23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Bir mimar ve bir yazar Zaman, mekân ve dil Bir mimar; Christian de Portzamparc ve bir yazar; Philippe Sollers. Yirmi yıla dayanan tanışıklıklarıyla koyu bir sohbete giriyor; şiir, mimarlık, dil, resim ve müzik gibi çeşitli aianlarda fikirler ortaya atıyorlar. Cörmek ve Yazmak, Portzamparc ve Sollers'in, bir mimar ve bir yazar olarak söylem- lerinin penceresini okura açıyor. • AIİ BULUNMAZ "Heyecan olmazsa fazla düşünce ortaya çıkmaz." Portzamparc "Şiirsel bir mimari içinde yaşanma- sına engel olunarak insanhğa neyapıl- maya çahşıhyor? Iyiliklerinin istenmediği kesin!" Sollers _• ki farklı göz, aynı noktalara ¥ başka açdardan bakarsa ne I olur? Biraz daha açık konuşa- J L lım: Bir mimar ve bir yazar, uzun zamana yaydan tanışıklıkları- nın ralıatlığıyla dünyada olup biten- lere; mekânlann kuruluşuna (ve yı- küışına), müziğe, resme, şiire ve dile dair konuşmaya başlayınca ortaya ne çıkar? Christian de Portzamparc ve Philippe Sollers, Göımek ve Yazmak başlığıyla ya- yımlanan kitapta, koyu bir sohbete dalar- ken taraşmalannın sınınnı olabildiğince geniş tutuyor. Mimarlık açısından bakın- ca kentin kuruluşu, yapılandınlan şehir- deki karmaşa ve dolayısıyla yaşamın çet- refilli hali, yazarın sözcüklerle katkısı; ni- hayet bu ikisinin buluşmasıyla beliren il- ginç diyaloglar... Görmek ve Yazmak'm ana eksenini oluşturan "başka türlü var olan özgünlük- ler" de bu şekilde gün yüzüne çıkıyor. Kim bilir, Helene Bleskine'in dediği gibi bu biçem ya da var oluş "kentin karma- şıklığına çekidüzen verebilir." Buradan bakınca, Portzamparc ve Sollers'in tartış- masını "görme yetisine sahip" iki entelek- tüelin geniş geniş konuşması diye nitele- yebiliriz kolayhkla. KONUŞMAK, DİNLEMEK. GÖRMEK Tartışmanın başında her iki isim de bir milatla; 11 Eylül'le söze giriyor. Portzam- parc, o gün yerle bir olan ikiz kulelerin mimari ve yapısal özelliklerine değiniyor. Kuru bir mimari değiniş değil, orayı yıka- nın gerçekte ne olduğunu edebi bir dille anlatıyor. Onun için, kulelerin bir özelliği var ve bunun üzerinde ısrarla duruyor: "Bu kulelerin soyutluğu, insan bedenini inkâr etmiyor, onu başka bir yere taşıyor, melcânsal ve tinsel olarak (...) Öte yan- dan kuleler mimari bir başyapıt ortaya koymsranacıyla yapılmış değildi, bu ça- ğın gerektirdiği bir şeydi. Her şeyin ötesi- ne geçtiler, çünkü uçsuz bucaksızlardı. Soyutluklanm çok güçlü kılan da bu bo- yuttu." 11 Eylül'le molozlaşan yalnızca kuleler miydi? Portzamparc'a göre bunca büyük bir soyutlamaya neden olmuş o yapının yanında alıp götürdüğü bir bakuna mo- dernitenin estetik anlayışından bir örnek- ti. Burada hem Portzamparc hem de Sol- lers'in kabul ettiği bir gerçek var: îkiz ku- leler simgeydi ve simgâediği şey, yeni din, SAYFA 14 yani paraydı. Kuleler bu dinin merkeziy- di. 11 Eylül saldınlan ile ilgili pek çok şey yazdıp söylendi. Hani neredeyse tüm bunlar kabak tadı vermeye de başladı. Ama burada özgün olan, Sollers'in yakla- şımının yanında, özellikle Portzamparc'm mimar gözüyle yaşananlan sorgulaması, buna hem edebi hem şiirsel hem de eleşti- rel boyut katması. Ikilinin daldığı bir başka dcrin konu da dd-düşünme ilişkisi. Yoğunlaştddan ana nokta, görme-algdama, dil ve anlamlan- dırma bağı. îşin içine felsefe de giriyor şiir de. Geminin dümeni, bir Descartes'a bir Heidegger'e oradan da Rimbaud'ya kırdı- yor. Logos'un derleyici toparlayıcdığı, bu- rada iki konuşmacının da aklının bir ke- nannda bulunuyor: Dili, kenti, dünyayı ve yaşamı düzenleyen logos... Sollers'in tüm bunlar arasmda kafasına takdan şeyler var. Rimbaud'nun "düşün- ceyi bulup çdcaran düşünce" belirlemesi üzerine zihin yoruyor ve arka arkaya so- rular sıralıyor: "însan- lar neden algdamayı kendine yasaklıyor? Birileri mi yasaklıyor yoksa? Yoksa bu ya- saklama aracdığıyla korunduklannı mı dü- şünüyorlar?" Bunlar dışında, Sollers'in "Dil olmaksızın düşünüle- bilirmi?"ve "Dil dı- şında mimari bir dü- zen sağlanabilir mi?" sorulanna, Portzamparc'ın bir yanıtı var elbette: Tüm mimari yapdandırmalar bir yana, "fikirleri en hızk şekilde, küçük ma- ketlerle ya da çizimlerle denemek gereki- yor; sonrasında kendini ifade edebilmek için söze geri dönüyorsun." Peki, ya mi- mar kim? Portzamparc mimar, dil ve me- kân konusuna şöyle giriyor: "Mimar, ke- sinlikle, duygularını yönlendirmeyi, onlan düşünmeyi öğrenmek zorunda olan biri- dir. Çalışmaya başladığımdan beri şunu düşünüyorum: Mekân ve dil, 'topos' ve logos', yer ve formül, belirli bir temas yü- zeyine salıip olan ama kesinlikle birbirle- rinden farklı alanlar, birbirlerine koşut bölgeler. Hava ve su gibi aynlmaz bir iki- li. Tam da bu yüzden, dilden yoksun dü- şünceye ilişkin bu soru beni sürekli meş- gul ediyor." Ona göre mimarlık hesap ve anlama işi. Buna dinlemeyi ve okumayı da ekliyor. Hepsinin bileşimi ise konuşmak, dinlemek ve görmek. ZAMANLA OYNAMAK 9* Portzamparc ve Sollers'in eşeledikleri konulardan biri de, günümüzü yönlendi- ren tüketim, satın alma, kullanma ve atma "kültürü." Bu "kültürün" getirdiği bekle- nen sonuç ise doğanın yapay şekilde üre- tilmesi. îkiliye göre zaman böyle işliyor, mekânlar ve yaşam buna göre düzenleni- yor. ™ Sollers'in belirlemesi dikkate değer: So- kak enikonu ulaşım veya alışveriş alanına dönüşürken, kent merkezindeki (gerçek) devinim olabildiğince öldürülüyor. Dola- Cörmek ve YazmaKta mlmarlı- ğa. dinleme ve okuma da ekie- ntyor. Hepsinin blleslml konuş- mak. dinlemek ve yazmak. yısıyla kent kişi için düşünüm ve dönü- şüm mekânı olmaktan hızla uzaklaşıyor. Söz konusu yapaylığın insanı ulaşnrdığı nokta, gerçek olandan keskin biçimde ko- puş. Yapay olanm yerine, gerçeği bir an bile koymaya yeltenseniz, hemen tehlike çanlan çalmaya başlıyor; Sollers'in dediği gibi "mağarada nkır nkır işleyen meka- nizma kendisinin tehdit edildiğinin ayır- dına varabiliyor." Işte bugün, tüm o yapaybğı yaratan ve yine ona karşı başka yapdarla yanıt veren mimari ile bunları derli toplu biçimde ge- leceğe aktardmasını sağlayan dd, birbirini hem tamamlıyor hem de etkiliyor. Kısaca- sı olan bitene çerçeve çizmemizi sağbyor. Ama ortada garip bir sorun duruyor: Guy Debord, "Çağdaş köle, kendisinin kesinlikle özgür olduğunu zanneder" di- yordu. Kişi, kendisini kısıtlayan şartlan evetledikçe hem mimari hem de dil, aç- mazlara sürüklenebilir. Bunun altında, Sollers'in hanrlatoğı bir soru bulunur: "însanlar, kendilerine pek çok olanak sağlayacak özgürlüğü istiyor mu?" Biraz daha dallandırıp budaklandırahm: Gö- rüntünün gerçeğin yerini aldığı bir dün- yada, kaç kişi mekânın gerçekliğini yerin- de algdama gibi bir özgürlüğün peşinden gitmeye cesaret edebilir? Sorular sorulan, yanıtlar yeni fikirleri doğururken, bir mimar ve bir yazarın or- taklığını, yaratma ya da anlama bağlamın- da ortaya koyan bir belirleme geliyor Portzamparc'tan: "Yazmak, inşa etmek yalnızca var olmayan bir şeyler yaratmak anlamına gelmez, çok eskide kalmış şeyle- ri yeniden okumak, yeniden görmek, on- lara büyülerini yeniden kazandırmak da buna dahildir." Bunun bir adı var: Za- manla oynamak. Sollers'in deyişiyle "he- saplamayla hiç ilgisi olmayan bir zaman- sallığa giderken" zamanla oynamak nasd mürnkün olabilir? Alın size Çin işkencesi gibi bir soru daha! Kitabın başından sonuna kadar, bu ve buna benzer pek çok soru var. Aynı za- manda yamtlardan doğan fikirler ve o fi- kirlerin yarattığı yeni sorular. Döngü de- vam edip gidiyor böyle. Portzamparc ve Sollers'in konuşmalan, yer yer Platon'un ünlü diyaloglannı anımsatıyor. Bir farkla: Kullandan yöntem hemen hemen aynı ol- sa da, konuşulan konular doğal olarak bugün ve hatta geleceğin insanı, dili ve mekânlanna ilişkin. Konuşmalarm bir başka özelliği, iki dost arasındaki sığ bir "geyik muhabbeti" olmaması. Çünkü tartışmalar, entelektüel bir zemine oturuyor. En önemlisi de Portzamparc ve Sollers'in di- yaloglannın her birinden bugüne ve geleceğe dair fikirlerin türeme- si. Konuşmalan kakofoni olmak- tan çıkaran ilk neden bu. tkincisi, hem Portzamparc'ın hem de Sol- lers'in birbirinin alanına (ve genel kültüre) ilişkin derinlemesine bü- gi sahibi olması. tşte tüm bunlar, farklı aianlarda yürüse de aynı yö- ne bakıp geçmişten başlayarak günü yorumlayan ve nihayet geleceğe yö- nelik öngörü salıibi ve fikir üreten iki is- min, çok çeşitli konuları geniş bir açıdan bakarak görüp yazdddanm orta yere seri- yor. Portzamparc, mimar gözüyle yazına eğderek; Sollers, yazar duruşuyla mimarlı- ğa el atarak olup biteni değerlendiriyor. lyi ama neden? En yalın ifayle anlamak için. Tüm kitabı sanp sarmalayan ana fi- kir de bu. • bulunmaz_ali@hotmail.com http://bulunmazali81.blogspot.com Görmek ve Yazmak/ Christian de Portzamparc, Philippe Sollers/ Çeviren: Cem 1leri/ Yapı Kredi Yaymlan/ 138 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1065
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear