29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 2010 SALI 6 HABERLER TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Şemdinli kırsalında son olarak 12 PKK’linin öldürülmesi örgütte büyük infial yarattı. PKK’nin kentlerdeki sivil birimleri bu kayıpların ardından özellikle Diyarbakır ve Hakkâri’de olaylar çıkarıyor. Oysa son bir hafta içinde terörle mücadele stratejisinin perde arkasında yaşananlar önümüzdeki günlerin çok sıcak geçeceğini gösteriyor! İşte bir avukat görüşmesi ve bir gazete manşetinin art arda gündeme getirilmesiyle dışa vuran ince bir planın perde gerisi... Bakınız, Kandil-İmralı hattında neler oluyor: Kuzey Irak’taki kamplara yönelik hava saldırıları ve Güneydoğu kırsalında teröristleri hedef alan operasyonlar yoğunlaşırken PKK’nin kayıpları da artıyor. Öcalan’ın geçen hafta yaptığı ilginç açıklamalar ise hem örgütün içinde bulunduğu psikolojiyi hem de “gizli pazarlık” iddialarını yeniden gündeme getiriyor! Öcalan’ın 7 Temmuz’da İmralı’da avukatlarıyla yaptığı görüşmenin notları, 9 Temmuz’da örgütün yayın organı ANF’de yayımlandı. Öcalan bu görüşmelerde; Bir yandan “Müzakere olmaz ise devrim süreci gelişir, çatışmaların şehirlere yayılması tehlikesi var. O zaman işin içinden çıkılamaz” derken diğer yandan da “çözüm” iddiasıyla üç seçeneği öne çıkardı. Habur’da yeni hareket mi!.. Öcalan’ın seçeneklerinden ikisi her zaman dile getirdiği konulardı. Örneğin; “Karşılıklı bir eylemsizlik durumu sağlanabilir. İkincisi, Meclis bünyesinde Güney Afrika benzeri bir Hakikat ve Adalet Komisyonu kurulabilir” diyordu. Ancak üçüncü seçeneği ilk kez dile getiriyordu... İşte hem örgütte hem de kamuoyunda şok yaratacak o açıklamaları: “Üçüncüsü de, belli bir alanda toplanmış güçlerin yurda dönüşü sağlanır. Öyle Habur’daki gibi değil, toplu bir geliş olur.” Öcalan’ın üçüncü seçeneği çok tartışılacak. Üstelik hem örgüt içindeki gelişmeler hem de Irak’ın Erbil kentinde kurulu “Üçlü mekanizma merkezi”nin PKK’nin etkisizleştirilmesine yönelik son hazırlıkları da gösteriyor ki, bu seçeneğin gerçekleşme olasılığı çok yüksek! Çünkü daha önce örgüt üzerindeki hâkimiyetini “test” etmek için 34 PKK’liyi Habur’dan yurda sokturan Öcalan, belli ki şimdi yeni bir plan peşinde!.. Peki bu planı Öcalan yalnız başına mı yapıyor?.. İşte asıl mesele bu!.. “Devlet, Öcalan’la gizlice görüşüyor” şeklindeki tartışmalar “Kürt açılımı” planına gölge düşürürken, PKK liderinin son çıkışı daha da önem kazanıyor. Zaten Öcalan’ın bu açıklamalarından yalnızca bir gün sonra Hürriyet gazetesinin manşetine oturan bir haber de hem terörle mücadelenin perde gerisindeki gizli hesapları dışa vuruyor, hem de Öcalan’ın son çıkışını niçin yaptığını sorgulatıyor! İşte Metehan Demir imzalı, 10 Temmuz tarihli o haberin özeti: “Türkiye, terör örgütünün en önemli isimlerinin yer aldığı 248 kişilik listeyi ‘teslim edin’ diyerek ABD, Irak ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ne verdi. Murat Karayılan, Cemil Bayık, Mustafa Karasu, Duran Kalkan, Rıza Altun gibi isimlerin de yer aldığı listedekilerin gerekirse ortak operasyonla da yakalanmaları istendi. Daha öncekilerden farklı olarak ilk kez bu kadar detaylı hazırlanan, delilli suç dosyaları ile desteklenen liste, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi lideri Mesud Barzani’ye de verildi. Ankara’nın teklifleri içinde, Kuzey Irak’ta gerekirse ortak operasyon; Kuzey Irak yönetimi ve Amerikan güçlerinin tek tek veya ayrı askeri harekâtı ile bölgesel operasyona çevrilebilir istihbarat alışverişi de bulunuyor.” Öcalan neyin peşinde?.. Metehan Demir’in haberi, “Üst düzey kaynaklara göre, önümüzdeki dönemde, Kuzey Irak ekseninde daha önce benzeri görülmemiş bazı sürprizler yaşanabilir. Devlet çok kararlı. Türkiye bu yazdan çok şey bekliyor” diye bitiyordu! Peki, Öcalan’ın “toplu bir geliş olur” şeklindeki açıklamasıyla Hürriyet’in manşetindeki iddiaların yalnızca bir gün arayla gündeme getirilmesi bir rastlantı mı?.. Yanıtı kesinlikle hayır!.. Öcalan’ın bu kez öyle 34 kişiyle yetinmeyeceği anlaşılıyor. Üstelik daha bir ay önce operasyonlardan kaygılanarak “PKK bu kez büyük kayıp verebilir” diyen Öcalan’ın son çıkışının iyi analiz edilmesi gerekiyor. İşte yanıt arayan çok önemli sorular: - Son beş yıldır PKK yöneticilerinin ya bir Avrupa ülkesine gönderilmesi ya da affedilerek siyasi yaşama kazandırılması tartışılırken, Öcalan’ın büyük çaplı bir dönüşten söz etmesi hangi plana hizmet ediyor?.. - Kalabalık bir PKK’li grubunu Amerika-Irak işbirliği mi teslim alacak yoksa Öcalan mı teslim olmalarını isteyecek? Öcalan “belli bir alanda toplanmış güçler” derken Kandil Dağı’ndan ve buradaki PKK yönetiminden mi söz ediyor?.. - İmralı, 248 kişilik PKK’li listesinin Barzani’ye verildiğinden haberdar mı? Son çıkışını bu yüzden mi yaptı? - PKK lideri örgüt üzerindeki hâkimiyetini ikinci kez kanıtlamak için mi yeni bir manevraya hazırlanıyor? - PKK, Öcalan’ın “geri dön” çağrısına bu kez de olumlu yanıt verir mi?.. - Hürriyet’in manşetindeki iddiaların Öcalan’ın avukat görüşmesinin yayımlanmasından bir gün sonra gündeme getirilmesi rastlantı olmayacağına göre AKP iktidarı, Öcalan’la gizli bir pazarlık mı yürütüyor?.. - Peki, Öcalan’a herhangi bir söz mü verildi?.. PKK liderinin son avukat görüşmesinde, “Benim içinde olmadığım bir sürecin başarı şansı yoktur, bu eşyanın tabiatı gereği böyledir” demesi gizli bir pazarlığı kanıtlamıyor mu?.. Terör hem kırsalda hem de kent merkezlerinde şiddetini arttırmak için her yola başvuruyor. Anlaşılıyor ki Ankara-Washington- Erbil hattında, direkt olarak örgütün beyin takımını hedef alacak operasyonel hazırlıklar da sürüyor. İşin ilginç yanı, son gelişmeler de gösteriyor ki, bu hazırlıkların yanı sıra, Ankara-Kandil- İmralı üçgeninde aynı paralelde bir pazarlık da yürütülüyor!.. Aksini iddia edenler Öcalan’ın şu sözleri üzerinde ısrarla düşünmelidirler. Çünkü aşağıdaki satırlar önümüzdeki günler açısından çok ama çok şey anlatıyor: “Benim öyle kendimi kurtarmak gibi bir derdim yok, kurtuluş olacaksa hepimiz için olacaktır.” İmralı-Kandil-Ankara Hattı ve Öcalan’ın ‘Kurtuluş’ Planı!.. Erbakan vesayeti sona erdi BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Kürtler: Soru Sormak! “Türkler ve Kürtler birlikte yaşamak zorunda mı?” sorusundan bu kadar korkulacağını doğrusu beklemiyordum. Bu sorudan “ırkçı söylemler” üretenlere baktığınızda, aralarında, bir zamanların bozkurt ırkçılarının da olması, hayatın cilvesi olsa gerek! Anlı şanlı bazı “düşünürler” hatta çok ilginç komplo teorileri bile geliştirmekte, “Öcalan ile (Derin) Devlet arasındaki ilişkileri hiç bilmiyoruz” demekte! Ama bence bu doğru bir sorudur! Bu soruyu doğuran, PKK terörü, Kürt partisinin tutumu, İmralı’nın çözüm önerisinin içeriği, KCK belgeleridir... Bu belgeler açıkça Kürt bağımsız devleti kurmak istek ve iradesini ortaya koyuyor. Önerilen yeni devlet ve ülke yönetim biçimi de neredeyse birbiriyle ilintisiz yaşayacak “iki ülke”yi öngörüyor. Bu durum karşısında “Kardeşim nihai düşünceni, hedefini öğrenebilir miyim?” sorusunun yanıtını merak etmez misiniz? Bu sorunun yanıtını bilmiyoruz. Sadece kestirimlerde bulunabiliyoruz. “Türkler ve Kürtler birlikte yaşamak zorunda mı?” sorusu tam da Kürt egemen siyasetini anlamak için soruldu. Bu soru üzerinden “Türkler Kürtleri defedip kurtulmak istiyor” sonuçlarını çıkaran, aklı başında bazı arkadaşlarımın yüzeysel yorumları da doğrusu beni şaşırttı! Bilinmezlikler içinde bir gelecek politikasını anlayabilmek için, bazen uç noktalarda, aslında sonuçlarını istemediğiniz sorular yöneltmekte büyük yarar var... Bu sorulardan korkmanın anlamı yok! Böyle sorular sayesinde, olmasını istemediklerinizi eleyebilirsiniz. Ayrıca bu tür sorularla, insanların neler düşündüğünü, duygularını ve iradelerinin yönünü de görebilirsiniz! Nitekim görüyoruz: Hasip Kaplan acele basın toplantısı yapıyor ve “Biz ayrılamayız” diyor. Hepimizin ileri sürdüğü ve neden birlikte yaşamak zorunda olduğumuza ilişkin güçlü gerekçeleri paylaşıyor! Kaplan, daha önce böyle bir konuşma yapmış mıydı, anımsamıyorum! Buna benzer açıklamaları, PKK’den, Barış ve Demokrasi Partisi’nin en sert temsilcilerinden bekliyoruz şimdi! Çünkü birlikte yaşamak iradesi ortaya çıkınca, konunun/tartışmanın rengi değişir, içeriği dolar ve ciddi bir tartışma ortamı oluşur. Hasip Kaplan diyor ki: “Bir iki ay içinde PKK dağdan inecek...” İnmeli, cinayetlere son vermeli... Ancak yeni bir ortamda yeni şeyler konuşulabilir.. Yeni bir ortam yaratılmadığı sürece sadece silah seslerini duyarız ve cinayetler ortalığı karıştırır, Türkler ve Kürtler birbirinden daha da uzaklaşır! Silahların gölgesinde konuşulacak, görüşülecek, tartışılacak bir şey bulamazsınız... Kürt meselesine en angaje olmuş yazarlar, PKK cinayetleri tırmandıkça, enseye silah dayalı bir biçimde, “hadi masaya oturun” diyerek, sözde çözüm üretiyor! Aslında bu çözüm değil, silahlı propagandanın borazancıbaşılığını yapmaktır! Bu soru aslında başka bir olguyu daha ortaya çıkarttı: Türklerin de bir kısmı “Ne haliniz varsa görün, ayrılın ve gidin...” noktasına gelmiş. Bunlar ne kadardır, bilmiyoruz, ama böyle bir bilgi daha elde vardır! Millet soru sormaktan korkuyor. Bu bizim bilimsiz toplum olmamızın bir sonucu! Ortalıkta konuşan, yazan “aydın” dahil! Kürt meselesi üzerinde doğru düzgün, halkın düşünce yapısını ortaya çıkartacak ve bilgi üretecek araştırmalar yapılmadığı gibi, bu konuda soru sormayı bile yasaklıyoruz... Soranların da başına balyozlar inmeye başlıyor! Doğan Kuban Hoca, bu cuma günü Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergimizdeki yazısında, tam da bu konuya değiniyor. Kuban diyor ki: “Sadece sorun üretiyoruz, fakat ne doğru soru soruyoruz, ne de yanıt vermeye cesaret ediyoruz. Yanıtsız biriken sorunlar kaos habercileridir. Türkiye’de kaç Kürt var, ne kadarı kentte, ne kadarı köyde, ne kadarı Doğu’da, ne kadarı Batı’da, ne kadarı zengin, ne kadarı fakir, ne kadarı okumuş, ne kadarı okumamış, ne kadarı işsiz, ne iş yapıyorlar; bu soruların bir tanesinin yanıtını biliyor musunuz?” Hayır! Bu soruları çoğaltmalıyız ki, ne üzerinde nasıl konuşacağımızı ve çözüm üreteceğimizi bilelim... Mesela: Kürtler arasında ayrılmak isteyenlerin oranı nedir? Batı’da yaşayan Kürtler, PKK ve ayrılıkçılık üzerine ne düşünüyor? Kürtlerin önemli bir çoğunluğu neden örneğin BDP’ye oy vermiyor? Sormazsınız, bilmezsiniz ve çözüm üretemezsiniz... Türk aydınının ortalıktaki önemli bir kısmının merak ettiği hiçbir şey yoktur, onlar sadece kafasındaki kurguları dayatmayı bilir! obursali@cumhuriyet.com.tr Referandum sürecinde ‘evet’ oyuna ihtiyacõ olan AKP, SP’de ortaya çõkan tabloyu yakõndan izliyor ERDEM GÜL ANKARA - SP’nin olağünüstü kongresi, siyasetin bundan sonraki sürecini etkileyecek gelişmelere sahne oldu. Numan Kurtulmuş, tek aday olarak girdiği kongreden çok zor da olsa partiye hâkim olarak li- der çõkmayõ başardõ. “Milli Görüş” lideri Necmettin Erbakan, 40 yõl- lõk dava arkadaşlarõyla birlikte “tas- fiye” noktasõna geldi. SP kongresinde Erbakan’õn sağlõk sorunlarõna rağmen kongre salonuna baskõn tarzõnda gelmesine, liste çõ- karmasõna ve kavgalara varan, deva- mõnda seçimleri protesto ettirmesine neden olan olaylar, Kurtulmuş’un “Erbakan vesayetini kaldıracağım” sözleriyle başladõ. Erbakan, Kurtul- muş’tan AKP’liler ayrõldõğõnda da kendisini terk etmeyen dava arka- daşlarõyla yakõnlarõnõn da içinde ol- duğu bir Genel İdare Kurulu (GİK) lis- tesi istedi. Kurtulmuş, genel başkanlõğõna mu- halefet etmese de “partiyi uzaktan yöneteceği” kaygõsõyla Erbakan’õn önerdiği isimleri kabul etmedi. Bunun üzerine Erbakan, Numan Kurtul- muş’un başõnda yer aldõğõ ikinci bir lis- te çõkarõnca SP’de tam bir iç hesap- laşma yaşandõ. Kurtulmuş ikinci listeye karşõ çõ- kõnca partililer birbirine girdi. Kürsü işgaline varan kavgalarõn ardõndan Erbakan yanlõlarõ seçim protestosu yo- luna gitti. Böylece Kurtulmuş kendi listesini az oyla da olsa seçtirirken ge- nel başkan seçilmekte çok zorlandõ. Kurtulmuş üçüncü turda, 310 oyla ya- ni 1250 delegenin ancak dörtte birinin oyuyla genel başkan seçilebildi. Bu sonuçla, Kurtulmuş, zor da ol- sa “Erbakan’a rağmen” seçilip SP’nin lideri haline geldi. Erbakan ise 2000 yõlõnda Yenilikçiler adõyla Ab- dullah Gül liderliğinde genel baş- kanlõk mücadelesi verip partiden ay- rõlarak bugünkü AKP’yi kuran ekip- ten sonra ikinci başkaldõrõyõ Kurtul- muş’tan gördü. AKP yakından izliyor Ancak bu kez Erbakan ve arkadaş- larõ partiyi kaybetti. SP’de ortaya çõ- kan tablo, özellikle referandum süre- cinde SP’nin “evet” oylarõna büyük ih- tiyacõ olan AKP tarafõndan da yakõn- dan izleniyor. Erbakan ve arkadaşlarõ ilk kez par- tisiz kaldõ. Parti içinde mücadeleye de- vam mõ, yeni bir parti kurmak mõ ter- cihini yapmak zorundalar. Yeni bir parti kurmalarõ Erbakan’õn sağlõk so- runlarõyla çok zor olasõlõk olarak gö- rülüyor. Ancak parti içinde de güçleri çok sõnõrlõ. AKP’de Erbakan yanlõla- rõnõn iç mücadeleyi sürdürmeleri ha- linde SP’nin bundan olumsuz etkile- neceği ve AKP’yi tehdit edecek da- ha büyük bir adres haline gelmeleri- nin mümkün olmadõğõnõn altõ çiziliyor. Erbakan’õn AKP’ye yönelik çok sert suçlamalar içeren söylemleri ye- rine Kurtulmuş, eleştirel ama daha yu- muşak bir üslup tercih ediyor. Kur- tulmuş, İsrail politikasõ başta olmak üzere, açõlõm, Ergenekon, anayasa değişiklikleri, referandum gibi temel konularda AKP ile çok yakõn bir po- litik tutum içinde. Numan Kurtulmuş, tek aday olarak girdiği kongreden çok zor da olsa partiye hâkim olarak lider çõkmayõ başardõ. “Milli Görüş” lideri Necmettin Erbakan, 40 yõllõk dava arkadaşlarõyla birlikte “tasfiye” noktasõna geldi. Ortaya çõkan tabloda Erbakan ve arkadaşlarõ ilk kez partisiz kaldõ. Prof. Gülbaş, kemik iliği naklinde en önemli ayrıntının hastaların enfeksiyonlardan korunması olduğunu belirterek, merkezde riskin minimuma indirildiğini söyledi. Sağlõkta önemli adõm Yaklaşõk 3 bin kişiye tedavi olanağõ sunacak olan ASM’nin Kemik İliği Merkezi hizmete açõldõ İstanbul Haber Servisi- Ana- dolu Sağlõk Merkezi (ASM), Tür- kiye ve bölgedeki hastalarõn yanõ sõ- ra yurtdõşõndan gelecek pek çok hastaya hizmet vermek üzere kur- duğu Kemik İliği Merkezi’ni hiz- mete açtõ. Sosyal Güvenlik Kuru- mu ile yapõlan protokolla sosyal gü- venceli hastalara da hizmet verecek merkezin Türkiye’de nakil sõrasõ bekleyen yaklaşõk 3 bin hastaya te- davi olanağõ sunmasõ beklerniyor. Amerika’daki en iyi nakil mer- kezlerinin koşullarõnda hazõrlanan ve yaklaşõk 9 milyon dolara mal olan merkezin, enfek- siyon oranõnõ sõfõra indirmeyi hedeflediği be- lirtildi. Aynõ anda 22 hastaya kemik iliği nak- li gerçekleştirilebilen merkezin direktörü Prof. Dr. Zafer Gülbaş, kapasitelerini sis- temli olarak arttõrmayõ ve yalnõzca Türkiye’de değil, ASM’nin diğer tüm fonksi- yonlarõnda olduğu gibi bölgesel ve global olarak faaliyet göstermeyi amaçladõğõnõ söyledi. Gülbaş, kemik iliği naklinde en önemli ayrõntõnõn tedavi gören hastalarõn enfeksiyonlardan ko- runmasõ olduğunun altõnõ çizerek, şunlarõ söyledi: “Merkezimizde- ki hasta odalarında ve koridor- larda havada bulunan partikül- leri temizleyen ve ‘hepafiltre’ ola- rak adlandırılan sistem kullanı- lıyor. Bu sistem sayesinde hemşirenin, he- kimin hastaya enfeksiyon taşıma riski be- lirgin derecede azaltılmış oluyor. Her has- ta odasının girişinde, odayla koridor arasında özel bir bölüm bulunuyor. Oda- larımızı, hastanın rahat ve huzurlu vakit geçirmesi için tasarladık.” ŞEVKET KAZAN ‘Kurtulmuş cezasını çekecek’ Haber Merke- zi - Saadet Parti- si’nin (SP) olaylõ kongresinden sonra liste dõşõ bõ- rakõlan isimlerden eski Adalet Baka- nõ Şevket Kazan, Genel Başkan Numan Kurtul- muş’a sert tepki göstererek “Ce- zasını çekecekler” dedi. NTV’ye konuşan eski Adalet Bakanõ ve Saadet Partisi eski ge- nel başkan yardõmcõsõ Şevket Ka- zan, kongreden bir gün önce Nu- man Kurtulmuş ile liste üzerinde uzlaştõklarõnõ fakat sabah 5 sõrala- rõnda listenin değiştirildiğini açõk- ladõ. Kurtulmuş’un tecrübesizce davranõp partiyi karõştõrdõğõnõ be- lirten Kazan, “Bugün bu hatayı yaptılar. Bu zamana kadar onla- ra ağabeylik yaptık. Şimdi bu hatayı yapanlar cezasını çeke- cektir” dedi. Kazan, “Parti derin bir huzursuzluk içerisinde. Teş- kilatta karışıklık var ve büyük bir üzüntü var. 600 kişi oy kul- lanmadan gitti. Ben yeşil listede yokum deyince küsüp gittiler. Numan Bey’in bu yaptığı maale- sef bir tecrübesizliktir. Çok yan- lış bir siyasi hareket yaptık. Çok yazık etti” diye konuştu. Kazan, kongreden bir gün önce Kurtulmuş ile liste üzerinde uzlaştõklarõnõ fakat sabah 5 sõralarõnda listenin değiştirildiğini açõkladõ. Zafer Gülbaş Adana’da imar krizi ADANA (Cumhuriyet) - Çevre ve Orman Bakanlõğõ 2006 yõlõnda başlattõğõ “yaban hayatõ koruma” ile ilgili bir çalõşma çerçevesinde Ada- na’dan imar planõ istedi. Valilik bakanlõğa hemen bir plan gönderdi. Bunun üzerine binlerce apart- man, işyeri, villa, okul, resmi kurum binalarõnõn bulunduğu bölge hükümet tarafõndan yaban hayat sahasõ ilan edildi. Adana Valiliği, bakanlõğõn kara- rõ doğrultusunda 4 ay önce bölgeyi imara kapattõ. Büyükşehir Belediyesi ise itiraz etti. Yapõlan ince- lemede karõşõklõğõn bakanlõğa gönderilen 30 yõl öncesinin planõndan kaynaklandõğõ belirlendi. LYS sonuçları açıklanıyor ANKARA (AA) - ÖSYM Başkanõ Prof. Ünal Yarõmağan, Lisans Yerleştirme Sõnavõ (LYS) sonuçlarõnõn bu hafta içinde açõklanacağõnõ ancak 15 Temmuz’dan önce olmayacağõnõ bildir- di. Yarõmağan, sõnav değerlendirme işlemlerinin sürdüğünü belirtti. Yarõmağan, sonuçlarõn açõk- lanmasõndan sonra tercihlerin 26 Temmuz- 6 Ağustos arasõnda yapõlabileceğini ifade etti. Halis Toprak’tan suç duyurusu İstanbul Haber Servisi - İşadamõ Halis Top- rak, bir röportajõnda kendisine ve Danõştay 13. Dairesi üyelerine hakaret ettiğini, yargõlamayõ et- kilemeye çalõştõğõnõ öne sürdüğü TMSF Başkanõ Ercan Şakir Gül hakkõnda savcõlõğa suç duyuru- sunda bulundu. Toprak’õn avukatõ Bülent Akar ta- rafõndan hazõrlanarak Beyoğlu Cumhuriyet Baş- savcõlõğõ’na sunulan suç duyurusu dilekçesinde, Gül hakkõnda, dava açõlmasõ talep edildi. Ataman Sayıştay 5. Daire Başkanı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sayõştay 5. Daire Başkanõ Süleyman Topallar’õn yerine ay- nõ daire üyesi Taykan Ataman seçildi. Yapõlan açõklamada, yaş haddinden emekliye ayrõlan To- pallar’õn yerine, Sayõştay Genel Kurulu’nun dün- kü toplantõsõnda Ataman’õn seçildiği bildirildi. Kapalıçarşı’da 5 saatlik utanç İstanbul Haber Servisi - Kapalõçarşõ’da seyyar satõcõlõk yapan İran asõlõ Türk vatandaşõ Hasan Emniyeti (89) kalp krizi geçirerek öldü. Lübnanlõ turist kadõn doktor Rola Alyukhtar Em- niyeti’ne müdahale etti. Esnaf, ambulansõn olay yerine geç geldiğini ve cesedin 3 saat yerden kal- dõrõlmadõğõnõ iddia etti. Ceset olay yerinden kaldõ- rõldõğõnda bu sürenin 5 saate ulaştõğõ öğrenildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear