata Bakış’ yazılarını çok özleyeceğiz. e-posta: merkez@hasmimarlik.com.tr SARI-KIRMIZILILAR, 2-0 ÖNE GEÇMESİNE KARŞIN 5 DAKİKADA YEDİĞİ GOLLERLE TURU ZORA SOKTU Servet savunmada vasattı (Fotoğraf:FATİH ERDOĞDU) E L E Ş T İ R İ ADNAN DİNÇER Hakan ve Quaresma İlk yarıda Plzen karşısında orta alanda çok güçsüz gözüken Beşiktaş her atakta kaleci Hakan’la karşı karşıya kalan ve arka arkaya kazandığı 7. kornerde golü de bulan Çek takımı önünde kötü futbol oynadı. Bunun en büyük nedeni orta alanda Ernst’in dışında top kazanma becerisinin yetersizliğiydi. 42. dakikada sadece Nihat’la karşı kaleyi bulan Kara Kartal 44. dakika’da Quaresma’nın düşürülüşü ile kazandığı penaltıyla beraberliği yakaladı. Bu, gerçekten kötü oynayan Beşiktaş’ın şansından ziyade kaleci Hakan’ın inanılmaz kurtarışlarının nedeniydi. İkinci yarıda Nihat’ın yerine giren Necip orta alana verdiği katkıyla takımın toparlanmasına ve Quaresma’nın da buluştuğu toplarla yalnız da kalsa rakibi zorlamasına neden oldu. Delgado’nun sadece ayağına gelen topları kullanan bir futbolcu olarak dikkat çekmesi yanında Hilbert’in de çok silik kalması orta alanın acele Guti’ye ihtiyacı olduğunu netleştirdi. Son 15 dakikada Tabata’yı da oyuna alan Schuster maça müdahaleleriyle olumluydu. Aslında Beşiktaş, Quaresma’ya destek olacak bir forvet yaratabilse son 15 dakikada oyunu da galibiyetle bitirebilirdi. Görülen o ki Beşiktaş adına atılan gol İstanbul’da büyük avantaj olacak. Ama Çek takımı dikkat edilmesi gereken bir oyun disiplinine sahip. Beşiktaş’ın en ciddi sınavı olarak görebileceğimiz bu karşılaşmada takımın önemli eksiğini; orta alanda top rakipteyken savunma yetersizliği olarak vurgulayabiliriz. Bu maç sonunda Schuster, takımı hakkında en net kararını verebilecek gerçekleri yakalarken gol için de sadece Quaresma’nın yeterli olamayacağı gerçeğini hepimiz gördük. Hakan ise muhteşem bir karşılaşma çıkardı. V.PLZEN: 1 - BEŞİKTAŞ: 1 STAT: Letna HAKEMLER: Carlos Gomez (6), Juan Galindo (6), Luis Martinez (6) VIKTORIA PLZEN: Krbecek (6), Rada (6), Jiracek (5) (dk 86 Hruska), Bystron (6), Rajtoral (5), Navratil (6), Limbersky (7), Kolar (6) (dk 68 Strihavka 5), Horvath (6), Rezek (6), Petrzela (6) (dk 89 Hajovski) BEŞİKTAŞ: Hakan (7), Erhan (5), Sivok (6), İ.Toraman (6), İ.Üzülmez (6), Hilbert (5) (dk 67 Tabata 5), Ernst (6), Delgado (5), Quaresma (6), Nihat (5) (dk 46 Necip 6), Nobre (4) (dk 77 Bobo) GOLLER: Dk 28 Limbersky, dk 44 Delgado (pen) SARI KARTLAR: Sivok, Delgado, Necip (Beşiktaş) Rajtoral PRAG - UEFA Avrupa Ligi 3. ön eleme turu ilk karşõlaşmasõnda Çek Cumhuriyeti’nden V.Plzen ile karşõlaşan Beşiktaş geriye düştüğü maçta 1-1’lik skorla İstanbul’a avantajlõ döndü. Kale arkasõndaki Çek taraftarlarõn “Türklerle savaşmalıyız” şeklindeki pankartõ dikkat çekti. SCHUSTER’DEN SAVUNMAYA FATURA Beşiktaş Teknik Direktörü Schuster, “Defansta çok hatalarımız oldu. Duran toplarda rakibin üstünlüğü vardı. Fiziksel açıdan sıkıntı yaşadık. Orta sahada düzensizliğimiz vardı” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear