22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S atranç bir zekâ oyunudur. An- cak satrançta ka- zanabilmek için salt zekâ yeterli değildir. İyi bir satranççõnõn ze- kânõn yanõ sõra viz- yon sahibi de olmasõ gerekir. Vizyon ise hem göz hem de beyin ile gö- rebilmektir. Vizyon bir satranççõnõn sat- ranç tahtasõ üzerinde var olan gizli olanak- larõ sezebilme gücü- dür. Vizyon, satranç tahtasõnõn dilini “an- lamak” yeteneğidir. Satranç tahtasõ ve üze- rindeki taşlar bir kitap gibidir; her hamle ile bir sayfa çevrilmiş gi- bi olur. Türkçe bilme- yen nasõl bir Türkçe kitabõ okuyamazsa, vizyonu olmayan da satranç tahtasõnõ oku- yup anlayamaz. Usta satranççõ karşõsõnda- kinin stratejisini, tak- tiğini, masum görü- nen hamlelerin geri- sindeki tehditleri an- layõp ona göre kendi stratejisini, taktiğini belirleyip hamlesini yapabilen kişidir. Us- ta satranççõ satranç tahtasõnda başkalarõ- nõn göremediğini gö- rür, yani “vizyon”u kuvvetlidir. Ancak vizyon doğuştan ka- zanõlmõş bir yetenektir. Hiç kimseye vizyon öğretilmez. Hiçbir sat- ranççõ, rakibi ona fõr- sat vermedikçe oyunu kazanamaz. Satrançta bazõ şeyler gözden ka- çabilir, örneğin bir sal- dõrõ öngörülemeyebi- lir. Tutkulu oyuncular kendi kendilerini mağ- lup ettirebilir: Çok faz- la şey yapmak isterken açõk verebilir. Usta satranççõlar da oyun sõrasõnda yaptõklarõ bir veya iki taktik hata sonucu oyunu kaybe- debilir. Dõş politika da böyledir. Uluslar- arasõ ilişkileri ve dün- ya siyasetini, bir sat- ranç tahtasõ gibi, iyi okuyabilmek ve anla- yabilmek gerekir. Bir hamle yaparken iki-üç hamle ötesini de öngö- rebilmek; hatta raki- bin olasõ hamlelerini de öngörebilmek ge- rekir. Satrançta olduğu gibi dõş polkitikada da hata yapan taraf kay- beder. Satrançta oldu- ğu gibi dõş politikada da vizyonu güçlü olan taraf kazanõr. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN 2010 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL ‘Cumhuriyet’ İlhan’ın Gazetesidir Bir gazete yalnız adıyla anılmaz. Yunus Nadi’nin ya da Nadir Nadi’nin ya da İlhan Selçuk’un Cumhuriyeti’dir. Ahmet Emin Yalman’ın Vatan’ı, Hüseyin Cahit Yalçın’ın Tanin’i, Necmeddin Sadak’ın Akşam’ı, Falih Rıfkı’nın Ulus’u gibi... Artık İlhan Selçuk yok! Yazılarıyla okurlarını yeni düşünlere, duygulara, umutlara, güvenli davranışlara çağıran o büyük yazar yok. Birkaç gündür Pencere bomboş... “Cumhuriyet” seksen altıncı yaşında yeni bir dönem başlatıyor. İlhan’sız bir dönem!.. Anıları yaşayacak, etkisi duyulacak, sunduğu bildiri canlılığını sürdürecek. Ama ister istemez yeni bir Cumhuriyet’le karşı karşıya kalacak yılların okuru... Gazetemizin tarihinde nice dönemler yaşandı. Kimi zaman satışı düştü, kimi zaman yükseldi. Atatürk devrimini en içtenlikle savunduğu günlerde birinci gazete oldu, ama kimilerinin baskısıyla bu yoldan kopar gibi olduğunda acınacak duruma düştü. 12 Eylül’ler, 12 Mart’lar... Nadir Nadi’nin kendi gazetesinden ayrılışı, kopuşu, uzaklaştırılışı... Sonra arkadaşlarıyla geri dönüşü ve gazetenin eski güvenilirliğine kavuşması bir yaşanmış öyküdür. Sağlam bir kaledir Cumhuriyet, devrimlerin yıkılmaz kalesi... Ama darbelere karşı direnme gücünü yazarlarında bulan, en çok da İlhan Selçuk’un ustalıklı yönetiminde, davranışında, yazdıklarında... Ben elli yıllık bir Cumhuriyet yazarı olarak İlhan’sız bir Cumhuriyet’in yeni dönemde de etkili, güçlü olmasını bekliyorum. Cumhuriyet bundan sonra da İlhan Selçuk’un gazetesi olarak anılmalıdır, okunmalıdır, sevilmelidir. Bunu da şimdiki kadro gerçekleştirecektir. Kişisel aykırılıklar yaşanmadan, Cumhuriyet devriminin ışığını paylaşarak... Ömrümün yarısı Cumhuriyet’te, sevgili İlhan’ın çevresinde, yanında, dostluğuyla geçmiş bir yaşlı yazar olarak yazmak istiyorum bu satırları... Bu gerçeği anımsatmak benim için bir görev... İlhan’ın gazetesi Cumhuriyet, bundan sonra da CUMOK’ların gazetesi olmalı, kalmalı, öyle anılmalı; İlhan Selçuk’un gazetesi... 10 Haziran 2010. TBMM tutanaklarõnda oturumun kapanma saati 05.04! “Bütün ülke en derin uykusunda” iken ül- ke hakkõnda verilmiş bir karar daha hayatõmõza yön verecek! Maden kanunu ve bazı kanunlarda ya- pılan değişikliklere ilişkin 3213 sayılı kanun. Bu da “torba kanunlar” serisinden... Son za- manlarda yapõlmaya alõşõldõğõ üzere genel kurul, dönemini bitireceği 1 Temmuz tarihi- ne kadar, önündeki yasalarõ bu şekilde gö- rüşmeyi ilke kararõ olarak benimsemiş. Uyuk- layan, yalnõzca genel kurul oturumunda 16 saat bulunan bir insanõn, neyin konuşulduğu- na, konsantrasyonuna ne denli hâkim olabi- leceği bile fizyolojik bir sorunken! Böylesi ça- lõşma koşullarõ bile insan haklarõna uyum- suzdur. Ve artõk, ortada ülkenin kaderini belirleye- cek bir yasa metni olarak yürürlüğe girmesi ka- rarõ... Kabul edenler, kabul etmeyenler, kabul edilmiştir! Ya verilen bu kararõn ülke insan- larõnõn haklarõna olan uyumluluğu... Asõl tar- tõşõlan/tartõşõlacak olmanõn ötesinde yaşanan sonuçlarõ olacak tarihi bir karar... Bu ülkenin bilinen on beş bin yõllõk tarihi- ni değiştirecek nitelikte bir kırılmanın ya- şanmasına yol açacak bu kanun. Bu toprak- lara sahip olanlar, bir önceki uygarlõğõ ele ge- çirip, üzerine kendisininkini, önceki ile bir- leştirerek kurdu. Savaşlarda yerleşimler ele ge- çirilmek için tahrip edildi. Ama topraklar, or- manlar, sular ve yaşamõn geleceği hiçbir za- man tahrip edilmedi. Toprak her zaman değerliydi, Kibele’yi ya- rattõ, õrmaklarõ tertemizdi, Afrodit’in güzel- liğini borçlandõrdõ. Diğer sayõsõz örnekleriyle kutsadı Anado- lulular topraklarõnõ. Ve dünyanõn en zengin ve sayõsõz uygarlõklarõnõn toprağõ yaptõlar bu topraklarõ. 5 Haziran 2004 tarihinde çõkarõlan Maden Yasasõ için yapõlan eleştirilerin ortak payda- sõ soygun, yağma ve talan yasasõ idi. İki mad- desini Anayasa Mahkemesi iptal etmişti. 10 Haziran 2010 günü Meclis’ten geçirilen yasa ile de bu iki madde dõşõnda, eksik kaldõğõ dü- şünülen ve istenen dikensiz gül bahçesi ta- mamlandõ. Artõk bundan sonra Anadolu toprağõ “hal- laç pamuğu” gibi atõlabilir! Bu ülkenin bugüne kadarki tarihinde gör- mediği en büyük barbarlık projesiydi daya- tõlan. Niçin çõkardõ Avrupa Parlamentosu si- yanür yasağõ kararõnõ? Macaristan’da, Ro- manya’da yaşananlarõ, ölümleri yaşamayõ beklememiz mi gerekiyor? Meksika Körfe- zi’nde “koskoca” ABD, yayõlan petrolün za- rarõnõ giderebilecek mi? Kõzõlderili toprakla- rõnda terk edilmiş madenlerin (abonded mi- nes), geri dönülemez çevre felaketinin “re- habilitasyonu” için ABD bütçesi yeterli mi? Bu yasa kimin için? Elbette ki Anadolu hal- kõ ve çevresinde yaşayan ülke insanlarõ için de- ğil! Gerçekte 10 Haziran 2010 tarihi, bekle- nen büyük depremden daha büyük bir depre- min olduğu, “fay hattının kırıldığı” gün ola- rak ülke tarihine kaydedilmiştir. Bu kırılmanın kazananları kimlerdir? - Çokuluslu başta altõn ve değerli metal ma- dencileri, - Bunlarõn yerli işbirlikçileri, yandaş ve pay- daşlarõ, - Borsa spekülatörleri, - Kimya sanayii (siyanür, sülfürik asit), - Otomotiv, petrol, lastik sanayii, - Alkol, uyuşturucu ve beyaz kadõn ticareti, - Termik ve Nükleer santrallar, enerji şir- ketleri, - Rehabilitasyon(!) şirketleri, - Rüşvet ve aracõ şirket organizasyonlarõ, - Sigorta şirketleri, - Ormanlarõ kesen kereste endüstrisi, - Diğer benzer bağlaşõklarõ... Kaybedenleri kimlerdir? - Başta Türkiye’nin bütün halkõ, - Hukuk ve adalet sistemi, hukuk devleti, - Doğa, ormanlar, akarsular, yeraltõ su kay- naklarõ, - Tarihi, kültürel, etnografik ve sosyal de- ğerler, - Siyasal-ekonomik bağõmlõlõklar, ulus- lararasõ güç kaybõ, teslimiyet. Kõsaca anlatõlan bu mekanizmalarõn işlemesi halinde bile yirmi yıl sonra bu ülkenin ne ha- le gelebileceği ortada değili mi? Daha Maden Yasasõ görüşmeleri TBMM’de yapõlõrken CHP Kayseri Milletvekili Sayõn Şevki Kul- kuloğlu’nun anlattõklarõ nasõl bir yağma ve ta- lancõlõk yapõldõğõnõn örnekleri değil miydi? Kal- dõ ki orada anlatõlanlara göre 2004 yõlõndan bu yana verilen maden ruhsatlarõnõn 44 bin ol- duğu; bütün Cumhuriyet tarihi boyunca veri- len 1500 ruhsata karşõlõk, 340 katõ ruhsat ile ortaya çõkacak yağma ve tahribatõn nitel ve ni- cel olarak karşõlõğõ korkunç bir negatif bü- yüklük olacaktõr. Madenciliğin, GSMH’nin yüzde 7-8 bü- yüklüklerine ulaştõrõlmasõnõ kendisine hedef se- çen AKP iktidarõ, eksikleri düzenlenen Maden Yasasõ ile bu ülkenin gerçek bir sömürge ol- masõnõn son büyük düğümünü atmõştõr. Son uluslararasõ gelişmelerle “Yahudiler bizim ipimizi çekmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyor” diyen AKP’li vekillerin, bu yasa ile Ortadoğu ateşinin içine çekilen ülke- de, kendi elleriyle ateş çemberi içindeki akrebin intiharõ gibi olduklarõnõn farkõnda olmamala- rõ bir ironi ise, bu Maden Yasasõ’na “kabul” oyu verirken sabahõn beşi uykunun en tatlõ saatleri ise bir başka “güzellik”?!.. Kasalarõnõ nasõl dolduracaklarõnõn keyfi ile “viski”lerini içen Oppenheimer’lar, Rothsc- hild’ler kutluyor olmalõydõlar o saatlerde... Amerika’da saat 22.04! Tam bağımsız, gerçek demokratik ve halkçı bir Türkiye! Bugün için dünden daha fazla elzem değil mi? Ne dersiniz?.. Kazananlar ve Kaybedenler... Murat NARİN B ir süredir türlü çeşitli açõ- lõmlarla yatõp kalkõyoruz. Şimdi tartõşõlan, eksen kaymasõdõr; acaba kaydõ mõ kay- madõ mõ? Ayrõca bugünlerde Or- tadoğu liderliği açõlõmõ gündem- de... Ama bence en hõzla gelişen açõlõm ve kayma, ülkede inanç- larõ egemen kõlmayõ amaçlayan dinci toplum açõlõmõ ve kayma- sõdõr. Ayrõca ülkede hukuk kaymasõ, bilinç kaymasõ, ahlak ve ilke kaymasõ olduğu da yadsõnamaz. Bu süreç, medya ve yapõsal de- ğişime uğrayan sermaye katkõsõ ile ilerliyor. Neredeyse dõşlanan bilimin temsilcisi olmasõ gereken üniversitelerimiz ağõr ağõr inanç- lara teslim ediliyor. Birkaç ay ön- ce İstanbul Tõp Fakültesi’nin Nö- roloji Ana Bilim Dalõ’nda 5. sõ- nõflar için verilen derse 7 öğren- ci pervasõzca 40 dakika gecike- rek giriyorlar. Ders anlatan ho- canõn “Bu saatte nereden geli- yorsunuz, bu kadar gecikerek derse girilir mi?” sorgulamasõ- na “Biz cuma namazından ge- liyoruz” diye cevap veriyorlar. Açõkçasõ “Biz senin dersini takmayız, öncelikli olan cuma namazıdır” demek istiyorlar. Dekanlõk ve rektörlüğün bu bil- gi kendilerine ulaştõğõnda nasõl davrandõklarõna ait bir bilgi edi- nemedim. Fakültemizin öğrencilerinden olan Sayõn Rektör, bana bu olay- la ilgileneceğini vaat etti. Bu ve benzeri olaylar devam ettiğinde konu inançlara saygõ ilkesi be- nimsenerek kapatõlacak mõdõr? Yakõn yõllarda ve tarihimizde ilk kez ana bilim dalõmõza elimi sõk- mayõ reddeden bir asistan geldi- ğini yazmõştõm. Ak saçlõ hocanõn elini sõkmak günah olur, inancõnõ benimsi- yordu bu kõzcağõz. Derin bir acõ duymuştum. Bu acõ, o genç in- sana duyduğum kõzgõnlõğõn çok ötesinde idi. Konya’da yine 5. sõ- nõf tõp öğrencilerinin beyin lo- kalizasyonlarõ dersinde sõra duy- gu ve heyecanlara gelince hoca- ya itiraz ettiklerini, “Hocam, bu anlattıklarınız dinimize aykı- rıdır” diyerek dersi kestiklerini de anlatmõştõm. İdil Biret’in kon- serine burada günah işleniyor diye saldõranlarõ unutmak müm- kün mü? Sivas katliamõ bellek- lerimizden silinebilir mi? Tüm yaşamõnõ bilime eğitime adamõş bir azize diye anõlan Tür- kan Saylan’a yapõlan saldõrõlar nereden kaynaklanõyor? Bir ta- rihçi yazar da “Cumhuriyet şe- riatı susturmak için kurul- muştur ve İstiklal Harbi’nden 50 kat fazla insan öldürülmüş- tür” diyor. Evet, yõllardõr laiklik karşõtõ, din ve inanç sömürücüsü iktidarlar desteği ile din eksenli bir açõlõm hõzla gelişiyor. AKP bunun şampiyonluğunu yap- maktadõr. Gazze zulmüne de Türk mille- ti adõna değil de İslam adõna kar- şõ çõkõyoruz. Diyanet İşleri Baş- kanlõğõ bu insanlõk dõşõ kör inanç- lara karşõ sesini yükseltmiyor. İslamõn ne olduğunu ne olmadõ- ğõnõ anlatan Yaşar Nuri Öz- türk’ün sesi kõsõlõyor. Evet, kay- manõn her türlüsünü yaşõyoruz. Hayõrlara vesile olsun. Anayasa- cõ bir profesör pasif laiklik öne- riyor. Böylece dinci toplum dayat- malarõna yol açmak istiyor. İkti- darla birlikte küresel emperya- lizmin hizmetinde nasõl başarõ ile kullanõlabileceği gerçeğini umur- samõyor. İnançlar Açõlõmõ ve Eksen Kaymasõ Prof. Dr. Coşkun ÖZDEMİR PENCERE Dõş Politika Bir SatrançOyunuGibidir... Prof. Dr. K. Erçin KASAPOĞLU Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear