22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada gibi bir şey... Konunun pek çok boyutu var. Girişte altını çizdiğimiz “gizli” toplantı Türkiye’nin ne hale geldiğini, temel hakların ne ölçüde kullanılabilir olduğunu gösteriyor. Anayasa Mahkemesi üyeleri anayasal haklarını kullanamıyor! Başkan, dinleme ve benzer “tehditlere” karşı toplantı gününü ve saatini özel kurye ile üyelere duyuruyor. Mahkeme üyeleri haftalardır öylesine sistemli baskı altına alındı ki ortaya tartışmalı bir karar çıktı. Soru: En yüksek mahkeme kendisini baskı ve kuşatma altında hissediyorsa, daha alt mahkemeler ne durumdadır? Soruyu çengelli bırakalım, Balyoz soruşturmasıyla ilgili tahliyeler sürecini kısaca anımsatalım. Mart sonu nisan başı ciddi bir tartışma yaşandı. Nöbetçi mahkeme başta Çetin Doğan, Engin Alan, Süha Tanyeli olmak üzere Balyoz şüphelilerinin büyük çoğunluğunu serbest bıraktı. Ertesi gün savcılık itiraz etti. Ertesi gün mahkeme heyeti toplandı ve serbest bırakılanların tümünü yeniden tutukladı. Gidenler tek tek geri dönüp teslim oldu, hapishaneye kondu. Ertesi gün, tutuklama mahkemesi serbest bırakma kararı veren hâkime çok ağır eleştiriler yöneltti. Ertesi gün, tahliye kararı veren hâkimin, lise yıllarına ilişkin fişler AKP medyasına servis edildi. Aradan 2 ay geçti. Haziran ortasında aynı şüpheliler, aynı yöntemle, toplu olarak serbest bırakıldı. Ertesi gün savcılık itiraz etmedi. Ertesi gün mahkeme heyeti toplanıp tahliyeleri geri almadı. Ertesi gün tahliye hâkimi hedef olmadı. Gelinen noktada rica ediyorum... Lütfen biri bize hukuku anlatsın. İki ayda ne değişti? Perde gerisinde kamuoyunun bilmediği hesaplar mı var? Hemen vurgulamalıyım, her tahliyeye seviniyoruz. Biri daha özgürlüğüne kavuştu diyoruz. Balyoz’dan tahliye edilenlerin özgürlüklerini hiç yitirmemelerini diliyoruz. Ama sormadan da edemiyoruz... Hukuk bunun neresinde? İçinde mi, dışında mı? Tahliyesinde mi, tutuklamasında mı? Hâkiminde mi, savcısında mı? İddianamesinde mi kulisinde mi? Yüzeyde mi, derinde mi? Yoksa hiçbir yerinde mi? GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Bakanı ile konuşurken... aldığı yanıtlara fena halde bozularak masaya bir yumruk vurabiliyor. Söyleyin hangi ülke, kudretli ABD’nin Dışişleri Bakanı’nı, üstelik bakanın kadın olmasını da hesaba katmadan yumruğu ile eleştirebiliyor? Rusya’nın, Almanya’nın bakanları mı? Hadi canım sende!. Ancak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu böyle davranabilir. Zira o, Türkiye’nin Dışişleri Bakanı olmaktan çok, kudretli, kuvvetli büyük Türk büyüğü RTE’nin bakanıdır ve ondan aldığı destek ile Dışişleri’ne yeni bir ivme kazandırdı... ...Daha önemlisi politikalarımıza uygun yanıt vermeyince ABD’ye neler yapabileceğimizi göstermek, RTE’ye de işte benim bakanım dedirtmek amacıyla masaya bir yumruk... Yumruk haberi İngiltere’nin saygın gazetelerinden Financial Times’da (FT) yayımlanan bir yazıda yer aldı. Gazete; “Washington’da şu anda en çok konuşulan hikâyelerden birinin” yumruk olayı olduğunu yazıyor. Olay Clinton-Davutoğlu görüşmesinde yaşanıyor. Mavi Marmara’ya saldırıdan sonra gemidekilerin Türkiye’ye iade edilmesinin söz konusu olduğu sırasında Dışişleri Bakanımız “çok sinirlenerek masaya defalarca yumruk vuruyor ve Hillary Clinton’a bağırıyor.” İngiliz gazetesinin haberinde şu bilgi de yer alıyor: “Davutoğlu Financial Times’ın bu konuya ilgili sorularına yorum yapmayı reddederek, ‘Hiçbir ülke kanunun üzerinde olmamalı’ dedi. Analizde, Türkiye’nin dış politikasının Başbakan RTE’nin, ‘kızgınlık nöbetlerinin merhametine kaldığı’ yorumu yapıldı.” Arapların alkışlarına layık “one minute” olayından sonra dış politikada önemli gelişmeler yaşandı. Örneğin RTE, FT’nin analizinde dediği gibi kızgınlık nöbetinde İsrail’le ipleri koparacak noktaya geldi. Davutoğlu da patronundan geri kalacak değil ya. O da bir kızgınlık nöbetinde Türkiye’nin Kuzey Irak’taki son kırmızı çizgisini bir yumrukta yere serdi. Artık Kuzey Irak, Irak’ın Kuzeyi, Irak Özerk Bölgesi gibi söylemlere paydos! Kürdistan demek ise zinhar ha, kimse ne Kuzey Irak’ı, ne de Güneydoğu’yu böyle anamaz. Daha doğrusu anamazdı. Zira eski çamlar bardak oldu. Erbil’e gönderdiği mesajda Davutoğlu; Barzani’ye “Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı” diyor. Bu haber de FT’nin yumruk haberi gibi “henüz” yalanlanmadı. Gündemin diğer önemli maddesi RTE’nin 12 Eylül’de idam edilenlerin ailelerine yazdığı mektupları okurken ağlar gibi yapması veya ağlaması... Muhalefete göre yapay gözyaşları... iktidara göre ancak duygusal bir insanın gözyaşları. İktidar: Bırakın Başbakan ağlasın (Ertuğrul Günay). Muhalefet: Milletin anasını ağlatan Başbakan! İktidarın söylemleri ise akla bir soru getiriyor. Acaba sinema veya sahne aktörleri, sanatçı kişiler oldukları için mi yoksa rejisörün uygun gördüğü sahnede ağla dediği için mi ağlıyorlar? Ağlamak sadece sanatçının işi mi? İster sinema, sahne sanatçısı olsun... İster siyasetçi!. Nihayet biri sahne, öteki siyasal alanda sanatçı! Her iki meslek dalındaki insanlar, ağlayarak izleyicilerini kazanmak için rol yapmıyorlar mı? ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 23 TEMMUZ 2010 CUMACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Temmuz Oslo Y 16 Helsinki Y 28 Stockholm Y 17 Londra Y 20 AmsterdamY 21 Brüksel Y 21 Paris Y 23 Bonn Y 27 Münih Y 29 Berlin Y 23 BudapeştePB 33 Madrid Y 30 Viyana Y 30 Belgrad PB 32 Sofya PB 27 Roma B 28 Atina B 30 Zürih Y 18 Moskova PB 34 Aşkabat A 29 Taşkent A 29 Bakû B 32 Bişkek A 22 Tiflis PB 35 Kahire B 35 Şam B 35 İstanbul PB 32 Edirne PB 33 Kocaeli Y 33 Çanakkale PB 34 İzmir B 36 Manisa B 38 Denizli PB 37 Zonguldak Y 29 Sinop Y 29 Samsun Y 29 Trabzon Y 27 Giresun Y 26 Ankara PB 34 Eskişehir PB 32 Konya PB 32 Sıvas Y 29 Antalya A 34 Adana B 34 Mersin B 33 Diyarbakır PB 41 Şanlıurfa B 39 Mardin B 37 Siirt PB 40 Hakkâri PB 33 Van PB 29 Kars Y 25 Ülkemizin kuzey ve iç kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyi ile Kocaeli, Sakarya, Afyonkarahisar, Isparta ve Burdur çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağnak diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı yurdun kuzeydoğu kesimlerinde 1 ila 3 derece azalacak. Diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Balyoz Darbe Planı iddianamesini kabul etmesi, terfi sırasında bulunan ve ağustos ayı başında Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantısında durumları ele alınacak 12 general ve amiral ile bazı albayların durumunu tartışmaya açtı. Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Yasası’nın 65. maddesinin ‘e’ bendine göre “tutuklu bulunan ya da tahliye edilmekle beraber kovuşturma veya duruşması devam eden veya hakkında verilen hüküm henüz kesinleşmemiş bulunanların terfi ve kademe ilerlemeleri yapılamıyor.” Bu durumda Balyoz ve benzeri davalarda kovuşturması devam eden subayların terfisi mümkün olmayacak. Peki suçlu olup olmadıkları yargı kararıyla kesinleşmemiş olan bu subaylardan görev süreleri dolanlar emekli edilecek mi? Böyle bir kararın yargılama süreci tamamlanmadığı için sakıncaları bulunuyor. Bu tür bir kararla TSK’den ayrılmak zorunda kalacak subayların, şûra sonrasında da devam edecek davalarda beraat etmeleri durumunda yaşayacakları hak mağduriyetlerinin giderilmesi mümkün değil. Bu nedenle Genelkurmay’da hukuk ve personel birimlerince bir çalışma yapıldığı ve geçmişte emekli Korgeneral Ethem Erdağı için uygulanan ‘uzatma’ formülünün bu kez Balyoz sanıkları için de işletilmesinin gündemde olduğunu kamuoyuna ilk kez Cumhuriyet duyurmuştu. Gönül’den ‘dondurma’ mesajı Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, dün gazetemize yaptığı açıklamada bu hazırlıkları doğruladı. Kamuoyunda değişik darbe planları nedeniyle gündemde olan isimler hakkında tek tek konuşmasının mümkün olmadığını belirten Gönül, davaları süren TSK personeline ilişkin YAŞ’ta uygulanacak genel işlemle ilgili olarak “Davaları devam ettiği için bu kişilerin terfisi mümkün olamıyor. Ama emekli de edilmeyecekler. O rütbedeki son bekleme yılı olsa dahi emekli edilmeyecekler. Personel Kanunu’muzda bu konudaki kurallar uygulanacak” açıklamasını yaptı. Kendisine, “Yani bu personelin durumu dava sürdüğü sürece ‘dondurulmuş’ olacak diyebilir miyiz?” sorusunu yönelttiğimizde yanıtı, “Böyle bir tanımımız yok ama, anlam olarak tabii öyle” oldu. Gönül, davası süren personelin emekli edilmeme gerekçesinin TSK Personel Yasası’nın 65. maddesinin ‘ı’ bendine dayandığını açıkladı. Bu maddede “Soruşturulan veya kovuşturmasının devamı nedeniyle terfi edemeyen subay ve astsubaylardan, açığa çıkarılan, tutuklanan ya da açıkları kaldırılanlar veya tahliye edilenler hakkında, davaları neticeleninceye kadar rütbe bekleme süreleri ve rütbe karşılığı yaş hadleri uygulanmaz. Bunların Silahlı Kuvvetler’de kalabileceği azami süre, emsali neşetlilerinin Silahlı Kuvvetler’deki görev süresi kadardır” ifadesi yer alıyor. Yani darbe iddiaları nedeniyle davaları süren general ve albaylar bu şurada emekli edilmeyecekler. Davaların uzaması durumunda bu personelin görevi daha ne kadar uzatılabilecek? Gönül, “Tabii ki sınırsız değil. Kanunda yazdığı gibi benzer durumdaki bir albay ya da general maksimum kaç yıl hizmet verebiliyorsa o kadar olacak” dedi. TSK’deki kurallara göre generaller dört yıllık görev süresini doldurduktan sonra aynı rütbede en fazla yine dört yıl uzatma alabiliyor. Albaylar ise maksimum 31 fiili hizmet yılı görev yaptıktan sonra terfi etmedikleri takdirde emekliye ayrılıyor. Gönül’ün sözlerinden anlaşılan; sanık statüsündeki amiral, general ve albaylar, haklarındaki davalar yıllarca sürmezse, mahkeme kararı kesinleşene kadar TSK’deki görevlerine devam edecek. Beraat ederlerse terfi durumları önlerindeki ilk YAŞ toplantısında ele alınacak. Ama suçlu bulunurlarsa aynı emekli Korgeneral Ethem Erdağı örneğindeki gibi emekliye ayrılacaklar. Elazığ’daki 8. Kolordu Komutanlığı döneminde inşaat ihalesinde usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde yargılanan Erdağı’nın görev süresi, dava devam ettiği için 2006 yılı YAŞ toplantısında bir yıl uzatılmıştı. Erdağı, mahkûmiyetle sonuçlanan davanın tamamlanmasının ardından 2007 yılı YAŞ toplantısında emekliye ayrılmıştı. ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Gönül: Terfi de Yok, Emeklilik de... utku.cakirozer@cumhuriyet.com.tr Sarõgül eski Adalet Bakanõ Oktay’õn aracõlõğõyla Baykal’õ ziyaret etti Sürpriz buluşma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Şişli Belediye Başkanõ Mustafa Sarıgül, sert biçimde eleştirdiği eski CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’õ Ankara’daki evin- de ziyaret etti. Mustafa Sarõgül’ün hafta başõnda Deniz Baykal ile görüşmesi siyasi kulisleri hareketlendirdi. Baykal’õn komşusu eski Adalet Baka- nõ Seyfi Oktay, 20 Tem- muz Salõ günü Baykal’õ ara- dõ. Oktay, “Sizi ziyarete gelmek istiyorum” dedi, Deniz Baykal da, “Bekliyo- rum” yanõtõnõ verdi. Ok- tay’õn “Yanımda Sarıgül var” demesi üzerine Bay- kal’õn “Buyrun” dediği öğ- renildi. Sarõgül ile Bay- kal’õn görüşmesinin bu şe- kilde gerçekleştiği belirtildi. Geçmişin muhasebesinin ya- põldõğõ belirtilen görüşmede Sarõgül’ün, “Geçmişte size karşı olmadım” diyerek Baykal’a kendisini kabul et- mesinden dolayõ memnuniye- tini dile getirdiği öğrenildi. Sarõgül, 2005 yõlõnda Bay- kal’a karşõ genel başkan ada- yõ oldu. Olaylõ ve kavgalõ geçen, sandalyelerin havada uçuştuğu kongrede, Baykal genel başkan seçildi. Kon- grenin ardõndan Baykal’a sert eleştiriler yönelten Sarõ- gül, daha sonra CHP Yüksek Disiplin Kurulu tarafõndan partiden ihraç edildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Vakit gazetesi, dün, Genelkurmay Baş- kanõ Orgeneral İlker Başbuğ’un oğlu Murat Başbuğ’un, PKK militanõ ol- duğu öne sürülen Hasan Lala ile birlikte çekilmiş fotoğrafõnõ haber yaptõ. Ge- nelkurmay Başkanlõğõ, gazetede yer alan fotoğrafõn bir arkadaş grubu için- de çekildiğini belirterek, “Haberde yer alan hususlar gerçeği yansıtma- maktadır” dedi. Genelkurmay’õn internet sitesinde yer alan açõklamada, Vakit’teki Murat Başbuğ fotoğrafõ konusunda, şunlar kaydedildi: “Bu fotoğraf, üç yıl önce bir arkadaş grubu ortamında çekilen bir resimdir. Haberde yer alan hu- suslar gerçeği yansıtmamaktadır. Kişiye ilişkin iddialar 16 Nisan 2009 tarihli İstanbul Emniyet Müdürlü- ğü’nün yazısından öğrenilmiştir. Ay- rıca aynı yazıda, bölücü terör örgü- tü tarafından gerçekleştirilebilecek muhtemel güvenlik risklerine karşı gerekli koruma tedbirlerinin alın- masına dikkat çekilmiştir. Konuyu başka bir zemine çekerek, istismar et- mek isteyenler hakkında gerekli ya- sal işlemlere başvurulacaktır.” Vakit, Nisan 2009’da İstanbul’da PKK’ye yönelik operasyonda yakalanan Burhan kod adlõ Lala’nõn evinde, Mu- rat Başbuğ’a ait fotoğraflarõn bulundu- ğunu duyurmuştu. Terörle mücadelede ‘Köstebek’ dönemi ANKARA (AA) - Sõnõr bölgelerindeki terörist sõzmalar ile bölgedeki birlik ve karakollarõn gü- venliği için “köstebek” olarak adlandõrõlan uzak- tan algõlama sistemleri kullanõlacak. Savunma Sa- nayii Müsteşarlõğõ ve Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin yürüttüğü ortak proje sayesinde terörist unsurlarõn kõrsal bölgelerdeki hareketlerini anõnda tespit etme imkânõ- na sahip teknolojik sistemlerin kullanõl- masõ kararlaştõrõldõ. Sistemin parçala- rõndan biri olan sis- mik dedektörler, sahip olduğu hassas özelliklerle gömülü olduklarõ bölgede atõlacak her adõmõn toprak üzerindeki titreşimleri, kõzõlötesi dedek- törler de bölge üzerindeki hareketleri algõlaya- cak. Bu arada sisteme entegre kameralar sayesin- de kaydedilen fotoğraf ve video görüntüleri, alarm durumlarõnda komuta merkezine aktarõla- cak. Sistemin, ilk olarak Doğu ve Güneydo- ğu’daki kritik bölgelerde kullanõlmasõ planlanõ- yor. Sistemle, hassas öneme sahip karakollarõn etraflarõ adeta elektronik bir çit ile donatõlacak. Başbuğ’dan görkemli veda BARKIN ŞIK ANKARA - 30 Ağustos’ta görev süresi sona erecek olan Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İl- ker Başbuğ, giderayak bir ilke daha imza atacak. Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanõ Orgeneral Işık Koşaner ile gerçekleştireceği devir-teslim törenini, Genelkurmay kampusu içinde yeni inşaa edilen ve içinde 1000 kişilik konferans salonu bu- lunan binada yapmayõ planlõyor. Devir-teslim tö- renleri daha önce Ana Karargâh Binasõ içinde yer alan Orbay Salonu’nda düzenleniyordu. Baş- buğ’un attõğõ adõmlardan bazõlarõ şöyle: Akreditasyonu gevşetti ? Başbuğ, göreve gelmesinin ardõndan ilk olarak Kocaeli Garnizon Komutanõ Korgeneral Galip Mendi’yi, Silivri Cezaevi’ne gönderdi. Mendi, Er- genekon soruşturmasõndan tutuklu bulunan eski Jandarma Genel Komutanõ Orgeneral Şener Eruy- gur ile eski 1. Ordu Komutanõ Orgeneral Hurşit Tolon’u “Ahde vefa” ilkesi gereği ziyaret etti. ? Başbuğ, 16 Eylül 2008’de Genelkurmay Ka- rargâhõ’nda yapõlan toplantõ ile birlikte Yenişafak ve Star’õn akreditasyonu açõldõ. ? Başbuğ, kabine üyelerine Bakanlar Kurulu toplantõsõ sõrasõnda ilk kez terör brifingi verdi. ? Başbuğ, bu toplantõdan sonra Başbakan Er- doğan ile çok sayõda bakanõ Eğirdir’deki Dağ ve Komando Okulu’na götürdü. ? Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün göreve gelmesinin ardõndan, devlet erkânõnõn eşli olarak katõldõğõ, Çankaya Köşkü’nde akşam verilen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramõ resepsiyonunun tea- mülleri değişti. Köşk’te verilen resepsiyonun saa- ti askerin “türban hassasiyeti” nedeniyle öğleye çekildi ve eşsiz olarak düzenlenmeye başlandõ. Başbuğ döneminde ilk kez Merkez Orduevi’nde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramõ resepsiyonu dü- zenlendi. ? Başbuğ, döneminde TSK en görkemli 30 Ağustos törenini gerçekleştirdi. ‘AKP’nin sözcülüğünü yapmasınlar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Hakkı Süha Okay, Avrupa’da birilerinin bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğunu belirterek “AKP’nin sözcülü- ğünü yapacaklarına önlerine gelen düzenleme (anayasa değişikliği) ne ise ona baksınlar. Av- rupa normları ile kıyaslasınlar, ondan sonra düşüncelerini dile getirsinler” dedi. Okay, CHP Brüksel Temsilcisi Kader Sevinç’in, Av- rupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkan Yar- dõmcõsõ Hannes Swoboda’yõ “şikâyet için” Grup Başkan Yardõmcõsõ Adrian Severin’e gönderdiği mektupla ilgili yaşanan tartõşmalara ilişkin sorularõ yanõtladõ. Swoboda’nõn CHP’nin referandumda evet oyu vermesi gerektiği yolunda bir değerlendirmesinin olduğunu anõmsatan Okay, “Maalesef Avrupa’da AKP’nin dezen- formasyonu etkili oluyor. Sosyalist bir grubun temsilcisi, dikta anlayışındaki bir anayasa de- ğişikliğine ‘evet’ oyu verilsin gibi AB rapor- larında hiçbir şekilde kabul edilmeyen yargı alanına ilişkin değişikliklerin onaylanmasını tavsiye eden bir anlayış içerisinde. Bu, sosyalist anlayışla dahi bağdaşmaz. Demokrasiyi or- tadan kaldıran bir anlayışı tasvip etmesi ve tav- siye etmesi onun işi de değil” dedi. 1000 KİŞİLİK SALONDA TÖREN SINIR BÖLGELERİNE KURULACAK GENELKURMAY ‘Fotoğraf’ açõklamasõ İstanbul Barosu’na bağlı 555 avukat, Türk Si- lahlı Kuvvetleri’nin ve PKK’nin karşılıklı silah bırakması ve Kürt sorununa barışçıl çözüm üre- tilmesi istemiyle dün ortak bildiri yayımlayıp, yürüyüş düzenledi. Bildiride, “Seçim barajının kaldırılması, anadilde eğitim hakkının tanınması, Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılma- sı ve Af Yasası’nın hazırlanması” talebinde bulunan avukatlar, AKP iktidarının “özel ordu bir- likleri” projesinin de “JİTEM ve kontrgerillanın yeniden organizasyonu anlamına geleceği” uya- rısında bulundular. Galatasaray Meydanı’nda alkışlarla operasyonları protesto eden grup adı- na açıklama yapan avukat Ercan Kanar, yurttaşların içi boş açılım paketleriyle hayal kırık- lığına uğratıldığını belirterek “özel ordu” projesini sert dille eleştirdi. (Fotoğraflar: HÜSNÜ GÜL) Avukatlar yürüdü Hudut Birlikleri Tasarısı YAŞ’a yetişecek Başbakan Tayyip Erdoğan özellikle tarafından kamuoyuna açıklanan ‘özel hudut birlikleri’nin kurulmasına ilişkin yasayla ilgili de bilgi veren Gönül, “Taslak gelecek hafta sonunda YAŞ toplantısı öncesinde ortaya çıkacak. Gerekirse Meclis tatilden toplantıya çağrılıp yaz aylarında yasalaşması sağlanabilir” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear