Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com
HARBİ SEMİH POROY
BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com
13 TEMMUZ 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Halkın asıl
derdi işsizlik.
AKP’nin asıl
derdi de halk!
İlan
Tarık Emre:
“Şampiyonlar
şampiyonu süper
öğrenci Emre Gül’ü
yetiştiren TED Ankara
Koleji gazetelere
niye ‘gurur’ ilanı
vermiyor!”
Taşkın
Nezahat Özbek:
“Resmi taşıtta PKK
pankartı görenler
şaşırmasın. Bu
sadece terörün kimin
eliyle yürütüldüğünün
dışarıya taşmış
şeklidir!”
Pişpirik
Faruk Yıldız:
“Meclis Başkanı,
liderlerin
birbirlerini evde
ziyaret etmeleri
yanında ara sıra
karşılıklı pişpirik ve
tavla oynamalarını da
önermelidir!”
YağmurDeniz
Recep’in paketine ‘evet’ demek
RECEP’İN anayasa paketine
“evet” denmesini istiyor Hamza
Saykan. Fakat öyle körü körüne evet
demek yok, evet demek bazı
isteklere bağlı:
“12 Eylül’de nur topu gibi bir
anayasamız olacak. Eski 12
Eylül’ü çöpe atıp, yeni bir 12
Eylül anayasasına kavuşacağız.
Bu anayasaya kabul oyu
vermek için ne de çok
gerekçemiz var: Bir defa Recep’in
padişah olmasını istiyorsanız yeni
anayasaya evet demelisiniz. İşsizlik
resmi rakamlara göre yüzde 14
deniliyor. Bu oranın korunmasını,
hatta daha yukarı çıkmasını
istiyorsanız evet demelisiniz.
Cemaatler son sekiz yılda epey yol
aldılar. Artık devleti doğrudan
yönetsin diyorsanız, evet demelisiniz.
Devleti yönetenler kısa zamanda
gemicik sahibi oldular. Gemicikleri
transatlantik yapsınlar diyorsanız
evet demelisiniz. Telekulak ve ortam
dinleme yoluyla herkes dinleniyor.
Sizin de sözünüz dinlensin
istiyorsanız evet demelisiniz. Açılım
furyası devam ediyor. Açılım adı
altında ülke bölünsün, ayrışma ve
çatışma sürsün istiyorsanız evet
demelisiniz. Yolsuzluklar bütün
hızıyla devam ediyor. Yola devam
etsinler diyorsanız evet
demelisiniz. Dış politikada
çuvalladık. Dünyada daha da itibar
kaybetmemizi istiyorsanız evet
demelisiniz. Daha birçok neden
sıralanabilir; onları da Cumhuriyet
okurlarına bırakıyorum.”
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in
günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar,
sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist
değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi
çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra
Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü
Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler;
benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
TÜRKİYE davulcuya mı gidecek yoksa zurnacıya
mı? Bülent Esinoğlu, Batı’ya göre Türkiye’nin
başıboş kalmış kıza benzediğini söylüyor:
“Obama’yı Avrasya korkusu salmış. Avrupa’yı
Türkiye’nin üyelik yolunda oyalamasından dolayı
AB’yi eleştiriyor. ‘Türkiye’nin Avrupa’dan başka
yerlere bakar hale gelmesi doğal’ diyor. Obama’ya
göre, Türkiye başıboş kalmış bir kıza benziyor. Ya
davulcuya ya da zurnacıya gidecek diye
hayıflanıyor. Türkiye’yi AB kapısına bağlayanın
Amerika olduğunu en iyi Obama biliyor. Obama,
AKP iktidarında, Türkiye’nin ABD emrinden
dışarıya çıkmayacağını da biliyor. Peki, Obama
neden hayıflanıyor? Çok açık. Türkiye’nin Atlantik
İttifakı içinde boğulduğunu biliyor. Batı Türkiye’yi
Doğu’nun çıkarlarını tıkayan bir tıkaç gibi
kullanıyor. Türkiye Doğu’yu tıkadıkça kendisi de
tıkanıyor. Obama, Türkiye’yi devletsizleştirerek,
AB’ye bağlama projesini Avrupa’nın iyi
yönetemediğinden şikâyetçidir. Türkiye kendini
yönetenlere rağmen, Atlantik’te boğulduğunu
görüyor. Telaş buradan geliyor. Avrasya
tartışmaları çıkınca, iktidardan başta eşbaşkan
olmak üzere, ‘valla billah biz bir yere gitmiyoruz’
açıklamaları geliyor.
Geçenlerde, TÜSİAD’ın manken gibi
başkanından bir açıklama geldi. ‘AB’ye üyelik
önemli değil, esas olan AB üyelik sürecine bağlı
olmaktır’ dedi. İfade çok açık ama tercüme şudur:
AB kapısına bağlı olmak, Türk halkını terbiye
ediyor, devleti çürütüyor, tekellerin etkinliğini
artırıyor. Başka bir seçenek aranmasını önlüyor.
Kendi devletinin işlevselliği yerine, başka bir
otoritenin ulusal pazarlarımız ve devletimizin
üzerindeki etkinliğini daha yeğ tutan bir zihniyet.
Amerika’nın, Avrupa’nın, AKP’nin ve TÜSİAD’ın
çıkarları bu zihniyette olabilir. Çünkü çıkarları onu
gerektiriyor. TÜSİAD, Avrupa’dan, Amerika’dan
aldığını Türk halkına pazarlıyor.
Obama’nın sıkıştırması ve TÜSİAD’ın Amerika ve
Avrupa’daki çalışmalarından sonra, 13’üncu başlık
olan Gıda başlığını açtıklarını öğreniyoruz. Bunun
anlamı şudur: Nasıl ki, şimdi, kendi ürettiğimiz
sanayi ürünleri için gidip AB kurumlarından izin alıp
kendi ulusal pazarlarımızda satıyorsak, ürettiğimiz
gıdalar için de aynısını yapacağız. Yani devletimizin
yetki alanlarından birisini daha AB’ye
devredeceğiz. Devletimizi tümden AB’ye teslim
etmek için de istedikleri anayasayı referanduma
götürüyoruz.”
Davulcu
MAVİ SÜRGÜN
SERDAR KIZIK
Demokrasi ve
Derelerin Kardeşliği...
Bütün canlıların yaşam hakkı esastır.
Demokrasi bir yaşam biçimidir. Daha çok
özgürlük, daha büyük haklar talep edilir.
Bize gelince...
Türkiye’de seçimi kazanan, karşısındaki daha
büyük seçmen kitlesine karşın “milli iradeyi”
kendisi sanır.
Parlamento, genel başkanlar ya da çevresindeki
dar bir kadronun seçtiği milletvekillerinden oluşur.
Yasama esastır; yargı ve yürütme geriye
düşürülür, güçler dengesi gözetilmez!
Hiçbir ülkede olmadığı gibi yüzde onluk seçim
barajı ve milletvekili dokunulmazlığı yürürlüktedir.
Bizim demokrasimizde Anayasa Mahkemesi
kararıyla laiklik karşıtı eylemlerin odağı olan bir
partinin iktidarı hüküm sürer.
Terör baş belasıdır. İnsanlar neredeyse her gün
şehit haberleriyle uyanır. Terörün büyük şehirlere
de yayılacağı, bombaların patlayacağı haberleri
büyük bir cüretle söylenir, sonra da
sıradanlaştırılır...
Bu ülkenin parlamentosunda bırakın sessiz
kalmayı, terör örgütünü açıktan destekleyen bir
Meclis grubu söz konusudur.
Muhalif olmanın bedeli çok büyüktür,
cezaevlerinde sürünmeye kadar uzanır.
Gece yarısı evler basılır, düzmece savlarla
insanlar suçlanır, açılan soruşturmalarda dizboyu
yasa ve özel yaşam ihlallerine rastlanır.
Yandaş medya ve kalemlere büyük kıyak
sağlanır... Bizlerin vergileriyle işleyen TRT’de
iktidar yandaşlığı, kabul edilmez sınırlara ulaşır.
Otokratik düzene eğilimden, sivil faşizmden söz
eden “ılımlı” yazarlar ve çizerler bile, açık tehditlere
maruz kalır.
Yargıçlardan başsavcılara, politikacılardan
öğretim üyelerine, hatta sade vatandaşa kadar
herkesin telefonları dinlenir, haberleşme özgürlüğü
iç edilir.
Bu pek demokratik düzende Anayasa
Mahkemesi karar alacakken bile dinleme ihtimalini
gözeterek toplanır. Mahkeme üyeleri duruşmaya,
özel kuryelerle çağrılır.
Başka?
Şaka gibidir! İktidar partisinin grup başkanvekili
gazetecilerin “Dinlemeler neden hep sizin
iktidarınızda oluyor” sorusuna yanıt olarak, “Bizim
iktidarımız teknolojiyle barışık olduğu için, teknolojik
gelişme çok ileri seviyede oldu” diyebilir. Aslında
iktidarın bir bakanı geçen yıl dinlemelerle ilgili
olarak “Yarası olan gocunur” diyebilmiştir.
Muhalefetteki partiler “korku imparatorluğu
yaratılıyor” diye bas bas bağırır...
Meclis’te sivil siyaseti kesintilere uğratan
darbelerin ve JİTEM faaliyetlerinin araştırılması için
verilen önergeleri reddedenler, benzer biçimde faili
meçhul cinayetlerin araştırmasını da kabul etmez,
ama en demokrat onlar geçinir!
Adalet Bakanı 12 Eylül’de yapılacak
referandumun, 10 seçimden daha önemli
olduğunu söyler, niyedir irdelenmez.
İşçilerden, emekçilerden, üniversite
öğrencilerinden, üreticilerden gelen hak talepleri,
TEKEL işçileri örneğinde görüldüğü gibi copla,
biber gazıyla boğulur.
Yetmez! Çevre ve doğayı korumanın, mücadele
etmenin bedeli de baskıdır, dayaktır, gözaltılardır
bizim demokrasimizde.
Geçen hafta Ankara’da TBMM bahçesinde
Akkuyu’ya nükleer santral yapımına karşı oturma
eylemi gerçekleştiren, topladıkları 170 bin imzayı
iletmekten başka amaç taşımayanlar gözaltılarla
yıldırılmaya çalışılır.
15 Temmuz’da Şavşat’ta, 20 Temmuz’da
Ardanuç’ta düzenlenecek “HES’lere Hayır!”
mitinglerini engellemek için de yöntem bellidir.
Mahkeme kararlarına uymayanlar, “sular özgür
aksın” diye bir araya gelenlerin oluşturduğu
Derelerin Kardeşliği Platformu üyelerine hukuksuz
gözaltılar, olmadık para cezalarında bir sakınca
görmezler.
“Çevreyi korumak” için çırpınanlara, “çevreyi
kirlettikleri” gerekçesiyle ceza kesilir bu düzende...
Adı demokrasidir...
UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com
Geçen haftaki makaleme,
yine sizlerden çok destek
geldi. Bugün ana konuya
girmeden önce, Sarıgül’e
geçen haftaki “partileşmeme”
kararına olan tebriklerime bir
yorum eklemem lazım: Sevgili
Mustafa, senin “örgütünden”
ayrılanların bir kısmı apar
topar AKP’ye girebiliyorsa,
bu hem sana, hem de
herkese ders olmalı, insan
siyaseti çıkar ilişkisi olarak
görüp her kayığa
atlayabilenlerden uzak durup
çizgisini temiz korumalı…
Geçen yazıma yalnız DSP’li
20 dostum ters tepki verdiler
ve DSP’nin kapatılması ve
oyların bölünmemesi
konusundaki hassasiyetime
kızdılar. Bunu gören
çevremdeki insanların tepkisi
ise ister sokakta, ister
Facebook’ta “yüzde yarım bile
oyu olmayan bir partinin
üyelerinin sana ne dediklerinin
ne önemi var” şeklindeydi. Ben
ise farklı düşünüyorum. Her
DSP’li dostum ve onun oyu
yalnız benim için değil, ülke
için son derece değerli. Aziz
Yıldırım’ın tek oy farkla
seçildiğini ve bu ülkede
seçimlerde de tek oyla
milletvekilliklerinin el
değiştirebileceğini bilenler ne
demek istediğimi iyi anlarlar.
Referandum kampanyası start
almışken ve tarihimizin
tartışmasız en kritik seçimi bir
yıl ötede beklerken, herkes
aklını başına toplamaya
mecbur.
Sayın Masum Türker’in
“AKP’ye farklı kollardan
saldırmak için DSP’nin
yaşaması gerektiği” savının,
kimse kusura bakmasın,
mantık ve matematikle hiçbir
ilişkisi yok. Yani kamuoyu ile
ilgili tüm araştırmalar ve nabız,
DSP’ye verilecek her oyun,
baraj mucizevi şekilde CHP’nin
önerdiği yüzde 7’ye düşse bile,
çöpe gitmiş olacağını bize
gösteriyor. Bana sorsanız,
barajı yüzde 5 veya altına
indiririm. Ama AKP’nin işe öyle
bakmadığı ortada. DSP
Gençlik Kolları Başkanı Seyit
Tosun, “Siyasal partiler
seçimlere girmek üzere vardır”
diyor da, önce bilmesi gereken
şu: Partiler her şeyden önce
rejimlerini ve demokrasiyi
yaşatmak zorundadır!. Yani
seçimlere yıllarca farkında
olmadan oy bölüp demokrasi
düşmanlarını yüceltmek üzere
girmiş olabilirsiniz. Ama artık
son viraj alınıyorsa, bu
intiharınızı ülkeye mal etme
hakkınız yok. Referandumda
Cumhuriyetçi oyların nereye
gideceği belli. Ama genel
seçim, şimdiden hazır
olunması gereken bir ölüm
kalım mücadelesi. Bu seçimde
CHP’den başkasına oy veren
bir solcu, oyunu yırtmış olur
ve bu hatanın telafisi bizim
ömür dilimimizde
olmayacaktır. O nedenle
“Onca sağ parti arasında iki de
sol parti oluverse ne olur?”
diyen Adnan Ateşoğlu gibi
emekçilerin artık gözlerini
açma vakti gelmiştir.
DSP’li bazı dostlarımın
yorumları, partilerinden
“Türkiye’nin tek sol partisi”
olarak söz edecek kadar
gerçeklerle iplerini koparmış
durumda. Mesela partinin
Aydın Merkez İlçe Başkanı
Sayın Nurettin Dönmez, “DSP
seçimlere tek başına girip
halkımızın özlediği iktidarı
gerçekleştirecektir”
diyebilmektedir! Olağan bir
dönemden geçiyor olsak,
buna benzer yorumları
hoşgörüyle karşılayabiliriz.
Ama ülke varoluş savaşından
geçip çölde su gibi tek oya
muhtaçken, bu sapmaları
görmezden gelemeyiz… Bu
ülkenin solda rüyalar eşliğinde
halüsinasyonlar görme devri,
artık verdiği korkunç zararlarla
miadını doldurmuştur!
Herkesin bir anlam taşımayan
bölgesel koltuk ve sıfat
kaygıları refleksinden
vazgeçmesi lazımdır.
Solcu insanların tarikatçı
anlayışlara girmelerine sıcak
bakamam. DSP’lilerin de
Ecevit’e olan ideolojik
hayranlıklarını farklı boyutlara
taşımamaları lazım. Bugünün
siyasi gerçekleri karşısında
Sayın Rahşan Ecevit bile tüm
desteğini CHP’ye vermişken
kimi Ecevitseverlerin
dernekçilik/particilik farkını
anlamaları lazım. Onların
Karaoğlan sevgisine saygı
duyuyorum. Ama ben
Ecevit’e, kariyerinde yaptığı
hatalardan dolayı sıcak
bakamam. Solu ısrarla bölüp
Türk siyasetinin çizgisini
80’lerden sonra 180 derece
sağa kaydıran, Fethullah
Gülen’le ilişkisiyle laikliğe
kendi evinde onarılmaz yaralar
açan, son başbakanlığında
polislerin işçilere sürekli
meydan dayağı atmasına göz
yuman Ecevit’i, artık artı ve
eksileriyle tarihe bıraktım.
Bugün konumuz Ecevitçi veya
Baykalcı olmak değil. Gelecek
kuşakları karanlık ortaçağ
kasırgasından korumak için
tek vücut olmak.
Can acıtsa da, doğruları
duymak durumundadır
Türkiye. DSP’li arkadaşlarımıza
en azından oy bölünmesi
konusunda doğruları
hatırlatmak, her yurtseverin
ana görevleri arasındadır…
Tarihi daha sonra isteyen
istediği gibi yorumlar!
bedri.baykam@gmail.com
www.bedribaykam.com
YAKAMOZ
BEDRİ BAYKAM
Referandum, Seçim ve
‘Solda Birlik’
serdarkizik@cumhuriyet.com.tr
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Hayvanlar ara-
sõndaki cinsel çeki-
cilikte rol oynayan
doğal koku. 2/ Üstü
kapalõ olarak anlat-
ma... “Altınkökü”
de denilen kusturu-
cu kök. 3/ Kitre de-
nilen zamkõn çõka-
rõldõğõ dikenli bir
çalõ... Matem. 4/
Şalvarõn üstüne gi-
yilen ve önde uzun
iki parçasõ olan giysi... Ni-
kel elementinin simgesi. 5/
Bir soru sözü... Yerden
belirli bir yükseklikte yü-
rümek için kullanõlan ayak-
lõk. 6/ Koku ve duman çõ-
karmadan büyük bir õsõ
vererek yanan bir cins taş-
kömürü. 7/ Neon elemen-
tinin simgesi... Duman le-
kesi... Cilacõlõkta kullanõlan
bir tür zamk-reçine. 8/ Türk halk müziğinde bir uzun ha-
va türü. 9/ Telleri ince ince ayrõlabilen bir tür helva.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Tiyatro ve sinemada, konuşmasõ olmayan ya da çok az
rollere çõkan oyuncu. 2/ Yosunlarõn kökü andõran tutun-
ma organõ... Kitap getirmemiş peygamber. 3/ Hekimlik-
te kullanõlan, iri gövdeli ve büyük yapraklõ bir bitki... Kõr-
gõzistan’da bir kent. 4/ Toksikomanlõk derecesinde kul-
lanõlan eterin insanda meydana getirdiği etkilerin tümü. 5/
Dişlerin taç kõsmõnõ kaplayan beyaz ve sert doku...
“Hiçbir zaman” anlamõnda kullanõlan sözcük. 6/ Müzik-
te yapõt anlamõnda kullanõlan “opus” sözcüğünün kõsa ya-
zõlõşõ... Genellikle yakmak için kullanõlan iri saman... Tar-
la sõnõrõ. 7/ Üflemeli bir çalgõ... Bingöl yöresine özgü, pek-
mezle yapõlan bir hamur tatlõsõ. 8/ Ağzõ geniş tek kulplu
su kabõ. 9/ Yol üzerinde oluşmuş çukur... Güreşte bir oyun.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
K U L L U K Ç U
A L İ A Ğ A M E
R A P U Ç M A K
D S İ R K E C İ
E B O Ş A L I M
L Ö S A R A O
E R A T N A Z
N E V R E S İ M
K E Ş İ N A T
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
ÇERKEZKÖY İCRA İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULUN AÇIK ARTIRMA İLANI
DOSYA NO: 2009/ 2004 TALİMAT
SATIŞI YAPILACAK TAŞINMAZIN CİNSİ, NİTELİĞİ, KIYMETİ, ADEDİ, ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ: TEKİRDAĞ İLİ ÇERKEZKÖY İL-
ÇESİ GAZİOSMANPAŞA MAH. 602 ADA 7 PARSEL SAYILI 785.00 M2 ÜZERİNDEKİ 54/960 ARSA PAYLI, BLOK/KAT/GİRİŞ-B.B.NO:
-/5+ÇATI - (BAĞIMSIZ BÖLÜM NO: 15) ÇATI PİYESLİ MESKEN NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZ 125.000,00 TL. MUHAMMEN BEDELLE
SATILACAKTIR. İMAR DURUMU: ÇERKEZKÖY İLÇESİ GOP. MAH. 602 ADA 7 PARSEL 1/1000 ÖLÇEKLİ UYGULAMA REVİZYON
İMAR PLANINDA KONUT ALANINDA KALMAKTA OLUP AYRIK NİZAM 6 KAT İMARLI TAKS: 0.40’TIR. HALİHAZIR DURUMU:
PARSEL ÜZERİNDE BODRUM+ZEMİN+5 NORMAL KATTAN OLUŞAN BİNA MEVCUTTUR. BİNA KULLANILIR DURUMDA, DIŞ
CEPHESİ SIVALI VE BOYALIDIR. ÇEVRE DÜZENLEMESİ YAPILMAMIŞTIR. BİNA ASANSÖRLÜ DUBLEKS MESKEN OLUP, ALT KA-
TI 3 ODA, 1 SALON, MUTFAK, BANYO VE WC’DEN İBARET OLUP, 110 M2’DİR. ÜST KATTA YANİ ÇATIDA 2 YATAK ODASI, WC’Lİ
BANYO OLUP 28 ML2’DİR. SATIŞ ŞARTLARI VE GÜNLERİ: 1-) Yukarõda ayrõntõlarõ ile belirtilen taşõnmazõn birinci satõşõ 17.08.2010 günü,
saat 15.20’den 15.30’a kadar, Çerkezköy İcra Müdürlüğü’nde açõk arttõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu arttõrmada tahmin edilen kõymetin %60’õnõ ve
rüçhanlõ alacaklõlar varsa bunlarõn alacaklarõ mecmuunu ve satõş masraflarõnõ geçmek şartõ ile en çok arttõrana ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ
çõkmazsa en çok arttõranõn taahhüdü baki kalmak kaydõ ile aynõ taşõnmazõn ikinci satõşõ 27.08.2010 günü saat 15.20’den 15.30’a kadar, Çerkezköy
İcra Müdürlüğü’nde açõk arttõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu arttõrmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttõranõn taahhüdü sak-
lõ kalmak kaydõ ile arttõrma ilanõnda gösterilen müddet sonunda en çok arttõrana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttõrma bedelinin tahmin edilen kõy-
metin %40’õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka paraya çevirme ve paylaş-
tõrma masraflarõnõ geçmesi gerekir. Aksi halde satõş talebi düşecektir. 2-) Satõşa iştirak edeceklerin muhammen bedelin %20’si nispetinde pey ak-
çesi veya bu miktar kadar milli bir bankanõn teminat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir. Alõcõ, istediğinde 10 günü geçmemek
üzere mehil verilebilir. İhale damga resmi, tapu harç ve masraflarõ ve KDV alõcõya aittir. Birikmiş vergiler ve Tellaliye resmi satõş bedelinden öde-
nir. 3-) İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ dayanağõ
belgelerle birlikte on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr. Aksi takdirde haklarõ tapu sicili ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõ-
lacaktõr. 4-) Satõş bedeli hemen veya verilen müddet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye
katõlõp daha sonra ihale bedelini yatõrmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli
arasõndaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ ve temerrüt faizi ayrõca bir hükme
hacet kalmaksõzõn dairemizce tahsil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil edilecektir. 5-) Şartname,ilan tarihinden itibaren her-
kesin görebilmesi için dairede açõk olup, masrafõ verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir. 6-) Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi
görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2009/ 2004 talimat sayõlõ dosya numarasõyla Müdürlüğümüze
başvurmalarõ ayrõca İİK.’nin 127. maddesi gereğince, işbu satõş ilanõnõn, tapuda adresi bulunmayan ve adli tebligatõ iade olan diğer ilgililer hakkõn-
da da tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 07.07.2010 (İc. İf. K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir. (Basõn: 48290)